“Cumhuriyet: Özgürlüğün, eşitliğin ve umudun adı”

Türkiye Cumhuriyeti’nin 102. yıldönümü kutlu olsun!

Cumhuriyet; dört yıl süren, dünyanın gördüğü en kararlı antiemperyalist mücadelenin ardından, 600 yıllık bir imparatorluğun küllerinden doğan genç, dinamik ve çağdaş bir devletin adıdır.

29 Ekim 1923’te, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde kurulan Türkiye Cumhuriyeti, yalnızca bir yönetim biçimi değil, aynı zamanda çağdaş bir uygarlık projesidir.

Cumhuriyet’in ilanıyla birlikte Türk toplumu, tarihinin en köklü dönüşüm sürecine girdi.

Hilafetin kaldırılması, şeriata dayalı eğitimin sona erdirilmesi, mahalle mekteplerinin kapatılması ve laik, bilimsel eğitimin temellerinin atılması; yeni Türkiye’nin aydınlık geleceğini hazırlayan devrimlerdi.

Arap harflerinin yerine Latin alfabesinin kabulüyle okuryazarlığın yolu açıldı, kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanındı, hukuk sistemi çağdaş normlarla yeniden şekillendi. Her biri, Atatürk’ün hedeflediği “çağdaş uygarlık seviyesinin üzerine çıkma” ülküsünün birer kilometre taşı oldu.

Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyeti yalnızca bir rejim değil, halkın kendi geleceğini belirleme iradesinin sembolü olarak görüyordu. Yüzyıllar süren saltanat yıkılmış, egemenlik kayıtsız koşulsuz olarak millete geçmiştir. Bu büyük devrim, sadece Türkiye için değil, insanlık tarihi açısından da eşsiz bir dönüm noktası.

Atatürk, 1933 yılında şöyle diyordu: “Cumhuriyet rejimi demek, demokrasi sistemiyle devlet şekli demektir. Biz Cumhuriyeti kurduk; Cumhuriyet, on yaşını doldururken demokrasinin bütün gereklerini sırası geldikçe uygulamaya koymalıdır.”

Cumhuriyet; hukukun üstünlüğünü, laikliği, özgürlüğü ve adaleti temel alan bir yönetim anlayışıdır. Kadınların, çocukların, işçilerin, köylülerin, kısacası halkın eşit yurttaş olduğu bir sistemdir. Her bireyin aklını, emeğini ve özgür iradesini kutsayan bir yaşam biçimidir.

Bir milletin yeniden uyanışı

Kurtuluş Savaşı, yalnızca askeri bir zafer değil; bir milletin kendi kaderini eline alışının sembolüdür. Mustafa Kemal ve silah arkadaşları, savaş meydanlarında kazandıkları zaferi, 29 Ekim 1923’te Meclis kürsüsünden ilan ederek taçlandırdılar.

O gün, “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” sözü, artık sadece bir ideal değil, devletin temeli haline geldi. Cumhuriyet’in ilanından bir yıl sonra, 1925’te çıkarılan yasayla 29 Ekim, millî bayram olarak kabul edildi. O günden bu yana her 29 Ekim’de, Türkiye’nin dört bir yanında aynı inanç, aynı coşku, aynı gurur yaşanıyor. Çünkü bu bayram, bir milletin yeniden var oluşunun, özgürlüğün, eşitliğin ve bağımsızlığın bayramıdır.

Bugün bize düşen

Cumhuriyet, 102 yaşında.

Yüzyılı aşkın bir süredir nice zorluklara, krizlere, tehditlere rağmen dimdik ayakta. Çünkü Cumhuriyet, sadece bir sistem değil; halkın vicdanında, gençlerin yüreğinde, kadınların emeğinde, çocukların gözlerindeki ışıktır.

Bugün bizlere düşen görev, Atatürk’ün “en büyük eserim” dediği bu mirası korumak, geliştirmek ve çağdaş uygarlığın ötesine taşımaktır.

Cumhuriyet, yalnız geçmişin değil, geleceğin de en büyük umududur.

Sonsuza dek yaşayacak

102 yıl önce bugün bir millet, “Artık kendi kaderimizi biz çizeceğiz” dedi. O günden bu yana geçen her saniye, bu iradenin gücünü kanıtladı.

Bugün, Atatürk’ün ilke ve devrimleriyle yoğrulmuş bir Türkiye varsa, bu Cumhuriyet sayesindedir.

Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere, bu toprakları özgür ve onurlu bir yurda dönüştüren tüm kahramanlarımızı saygı, minnet ve özlemle anıyoruz.

Cumhuriyetimiz 102 yaşında — sonsuza dek yaşayacak! 🇹🇷

Yaşasın Cumhuriyet!

Yaşasın Mustafa Kemal Atatürk!

#Cumhuriyet102Yaşında #YaşasınCumhuriyet #29Ekim1923

Demokrat Gündem

Exit mobile version