Aristoteles, bilimsel görünümlü önyargının en eski ustalarından biridir. Bugün yaşasaydı muhtemelen “Kadın neden CEO olamaz?” başlıklı bir TED konuşması yapar, ardından YouTube algoritmaları onu milyonlara önerirdi. Ona göre kadın, aslında “yarım kalmış bir erkek”tir.
Yani doğa erkek yaratmaya çalışırken bazen hata yapar; ortaya kadın çıkar. Böylece Aristoteles, biyoloji kürsüsünden insanlık tarihine damga vuracak en büyük “yanlış üretim teorisini” formüle etmiş oldu.
Hristiyanlıkta Aristoteles’in İkinci Vaazı
Ortaçağ kilisesi Aristoteles’i öyle sahiplendi ki, neredeyse “dördüncü İncil yazarı” ilan edilecekti. Thomas Aquinas onun fikirlerini ustaca teolojik bir söyleve dönüştürdü. Bunun sonucunda kadın, Tanrı önünde ruhen eşit kabul edilirken, toplum içinde sonsuza kadar pasif ve uysal bir konuma mahkûm edildi. Aristoteles’in biyoloji dersi ile Havva’nın yasak meyve hikâyesi birleşince, kadın ya şeytanın işbirlikçisi ya da akılsız bir varlık olarak damgalandı. Kilise, bu “felsefi günahı” teolojiye çevirdi.
İslam’da Aristoteles’in Sessiz Şerhi
İslam dünyasında Aristoteles farklı bir rol oynadı. Kur’an’da kadın–erkek ilişkileri zaten belirli çerçevelerle düzenlenmişti; ancak onun “pasif kadın – aktif erkek” şeması devreye girince meseleye felsefi bir meşruiyet katıldı.
- Farabi, kadınları neredeyse ideal devletinden sürgün etti.
- İbn Sina, doğa bilimlerinde Aristoteles’i izleyerek kadını üreme sürecinin “ham madde” kısmına indirgedi.
- İbn Rüşd, daha insaflı bir yaklaşım gösterse de, şerhlerinde yine Aristoteles’in gölgesini sürükledi.
Sonuç olarak, medrese kürsüsünde “Kadın pasiftir, erkek aktiftir” cümlesi, kutsal ayetlerle yan yana okunur hale geldi.
İki Dünya, Tek Gölge
Kilise ve medrese farklı diller konuşuyordu; ancak Aristoteles’in kadına dair raporu evrensel kabul gördü. Her iki uygarlık da kadını “eksik” ilan etmekte felsefeciyle buluştu. Batı’da kadınlar cadı avlarına kurban edilirken, Doğu’da “aklî noksanlık” damgasıyla ötekileştirildi. Böylece Aristoteles, çağları aşan bir ortaklık yarattı: Eksik kadınlar, fazla erkekler ve kusursuz bir hiyerarşi!
Son Söz: Aristoteles’in Sponsorluk Anlaşması
Bugün kadınların eğitim, siyaset ve bilim mücadelesine baktığımızda hâlâ Aristoteles’in sponsor logosu görünür: “Kadın = Eksik Erkek.” Oysa gerçek şu ki, bu denklem eksik değil, fazla şey söylüyor: Fazla önyargı, fazla iktidar arzusu, fazla erkek kibri. Aristoteles’in kadın görüşü, insanlığın en uzun ömürlü “reklam kampanyası” oldu: Erkekler üstün, kadınlar eksik — iki bin yıldır yayında.