BUGÜN DÜNYADA EŞİTLİK VAR!

Takvimlere göre, bugün, yani 21 Mart 2022 Pazartesi günü karakışın sonu, ilkbaharın başlangıcı… Dünyada bugün gece ve gündüz eşittir. Buna Türk dünyası yüzyıllardır ‘Nevruz’ diyor… Tabii bunu bazıları da kendi bayramları gibi görüyor. Nasıl Yunanlılar bizim ‘Hacivat ve Karagöz’ümüze, ya da lokumumuza, baklavamıza sahip çıktılarsa, bunlar gibi… Binyıllardır, baharı, bolluk ve bereketi karşılamak için kutladığımız […]

Takvimlere göre, bugün, yani 21 Mart 2022 Pazartesi günü karakışın sonu, ilkbaharın başlangıcı…

Dünyada bugün gece ve gündüz eşittir.

Buna Türk dünyası yüzyıllardır ‘Nevruz’ diyor…

Tabii bunu bazıları da kendi bayramları gibi görüyor.

Nasıl Yunanlılar bizim ‘Hacivat ve Karagöz’ümüze, ya da lokumumuza, baklavamıza sahip çıktılarsa, bunlar gibi…

Binyıllardır, baharı, bolluk ve bereketi karşılamak için kutladığımız Nevruz, umarım, bu yıl barış, huzur ve mutluluğun da habercisi olur.

Nevruz Bayramı kutlu olsun…

Bu gün ilk yazıma başlamadan önde şuna anımsatmak istiyorum.

Her hangi bir konuda, başkasından önce kendinize danışın!

Örneğin;

İyilik gönlünüzü huzura kavuşturan ve içinize sindiren bir olgudur.

Kötülük ise; insanlar sana olur verseler, onaylasalar bile gönlünü huzursuz eden ve beyninde kuşku bırakan olaydır.

İşte bunun kararını verecek olan sizsiniz…

Başkaları …

Büyüklerimiz bazen bizi uyarmak için ne derler?

‘Aynaya bak!’

Aynada yalnız dış güzelliğiniz değil, gözlerin konuşması gibi, iç dünyanızı da '…

İçişleri Bakanı da herhalda aynaya baktı ki, ‘Polis orantısız güç kullandı!’ dedi…

Ama kimin için?

Mersin’de birçoğumuzun ‘gerici’ diye düşündüğü bir kişi göz alındıktan sonra, mahallesinden ya da cemaatten bazı kişilerin sosyal medya üzerinden anlaşıp toplanıp yasa dışı gösteri yapanlar için…

Bir okuyucum da bir ara şöyle demişti:

‘İneğin 10 TL’ye ot yediği, vekilin ise 5 TL’ye et yediği ülkede adalet aramayın!’

Yani adalet görüşü de, orantısız güç gösterisi de, fakir ve fukaralık da kişiden kişiye değişiyor.

Bazısı bunun ölçüsünü de, kullanılan sigara ya da telefon markasına, ya da kedi köpek besleyenlere kadar değişik kategorilerde tasnif ediyor.

Ama ben üç ekmeği katıksız suya bana yararak yemek için markette kredi kartını kullanana ne diyeceğimi şaşırdım…

Bu kişi ne ister?

Adalet mi?

Yoksa etli pilav ya da kuru fasulye mi?

En iyisi burada keseyim, başka konulara geçeyim, yoksa çuvallayacağım…

Ama şunu yazmadan geçemeyeceğim:

Bugün, 21 Mart Dünya Down Sendromu Farkındalık Günü…

Hepsi aynen bizim gibiler, Bornovalı Hikmek Kumak’ın dediği gibi, ‘Sadece bir farkla…’

Bu arada bir anımsatma daha yapayım:

Yarın yani 22 Mart Dünya Su Günü….

Ulucak’ta ‘ileri Biyolojik Atıksı Arıtma Tesisi’nin açılışı yapılacak.

 

*- TOPLANAN PARALARI MERAK EDİYORUM

 

Savaşlar, derinleşen ekonomik kriz, iş kazaları, kadın cinayetleri ve sosyal çalkantılarla birlikte iki yılı aşkın bir süreden beri devam eden ve küresel boyutta yaşam standartlarımızı sınırlayan Covit – 19 salgını, nedeniyle önceliğimiz insanca yaşam ve hayatta kalma mücadelesi oldu.

Bu süreçte sağlıklı gıda ve temiz suya ulaşım en önemli gereksinim oldu. Böylesi zor dönemlerde ihtiyaç olan suya yeterince sahip çıkıyor muyuz?

Temiz ve içilebilir suyun teminatı olan ormanlarımızı ve su havzalarımızı koruyabiliyor muyuz?

Gündemimize oturan salgın ile küresel düzeyde ormansızlaşma, suların kirlenmesi ve yaşam alanlarının daralması arasında önemli bağ olduğu bilinen bir gerçektir.

İnsanlığın yaşam kalitesini sınırlayan tüm bu olumsuzluklar olanca hızıyla sürerken diğer yanda ise ormanlar, meralar, korunan alanlar, milli park alanları, zeytinlikler; açık alan maden işletmeciliği, HES, RES, sanayi tesisi, konut vb. yapılara heba edilmektedir.

Bütün bunları neden hatırlattm?

Çünkü az kalsın atlayacaktım, son anda Genç Gazeteci Deniz Özek ile Buğra Tokmakoğlu anımsattı da ondan…

Çünkü bugün ayrıca Ormancılık Günü…

Nasıl Nevruz ile bahara giriyorsak, 21 Mart Ormancılık haftası ile de ‘Orman Haftası’ na giriyoruz…

 

*- BİR GÜN İLE OLMUYOR

 

‘Çevreyi korumak; eğitim, bilgi, görgü, kültür ama en çok da vicdan meselesi…’

Bu sözü genelde senede bir gün, 5 Haziran Dünya Çevre Günü çok duyarız…

Sonra da unuturuz!

2022’ye girerken vergilerle birlikte özellikle trafik cezalarının da büyük oranda artacağını söylemiş, yazmıştım.

‘Acıtıcı’ cezalar arasında, yere çöp atmak, ya da sigara izmariti atmak, boğazı sözde temizlemek için herkesin içini kaldıran tükürük ya da balgamdan da söz etmiştim…

‘Maganda’ ya da ‘şehir eşkıyası’ gibi tanımlarla anlatmaya çalıştığımız içimizdeki tipler nedense saygısızca davranışlarını rahatça sürdürüyorlar.

Kaç kez gördüm, tanık oldum;

Araçtan yediklerini içtiklerini caddeye atanları, sigara küllüklerini kırmızıda durdukları anda yere boşaltanları…

Onlara göre doğru an, beklendiği an oluyor…

Ama çoğunda kamera da var…

Neden bunlar yakalanıp, cezaları kesilmiyor?

Bunların affı olmamalı…

5 Haziran’da bunlar ismen ve görüntülü olarak afişe edilmeli…

İstenirse yapılır…

Mühim olan yapmayı istemek…

 

*- KÖTÜ ÖRNEK

·

Çinliler barış içinde yaşamaya karar verdiklerinde büyük Çin Seddi’ni inşa ettiler.

Yüksekliğinden dolayı hiç kimselerin tırmanamayacaklarını düşündüler…

Fakat, inşasından sonraki 100 yılda Çinliler 3 misli daha fazla işgale uğradılar.

Düşman piyade askerlerinin, hiçbir zaman duvara tırmanma ya da duvara dahletmeye ihtiyaçları olmadı.

Çünkü, her zaman muhafızlara rüşvet verdiler ve kapılardan girdiler.

Çinliler yüksek ve kalın duvar inşa etmişlerdi; fakat duvar muhafızlarının karakterlerini inşa edememişlerdi.

Netice olarak, insan karakterini inşa etmek farklı ve önemli…

Her şeyin inşasından önce gelir.

Yeni neslin bugünkü ihtiyacı işte budur.

Bir oryantalistin dediği gibi;

‘Eğer bir milletin medeniyetini tahrip etmek istiyorsanız 3 yol var;

‘Aile yapısını tahrip edin. Eğitim sistemini tahrip edin. Rol modellerini ve referanslarını küçümseyin, alçaltın.’

Aileyi tahrip etmek için; anneliği küçümseyin ve alçaltın.

Eğitim sistemini tahrip etmek için; eğitimcilere, öğretmenlere önem vermeyin ve toplumdaki itibarlarını düşürün ki, öğrencileri onları hakir görsün, küçümsesin.

Rol modellerin itibarını küçültün.

Alimlerin ve bilim adamlarının sinsice mahvına çalışın, ta ki onlardan şüphe duyulsun, kimse onları dinlemesin ya da takip etmesin…

Bilinçli anne kaybolduğunda, adanmış öğretmenler kaybolduğunda ve rol modeller itibarsızlaştırıldığında kim gençlere ‘insani değerleri’ öğretecek?

‘İyi insanlar Cennet’e gider’ demek doğru değildir, iyi insanlar nereye giderse orası Cennet olur!…’

Yaşar Eyice

Exit mobile version