DOLAR 32,3787 0.16%
EURO 34,9637 -0.34%
ALTIN 2.324,200,22
BITCOIN 2259752-0,63%
İzmir
18°

AÇIK

üst menü altı
Meslek odası temsilcilerinden Sinop Nükleer Santral Projesi uyarısı: 'Felaket riski yüksek'

Meslek odası temsilcilerinden Sinop Nükleer Santral Projesi uyarısı: 'Felaket riski yüksek'

ABONE OL
30 Kasım 2022 13:29
Meslek odası temsilcilerinden Sinop Nükleer Santral Projesi uyarısı: 'Felaket riski yüksek'
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Meslek odası temsilcileri, Sinop'ta kurulması planlanan nükleer enerji santrali projesinin Türkiye'nin deprem kuşağında yer alan bir ülke olması nedeniyle yaratacağı tehlike ve risklere dikkat çekti. Kuzey Anadolu Fay Hattı üzerindeki alanda kalacak santralin yapılması durumunda ortaya çıkabilecek ciddi sonuçlar olacağı uyarısında bulunan TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Koray Çetin Onalan, “Türkiye, tektonik açıdan çok genç ve etkin bir ülke. Ana aktif fay hatlarımızdan biri bilindiği üzere Kuzey Anadolu fay hattı. Deprem etki alanı bakımından 100 kilometre çaplı bir alanı baz aldığımızda, nükleer santralin bu alan içerisinde kalması nedeni ile çok ciddi bir endişemiz var” dedi. Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Yönetim Kurulu Başkanı Mahir Ulutaş da, teknolojisi, mülkiyet yapısı ve hammaddesi dışa bağımlı enerji üretim modeli yerine güneş ve rüzgar gibi yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarının tercih edilmesinin daha doğru olacağı yönünde görüş bildirdi.

DEMOKRAT GÜNDEM-HABER MERKEZİ-MELİSA GÖNEN-Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Alparslan Bayraktar, Rusya’nın Soçi kentinde düzenlenen 12. Uluslararası Nükleer Enerji Fuarı “Atomexpo 2022″de, Türkiye’nin gelecek 30 yıl için enerjide önemli hedefleri bulunduğunu Sinop’ta inşa edilecek ikinci nükleer enerji santralinin yapımı için Rusya Devlet Atom Enerjisi Kurumu (Rosatom) ile görüşmelere başlama aşamasına gelindiğini bildirmişti.

Bakan Yardımcısı Bayraktar, "Ana fikir, yine nükleere ihtiyacımız olduğu ve bunu daha rekabetçi hale getirmemiz gerektiği. Akkuyu önümüzde harika bir örnek oldu. Çok şey öğrendik"demişti. Peki uzmanlar Türkiye'de nükleer enerji adımlarını nasıl değerlendiriyor?” ifadelerini kullanmıştı.

""

Meslek örgütü yöneticileri, bakanlığın nükleer santral adımlarını Türkiye'nin enerji arz/talep dengesini, güvenlik stratejilerini, karşı karşıya kalabileceği ekolojik riskleri ve deprem ülkesi kriterleri ışığında değerlendirerek, çarpıcı tespitlerde bulundu.

TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Koray Çetin Onalan ve TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mahir Ulutaş gazetemizin nükleer santrallerde yaşanabilecek olası güvenlik sorunlarının neler olduğunu anlattı.

Jeoloji Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Koray Çetin Onalan, kurulması düşünülen Sinop nükleer santraline davacı konumda taraf olduklarını belirterek açtıkları davanın 16 yıldır devam ettiğini söyledi.

Oda olarak karşı olduklarını belirttiği projeye dava açma gerekçelerini dört temel konu çerçevesinde açıklayan Onalan, Türkiye'nin deprem ülkesi olduğunu anımsatarak, tektonik hareketlerin nükleer enerjide bir güvenlik açığı oluşturup oluşturmayacağını da değerlendirdi.

""

KORAY ÇETİN ONALAN: NÜKLEER ATIKLARIN BERTARAFI MÜMKÜN DEĞİL

Nükleer enerjinin atık bertarafı sorunu olduğunu ve nükleer atıkların nasıl depolanacağının bilinmediğini söyleyen Jeoloji Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Koray Çetin Onalan, "Nükleer atıkların bertarafı mümkün değil. Depolanması gerekiyor. Nerede depolanacağı meçhul ve böyle bir alan şu an için gözükmüyor. Bu durum, sadece ülkemiz için değil dünya için bir sorun. Nükleer atıkların ne olacağı belirsiz” dedi.

ONALAN: SANTRAL DEPREM ETKİ ALANI İÇİNDE KALIYOR

Jeoloji Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Koray Çetin Onalan, Türkiye'nin depremselliği yüksek bir ülke olduğuna dikkat çekerek, "Türkiye, tektonik açıdan çok genç ve etkin bir ülke. Ana aktif fay hatlarımızdan biri bilindiği üzere Kuzey Anadolu fay hattı. Deprem etki alanı bakımından 100 kilometre çaplı bir alanı baz aldığımızda, nükleer santralin bu alan içerisinde kalması nedeni ile çok ciddi bir endişemiz var. Yeterli sismolojik araştırmaların yapılıp yapılmadığı konusunda ciddi kuşkularımız var” diye konuştu.

ONALAN: SİNOP SU SORUNU İLE BAŞ BAŞA KALACAK

Sinop'ta kurulacak nükleer santralden elde edilecek enerji üretiminde kullanılacak su miktarının tüm kentin su ihtiyacının üzerinde olduğuna vurgu yapan Oda Başkanı Onalan, "Prosesde yani enerji üretiminde kullanılacak su ihtiyacı tüm Sinop'un su ihtiyacının çok ama çok üzerinde. Bu miktarda suyun kullanılması Sinop ilini su sorunu ile baş başa bırakacaktır. Soğutma suyu, denizden elde edilecek. Bu suyun kullanımı esnasında bir takım çevre sorunları ile karşı karşıya kalacağımız endişesini taşıyoruz” ifadelerini kullandı.

ONALAN: NÜKLEER ATIKLARIN BERTARAFI MÜMKÜN DEĞİL

Önemli bir diğer sorunun da nükleer atıkların bertarafının mümkün olmadığı olduğunu kaydeden Koray Çetin Onalan, "En önemlisi, nükleer atıklar…Bu atıkların bertarafı mümkün değil. Depolanması gerekiyor. Nerede depolanacağı meçhul ve böyle bir alan şu an için gözükmüyor. Bu durum,sadece ülkemiz için değil dünya için bir sorun.Nükleer atıkların ne olacağı belirsiz” değerlendirmesini yaptı.

TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mahir Ulutaş ise bakanlığın nükleer santral adımlarını enerji ve karbon emisyonlarıyla ilişkisi açısından değerlendirerek, gazetemizin sorularını şu şekilde yanıtladı.

""

DEMOKRAT GÜNDEM:  Türkiye'de enerji arzı ne durumda, nükleer enerjiye ihtiyaç var mı?

TMMOB ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI YÖNETİM KURULU BAŞKANI MAHİR ULUTAŞ:  "Soruyu birkaç noktadan cevaplamak gerekir. Öncelikle Türkiye’nin 2022 yılı Ekim sonu itibariyle kurulu gücü 103.275,8 MW olup, anlık olarak maksimum puant tüketim ise 56.304 MW olarak 4 Ağustos 2021 tarihinde gerçekleşmiştir. Buna göre ülkenin yaklaşık yüzde 83 oranında yedek teorik kapasitesi vardır. Diğer yandan tüm kurulu gücün emre amade olmadığı gerçeği göz önüne alınırsa dahi istendiği anda devreye girebilecek yaklaşık 85 bin MW toplam gücün olduğu TEİAŞ’a bağlı Yük Tevzi Müdürlüğü’nün raporlarından çıkarılabilmektedir; yani reel yedek kapasiteyi yüzde 50 olarak hesaplayabiliriz. Bu değer de, uluslararası uygun bulunan ani yedek güç oranının yüzde 15-30 arasında olduğu düşünülürse, ülkede bir arz sıkıntısı olmadığının göstergesidir."

TÜRKİYE'NİN ELEKTRİK ÜRETİMİNDE DIŞA BAĞIMLILIĞI BİR SORUN

Diğer yandan Türkiye’nin elektrik üretiminde dışa bağımlılık büyük bir sorun olup, doğalgazın elektrik üretiminde payı 2021 sonu itibariyle yüzde 33,2, ithal kömürün payı ise yine aynı tarihte yüzde 16,4 olarak gerçekleşmiştir. Uluslararası siyasetteki gelişmeler ve özellikle Rusya-Ukrayna savaşı, Türkiye açısından kaynak çeşitliliğini arttırmayı zorunlu kılmaktadır. Ancak bu açıdan bakıldığında da hem teknolojisi hem mülkiyet sahipliği hem de hammaddesi yönünden yüzde 100 dışa bağlı olacağımız bir enerji üretim modelindense güneş ve rüzgar gibi yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarının tercih edilmesi gerektiği açıktır. Özetle ülkemiz açısından sadece arz güvenliği parametresini göz önünde bulundursak dahi nükleer enerji santrallerinin yanlış bir tercih olduğu açıktır."

""

D.G.:Nükleer enerjinin karbon emisyonlarını azaltma konusunda önemli bir kaynak olduğunu ifade eden bakanlık açılması planlanan ikinci nükleer santral için karbon emisyonlarını gerekçe gösteriyor ama nükleer enerjinin çevreye etkisi gerçekten olumlu mu?

M.U.: "Nükleer enerji santralleri üretimleri esnasında fosil yakıtlara göre gerçekten daha az karbon emisyonuna neden olurlar. Ancak bu çevresel etkilerinin daha az olduğu anlamına gelmemektedir."

FELAKET RİSKİ YÜKSEK

Nükleer enerji santralleri düşünülenin aksine ileri teknoloji içeren yatırımlar değil, 1950`li yıllarının tekniklerine dayalı bir enerji üretim yöntemidir. Her şeyden önce, başta atıkların güvenli bir biçimde yok edilmesinden, işletimine kadar çok sayıdaki riske kalıcı çözüm bugüne kadar yaratılamamıştır. Güvenlik kültürünün ve teknolojik gelişimin en yüksek olduğu ülkelerden biri olan Japonya`da bile nükleer kazaların yaşanması, felaket riskinin yüksek olduğuna işaret etmektedir.

""

SANTRALLER DENİZ YAŞAMINA DA ZARAR VERMEKTE

Dahası, reaktörlerin soğutulması için muazzam miktarda soğutma suyuna ihtiyaç duyan ve bu işlem nedeniyle deniz kenarlarına kurulması tercih edilen bu santraller ayrıca kurulmuş oldukları bölgedeki deniz yaşamı üzerinden de felaket boyutunda çevresel zararlar yaratmaktadırlar.

SANTRALLER BÜYÜK RİSKLER BARINDIRIYOR

Diğer yandan, bu santraller barındırdıkları büyük riskler nedeniyle yaşanabilecek bir jeneratör arızasının bile felakete neden olabileceği işletmelerdir ve iletim şebekesinde sistem çökmelerinin bile yaşanabildiği ülkemiz açısından bu durum ekstra bir risk taşımaktadır.

TEMİZ TEKNOLOJİ ÜRETİMİNE KENT VURACAK

Açıkça söyleyebiliriz ki; nükleer güç santralleri ülkemizin enerji üretim sistemini güçlendirmeyecek, tam tersine başta yerli ve yenilenebilir kaynaklar olmak üzere diğer kaynaklara dayalı yatırımlara ve temiz teknoloji üretimine ket vuracaktır."

""

D.G.: Rusya’nın Soçi kentinde düzenlenen 12. Uluslararası Nükleer Enerji Fuarı “Atomexpo 2022″de konuşan bakan Bayraktar, “İlk tahminlerimize göre en az 16 ila 20 reaktöre ihtiyacımız var ya da Akkuyu NGS’ye ek olarak, yüzyılın başında karbon nötr bir ekonomi olmak için 12 ila 16 reaktöre ihtiyacımız var" demişti. İkinci santral için tespit edilen 16-20 reaktör ihtiyacı nasıl bir sürece işaret ediyor, neyi gerektiriyor, yakıt ihtiyacı nasıl karşılanacak?

M.U.: "Bu konuda özel bir uzmanlığım olmadığı için ancak çok genel bir cevapla yetinmek durumundayım. Reaktör sayısı kurmak istediğiniz santral gücü ile doğru orantılıdır. Örneğin Akkuyu nükleer santrali için her biri 1200 MW kapasiteye sahip 4 reaktör tasarlanmıştır. Diğer yandan reaktör sayısının artması, nükleer tepkime bu reaktörlerde gerçekleştiği  ve asıl büyük risk bu reaktörlerin ya da yardımcı soğutma sistemlerinin arızalanması olduğu için, belli oranlarda riski artırmaktadır."

YAKITTA DA ÜRETİCİYE BAĞIMLI OLURSUNUZ

Soru ile ilgili son olarak da şunu söyleyebilirim; her nükleer santral üreticisi ülke ya da firma kendi tasarımına uygun yakıtı da kendisi temin etmektedir. Yani bu alanda bir serbest piyasa, bir pazar söz konusu değildir. Ülkemizde uranyum vb. radyoaktif kaynaklarınız olsa dahi santrala uygun hale getirilmesi için gerekli olan işlemler için yine üreticiye bağımlılığınız devam eder. Santrali kime kurduruyorsanız yakıtta da aynı üreticiye bağımlısınızdır.

 

 

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP