20 yıl aşkın süredir, yaz aylarının en fazla aranan meyvelerinden karpuzu Mehmet Dönmez’den alırım…
Evimizde özellikle karpuz eksik olmaz…
Herhalde rahmetli annemden kalan bir alışkanlık ve tiryakilik…
Biz çocuk yaşlardayken, neredeyse bir at arabası karpuz ve kavunu alıp sedir dediğimiz evin mobilyasının altını doldururdu.
Tahmin ettiğiniz gibi soframızdan da karpuz eksik olmazdı.
Balıklıovalı Mehmet Dönmez haftanın iki günü, Çarşamba ve cumartesi günleri öğleden hemen sonra Urla Atatürk Mahallesi’ndeki evimin önüne gelir, selamlaşırız ve ben ‘Karpuz seçer misin?’ deyinceye kadar satış hareketi yapmaz…
Bu kadar tokgözlü bir satıcı olamaz!
Bir örnek daha vereyim:
İki haftadır rüzgardan mı, sıcaktan mı verandanın keyfini süremiyorum.
Tam karşımda üç yeni villa yapılıyor.
Toz toprak bonus olarak evimizin içinde…
İşte ‘Karpuz ustası’ Mehmet Dönmez sessizce geliyor, evin bahçesine karpuzu bırakıp gidiyor…
Sonunda dayanamadım bugün telefon ettim;
‘Şu an neredesin?’ diye!
Anladı!
‘Ağbi lafı mı olur?’ dedi…
Israr ettim!
Kafama takmıştım nerede ise bulacak ve borcumu ödeyecektim…
‘Biz dostuz, paranın lafı olmaz!’ deyip kestirip attı…
Kışın İstanbul’da iken aynı zamanda enginar üreticisi olduğu için enginar sipariş ettim, adresi verdim, gönderdi…
Biz İzmirliler, Giritlilerden öğrendiğimiz için ‘ot meraklısıyız!’
Nasıl gevrek ve boyoza hasret kalıyorsak ‘arapsaçı’, ‘Şevketibostan’ ve ‘turp otu’ siparişi verdim…
Gitti pazardan aldı, kargoya verdi…
Yani gönderdi..
Merak ediyorum;
Sizin de böylesine tanıdığınız, güveneceğiniz bir esnaf, ya da bahçıvan tanıdığınız var mı?
Urla’da geçtiğimiz sezon enginar üreticisi büyük zarar gördü…
‘Enginar Festivali yapılmadığı için’ diyecekler vardır…
Bunu bir kenara koyun…
Asıl zarar sel felaketinden yaşandı…
Bazı bölgelerin üreticisinin zararı karşılandı…
Mehmet Dönmez gibiler ne arandı, ne de soruldu?
Geçen yıl Urla’dan ayrılırken hizmetinden ötürü kendisine teşekkür ettim ve ayrılırken, ‘Sen nadir insanlardan birisin!’ dedim…
‘Hayır sensin!’ dedi…
Nasıl biri size ‘hoş olmayan’ bir laf ederse, ‘Asıl sensin!’ ya da ‘Kötü laf edenindir’ gibisinden laflar ederiz ya öyle bir şey gibi…
Ama tamamen tersi bir durum yaşadık, kendisiyle…
Mehmet Dönmez o kadar alçakgönüllü ki karpuz bahanesi ile anlatayım:
Bu konuşmamız sırasında koluyla bir yarım daire çizdi ve ‘Görüyor musun?’ dedi…
Etrafta kimsecikler yoktu o an…
‘Benim gibi çok!’ diye sözünü sürdürdü ve ‘Ama senin gibisi yok gibi!’ dedi…
Hoppala!
‘Bu ne demekti?’
Devam etti;
‘Sen ender insanlardansın!’
Yüzümün kızardığın ve renkten renge girdiğimi hissettim…
Ne diyeceğimi şaşırdım:
‘Estağfurullah!’ sözcüğü ağzımdan çıktı…
Bazen bu sözcük hakkında çeşitli yazılar, yorumlar çıkıyor…
Buna göre, ‘Evet haklısın!’ anlamına geldiğini iddia edenler de oluyor…
Halbuki beni tanıyanlar bilir, kendimi hep ‘Vatandaş Yaşar!’ olarak tanıtırım…
Bir cümlem de Karşıyakalı okurum Hilmi Osman Damar’ın her zaman anımsattığı gibi ‘Ben İzmirliyim!’ dir…
Lafa böyle girerim başta İstanbul ya da başka kentlerde…
Bizler yani İzmirliler düne kadar ‘Sen nerelisin?’ diye sormazdık…
Ama yeni İzmirliler önce ‘Sen nerelisin?’ diye sormaya ya başlayınca bizim ‘Bornovalı ve İzmirli damarımız da kabarmaya’ başladı…
20 yılı aşkın alışveriş yaptığım ‘seyyar manav’ Urlalı Mehmet Dönmez beni neden yere göğe sığdıramıyor?
Özetle anlatayım, benim gibi sizde şaşırın?
Çok yıllar önce, evimin önünde öğle saatlerinde içi kavun, karpuz ya da darı (mısır) yüklü kamyonetiyle durur, yarım saat kadar ağaçların gölgesinde soluklanır ve sonra yine ekmek peşinde koşusunu sürdürürdü.
Ben birkaç kez onun aracını park ettiği yere aracımı koymuşum…
Herhalde ya izinli idim, ya da bir başka nedenle evimde bulunmuşum…
Mehmet Dönmez’i görünce hem karpuz almak için dışarı çıkınca sıcaktan bunalmış haline görünce de, ‘Bir dakika deyip, aracımı çekip kendisine ağaçların gölgesinde yer açmışım!’
Farkında bile değilim…
Emeğe ve insana saygıdan olacak…
Ve her defasında da ‘Suyun var mı?’ diye sorardım…
İşte Seyyar Manav ya da Urlalı tarım üreticisi Mehmet Dönmez bunları hatırlattı ve ‘Kimse bunu yapmaz!’ dedi…
Yine yanıtım tek kelime ile oldu:
‘Estağfurullah!’
Şimdi çoğu kişi ‘Kendini methettin, bırak da başkası değer bir şeyin varsa onlar söylesin!’ diyordur…
Bugün bunu yazarak, bir cümlenin bir davranışın ne kadar önemli olduğunu ve ‘gerçek dost’ edindirebileceğini anlatmaya çalıştım…