Milliyetçi Hareket Partisi’nin (MHP) Türk Tabipler Birliği’nin (TTB) isminden Türk isminin çıkarılmasıyla ilgili TBMM’ye sunduğu TTB Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi hakkında değerlendirme yapan TTB Merkez Konseyi (MK) Üyesi Dr. Nursel Şahin, “Bu teklifi çok ciddiye almıyoruz. MHP lideri sayın Devlet Bahçeli'nin de çeşitli saldırıları oluyor. Alelacele hazırlanmış bir metin. Bizim bir kamusal sağlık örgütü, bir sağlık meslek birliği olduğumuzu bile göz ardı etmiş, dernek gibi davranmış. Dolayısıyla, zemini çok uygun olmayan tekliflerde bulunulmuş durumda” değerlendirmesinde bulundu. İzmir Tabip Odası Başkanı Prof. Süleyman Kaynak da "İktidar ve ortakları, kendisine yapılan her türlü eleştiriyi bu eleştiriler çok yapıcı olsa bile sanki muhalefetmiş gibi algılayarak, bu eleştirileri yapan ister sivil toplum kuruluşu olsun ister yasal kuruluşlar olsun bunları dönüştürmeyi ya da kapatmayı düşünüyor. TTB'ne yönelik böyle yasal değişikliklerin içeriği de doğrudan doğruya bu tutumla ilişkili" dedi.
DEMOKRAT GÜNDEM-MELİSA GÖNEN-İzmir’de gerçekleştirilen Şehir Hastaneleri Çalıştayı’na katılmak üzere kente gelen Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Üyesi Dr. Nursel Şahin, TTB’nin kapatılması, isminden Türk ibaresinin çıkarılması gibi tehditlere ve açıklamalara itibar etmediklerini söyledi.
Türk Tabipler Birliği’nin geçmişten bugüne insan hakları ve düşünce özgürlüğü bağlamında hareket eden, gerçekleri halk sağlığı ve toplum yararı odaklı olarak açıklayan bağımsız bir kamu kurumu olduğunu vurgulayan TTB MK Üyesi Dr. Nursel Şahin, MHP’nin TTB ibaresindeki Türk ibaresinin çıkarılması ile ilgili kanun teklifini de önemsemediklerini belirtti.
NURSEL ŞAHİN: BU TEKLİFİ ÇOK CİDDİYE ALMIYORUZ ÇÜNKÜ..
TTB MK Üyesi Dr. Nursel Şahin, “Bu teklifi çok ciddiye almıyoruz. MHP lideri sayın Devlet Bahçeli'nin de çeşitli saldırıları oluyor. Alelacele hazırlanmış bir metin. Bizim bir kamusal sağlık örgütü, bir sağlık meslek birliği olduğumuzu bile göz ardı etmiş, dernek gibi davranmış. Dolayısıyla, zemini çok uygun olmayan tekliflerde bulunulmuş durumda. Biz bir yasayla kurulmuş kamusal bir birliğiz. Bunu hatırlatmak istiyoruz. Kendi iç hukukumuz var. Kendi organlarımız var. Bir sorun olursa biz onları hekimlerle örgütümüzün içinde çözebiliriz. Çözme kudretimiz var, talebimiz de bu yöndedir” dedi.
ŞAHİN: BİZ TEMEL YAKLAŞIM OLARAK YURTTAŞTAN YANA TAVIR ALIYORUZ
Dr. Şahin, TTB’ye yönelik tehdit ve kapatılması ithamlarının düşündürücü olduğunu kaydederek, “Biz temel yaklaşım olarak yurttaşından yana tavır alan, onun yaşam güvencesini, insanca yaşama isteklerini, özellikle sağlığa erişimini bir insan hakkı sağlığı kullanmasını ve bu derin yoksulluktan bu tercihlerde kendisinden, doğadan, toplumdan, insandan yana olan bir tutumun alınacağı politikaların aslında bütün çözümlerin kaynağı olduğunu söylüyoruz” diye konuştu.
ŞAHİN: BİZE YÖNELİK EN SALDIRGAN TUTUM BU IRKÇI, ŞOVEN TUTUM ÜZERİNDEN…
TTB Merkez Konseyi Üyesi Dr. Nursel Şahin, “Türk Tabipleri Birliği'ne defalarca tehditler ve kapatılması yönünde ithamlarda bulunuldu. Bunlardan birisi de TTB'nin başındaki Türk ibaresinin çıkarılması. Çünkü TTB geçmişten bu yana bazen düşünce özgürlüğü kapsamında halkın sağlık hakkı için aykırı olabilecek şeyleri dile getiren bir kurum. İktidarların söylediklerimin tersine ama gerçeğin dillendirilmesi adına çeşitli ifadelerde bulunabiliyor. Burada bize en saldırgan tutum, bu milliyetçi, ırkçı, şoven tutum üzerinden başındaki Türk isminin kaldırılması yönünde geliyor. Ancak tüm dünyaya baktığımızda bütün dünya tabip birliklerinde gördüğümüz ya ülkelerin adlarıyla ya da bulundukları o ülkenin ulusal kimlikleriyle yer alıyorlar. Burada çalışanlar Türkiye'de vatandaş olan ve hekimlik yapanların büyük çoğunluğu. Dolayısıyla Türk kelimesinin kaldırılmasında sorunun kaynağı bu olmadığı için çözümün de olmaması gerektiğini söylüyoruz. Çözüm bizim aslında temel insan haklarını sağlığın bir hak olarak davranışımız nedeniyle gerçeğin dillendirilmesi, bazen de bu hizmetlerden mahrum kalan ya da ezen-ezilen ilişkisinde ya da insan hakları ihlallerinde mağdur olanların sözcüsü olmamızdır” ifadelerini kullandı.
PROF. SÜLEYMAN KAYNAK: YANLIŞ OLDUĞUNU HEM KENDİLERİ HEM KAMUOYU ZAMAN İÇERİSİNDE GÖRECEKTİR
Türk Tabiplerİ Birliği Başkanı Prof. Dr. Süleyman Kaynak da MHP’nin meclise sunduğu sözkonusu kanun teklifi hakkında, “Kanun teklifini veren ilgili partinin genel başkanı da TTB ve buna benzer diğer odaların da kapatılması gerektiğini meclis kürsüsünden defalarca kez ifade etti. Bu kanun teklifi bu nedenle çok şaşılacak bir şey değil. Muhtemelen ne yapacaklarını da tam bilemeyecekleri için bu hususta yeterli bir fikir geliştiremedikleri için bu şekilde bazı isim değişiklikleri yoluyla bir şeyleri, tavırlarıyla ifade etmeye çalışıyorlar. Bunun yanlış olduğunu hem kendileri hem de bütün kamuoyu zaman içerisinde görecektir” değerlendirmesini yaptı.
PROF. SÜLEYMAN KAYNAK: İKTİDAR DÖNÜŞTÜRME YA DA KAPATMAYI DÜŞÜNÜYOR
“Kendisine yapılan her türlü eleştiriyi bu eleştiriler çok yapıcı olsa bile sanki muhalefetmiş gibi algılayarak bu eleştirileri yapan ister sivil toplum kuruluşu olsun ister yasal kuruluşlar olsun iktidar bunları dönüştürmeyi ya da kapatmayı düşünüyor. TTB'ne yönelik böyle yasal değişikliklerin içeriği de doğrudan doğruya bu tutumla ilişkili” diyen Tabip Odası Başkanı Prof. Süleyman Kaynak, şu açıklamaları yaptı:
“Aslında Milliyetçi Hareket Partisi’nin veya diyelim ki iktidarın temel politikası kendi düşündükleri veya yaptıklarına karşı eleştiri getiren her türlü kurumu, ister sivil toplum kuruluşu olsun, ister anayasal güvence altında olsun her türlü kurumu ya kapatmak ya da kendilerine dönüşecek şekilde yapısal değişikliğe uğratmak. TTB ve Tabip Odalarının 6023 sayılı kanunla kurulu olduğunu ve anayasal kamu kurumu hüviyetinde olduklarını biliyoruz ve aynı zamanda bu odalar bu özel kanunlarıyla aynı zamanda bir sivil toplum kurumu olarak da görev yapıyorlar. Sivil toplum kuruluşlarının temel görevi aslında kamu yönetiminin eksiklerini, yanlışlarını ortaya koyup bunları kamuoyunda bilinir hale getirerek demokratik bir baskı unsuru ile kamu yönetiminin daha doğru daha saydam daha hesap verebilir şekilde davranmasını sağlayacak etkiler yaratmaktır. Yoksa gerçekten sivil toplum kuruluşlarının elinde herhangi bir yasal yetki falan yoktur. Doğrudan doğruya kamuoyunda farkındalığı artırarak hesap verilebilirlik ölçeğinde kamu yönetiminin demokratik baskı altında doğruyu yapmalarını sağlamaktır. Fakat, muhtemelen bugünkü iktidar böyle şeyleri çok arzu etmiyor.”