AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Şen, Grup Başkanvekili Abdülhamid Gül ve Adalet Komisyonu Başkanı Cüneyt Yüksel, AK Parti’nin süreç komisyonu raporunu Meclis Genel Sekreterliği’ne verdi. Rapor, dün Cumhurbaşkanı Erdoğan’a sunulmuştu.
Böylece komisyonda üyesi bulunan siyasi parti gruplarının tamamı komisyona raporlarını Meclis Başkanlığı’na iletmiş oldu.
15 BÖLÜMDEN OLUŞUYOR
AK Parti’nin süreç hakkında hazırladığı raporun 15 bölümden ve yaklaşık 60 sayfadan oluştuğu görüldü.
Raporda, “Tasfiye Sonrası Demokratikleşme Perspektifi” başlığı altında bazı maddelere yer verildi.
“Siyasi kültürümüzün daha da demokratikleştirilmesi adına…” denilen açıklamada şunlar kaydedildi:
- Siyasi Partiler Kanunu ve Seçim Kanunu gibi kanuni çerçevelerin ele alınarak yüksek standartlı demokrasi yolunda ilerlemeye devam edilecektir.
- Yasal düzenlemelerin mütemmim cüzü olarak idari-pratik uygulama ve düzenlemelerin, hukuka ve demokratik norma daha uygun şekilde icra edilmesinin sağlanması ve bunların hukuk devleti çerçevesinde sistematik ve kurumsal denetlenmesi sağlanacaktır.
- Terörün ortadan kalkmasıyla birlikte terör dolayısıyla alınan siyasi-hukuki-idari tedbirlerin uygulanmasına gerek kalmayacaktır.
- Türkiye’de yönetim sisteminin şeffaflık, hesap verebilirlik ve iyi yönetişim normlarına daha uygun hale getirilmesi, demokratik ve hukuki standardı daha yüksek bir yapısal, idari, finansal ve organizasyonel yapının oluşturulmasına dönük reform ve düzenlemelerin zemini oluşacaktır.
AK PARTİ’DEN MÜSTAKİL VE GEÇİCİ KANUN ÖNERİSİ
Raporu teslim ettikten sonra açıklama yapan AK Parti Grup Başkanvekili Abdülhamit Gül, meseleye özgü; müstakil ve geçici bir kanun önerdiklerini kaydetti. Gül, toplumsal uyum ve demokratikleşme perspektifi anlamında adımlar atılmasını önerdiklerini anlattı. AK Parti, silah bırakmanın tescil ve tespiti için de mekanizma kurulmasını önerdi.
Raporun başlıklarını özetleyen Gül, raporda Türkiye’deki genel çalışmalar, AK Parti’nin meseleye bakışı, AK Parti döneminde atılan adımlar, çözüm arayışları, Türkiye yüzyılı hedefi, komisyonda dinlenen kişilerin beyanlarına atıf, tespit ve teyit mekanizmasının oluşması ve bu mekanizmanı. ne yapacağı, ekonomik etkiler, uluslararası öneriler gibi başlıklar olduğunu söyledi.
“ZORUNLULUK OLARAK ORTAYA ÇIKTI”
“Hukuki Düzlem: Müstakil ve Geçici Kanun” başlığında ise dikkat çeken ifadeler yer aldı:
“Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi sürecine ilişkin yasal düzenlemenin, müstakil ve geçici bir kanun niteliğinde hazırlanması hukuk tekniği bakımından bir tercih değil, zorunluluk olarak ortaya çıkmaktadır” denildi.
Geçmişte terör örgütü PKK ile yürütülen süreçlere değinilerek, “Eski düzlemelerin yenilenmesi, bazı maddelerin eklenmesi veya bazı hükümlerin genelleştirilmesi değil bugüne özgü yeni tanımlamaların olduğu müstakil bir kanununun hazırlanması en doğru ve hukuken en gerçekçi yaklaşımdır” ifadelerine yer verildi.
“BİR TERÖR ÖRGÜTÜNÜ KONU ALAN HÜKÜMLER EKLENMESİ…”
Raporun ilgili bölümünde bir terör örgütüne yönelik hükümlerin uygulamada farklı çelişkilere sebebiyet vereceğine dikkat çekildi:
“Terörün ve şiddetin sona ermesi ve terör örgütünün varlığının tamamen ortadan kalkması sonrası döneme ilişkin normatif mimarinin oluşturulmasında iki temel yaklaşım mevcuttur. İlk yaklaşım, mevcut mevzuatın taranması ve uyumlaştırılması yöntemine dayanmaktadır. Bu çerçevede Terörle Mücadele Kanunu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun başta olmak üzere ilgili tüm düzenlemelerin gözden geçirilmesi ve terör sonrası dönemin ihtiyaçlarına uygun şekilde revize edilmesi mümkündür. Ancak, genel ve sürekli uygulanmak üzere yürürlükte bulunan kanunlara belirli bir terör örgütünü konu alan hükümler eklenmesi, uygulamada farklı çelişkilerin ortaya çıkmasına sebebiyet vereceğinden mevzuat uyumlaştırması yöntemi teorik bir imkân olmakla birlikte, uygulamada yüksek hukuksal risk taşımaktadır.
Bu sebeple, Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi sürecinin hukuk devleti ilkeleriyle uyumlu, öngörülebilir ve anayasal açıdan güvenli biçimde yürütülebilmesi için müstakil bir Kanununun hazırlanması önemlidir.”
Hazırlanacak müstakil kanunun yalnızca varlığını sona erdiren terör örgütlerini kapsayacağı vurgulandı.
KURUMSAL MEKANİZMA ÖNERİSİ
İlgili bölümün devamında şunlar kaydedildi:
“(Varlığını sona erdiren terör örgütlerinin tespit edilmesi) Bu tespit ve doğrulamanın ise devletin en üst güvenlik organları eliyle oluşturulan kurumsal bir mekanizma tarafından yapılması zorunludur. Bu doğrultuda idari makamların alacağı açık bir kararla örgütün varlığının sona erdiğinin doğrulanması ve müstakil kanun kapsamının bu karara dayanılarak sınırlandırılması hem düzenlemenin amacıyla uyumlu olacak hem de kanunun diğer terör örgütlerine sirayet etmesini engelleyecektir.”
BİREYSEL SORUMLULUK MERKEZE ALINACAK
Başlıkta ayrıca önerilen düzenlemenin yaklaşımının şöyle olacağı belirtildi:
“Bu çerçevede, terör örgütü mensupları bakımından fiilin niteliği ve kişinin örgüt içindeki konumu esas alınarak farklılaştırılmış, ölçülü ve denetlenebilir bir hukuki çerçevenin oluşturulması önem arz etmektedir. Yapılacak düzenleme, örgüt mensuplarını yeknesak ve soyut bir kategorik değerlendirmeye tabi tutmak yerine, örgütsel faaliyet kapsamında ortaya çıkan bireysel sorumluluğun kapsamını ve yoğunluğunu merkeze alan bir yaklaşımla değerlendirmelidir. Bu yaklaşım doğrultusunda, yalnızca örgütsel aidiyet olgusu değil, kişinin somut eylemleri, bu eylemlerin örgütsel faaliyet içindeki yeri ve toplumsal sonuçları birlikte dikkate alınmalıdır. Bu nedenle, işlenen fiilin ağırlığı ve toplumsal etkisi bakımından da ayrım yapılmalıdır.”
Raporda yer alan 15 başlık şöyle:
I. Giriş
II. AK Partinin Meseleye Bakışı
III. AK Parti Döneminde Atılan Tarihi Adımlar
IV. Çözüm Arayışlarımız
V. Türkiye Yüzyılı ve Terörsüz Türkiye
VI. Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun
Çalışma Seyri ve Temsili
VII. İlkesel Eşik: Tespit ve Teyit Mekanizması
VIII. Kamu Düzeni ve Süreç Yönetimi
IX. Terörsüz Türkiye ve Terörsüz Bölge
X. Ekonomik Etkiler
XI. Uluslararası Tecrübeler ve “Türkiye Modeli”
XII. Hukuki Düzlem: Müstakil ve Geçici Kanun
XIII. Toplumsal Uyum
XIV. Tasfiye Sonrası Demokratikleşme Perspektifi
XV. Sonuç
