DÖKME Mİ?

Hepimizi ilgilendiren bir konuyu değinmek istiyorum… Pandeminin yol açtığı belirsizlik ve artan yağ talebi gerekçe gösterilerek Tarım ve Orman Bakanlığı'nın talebiyle, Ticaret Bakanlığı dökme ve varilli zeytinyağı ihracatına yasak getirdi. Karara göre, Türkiye'den 31 Ekim 2021 tarihine kadar dökme ve varilli zeytinyağı ihraç edilemeyecek. Bu karar önemli bir ‘zeytinyağcı’ tarafından olumsuz karşılandı. Yetkilileri etkilemek için […]

Hepimizi ilgilendiren bir konuyu değinmek istiyorum…

Pandeminin yol açtığı belirsizlik ve artan yağ talebi gerekçe gösterilerek Tarım ve Orman Bakanlığı'nın talebiyle, Ticaret Bakanlığı dökme ve varilli zeytinyağı ihracatına yasak getirdi.

Karara göre, Türkiye'den 31 Ekim 2021 tarihine kadar dökme ve varilli zeytinyağı ihraç edilemeyecek.

Bu karar önemli bir ‘zeytinyağcı’ tarafından olumsuz karşılandı.

Yetkilileri etkilemek için arka arkaya açıklamalar yapmaya başladılar.

Sanırsınız, bakanlık yine hatalı bir karar aldı.

Aslında mücadele yıllardır ithalatçı, ihracatçı, toptancı hatta üretici ve sanayici ekseninde sürüyor.

Küçük bir grup ki ben onları haklı buluyorum:

Bunlar ‘Dökme’ adı verilen varilli zeytinyağının ihracatının başkalarının örneğin Yunanistan, İtalya ve İspanya’nın ekmeğine kaymaklı bal gibi geldiğini iddia ediyorlar.

Çünkü bizden ‘bedava’ denilecek bir fiyata aldıkları yağı, şişeleyerek dünyaya, kendi ürünleri gibi pazarlıyorlar.

Şöyle diyebilirim;

Bir liraya hiçbir emek ve zahmet vermeden aldıkları zeytinyağımızı iki üç liraya değil, belki de 10 liraya pazarlıyorlar.

Şöyle söyleyeyim:

Bizim bazı reklam ünlüsü marketlerimizde bile bizim yağımız, aynen giyim koleksiyonlarına büyük paralar ödeyerek Avrupa ülkelerinden aldıklarımızın etiketlerinde ‘Türk Malı’ yazdığı gibi…

Ama Türkiye’nin ürünü ünlü markaların şişe etiketlerinde ya Yunan veya diğer Akdeniz ülkelerinin isimleri oluyor.

İşte bu yüzden idealist isimlerden üretici, sanayici ve ithalatçı sıfatları olan bir grup Türk girişimci, ‘dökme zeytinyağına’ karşı idiler…

İsim de vereyim:

Akhisar’dan Mustafa Alhat ile Borsa Yönetim Kurulu Başkanı Alper Alhat…

Mustafa Alhat yıllarca yaşamını yurt dışında geçirdi Türk zeytinyağını dağıtmak için…

Örneğin Rusya piyasasına ilk girenlerdendi.

Karşımıza en büyük sorun olarak şu çıkıyordu;

Zeytinyağının ‘yok’ yılları…

Hatalı dane toplamaları yüzünden zeytinyağı bir yıl ‘var yılı’ yani bolluk yılı, diğer yıl ise ‘yok yılı’ yani rekolte eksikliği ile bilinir.

Ya Edremitli Ali Güreli’ye ne demeli?

Yaşamı hep mücadele geçmiştir..

Hâlâ gerçekleri tüm çıplaklığı ile anlatıyor, yazıyor…

Bu yüzden bazı meslektaşları tarafından sevilmez…

Ama yüzüne hiç kimse bir laf edemiyor…

Çünkü o…

Yani genç yaşta Ayvalık Belediye Başkanlı da yapmış olan Ali Güreli, Türk zeytinyağının yurt dışında tanıtımı için çok ama çok büyük mücadele, daha doğrusu savaş verdi…

Yani bu iş henüz bitmedi…

Sanıyorum; ‘Dökme’ ihracat olsun, olmasın savaşı daha yıllarca sürecek..

Beklentiler. Menfaatler, haksız kazançlar, aldatmacalar…

24 tekmili birden sunulan film gibi önümüzde oynanacak gidecek…

Yaşar Eyice

Exit mobile version