DOLAR 32,6027 0.39%
EURO 34,8104 0.21%
ALTIN 2.496,590,50
BITCOIN 21146224,75%
İzmir
21°

PARÇALI BULUTLU

üst menü altı
Cemil Tugay'dan çarpıcı açıklamalar: 'Bana 15 gün sonra seçim var dense…'

Cemil Tugay'dan çarpıcı açıklamalar: 'Bana 15 gün sonra seçim var dense…'

ABONE OL
11 Ağustos 2021 12:44
Cemil Tugay'dan çarpıcı açıklamalar: 'Bana 15 gün sonra seçim var dense…'
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Karşıyaka Belediye Başkanı sayın Cemil Tugay ile gerçekleştirdiğimiz söyleşimizin ikinci bölümünde kendisiyle erken seçim, mülteci sorunu, büyükşehir belediye başkanı sayın Tunç Soyer ile ilişkiler, belediyenin borç tablosunun ne durumda olduğu, yeni projeler ve yeniden başkan adayı olmayı düşünüp düşünmediği üzerine konuştuk.

DEMOKRAT GÜNDEM-RÖPORTAJ HABER-İKİNCİ BÖLÜM- Kendisini hala yüzde 50 vatandaş olarak gördüğünü, bu bakış açısıyla hareket etmesinin başkanlık kalkanının arkasına sığınma ve körleşme risklerini ortadan kaldırdığına inandığını belirten Karşıyaka Belediye Başkanı Cemil Tugay, ikinci dönemde yeniden aday olmasının istenmesi durumunda göreve hazır olduğunu söyledi.

BEN HALA YÜZDE 50 VATANDAŞIM ÇÜNKÜ…

Yönetim anlayışını “Ben yüzde 50 vatandaşım hala. Bunu özellikle korumak istiyorum. Vatandaş gözüyle belediye başkanına, kente bakmayı beceremezseniz doğru şeyler yapmanız çok zorlaşır. Sadece ben belediye başkanıyım derseniz o zaman körleşme başlayabilir. Bilmek değil de anlamak önemli. Her şeyi bilmeyebilirsiniz ama anlayabilirsiniz. Birisi bir şey söylediği zaman onu anlamanız lazım. Onun için biraz başkan kalkanınızın olmaması lazım. Sanki onun komşusu, yanındaki insan gibi o soruna öyle bakabilmeniz lazım” sözleriyle dile getiren Başkan Cemil Tugay, yeni dönemde de başkan olmak gibi bir saplantısının olmadığını söyledi.

‘YENİDEN ADAYIMIZ OL’ DENİRSE….

Başkan Tugay, “Mutlaka belediye başkanı olayım, iki üç dönem yapayım diye bir planım yok. Şu anda da ikinci dönem için net bir planım var diyemem. Benim için kutsal bir görev bu. Laf olsun diye söylemiyorum, gerçekten kutsal bir görev. Çünkü sorunu, sıkıntısı olan insanların çözüm beklediği insanlarsınız. Çok önemli bir sorumluluk üzerinizde. Ben bana, ‘bir daha aday göstermek istiyoruz’ derlerse, ‘Bu onuru bana verdiğiniz için teşekkür ederim’ derim ve yaparım. Hakkını vererek yaparım, daha da iyi yapmak için çaba gösteririm. Ne kadar çok sorun çözebilirsek, iyi şeyler yapabilirsek de yaşadığımız kenti, dünyayı güzelleştirmiş oluruz” diye konuştu.

‘TUNÇ BAŞKAN İNANILMAZ SAYGILI, YAPICI, OLGUN, KOMPLEKSİZ VE…

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ile iletişimi ve uyumu dikkatlerden kaçmayan Karşıyaka Belediye Başkanı Cemil Tugay, gözlem ve düşüncelerini, “İnanılmaz saygılı ve inanılmaz yapıcı davranıyor. Ben Tunç Başkanın bu olgun, gerçekten medeni, kompleksiz tavrını çok beğeniyorum. Onunla çalışmaktan mutluyum yani. Bunun rahatlığı içinde ben de nezaketimi koruyarak, gerektiği zaman eleştirimi yapıyorum” şeklinde dile getirdi.

""

‘BORÇLARI ÖDÜYORUZ, CİDDİ DÜZELME VAR ANCAK…’

Geçmiş dönemden gelen borç yükü nedeniyle yaptığı açıklamalar eleştirilen Başkan Tugay, son durumu ise şöyle özetledi: “Ayaklarımızın üzerinde duruyoruz. Mali disiplinimiz var şu an için koruduğumuz. Ödemelerimizi yapıyoruz, ihtiyaçlarımızı karşılıyoruz, borçlarımızı ödüyoruz ama borç stoğumuzda azalma var diyemem. Dönemin sonunda ne olacak bilmiyorum ama şöyle düşünüyorum; geçmişte disiplini bozulmuş. Göstergesi şuydu, önemli sayıda, 200’e yakın haciz kararı aldırmış alacak davası vardı. Belediyenin mal mülk ne varsa hepsine haciz konmuştu. Kötü birşeydi tabi. Ciddi düzelme var.”

BANA 15 GÜN SONRA SEÇİM DENSE….

Erken seçim olması durumunda hazır olduğu mesajını da veren Başkan Tugay, “Bana denirse ki, 15 gün sonra seçim yapacağız. Ben derhal inip çalışmaya başarım. Hazırız yani” dedi.

""

CEMİL TUGAY SÖYLEŞİSİNİN İKİNCİ BÖLÜMÜNDE KONUŞTUKLARIMIZ:

D.G: Memnuniyet oranı nasıl Karşıyaka’da belediye hizmetlerinden. Sırtlar ile merkez arasında farklar var. Talepler  ne yönde?

C.T: Yaptığım işi seviyorum ve saygı duyuyorum. Saygı duymak kısmını da önemsiyorum. İnsanlar bazen görüyorum, belediye başkanları için söylemiyorum ama, yaptıkları işten şikayet ederek çevresine negatif enerji yayarak yapabiliyorlar bu işi. Bunun doğru olmadığını düşünüyorum. Bu görevi yapacaksanız sevmeniz, saygı duymanız ve gereğini yerine getirmeniz lazım. Ben belediye başkanlığında kent yaşamının olumlu olumsu direkt etkisi olduğunu fark ettiğimden beri, doğru değerlendirirseniz çok güzel işler yapabileceğiniz önemli bir şey. Sorunu gördüğünüz anda hemen müdahale edip düzelmesini sağlayabildiğiniz bir şey yani. Çok dramatik örnekleri var bunun, 2,5 yıl içinde gördüm bunu. Keyifli. Birisi size bir sorun iletiyor ve siz hemen bir çözüm üretiyorsunuz. Belediyede biz şimdi bu sistemi oturttuk. Arkadaşlarımız gelen talep ve şikayetleri hemen anında çözüp cevaplıyorlar.

D.G: Peki siz zaman zaman bu süreci denetliyor musunuz?

C.T: Muhtarlarımızla da whatsapp gruplarımız var. Belediye ile muhtarlar arasında iletişimi sağlıyor. Şikayet iletildiği zaman ben de görüyorum bunu, arkadaşlarımız da hemen gereğini yerine getiriyorlar. Dolayısıyla iletilen sorunlardan devamlı bilgim oluyor. Aslında sokakta gezmek, insanlarla fiziksel olarak temas tabi ki çok keyifli güzel ama sabahtan başlasam bir iki mahalleyi gezebilirim. Ama buradan yüz tane insanla temas edebiliyorum. Sabahtan beri bana, belediyeye, gruplarımıza, sosyal medya hesaplarına iletilen problem sayısı tam net bilmiyorum ama bunun en az üç dört katıdır. Teknolojiyi kullanarak alana biraz daha fazla hakim oluyoruz. Tabi şu olmaz, görmediğiniz-bilmediğiniz bir yerin telefondan ya da bilgisayardan baktığınızda sorununu anlayamazsınız. Oraya gitmiş olmanız, görmeniz olmanız lazım. O konuda bir eksiğim yok benim. Yani Karşıyaka’da girmediğim, çıkmadığım hiçbir yer kalmadı. Halk toplantıları düzenlemeyi de düşünüyorum. Tabir kötü olursa özür dilerim ama göstermelik olduğunu düşündüğüm toplantılar var. Yani nedir? Toplanıyorsunuz işte, yüz tane insan geliyor, üç dört on tanesi konuşuyor. Siyasetçiler ya da başkanlar onlara duymak istediklerini söylüyorlar, sonra böyle görüşmüş oluyorsunuz. İletişim yürütmek daha önemli. Bir taraftan ben yüzde 50 vatandaşım hala. Bunu özellikle korumak istiyorum. Vatandaş gözüyle belediye başkanına, kente bakmayı beceremezseniz doğru şeyler yapmanız çok zorlaşır. Sadece ben belediye başkanıyım derseniz o zaman körleşme başlayabilir. Bilmek değil de anlamak önemli. Herşeyi bilmeyebilirsiniz ama anlayabilirsiniz. Birisi bir şey söylediği zaman onu anlamanız lazım. Onun için biraz başkan kalkanınız olmaması lazım. Sanki onun komşusu, yanındaki insan gibi o soruna öyle bakabilmeniz lazım. Bunun bir yolu hakikaten insanın o empati yapabilme beceresiyle beraber alana hakim olması aslında. Alana hakim olduğunuz zaman her bir mahallede, sokakta yaşayan bir insan gibi size iletilen şikayet, problem, talebin içeriğini anlayabilir durumda olursanız doğru bir başlangıç noktasında olursunuz. Ondan sonrası yapabilme gücünüzle alakalı olan şey. Yapabilmenin de teknik boyutu var.

""

D.G: Belediyenin borç yükü çok fazlaydı. Şu anda son durum nedir?

C.T: Ayaklarımızın üzerinde duruyoruz. Mali disiplinimiz var şu an için koruduğumuz. Ödemelerimizi yapıyoruz, ihtiyaçlarımızı karşılıyoruz, borçlarımızı ödüyoruz ama borç stoğumuzda azalma var diyemem. Dönemin sonunda ne olacak bilmiyorum ama şöyle düşünüyorum; geçmişte disiplini bozulmuş. Göstergesi şuydu, önemli sayıda, 200’e yakın haciz kararı aldırmış alacak davası vardı. Belediyenin mal mülk ne varsa hepsine haciz konmuştu. Kötü birşeydi tabi. İnsanlar alacaklarını alamayınca siz bir mal, hizmet almak istediğinizde, ihale yaptığınızda girmiyorlar ya da bir liralık şeyi nasıl olsa bu bana geç ödenecek diye 5-10 lira fazla söylüyorlar. Ciddi bir düzelme var. Bu piyasada da görülüyor.

D.G: Başarının kriteri size göre ne? Eğer başarılı olamazsam yeniden belediye başkanlığını düşünmem demiştiniz bir açıklamanızda.

C.T: Aday iken vaatlerde bulundum. Stratejik plan yaptık 5 yıllık. Arkasından süreç içerisinde vaat ve stratejik plana koyduğumuz hedeflerin daha ötesine taşan bir sürü şey vardı. Şu an için aklımda çok fazla fikir, proje var. Mesela Yamanlar’daki ormanlık alanda bir bitkisel rehabilitasyon, ağaç yenilenmesi, oradaki ormanın kalitesinin arttırılması, tıbbi aromatik bitki plantasyonu, arıcılığın geliştirilmesi, köylerin rehabilitasyonu gibi bir sürü şey düşünüyoruz.

D.G: Dönme dolap gibi uçuk projeleriniz de vardı.

C.T: (Gülümsüyor) Dönme dolap çok hoş bir şey. Kentin simgesi olabilir. Kentin çok hakim bir yerine yapmanız lazım. Kentin bütünün görüp fark edilecek bir yer bulmak gerekiyor. Yoksa aşırı pahalı bir şey değil. Yapılmayacak bir şey değil. Getirelim kuralım, işletmesini bize verin, size şu kadar gelir verelim diyenler de oldu. yapılması zor bir şey değil. Yerle ilgili ideal bir sonuca ulaşamadık. Ama bu arada şöyle de düşünülsün istemedik; toplum ülke ekonomik krizde, deprem-pandemi-ormanlarla uğraşırken nelerle uğraşıyorlar gibi bir çarpıtma, manipülasyon yapılmasını da istemedim. O yüzden biraz durduk. Ama sürpriz yapabiliriz her an. Güzel bir kent ormanı projemiz var. 140 dönüm alanda. Çok büyük bir ağaçlandırma ve rekreasyon çalışması yapacağız. İçine çok özel bir tesis yapmayı da düşünüyorum. Ne olduğunu şimdi söylemeyeceğim. Çünkü kesinleşmedi ama yüzde 90 yapacağız gibi görünüyor. Bir üniversite ile işbirliği içinde gençlere yönelik, istihdam da yaratacak, güzel bir iş olacak. Bize özellik, nitelik katacak bir iş olacak. Hemen kentin dışında diyemeyeceği kadar bir alan ama kenarında diyelim.

D.G: Başarının kriteri?

C.T: Seçim kampanyasındaki vaatler, stratejik plandaki hedefler. O süreç içerisinde bunlara eklenmiş yeni şeyler. Yangın oldu, yangından sonra bahsettiğim Yamanlar’daki ormanlık alanla ilgili çalışmalar ön plana çıktı. O yüzden bizim biraz mecburen dinamik bir süreç de var. Hedeflediğimiz ve vaat ettiğimiz şeylerin hepsini yapamayacağım belli ama başta hedeflemediğim ve vaat etmediğim şeyleri yapacağıma da eminim. O çerçevede benim kafamdaki o tabloda yapılması gerekenlerin yüzde 80’i yapıldıysa bunu başarı olarak görürüm ben. Şu andaki görüntüye göre de o orana ulaşacağımızı düşünüyorum.

""

D.G: O zaman bir dönem daha başkanlığı düşünürsünüz herhalde? Ya da başkanlığı sevdiniz mi?

C.T: Kesin bir yüzde yüz bir şey söyleyemem. Siyasetle ben neden ilgilendim. Bir mesleği vardı, bir mesleğe ihtiyacım yoktu. Üstelik karizmatik, gerçekten iyi kazanan, değerli bir mesleğim var. Pek çok insan doktor oluyor, fakülteye girmek okumak bitirmek hakikaten zor. Uzmanlık sınavında plastik cerrahi şu anda en yüksek puanı olan bölümlerden biri. En popüler bölüm. Kazanmak zordur, okumak zordur, okudunuz uzman olmak zordur. Sonrasında sevilen başarılı olmak zordur. Uluslararası başarılar vardır mesela. Onlara ulaşmak zordur. Ben bütün bu merhaleleri geçtim. İzmir’in başarılı, önden gelen plastik cerrahlarından birisi oldum. Camiada önemli bir yerim vardı. Mesleki olarak zirvede iken siyasete girdim. Üyeliğim vardı, çalışıyordum ama başkan ya da milletvekili olacağım diye bir hesabım yoktu. Bana başkanlığı fikrini ileten siyasetçi büyüklerimiz bana söylediğinde ‘acaba bu işi doğru ve hakkıyla yapabilir miyim?’ diye düşündüm. Sonuçta mutlaka belediye başkanı olayım, iki üç dönem yapayım diye bir planım yok. Şu anda da ikinci dönem için net bir planım var diyemem. Aslında ben neden belediye başkanı oldum. Ülkemin sorunlarını çözümüne katkıda bulunmak için. Benim mi görevim? Benim bizim görevimiz değilse kimin görevi? Kim üstlenmeli? Parti beni belediye başkanı adayı olarak göstermeseydi, ben ‘niye beni aday göstermediniz?’ demezdim ama şimdi ben bu sorumluluğu aldım, 2,5 yıldır da çalışıyorum. Bu süreçteki birikimime, gelişimime, performansıma baktığımda ‘hakkını veriyorum’. Daha da iyi olacağımı biliyorum. Sağlığımız el verirse bunun üzerine 2,5 yıl daha koyacağız. Beş senenin sonunda şu andakinden çok daha fazla iyi olacak, deneyim ve birikim açısından. Şimdi böyle bir birikim deneyime sahip olduğunuz zaman, bunu çöpe atayım, boşver, ben gidip emeklilik hayatı yaşayım mı diyeceğim yani? Eğer gerçekten becerebildiysek, başarılı olduysak, benim de aslında hakkım değil. Normalde aslında insan sadece kendi yaşamı açısından baktığında eğer böyle bir kendini ispat etme riski yoksa, siyasetin bireysel yaşamınıza getirdiği bir konfor ve zenginlik yok. Kiminle nasıl temas edersem edeyim bir sorun, talep ve çözülmesi gereken bir meseleyle karşı karşıya kalıyorsunuz. Yoksa kimse bana ‘gel şuraya otur, rahat et’ demiyor. Hiçbir konforu yok. Yıllarca kravat takmadım mesela. Sadece resmi kongrelerde taktım. Şimdi her gün kravat takıyorum. Konforlu bir şey mi ? değil. (gülümsüyor). Bir AVM’ye gidip alış veriş yapmak istediğinizde de herkesin gözü üzerinizde oluyor. Her yerde bilinen bir insan olarak, ölçülü, dikkatli, özenli, titiz davranmanız lazım.

Şikayet etmiyorum tabi. Durum tespiti yapıyorum sadece. Bunlar yaşanan gerçekler. Bunlar sadece insanın yaşam konforunu bozan kötü hale getiren şeyler. Ama bu tür bir işi yapıyorsanız ona razı olacaksınız. Bütün bunları bir kenara bıraktığınızda, siz kendini ispat etmek zorunda olan bir insan değilseniz, ben kendimi ispat ettim yani, ayrıca belediye başkanlığıyla ispat etmeme gerek yok ve buradan bir konforum da yok. O zaman böyle bir şeyi niye yapayım, belediye başkanlığını? Benim için kutsal bir görev bu. Laf olsun diye söylemiyorum, gerçekten kutsal bir görev. Çünkü sorunu, sıkıntısı olan insanların çözüm beklediği insanlarsınız. Çok önemli bir sorumluluk üzerinizde. Artı kentin, ülkenin, insanların geleceği, kendi çocuklarınızın, dostlarınızın geleceği. Bu ülkenin bir sürü iyi yetişmiş insanı var, kedisi köpeği dağı ağacı, bu ülkenin itibarı var. Bu bir mücadele alanı. Birilerinin burada savaşması, mücadele etmesi, birilerinin doğru şeyleri yapması gerekiyor. Siz de bu doğru mücadeleye katkı veren biriyseniz bu onurdur, şereftir. Bunun insana verdiği bir manevi haz vardır. Bunun için yaparsınız. Dolayısıyla gücünüz yettiğince nerede hangi pozisyonda olursanız olun ne kadar katkı verebiliyorsanız sizin için bu işin manevi hazzı da o kadar olacaktır. Yani dolayısıyla ben bana, ‘bir daha aday göstermek istiyoruz’ derlerse, ‘Bu onuru bana verdiğiniz için teşekkür ederim’ derim ve yaparım. Hakkını vererek yaparım, daha da iyi yapmak için çaba gösteririm. Ne kadar çok sorun çözebilirsek, iyi şeyler yapabilirsek de yaşadığımız kenti, dünyayı güzelleştirmiş oluruz. İyi örnek olmak çok önemli. Bunu da çok önemsiyorum. Herkesin her zaman yapamadığı bir şey var; güvenilir insan olmanız lazım. Siz mükemmel bir insansınızdır, ama insanlar sizi görmüyorsa-tanımıyorsa o zaman sizin mükemmelliğiniz topluma katkısı olmuyor. Doğru şeşleri yapan, söyleyen insanlar olduğunuz zaman toplum için iyi örnek oluyorsunuz aynı zamanda.

""

D.G: Sayın Soyer ile uyumunuz, iletişiminiz oldukça iyi. Onu eleştirdiğiniz de oluyor mu? Örnek aldığınız ve eleştirdiğiniz yönleri neler?

C.T: Kendi sınırını bilen bir insanım. Ben Karşıyaka içinde büyükşehirin sorumluluğuyla ilgili konularda yanlış bir şey gördüğümde eleştiriyorum. Bunu basın önünde yapmam ama ortam olduğunda, ki zaman zaman görüşüyoruz, Karşıyaka ile ilgili konuşuyoruz, değerlendirme yapıyoruz. İnanılmaz saygılı ve inanılmaz yapıcı davranıyor. Ben Tunç Başkanın bu olgun, gerçekten medeni, kompleksiz tavrını çok beğeniyorum. Onunla çalışmaktan mutluyum yani. Bunun rahatlığı içinde ben de nezaketimi koruyarak, gerektiği zaman eleştirimi yapıyorum. Karşıyaka sınırları dışında genel olarak söyleyebileceğim şeyler olumlu şeyler Tunç Başkanla ilgili. Çok zor bir dönemde hakikaten bütün sıkıntıların büyük boyutta büyükşehirde var. Bu ortamda çok çalışkan bir insan. Sürekli koşturuyor. Akşam geç saatlere kadar deli gibi koşturan bir insan. Ben bu kadar çalışan, koşturan bir belediye başkanı görmedim. Halen de görmüyorum. Diğer taraftan ortak akılla hareket ediyor. Sivil toplumla işbirliğini, uluslararası işbirliklerini çok seviyor. Bunların hepsi bizim için bir vizyondur. Yani yeni bir penceredir. Onu aslında İzmir biraz daha iyi değerlendirmeli diye düşünüyorum. Şu anlamda; biraz kuru kuru eleştirmeye meraklı çok insan var. Şöyle yapalı; eleştiri yapalım, eleştirinin bir amacı olsun, yapıcı olsun. Detaylı bilgi sahibi olmadan, bir konuya tam hakim olmadan, dışarıdan bakarak içeriği boş bir eleştirinin bu kente de ülkemize de insanlığa da bir faydası yok. Amacımızın hepimizin sorun çözmekse eğer; bence burada hata yapıyorsun, yanlış yapıyorsun diyebilmeliyiz. Bunu derken o konuyu, sorunu gerçekten biliyor, anlıyor olmamız önemli. Bilen adam konuşsun. Herkes her ağzına geleni söylemesin. Diğer taraftan da hepimiz, ben de Tunç Başkan da hepimiz hata yapabiliriz. Hata yapmamamız mümkün değil. Çok zor bir iş. Bütün ilçeleri düşünün, 30 ilçeyle, uğraşıyor. Herkes herkesin gözü kulağı olmalı. Bunu sık sık kendi hemşehrilerimize söylüyorum; sorun gördüğünüz zaman söyleyin, biz de elimizden geldiğince çözelim bunu. Çözemediğimiz şeyleri de en azından fark etmiş oluruz. Tunç başkana yönelen eleştiriler de böyle bir eksik görüyorum. Gerçekten sorunu çözmeyi amaçlayan değil direkt saldırmayı, karalamayı amaçlayan bir eleştiri görüyorum. Bugün İzmir’de muhalefet eden AKP ve MHP’li üyeler, meclis üyeleri hakikaten direkt kişiliğine saldırmak, karalamak-incitmek amaçlı konuşuyorlar. Böyle şehir yönetilmez, siyaset böyle yapılmamalı. Biz de eleştiriyoruz ama hükümete yönelik asla böyle konuşmuyoruz. Ben konuşmuyorum, Tunç Başkan da konuşmuyor. Siyasi nezaket çok önemli.

D.G: Sayın Kemal Kılıçdaroğlu da belediye başkanlarına bu dönem büyük sorumluluk düştüğünü her fırsatta dile getiriyor.

C.T: CHP’li belediye başkanlarının tamamı, İYİ Partililer de buna dahil tabi, gerçekten çok istekli, motive, çalışan, çok başarılı olmak için çok çaba gösteren başkanlar. Bunun altındaki bir neden, hepimiz artık iktidar istiyoruz. Buna katkıda bulunmak istiyoruz. Yani o anlamda belediye başkanlarımızın hemen hepsini başarılı bulduğumu söyleyebilirim. İyi işler yapıyor herkes. Bu da beni gururlandırıyor açıkçası. Çünkü ben de partinin belediye başkanlarından birisiyim. Ama şu sorunun cevabı henüz belli değil, önümüzdeki seçimde ne ölçüde başarı sağlayacağız. Bunun için genel seçim tarihini bilmemiz lazım. O seçim kampanya dönemini çok etkili bir şekilde aktif geçirmemiz lazım. Partinin gündeminde de sürekli bu var. Herkes tarihin açıklanmasını bekliyor. Bence çok mücadele edecek herkes. Kazanacağımızı düşünüyorum. İnanıyorum. Sonraki dönem daha zor olacak. Yani kazandığımız zaman iş bitmiş olmayacak. O dönemde kedimizi ispat etmemiz gerekecek. Çok kuvvetli bir birlik ve beraberlik olması gerektiğini düşünüyorum. Ben üzerime düşeni yapacağım. Partililerin büyük çoğunluğunun da bunu yapacağına inanıyorum. Tarihi öneme sahip bir süreç. Bunu asla harcayamayız.

""

D.G: Geçtiğimiz günlerde sayın Kılıçdaroğlu ile de görüştünüz. Size özel ilettiği bir şey var mı?

C.T: Geçen Cuma günü genel başkanımızla konuştum. Özgüveni çok yerinde. Çalışma konusunda çok istekli. İktidar konusunda çok istekli. Bizi de doğru gören, doğru yönlendiren bir genel başkanımız var. Bu da bize güç verecek. Hepimize daha da fazla mücadele gücü verecek. Sadece ülkemizin daha fazla kötü duruma düşmemesini diliyorum. Sürekli onaylamadığımız şeyler olup duruyor. Daha fazla borçlanıyoruz, bir yerlere bağımlı hale geliyoruz. Milli eğitim, sağlığı ayrı bozuluyor. Refah düzeyi vatandaşlar arasındaki daha da artıyor. Mülteci sorunu sıkıntılı hale geldi.

D.G: Sizin sığınmacı ve/veya mülteci sorununa bakış açınız nasıl?

C.T: İnsanların hassasiyeti haklı. Hiçbirimizde mülteci düşmanlığı yok ama böyle bir politika da olmaz yani. Orada bir anlaşma olduğu çok açık. Yoksa kimse tırlarla gelip öyle elini kolunu sallaya sallaya binlerce on binlerce insan giriyor. Aslında miktarını bilen de sayan da yok. Afganistan’daki Raşid Dostum’a bağlı Afganlıların 7 milyon olduğu söyleniyor. Kaçı gelecek bilinmiyor.

""

D.G: Karşıyaka’da durum nasıl?

C.T: Karşıyaka’da mülteci sorunu yok. Geldikleri bir yer değil. Çünkü onların yerleşebileceği yer yok. Bir sürü Suriye kökenli insan günübirlik faaliyet için gelip gidiyorlar. Üzülüyoruz tabi. Bu insanlara insanca bir yaşam ortamı vermek lazım. Bunlar gittikçe ağırlaşan problemler. Her geçen gün biraz daha çözümü zor hale geliyor. Ne kadar erken değişirse iktidar o kadar hepimiz için iyi.

D.G: Erken, baskın ya da gününde seçim. Muhalefet erken seçim yapılmasında ısrarlı?

C.T: Bana denirse ki, 15 gün sonra seçim yapacağız. Ben derhal inip çalışmaya başarım. Hazırız yani.

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP