Ülkenin toplam vergi gelirlerinin 4’te 3’ü’nün maaşlı çalışan emekçiden alındığını söyleyen Büro Emekçileri Sendikası, adil bir vergi düzeni için kampanya başlattı.
Şu anda ‘az kazanandan çok, çok kazanandan az’ vergi alındığını söyleyen kampanya, bu sistemin değişmesini ve asgari ücretten vergi alınmamasını talep ediyor.
Verilen bilgiye göre; 29 bin 331 kişi Büro Emekçileri Sendikası İzmir Şubesi tarafından başlatılan kampanyayı imzaladı.
Hedef ise 35.000 imza olarak açıklandı.
Hedef tutturulursa imzalar başta cumhurbaşkanlığı olmak üzere bakan ve milletvekillerine ulaştırılacak.
*- ANAYASA NE DİYOR?
Anayasamızın 73. maddesine göre, kamu giderlerini karşılamak üzere herkes mali gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür.
Ama durum böyle midir?
Ülkenin toplam vergi gelirlerinin 4’te 3’ü, maaşlı çalışan emekçiden alınıyor.
İddiaya göre;Türkiye’de, fakire zengin, zengine fakir muamelesi yapan bir vergi sistemi var ve bu artık değişmek zorunda.
‘Çok kazanandan çok; az kazanandan az vergi alınması için TBMM’nin harekete geçmesi talebiyle bu kampanyayı başlattıklarını açıklayanlar, ‘Bu ülkenin vergi yükünü çeken işçiler, emekçiler ve üretenler olarak ailelerimizle birlikte daha insani koşullarda yaşamak için taleplerimiz var’ diyerek sözlerini şöyle sürdürüyorlar.
‘1. Asgari ücret vergiden muaf tutulmalıdır.
2. Asgari ücrete kadarki gelirler vergiden muaf tutulmalı, yoksulluk sınırındaki gelirler en alt vergi diliminden vergilendirilmeli, en alt vergi dilimindeki vergi oranı %10’a indirilmelidir.
3. Artan oranlı, kalıcı bir servet vergisi sistemi uygulanmalı, çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi alınmalıdır.
4. Temel tüketim harcamaları ve hizmet alımları üzerinden alınan dolaylı vergiler kaldırılmalıdır.’
*- ADALETSİZLİK ÖNLENMELİ
‘Türkiye’deki vergi adaletsizliğini daha detaylı açıklamak gerekirse:’ diyerek açıklamalarını sürdüren ‘Büro Emekçileri Sendikası’ yöneticileri şöyle diyorlar:
‘Temel sorunlardan biri, her gün yaptığımız zorunlu alışverişlerden alınan dolaylı vergilerin, 2020’de bütçenin %62,9’unu oluşturması.
Gelişmiş ülkelerde, alışverişten alınan vergi değil, kişilerin gelirlerine göre adaletli şekilde alınan vergilerin oranı daha fazladır.
Türkiye’de ise alışverişlerden alınan verginin büyük pay oluşturması, zenginle fakir arasındaki uçurumu giderek artırıyor.
Diğer yandan, temel tüketim alışverişinde ekmek, süt, pirinç alırken, ev kirası öderken, araca yakıt alırken, maaşlı çalışanların da, asgari ücretlinin de, şirket sahiplerinin de verdiği vergi aynı.
Ancak şirketler, bu gibi tüketim harcamalarını şirket masrafı olarak gider gösterip yıl sonunda ödeyeceği vergiden düşerken, maaşlı çalışanlar, emekçilerin böyle bir şansı yok ve aldığı vergi iadesi, verdiği vergiyi kesinlikle karşılamıyor.
Adaletsizlik, vergi toplanırken başlıyor, vergiden pay alırken de artarak devam ediyor.
Eldeki verilere göre;
2020 yılında, şirketlerin ödediği kurumlar vergisinin sadece %76,3’ü tahsil edilebildi.
Ülkenin 2020 yılındaki toplam 158,8 milyarlık gelir vergisinin 85 milyar lirası ise, daha maaşını görmeden vergisini ödeyen işçi, emekçinin bordrosundan kesildi.
Uygulamadaki artan oranlı vergi sistemi ile vergi toplanırken az kazanandan çok; çok kazanandan ise az vergi alınma esas alınıyor.
Bu nedenle;
Asgari ücret alan bir işçi 2016 yılında Ekim ayından itibaren bir üst vergi diliminden vergilendirildi.
2017 yılında Eylül ayından itibaren bir üst vergi diliminden vergilendirildi 2021 yılında ise Ağustos ayı ile birlikte bir üst vergi diliminden vergilendirilecek.
Sesimizi çıkarmazsak, bu sorunlar böyle sürüp gidecek.’
Büro Emekçileri Sendikası İzmirli yöneticileri bu bilgiyi paylaşmamızı ve bu adaletsizliğe karşı ses çıkarmamızı istiyor.
İstekleri ve bilgileri inceleyince haklı olduklarını görüyoruz.
Tabii ki bizim görmemiz ve ‘haklılar’ dememizle problem çözülmüyor!
İnşallah yetkililer de okur da bizim de bu haklı talepte bir katkımız olur.
Şunu da söylemekte yarar var;
Ben bildim bileli bu vergi adaletsizliği her zaman gündeme gelmiş ve getirilmiştir.
Ancak bu güne kadar bu konuda hiç kimse ciddi bir adım atmamıştır.
Ama ‘atar gibi’ görünenler olmuştur…