DOLAR 32,3292 0.23%
EURO 35,1042 -0.08%
ALTIN 2.294,290,75
BITCOIN 22767490,66%
İzmir
22°

PARÇALI BULUTLU

Yaşar Eyice

Yaşar Eyice

23 Mayıs 2023 Salı

NAZIM ÖLDÜ!

0

BEĞENDİM

ABONE OL

*- SİVRİSİNEKLER İŞ BAŞINDA

 

28 Mayıs Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden önce birçok kişiye ‘Oyuna gelmeyin!’ başlığıyla şu uyarı gelmişti:

“Ak Troller CHP’li gibi görünüp ‘Oy kullanmayacağız, zaten kaybettik!’ diye paylaşımlar yapıyorlar, tezgah çok büyük!”

Bence bu ‘sivrisinek!’ paylaşımları bazı kişiler üzerinde büyük etkili oldu.

Sandığa gitme sayısı ve oranı düştü.

Sadece benim tanıdığın CHP sempatizanı bir aileden, isimlerini tek tek sayarım en az 20 kişi sandığa gitmedi, ‘Fark kapatılmaz!’ diye…

‘Tarafsız’ olarak tanıdığım bir dostumla konuşurken, yeni zamlardan söz ederek sinirli sinirli konuştu.

Sözünün eri imiş!

Konuşmamız sırasında öğrenmiş oldum.

Hatta o anımsattı;

‘Hatırladın mı, ben PKK’ya ve CHP’ye oy vermem, demiştim..’ dedi.

HDP ile CHP’nin yaptığı işbirliğinden söz ediyordu.

Her ne kadar, ‘Ben de senin kadar milliyetçiyim, ama her Kürt vatandaşı PKK’lı olarak kabul edersek yanılırız…’ demiştim.

Hatta daha önce de yazmıştım ve belirtmiştim:

‘AKP’nin ve diğer partilerin içinde de Kürt vatandaşlarımız var. Hatta önceki seçimlerde birçoğu AKP’yi destekledi, sandıkları incelersen bunu ortaya çıkarırsın…’ demiştim.

Şimdi bu bir noktada ortaya çıktı;

Selahattin Demirtaş’ın seçim sonrası bir gazetecinin sorularını yanıtlarken buna değindi…

‘Kılıçdaroğlu’na oy verin!’ açıklamasını yapmadılar.

Ne dediler, seçime beş kala;

‘İktidara oy vermeyin!’

Bu ne demektir?

‘Bizim işlerimiz iyi, düşüncemiz de belli, sandığa gitmeyin…’

Yani biri çalıyor, diğeri oynuyor!

Danışıklı dövüş diyenler de var…

Bu ‘milliyetçi, Atatürkçü arkadaşım’ da iftiharla ‘Sandığa gitmedim!’ dedi.

Sözünden dönmeyen kaç kişi var?

Baksanıza yöneticilerimize bile bir bakın, sözlerini anımsayın?

Nasıl fikir ve söylem değiştiriyorlar, değil mi?

Her zaman söylüyorum;

Örnekleri önceden vardı, dün vardı, yarın da mutlaka olacaktır.

Yine her zaman söylüyorum:

‘Gerçek vatansever, gerçek partili, kayıtlı olmadığı halde inandığı bir partiye oy veren insanımız, gerçek partilidir….’

Yani partiye üye olmayan, oy veren ve söylemlere sahip çıkan kişi sizin bizim gibi sıradan insanlar çok daha güçlü partilidir….’

Çünkü hiçbirimizin kişisel, maddi ve manevi bir beklentimiz yok.

Bizler kendi canımızı değil, vatanımızın, insanımızın, çocuklarımızın, torunlarımızın geleceğini düşünüyoruz.

Günü kurtarmayı değil geleceğimizi garanti altına almayı…

 

*- KILIÇDAROĞLU’NU YEMEK İSTEYENLER

 

Şimdi de maaşlı troller ikinci perdeyi açtılar.

Doğru, dürüst, namuslu, çalışkan, vatansever olarak nitelenen Kemal Kılıçdaroğlu’na karşı ‘haksız’ bir linç kampanyası başlattılar.

Emperyalist güçlerin, vahşi kapitalizmin, haramzadelerin, faşist düzenlerin, büyük güçlerin en önemli sistemi ‘Böl parçala!’ metodudur.

Şimdi de CHP’nin genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na karşı ‘İstemezük!’ diyorlar…

Öyle güzel çalışıyorlar ki, CHP’nin içinden bile bu sese kulak verenleri, tarih bilmeyenleri rahatça kendi cephelerine çekebiliyorlar.

Bunlar kim?

CHP’li belediyelerden kendilerine imkân ve kazanç sağlayanlar…

Suyolları kesilince, intikamlarını ‘Kılıçdaroğlu’nun şahsında, öncelikle belediye başkanlarından çıkarmaya çalışıyorlar.

Sanıyorum Selma Şanlı isimli okuyucum şöyle demişti:

‘Yedi Cüceler misali yaşıyoruz hayatı!

Bir coşkulu bir yorgun!

Bir iyimser bir kaygılı,

Bazen huysuz, bazen neşeli,

Bazen de fena halde öfkeli!’

Değil mi?

Unutmayalım;

Umut oldukça, her yeni gün, yeni bir başlangıç vardır!

Aklıma zaman zaman Nazım Hikmet’in yakın arkadaşı benim de tanımak ve neredeyse her gün konuşmak şerefine ulaştığım ‘Kalemşor Naci Sadullah Danış’ şöyle derdi:

‘Sil baştan!’

Demokrat İzmir’deki köşe yazılarını da bu başlıkla yazardı;

‘Sil baştan!’

 

 

*- NAZIM ÖLDÜ!

 

Vera her zamankinden erken uyandı.

Günün sıcak olacağı anlaşılıyordu.

Pencereden içeri giren güneş odayı ısıtıvermişti.

Vera, Nazım ‘ı uyandırmamak için yataktan kalkmadı.

Ama az sonra saat yedi buçuğa doğru apartmanın kapısındaki kutuya gazetelerin konduğunu duydu.

Kapağın açılışını Nazım da duymuştu.

Vera’yı uykuda sanarak usulcacık yataktan fırladı.

Ayaklarının ucuna basa basa koridora geçti, sessizce kapıyı açtı kutudan gazeteleri aldı.

Birden dizlerinin bağı çözüldü, gözleri karardı, yere yığıldı kaldı.

Bir bacağının üzerine oturmuştu, öteki bacağını ileriye uzatmış gibiydi.

Sırtı kapıya dayalıydı.

Bağıracak, Vera’yi çağıracak gücü kalmadan gözlerini kapamış ve dünyaya veda etmişti.

Vera yatakta onun dönüşünü bekliyordu.

Ses çıkmayınca meraklandı.

Telaşla yerinden fırladı, tuvaletin kapısını açtı, Nâzim yok.

Banyonun kapısını açtı, Nâzim orada da yok.

Mutfak kapısını açtı, Nâzım yine yok.

Kapıya koştu.

Bir de baktı  Nâzım yerde başı öne eğik, gözleri kapalı, kapıya yaslanmış kalmış.

Vera ellerini Nâzım’a uzattı, en ufak bir kımıldama yok.

Çılgına döndü.

Acı gerçeği anlamıştı.

Hemen telefona koştu, en yakın arkadaşının numarasını çevirdi  ve hıçkırıklar arasında, arasında, ‘Nâzım öldü!’ dedi.

 

*-