DOLAR 32,5766 0.27%
EURO 34,8085 0.05%
ALTIN 2.492,380,33
BITCOIN 20682083,93%
İzmir
21°

PARÇALI AZ BULUTLU

Özgün Utku

Özgün Utku

27 Mart 2023 Pazartesi

NASIL BİR EĞİTİM?

0

BEĞENDİM

ABONE OL

2030 yılında şu an var olan mesleklerin yüzde yetmişinin olmayacağı, yüz yeni mesleğin geleceği söyleniyor. Şehirden şehre giden sürücüsüz taksiler, ‘drone’larla eyaletten eyalete gönderilen kargolar deneniyor. Karanlıkta makine yapan makinelerin olduğu fabrikalar var. Bugün mavi yakalı olarak tanımladığımız birçok iş kolu yarınlarda olmayacak. Öyleyse ne yapmalıyız?

Elimizdeki pastayı iki yolla büyütebiliriz. Birincisi ununu, şekerini arttırmakla. Bu hormonlu büyümedir. İkincisi pastadaki meyveyi, cevizi, bademi arttırmakla. Bu eğitimdir. Eğitim tutum geliştirici davranışlar kazandırır.

Bu arayış içinde, Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği İzmir Şubesi Yönetim Kurulumuz değerli paydaşlarımız; Eğitim İş İzmir 1, 2, 3, 4 Nolu Şubeler ile birlikte ‘Nasıl Bir Eğitim?’ konulu Kısa Film Yarışması açtık. Sponsorumuz Buca Belediyesi, BUCAMAR. Kısa film yarışmamızın ismini, Köy Enstitülerinde en çok çalınan müzik aleti olan mandolinden esinlenerek; Mandolin koyduk. Cumhuriyetin ikinci yüzyılına girerken ‘Nasıl bir eğitim?’ sorusuna hep birlikte yanıt arayacağız.

Yarışmamızla ilgili ayrıntılı bilgiyi: www.mandolinkisafilm.org adresinden alabilirsiniz.

Mandolin Kısa Film Yarışmasının basın duyurusunu 16 Mart günü yaptık. 16 Mart 2023 Öğretmen Okullarının 175. Kuruluş Yıldönümü idi. Öğretmen Marşındaki aynı duygu ve kararlılıkla yola çıkıyoruz:

“Candan açtık cehle karşı bir savaş

Ey bu yolda ant içen genç arkadaş

Öğren, öğret, hakkı halka gürle coş

Durma, durma koş!”

Eğitimciler, bizler panellerde, konferanslarda eğitimle ilgili görüşlerimizi paylaşıyoruz. Mandolin Kısa Film Yarışması projesinde ise amacımız “z” ve “alfa” kuşağını dinlemek. Genelde gençler, öğrenciler, yeni mezunlar kısa film çekiyor. Biz gençlerin durduğu yerden, onların bakış açısıyla, onların gözünden “Nasıl Bir Eğitim?” sorusuna yanıt arıyoruz.

Pandemi döneminde üniversiteyi kazanıp mesleğiyle ilk olarak bilgisayar ekranı üzerinden tanışanlar oldu. Ne hissettiler? Belki sorunlarını, belki durumlarını anlatacaklar, ya da çözüm önerilerini paylaşacaklar. O günlerde üniversiteyi bitirenler yıllarca evde kaldılar. Hayallerle, umutla okuyup bitirdikleri üniversite sonrası evde işsizlikle tanıştılar. Covid günlerinde ilköğretime başlayan evlatlar vardı. İlkokul birinci, ikinci sınıfta bilgisayar ekranı önündeydiler. Onların ince motor becerileri ne durumda?  Aileleri; çocuklarının o günlerini ve bugünlerini dileriz bizimle paylaşırlar. Pandemi döneminde İki yıllık okulu kazanıp, okulun kapısından girmeden mezun olanlar oldu. Bugün yaşadıkları yoksunluklar neler, bu konuda ne yapmalı? Yıllarca okuyup, okuyup, mesleğine kavuşamayanlar; atanmayan öğretmenler. Biz susalım, onlar anlatsın isteriz. Gözümüz, kulağımız, kalbimiz “Nasıl Bir Eğitim?” konusunda sözü olanları dinlemek üzere açık. Onlarla birlikte bu soruya yanıt arayacağız.

Ülkemiz şubat ayında yaşadığımız depremle on binlerce can yitirmiş, evler, yuvalar, hayatlar yıkılmış; ardından gelen sel ile yeniden sarsılmışız. ‘Böyle bir yarışmanın sırası mı?’ diyeceksiniz. Tam da sırası arkadaşlar. Sakarya Savası’nın en zorlu günlerinde 15-21 Temmuz 1921’de Maarif Kongresi toplanmış. Ankara’da toplanan Kongreye Başöğretmenimiz Mustafa Kemal Atatürk de katılmış. Katılan öğretmenlere “gelecekteki kurtuluşumuzun saygıdeğer öncüleri” şeklinde hitap etmiş. Kurtuluş Savaşımızın en sıkıntılı zamanlarında bile öncelik eğitimdeymiş.

Günümüzde Covid oldu akla ilk gelen okulları kapayıp uzaktan eğitime geçmekti. Depremde Türkiye’deki üniversitelerin tamamı uzaktan eğitime geçti. Her gelen Milli Eğitim Bakanı ile eğitim sil baştan ediliyor.

Eğitim ülkenin geleceğini şekillendirir, yarınlarını inşa eder. Eğitmen Kurları, Köy Öğretmen Okulları, Köy Enstitüleri… Genç Cumhuriyet en uzak köydeki vatandaşına da eğitim yoluyla ulaşmayı hedeflemiş. Köy Enstitüleri yasasının gerekçesinde: “Türkiye’de büyük nüfus çoğunluğunun yaşamakta bulunduğu köylerimizde ilk tahsili hızla yaymak, aynı zamanda  köylerimize köy zanaatlarını öğrenmiş unsurlar kazandırmak gereksinimi, hükümeti içeriği aşağıda anlatılacak olan Köy Enstitülerini kurmak ve mezunlarını istihdam edebilmek üzere kanuni yetki talebine sevk etmektedir.” İfadeleri vardır. Köy Enstitüleri; çoban adayı 17 bin 341 köy çocuğundan, bilinçli aydınlar, gerçek Cumhuriyet öğretmenleri ve köy sağlık memurları yaratan devrimci kurumlardır. Özünde Köy Enstitüleri, bir özgürleşme eylemidir. Köy Enstitülerinde okuyan gençlere:” Yaşam sizin, hasretle baktığın her şey, geleceği kendi elleriyle kurma fırsatı… bu açık pencere sizin!” denmiştir. Bugün ülkemizin ve dünyanın içinde bulunduğu şartlarda gençlere aynısını diyebilmek için arayıştayız. Nasıl bir eğitim?

Bir tarafta depremden çıkmış, ekonomisi zaten zordayken daha da zora düşmüş ülkemiz diğer tarafta örneğin DART’la olası göktaşını dünyaya çarpmadan yok etme deneyi yapan dünya. Bu şartlarda yetişen gençler yaşıtları ile rekabet edecek. Öyleyse nasıl bir eğitim?

Atanmayan; markette, inşaatlarda çalışan, intihar eden öğretmenler. Üniversiteyi bitirip yurtdışına çalışmaya giden gençler. Ne işte ne eğitimde olan, “ne iş olsa yaparım abi” diyenler. Yıkılan apartmanların, sitelerin içinde; mühendis tarafından projelendirilip kuralına göre yapıldığı için sapa sağlam ayakta duran binalar. Öyleyse nasıl bir eğitim?

Gençlerle, sizlerle birlikte yanıtı arayalım; ‘Nasıl bir eğitim?’ Haydi gençler; yaşam sizin, bu açık pencere sizin…