DOLAR 32,5038 0.08%
EURO 34,7826 -0.12%
ALTIN 2.489,600,22
BITCOIN 20728290,40%
İzmir
16°

HAFİF YAĞMUR

Yaşar Eyice

Yaşar Eyice

23 Mayıs 2023 Salı

GALATASARAY ÖZLENEN TABLOYU YAŞATTI

0

BEĞENDİM

ABONE OL

Meryem Fidancı’nın takipçilerindenim…

O da benim yazılarıma yorum yapıyor…

Bugün bazı anımsatmalar yapmış Meryem Fidancı…

Bir ikisini sizinle paylaşayım;

Çoğunuz biliyorsunuzdur ama düşünüyorsunuzdur ama yine de olsun…

Aklıma böyle durumlarda hep Turgut Özal ile siyasete atıldığının ilk zamanlarında yine rahmetli İzmir’in merkez Konak ilçesinin kurucu başkanlığını yapan Süha Baykal ile sohbet ederken şöyle demişti, mealen ya da özetle:

‘Bir lafı 10 kere tekrarlamalısın… Ancak anlatırsın!…’

Her şeyin, herkese anlatılmayacağını öğrenene kadar, çok tanışacak, çok konuşulacak ve çok yanılacaksın!

Yanılmak da bizlere mahsus, tabii aptallık da, kandırılmak da…

Ne diyor, Meryem Hanım;

‘Kalbinin peşinden git ama beynini de yanında götürmeyi unutma!’

Sabahattin Ali’nin sözlerini de anımsatmış;

‘Yere düşen ekmeği hemen alıp üç kez öperdik.

İyi çocuklardık!

Yağ satardık, bal satardık!

Ama birbirimizi satmazdık!

Ne güzel yıllardı!’

Nedense hep eskiyi arıyoruz, ya da arattırılıyoruz…

‘Bir gün öncesi aranır mı?’

Şimdi zamları duyduktan sonra vallahi aramaya başladık…

Gazi Mustafa Kemal Atatürk boşuna dememiş;

‘Yokluk ve sefaleti yenmek için önce cehaleti yenmek gerekir…’

Şu sözü de çok beğeniyorum:

‘Ben düşüncelerimi, diğer insanların fikrini değiştirecek diye paylaşmam!

Ben düşüncelerimi; benim gibi düşünen insanlarla yalnız olmadıklarını bilmeleri için paylaşırım!’

Bu kadar!

 

*- AYAKLARI POPOLARINA DEĞİYORDU…

Önceki yazımda, yazımla ilgili bazı görüntüleri de paylaşmıştım.

Bu gün de Bandırma’dan 1930 yılına ait bir fotoğrafı ve kısa da olsa haberini paylaşmak istiyorum.

Her türlü yoruma da açık…

Yıl 1930…

Kurtuluş savaşında ülkemizden (Bandırma)  kaçan Yunan ordusunun ağırlık olmasın diye arkasında bıraktığı su ikmal aracının fotoğrafı bu…

Bandırma Belediyesi itfaiyesinde kullanılan ilk itfaiye aracı olmuştur…

Tekerlekleri dolma lastik.

Benzinle çalışıyor.

Araçta marş ve şarj dinamoları olmadığı için manyotolu.

Önde görülen kol çevrilerek çalışıyordu.

O zamanlar yangına yetişmesi için çok hızlı araçtı, saatte 20 Km. yol yapıyordu.

‘Bir Zamanlar Bandırma’ isimli kitaptan alıntı…

Meraklısının çok fazla olduğunu düşündüğüm için sizlere ilettim.

Dikkat ederseniz, Yunanlılar öyle kaçtılar ki, bazen araçlarını bile kullanılır bir şekilde bıraktılar.

Buna, ‘ayakları popolarına vuruyordu!’ diyebiliriz…

 

*- BÖYLE BİR FIRSAT

Bugünkü hikâye ise Gaziantepli Fotoğrafçı İsmail Esen’den;

‘Bir gün, kırlarda gezintiye çıkan bir adam, kenara oturduğu otlardan birinin dalında, küçük bir kozanın varlığını fark etti.

Koza ha açıldı, ha açılacak gibiydi.

Adam, bunun bir kelebek kozası olduğunu tahmin ediyordu.

‘Böyle bir fırsat, bir daha ele geçmez!’ diye düşündü ve bir kelebeğin dünya yüzü gördüğü ilk dakikalara şahit olmak istedi.

Dakikalar dakikaları kovaladı, saatler geçmeye başladı.

Ama henüz kelebeğin küçük bedeni o delikten çıkmadı.

Sanki kelebeğin dışarı çıkmak için çaba harcamaktan vazgeçmiş olabileceğini düşündü.

Sanki kelebek elinden gelen her şeyi yapmış da, artık yapabileceği bir şey kalmamış gibi geldi ona…

 

*- YARDIMCI OLMAK!

Bu yüzden, kelebeğe yardımcı olmaya karar verdi:

Cebindeki küçük çakıyı çıkarıp kozadaki deliği bir cerrah titizliğiyle büyütmeye başladı.

Böylece, bir-iki dakika içinde kelebek kolayca dışarı çıkıverdi.

Fakat bedeni kuru ve küçücük, kanatları buruş buruştu.

Adam kelebeği izlemeye devam etti; çünkü kanatlarının her an açılıp genişleyeceğini ve narin bedenini taşıyacak kadar güçleneceğini umuyordu.

 

*- İYİLİK Mİ?

Ama bunlardan hiçbiri olmadı.

Kelebek, hayatının geri kalanını, kurumuş bir beden ve buruşmuş kanatlarla yerde sürünerek geçirdi.

Ne kadar denese de, asla uçamadı.

Adamın bütün iyi niyetine ve yardımseverliğine rağmen anlayamadığı şey, kozanın kasıtlayacılığının ve buna karşılık kelebeğin daracık bir delikten dışarı çıkmak için gereken çabanın, Allah’ın kelebeğin bedenindeki sıvıyı onun kanatlarına göndermek ve bu sayede kozanın kısıtlayacağından kurtulduğu anda onun uçmasını sağlamak için seçtiği bir yol olduğuydu.

 

*- ASLA UÇAMAZDI

Bu gerçeği öğrendiğinde, hayat boyu unutamayacağı bir şey de öğrenmişti:

Bazen, hayatta tam olarak ihtiyaç duyduğumuz şey, çabalardır.

Eğer Allah, hayatta herhangi bir çaba olmadan ilerlememize izin verseydi, o zaman, bir anlamda sakat kalırdık.

Olabileceğimiz kadar güçlenemezdik o zaman.

Ve asla başaramazdık!

Yine hızımı alamadım, devam ediyorum:

 

*- KUSURLARLA GELEN GÜZELLIK

Hindistan’da bir sucu, boynuna astığı uzun bir sopanın uçlarına taktığı iki büyük kovayla su taşırmış.

Sağlam olan kova her seferinde ırmaktan efendisinin evine ulaşan uzun yolu dolu olarak tamamlarken, çatlak kova içine konan suyun sadece yarısını eve ulaştırabilirmiş.

Bu durum iki yıl boyunca her gün böyle devam etmiş.

Sucu her seferinde efendisinin evine 1,5 kova su götürebilmiş.

Sağlam kova başarısından gurur duyarken, zavallı çatlak kova görevinin sadece yarısını yerine getiriyor olmaktan dolayı utanç duyuyormuş.

İki yılın sonunda bir gün çatlak kova ırmağın kıyısında sucuya seslenmiş:

‘İki yıldır çatlağımdan su sızdırdığımdan dolayı görevimin yarısını yerine getirebildiğim için kendimden utanıyor ve senden özür diliyorum.’ demiş.

 

*- ÇİÇEKLERİ FARK EDİN

Sucu şöyle demiş:

‘Patronun evine dönerken yolun kenarındaki çiçekleri fark etmeni istiyorum!’

Gerçekten de tepeyi tırmanırken patikanın bir kenarındaki yabani çiçekleri ısıtan güneşi görmüş.

Fakat yolun sonunda yine suyunun yarısını kaybettiği için kendini kötü hissetmiş ve yine sucudan özür dilemiş.

Sucu kovaya sormuş:

‘Yolun sadece senin tarafında çiçekler olduğunu ve diğer kovanın tarafında hiç çiçek olmadığını fark ettin mi?

Bunun sebebi benim senin kusurunu bilmem ve ondan yararlanmamdır. Yolun senin tarafına çiçek tohumları ektim ve her gün biz ırmaktan dönerken sen onları suladın.

İki yıldır ben bu güzel çiçekleri toplayıp onlarla patronun sofrasını süsledim.

Sen böyle olmasaydın, o evinde bu güzellikleri yaşamayacaktı.’

 

*- KUSURLARIMIZDAN KORKMAYALIM

Farkında mısınız?

Hepimiz aslında çatlak kovalarız.

Allah’ın büyük planında hiçbir şey ziyan edilmez.

Kusurlarınızdan korkmayın.

Onları sahiplenin.

Kusurlarınızla birlikte gerçek gücünüzün oluştuğunu bilirseniz eğer, siz de güzelliklerin yaşanmasına sebep olabilirsiniz…

 

*- KÖTÜLER!

Büyüklerimiz boşuna söylememişler:

‘Kötü komşu, insanı evinden eder,

Kötü arkadaş, insanı ahlakından eder,

Kötü eş, insanı huzurundan eder,

Kötü evlat, insanı perişan eder…’

Diliyorum;

Her şey gönlünüze göre olsun…

 

*- TÜRKİYE GALATASARAY SAYESİNDE ÖĞRENDİ

Galatasaray Ankara deplasmanını da 4-1 kazanarak ‘Şampiyon’ oldu…

Sosyal medyada binlerce tebrik ve kutlama mesajları var.

İzmirspor ve Beşiktaşlı olarak ben de sarı-kırmızılıları kutluyorum.

İzmir’de binlerce genç geç saatlere kadar sokaktaydı…

Kutlamalar büyük bir coşku ile kutlandı.

Hiç kimse kapılarını, pencereleri kapatmadı.

Herkes keyifle Galatasaray taraftarlarını alkışlarla seyretti, alkış tuttu.

Ne bir silah patladı, ne bir aleyhte slogan atıldı.

Centilmenlik ön plandaydı…

Özlediğimiz bir tablo yaşattı Galatasaraylı taraftarlar Türkiye’ye…

 

*- KEMALPAŞA’DA ALTYAPI TAMAM

İzmir Kemalpaşa’nın Bağyurdu Mahallesi’nde içme suyu hatları ile Sarılar Mahallesi’nde kanalizasyon hatlarının yenilenmesinin ardından, her iki mahallede parke üst kaplama çalışmaları başladı.

Çalışmalar Bağyurdu Mahallesi’nde 5 bin metrekare, Sarılar Mahallesi’nde 2 bin metrekare olmak üzere 7 bin metrekarelik bir alanı kapsıyor.

 

*-6. AYVALIK KÜÇÜKKÖY TEFERİC ŞENLİKLERİ

Bu yıl 2-3-4 Haziran tarihleri arasında Ayvalık’ta gerçekleştirilecek, Küçükköy Teferic Şenlikleri programı yine dopdolu.

Şenliğe katılan konuklar üç gün boyunca Küçükköy’ün ve balkan kültürünün tadını çıkaracak.

‘Dünyanın En Güzel Köyünde Şenlik Var!’ temasıyla bu yıl yola çıkan şenlik, Birleşmiş Milletler’in Dünya Turizm Örgütü tarafından 2023 yılında Dünyanın En Güzel Turizm Köyü Adayı olan Küçükköy’de bu yıl daha da farklı bir anlam taşıyacak.