0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

İklim krizi dünyanın çeşitli bölgelerinde sel, kasırga, kuraklık gibi aşırı hava olaylarıyla etkilerini gösterirken iklim aktivistleri ise gözünü daha yaygın adıyla COP27 olarak bilinen, 2022 Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Konferansına dikmiş durumda. 6-18 Kasım 2022 tarihleri ​​arasında gerçekleştirilmesi beklenen 27. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği konferansına bu yıl, Mısır'ın Şarm El-Şeyh kenti ev sahipliği yapacak. 

Etkin genç iklim aktivistlerinden Melisa Akkuş, change.org/KarbonSifir'da başlattıkları imza kampanyasında 40 bin rakamına ulaştıklarını belirterek, "Zamanımız yok, kum saatinde kum tanesi kalmayacak kadar çok zaman harcandı. İklim acil durumu ilan etmek demek, iklim krizinin artık alarm seviyesinde olduğunu kabul etmek demektir. Karar vericilerin derhal harekete geçmesi gerekiyor.  'İklim Acil Durumu' ilan edilmesi için sesimizi herkese ulaştırmaya çalışıyoruz. Siz de iklim için ses vermek istiyorsanız kampanyamızı imzalamayı ve yaygınlaştırmayı unutmayın, çünkü her geçen gün zamanımız daha da azalıyor: change.org/KarbonSifir'dan destek verebilirsiniz" dedi. 

DEMOKRAT GÜNDEM-MELİSA GÖNEN-(ÖZEL HABER)-Konferansta gündeme alınması beklenen konulardan biri de iklim tazminatı. Dünyanın çeşitli bölgelerinde gerçekleşen aşırı hava olaylarından etkilenen yoksul ülkeler, verdikleri kayıpları gerekçe göstererek iklim tazminatı talep etmeye hazırlanıyor.

İklim tazminatı, “İklim krizinin büyük orandaki sorumlusu olan zengin ülkelerin, iklim krizinin en çok etkilediği ülkelere, meydana gelen iklim felaketleri nedeniyle maddi-manevi zararlarına karşılık ödeyecekleri bedel veya edim” olarak tanımlanıyor.

İklim tazminatının, 16 Eylül'de, Senegal'in başkenti Dakar'da düzenlenen 18. Afrika Çevre Bakanları Konferansı'nda gündeme geldiği biliniyor. En Az Gelişmiş Ülkeler (EAGÜ) birliğine üye 46'dan fazla bakan ve uzmanın katıldığı toplantıda iklim krizinin az gelişmiş ülkeler üzerindeki etkisine dair tartışmalar iklim adaletsizliği ya da karbon eşitsizliği kavramlarının önemine işaret ediyor.

SERA GAZI EMİSYONLARININ YÜZDE 71’İNDEN 100  ŞİRKET SORUMLU

Oxfam ve İsveç Stockholm Çevre Enstitüsü’nün bir raporu, dünya nüfusunun en zengin yüzde 1’inin, 1990’dan 2015’e kadar dünyanın yoksul %50’sinin iki katından fazla karbondioksit salımından sorumlu olduğunu gösteriyor. Karbon İfşa Projesi (CDP) tarafından yayımlanan rapor, 1988’den beri tüm dünyada gerçekleşen sera gazı emisyonlarının yüzde 71’inden 100 tane şirketin sorumlu olduğuna dikkat çekiyor.

İklim Politikası Girişimi (CPI) raporu, dünya nüfusunun beşte birine sahip olmasına rağmen karbondioksit emisyonlarının sadece yüzde 3'ünü üreten Afrika kıtasının iklim krizinden en çok etkilenen bölge durumunda olduğunu belirtiyor.

Buna karşın kıta ülkelerinin, gelişmiş ülkelerden iklimle mücadele kapsamında gelmesi gereken parasal desteğin sadece yüzde 12'sini alması, iklim finansmanlarının adil bir şekilde dağıtılıp dağıtılmadığı sorusunu tartışamaya açıyor.

KRİZDE PAYI AZ OLMAMASINA KARŞIN AFRİKA KITASI’NA YILDA SADECE 29 MİLYAR DOLAR DESTEK VERİLDİ

Yıllık en az 250 milyar dolara ihtiyaç duyulduğu belirtilen kıtaya 2020’de sadece 29 milyar dolar finansman desteğinin gelmiş olması, krizde en az payı olmasına rağmen krizden en çok etkilenen ülkelerin kriz karşısında kırılgan olmaya devam etmesine neden oluyor.

ACİL EYLEM PLANLARI ERTELENMEMELİ

İlgili raporlarda ortaya konan verilerin de gösterdiği üzere, sadece ekosistemler üzerindeki görünür etkileriyle açıklanamayacak bir sürecin ürünü olarak değerlendirilmeye alınmak durumunda olan iklim krizi, politik ilişkiler ağının dışında bırakılmayı geçersiz kılıyor.

Krizin ciddiyetini gösteren aşırı hava olayları, gıda kıtlığı, biyo-çeşitlilik kaybı gibi işaretler; sosyal ve politik yapıdan dolayısıyla insan ilişkilerindeki adaletsizlikten bağımsız olarak değerlendirilemiyor. İklim uzmanları ve iklim aktivistleri “acil eylem planlarının” ertelenmeden uygulamaya geçilmesi gerektiğini vurguluyor.

ALINACAK KARARLARA SADIK KALINMALI

İklim zirvelerinde karbon hedeflerini açıklayan G20 ülkelerinin hedeflerini gerçekleştirmek için karbondioksit salımına neden olan kirletici faaliyetlerden, karbon yutaklarına zarar veren projelerden ve kömür arayışından vazgeçmeleri gerekiyor.

İklim krizinde payı büyük olan ülkelerin belirledikleri tarihte karbon net sıfır hedeflerine ulaşmaları için acil iklim eylemi doğrultusunda alınacak kararlara sadık olması gerektiği belirtiliyor. Net sıfır hedefinin, iklim kriziyle mücadelede anlamlı olabilmesi, ülkelerin hedeflerini belirledikleri tarih itibariyle seragazı emisyonlarını sıfırlamaya odaklanmasından geçiyor.

Gelişmekte olan ülkeler, fosil yakıtlardan uzaklaşmak ve yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yapmak için iklim finansmanlarına ihtiyaç duyuyor. İklim finansmanları bu ülkelerin iklim eylemi adımlarını atmaları ve adaptasyon için gereken kaynaklara ulaşmalarının kolaylaşması için talep ediliyor. Ancak finansal kaynak desteğinin yanı sıra, gelişmekte olan ülkelere teknoloji ve kapasite transferlerinin de yapılması bekleniyor.

GLASGOW’DA 2021’DE COP26 ZİRVESİ GERÇEKLEŞTİ

Kasım 2021’de İskoçya'nın Glasgow kentinde, 100’den fazla ülkeden aralarında liderlerinde olduğu 30 bin kişinin katılımıyla gerçekleşen BM İklim Değişikliği Konferansında (COP26) zengin ülkelerin yoksul ülkelere iklim kriziyle mücadele konusunda yıllık 100 milyar dolarlık destek vermeyi taahhüt ettiği biliniyor. Bu, gelişmekte olan ülkelerin iklim krizinin etkileriyle mücadele edip ve önlem alabilmesi adına önem arz ediyor.

COP26’da gelişmekte olan ülkelerde iklim değişikliği adaptasyonu için yaratılan finansmanın 2025 yılına kadar iki katına çıkarılmasına karar verilmişti.

Peki COP27’de gündeme gelecek iklim tazminatını talebi nasıl bir beklenti oluşturuyor. Konuyla ilgili sorularımızı genç iklim aktivisti Melisa Akkuş yanıtladı.

MELİSA GÖNEN- COP27'de iklim adaletsizliği doğrultusunda atılması beklenen adımlar, iletilecek talepler neler olacak? İklim aktivistleri bu konuda nasıl bir hazırlık içerisinde? COP27'ye giderken talepleriniz neler? İklim tazminatı hakkında ne düşünüyorsunuz? Türkiye, Paris Anlaşması’nı sanki üzerinden 6 yıl geçmemiş gibi hızla meclisten geçirdi ve 2053 için net sıfır hedefini açıkladı. Türkiye'nin 2053 net sıfır karbon hedefine yönelik çalışmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz, COP27'de Türkiye hedefi ve yol haritası arasındaki ilişki nasıl gündeme gelecek?

İKLİM AKTİVİSTİ MELİSA AKKUŞ: Karar alıcıların, liderlerin lüks araçlarıyla COP’a gitmesini, en lüks ortamlarda konaklayıp, gösteriş yapıp sonra iklim krizi demesi bana gerçekçi gelmiyor. Bu zamana kadar hep vaatler verip hiçbir adım atılmamasından da çok sıkıldım. İklim krizi diyoruz, şaka yapmıyoruz.  Karar alıcıların ve liderler ne zaman konforlu alanlarından çıkıp gerçekleri görmek isteyecek?

ARTIK ZAMANIMIZ KALMADI

Türkiye'den gençler olarak ana talebimiz, Kasım'da Mısır'da gerçekleşecek COP27'ye kadar Türkiye'nin, 2030'a yönelik güçlü bir iklim hedefi vermesi. Her grevde, geleceğimiz için taleplerimizi tekrarlıyoruz, anlatıyoruz ama yine sadece vaatler verilip bu kriz 2030’lu 2050’li yıllara ertelenmeye devam ediyor. Harekete geçilmesi için daha ne olması gerekiyor?

Neden mi bugün harekete geçilmeli? Çünkü artık zamanımız kalmadı. Çünkü bilim insanları dünyamızın ‘kırmızı alarm’ verdiğini söylüyor. Artık sadece sözler duymak değil, gerçek eylemler görmek istiyoruz.

GENÇLER OLARAK KARAR ALMADA ETKİN-EŞİT SÖZ HAKKI İSTİYORUZ

Gençler olarak karar alma süreçlerinin her aşamasında etkin, eşit söz ve hak sahibi olarak yer almayı istiyoruz!

Acilen; Paris İklim Anlaşması maddelerinin yerine getirilmesini ve İklim Acil Durumu ilan edilmesini, 2030'a kadar net sıfır karbon emisyonunun sağlanması için adımlar atılmasını; Kazdağları, Akbelen Ormanı ve Validebağ Korusu gibi önemli doğa alanlarında ekolojik yıkıma sebebiyet verecek projelerin durdurulmasını, iklim krizinin beraberinde getirdiği hak ihlallerine karşı harekete geçilmesini, fırsat eşitliğinin iklim adaleti ve sosyal adalet çerçevesinde sağlanmasını ve tüm bunların gerçekleşmesi için gençler olarak karar alma süreçlerinin her aşamasında etkin, eşit söz ve hak sahibi olarak yer almayı istiyoruz!

Bizler tüm gezegende iklim krizi için gerekli önlemler alınana kadar tüm ekolojik yıkımlardan, felaketlerden etkilenen canlıların ve hava, su, toprak gibi cansız varlıkların sesini duyuracağız. Karar vericilerden de aynı sözü vermelerini ve eyleme geçmelerini bekliyoruz.

MELİSA GÖNEN- COP27'de uzun vade "karbon sıfır" hedefleri yeniden değerlendirecek mi? Aciliyet uyarılarını haklı buluyor musunuz?

“ZAMANIMIZ YOK, KUM SAATİNDE KUM TANESİ KALMAYACAK KADAR ZAMAN HARCANDI”

İKLİM AKTİVİSTİ MELİSA AKKUŞ: Bu bir acil durumdur. Zamanımız yok. Kum saatinde kum tanesi kalmayacak kadar zaman harcandı. Özellikle Türkiye’de başlattığımız ‘İklim Acil Durumu İlan Edilsin’ kampanyamızdan bahsetmek istiyorum.

İklim acil durumu kampanyası, Türkiye’nin merkezi ve yerel yönetim birimlerinde, ilgili karar verici mekanizmaların karar alarak, iklim acil durumu ilan etmeleri için bir çağrı. Bu kampanya ile Z kuşağı olarak; TBMM, Cumhurbaşkanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan merkezi yönetim olarak, TBMM ve ilgili tüm bakanlıkların birlikte çalışarak iklim acil durumu ilan edilmesini ve iklim krizi ile mücadele, emisyon azaltımı, iklim krizine adaptasyon politikalarına öncelik verilmesini istiyoruz.

İKLİM KRİZİ ARTIK ALARM SEVİYESİNDE

İklim acil durumu ilan etmek demek, iklim krizinin artık alarm seviyesinde olduğunu kabul etmek demektir. Karar vericilerin derhal harekete geçmesinin ilk adımını oluşturuyor. İklim acil durumunun ilanı ile, başta karbonsuz yaşam yol haritası olmak üzere tüm bağlayıcı ve kararlı politikalar alınmalı.

KAMPANYAMIZ 40 BİNE YAKIN İMZA TOPLADI

'İklim Acil Durumu' ilan edilmesi için sesimizi herkese ulaştırmaya çalışıyoruz. Siz de iklim için ses vermek istiyorsanız kampanyamızı imzalamayı ve yaygınlaştırmayı unutmayın, çünkü her geçen gün zamanımız daha da azalıyor: change.org/KarbonSifir

 "İklim acil durumu ilan edilsin istiyoruz!"