DEMOKRAT GÜNDEM- Genel-İş Sendikası Genel Başkanı Remzi Çalışkan, sendika genel merkezinde İzmir Büyükşehir Belediyesi’ndeki grev süreciyle ilgili basın açıklaması yaptı. Çalışkan, grevin sadece ücret talebinden ibaret olmadığını eşitlik ilkesi ve adaletin savunulması mücadelesi olduğunu vurguladı.
“EŞİT İŞE EŞİT ÜCRET MÜCADELESİ VERİYORUZ”
Çalışkan, sendikanın son süreçte imzaladığı toplu iş sözleşmelerinde olduğu gibi İzmir’de de sorumlu ve yapıcı bir tavır sergilediğini belirterek, “Yüksek enflasyon ve hayat pahalılığı konusunda insancıl bir yaklaşım sergiliyoruz ancak belediyelere uygulanan ekonomik baskıları ve mali darboğazı da asla görmezden gelmedik ve gelmeyeceğiz. Sendikamız elini taşın altına koymuştur ancak İzmir’de yaşanan iyi niyetimizin suistimal edilmesidir” dedi.
İzmir Büyükşehir Belediyesi bünyesindeki şirketlerde aynı işi yapan işçiler arasında ücret farklılıklarının yaratıldığını ifade eden Çalışkan, “Genel-İş üyesi işçilere diğerlerinden daha düşük teklifler sunulmuştur. İşte bizim kabul etmediğimiz esasen budur. İzmir Büyükşehir Belediyesi’ndeki grevimiz ücret talebinden ibaret değil eşitlik ilkesi ve adaleti savunma kararlılığıdır” diye konuştu.
“TEKLİF GERİ ÇEKİLDİ, ADETA GREVE ÇIKMAMIZ BEKLENDİ”
Sendika Başkanı, grev öncesi sürecin nasıl tıkandığını da anlattı: “Grevimize 3 gün kala masaya gittiğimizde işveren yetkilileri aylardır teklif ettikleri ikinci 6 ay için enflasyon oranında zam tekliflerini geri çektiklerini belirttiler. Birinci altı ay için önerdikleri yüzde 29.16 teklifi ise altı aylık değil de bir yıllık zam teklifi olarak önerdiklerini belirttiler. Yani altı aylık zam teklifi bir yıla çıktı. Bu durum elbette kabul edilemezdi.”
Çalışkan, işverenin tavrının anlaşılmaz olduğunu vurgulayarak, “Greve günler kala teklifin işveren tarafından artırılması gerekirken geri çekmesinin anlamı ‘greve çıkın’ demektir. Greve kalan 3 gün boyunca tüm çağrılarımıza rağmen sendikamızla görüşme yapılmamıştır. Sessiz kalınmıştır adeta greve çıkmamızı beklediler. İzmir’de greve çıkılmasının sorumlusu emek üreten işçiler ve sendika değil İzmir Büyükşehir Belediyesi işverenidir,” ifadelerini kullandı.
“SORUNUN ÖZÜ ÜCRET EŞİTSİZLİĞİ”
Grev sürecinde sendikanın hedef haline getirildiğini belirten Çalışkan, “Herkesi sorumlu davranmaya, aklıselime, işçilerin haklı taleplerini dinlemeye, anlamaya ve adım atmaya davet ediyoruz. Bu grevimizin nedeni çok açık ve nettir; sorunu rakamlara boğmadan ifade etmek daha doğru olur. En başından beri tek talebimiz; eşit işe eşit ücret talep ediyoruz. Yani aynı işyerinde aynı işi yapan işçiler arasında ücret ayrımcılığı yapılmasın diyoruz” dedi.
Grevin temel nedenine ilişkin somut örnekler veren Çalışkan, “İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin diğer iştirak şirketlerinde daha yüksek ücret verilmişken Genel-İş’e bu haklar neden verilmemektedir? Sendika hangi eşitlikten bahsediyor aynı işi yapıp farklı ücret alınıyor mu? Alınıyorsa bu eşitsizlik neden diye sormak gerekir. Evet alınıyor ve talebimiz eşitlik. Aynı işyerinde aynı emeği veren işçi arkadaşlarımızın aynı ücreti alması lazım” diye konuştu.
“BELEDİYE BAŞKANININ GÖREVİ İŞÇİNİN HAKKINI VERMEKTİR”
Çalışkan, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay’ın çöp toplama faaliyetlerine değinerek, “Belediye başkanlarımızın görevi orada çalışan emek üreten arkadaşlarımızın hakkını vermektir. Toplu iş sözleşmesi masasında bu sorunu gidermektir. Cemil başkan çöp toplama gayretine girebilir; bunu anlayabiliriz buna bir itirazımız yok. Cemil başkanın yapması gereken şey bir an önce o toplu iş sözleşmesinin masada bağıtlanması ve grevin sonlandırılmasıdır” dedi.
İşçilerin grev öncesi ve sonrası çalışmalarına dikkat çeken Çalışkan, “356 gün o çöpleri toplayan bizim üyelerimizdir. Grev sonrasında toplayacak olan da Genel-İş sendikasının üyeleri olacaktır,” ifadelerini kullandı.
“BU SADECE ÜCRET MESELESİ DEĞİL, VİCDANİ BİR TALEP”
Çalışkan, eşit işe eşit ücret talebinin sadece ekonomik değil, aynı zamanda insani bir talep olduğunu vurgulayarak, “Bu talep yalnızca bir ücret talebi meselesi değildir. Aynı zamanda insani, hukuki ve vicdani bir taleptir. Başkan dahi açıklamasında eşit işe eşit ücret talebinin haklılığını kabul etmiştir. Ancak geçmişte imzalanan toplu iş sözleşmesini sorumsuzluk olarak nitelendirmesi bizim tarafımızdan asla kabul edilemez” dedi.
Kamu yönetiminde sürekliliğin esas olduğunu hatırlatan Çalışkan, “Daha önce imzalanan toplu iş sözleşmesinde bazı şirketlere verilen ücretler kamuda sürekliliğin ifadesidir. Belediye yönetimi ücret uçurumu yaratamaz, işçiler arasında ayrımcılık yapamaz” ifadelerini kullandı.
“GREV ANAYASAL BİR HAKTIR”
Grev hakkının anayasal bir hak olduğunu ve bu hakkın kullanılmasından dolayı işçilerin hedef gösterilmemesi gerektiğini belirten Çalışkan, “Grev anayasal haktır. Uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınmıştır. Grevin etkileri ve rahatsızlık yaratması da doğaldır. Grev tam da bunun üzerinden hak arama aracıdır. İşçilerin grev kararı alması ve bu hakkı kullanması onları hedef haline getirmemelidir. Aksine hak mücadelesine destek verilmelidir” dedi.
Çalışkan, grevin siyasi bir amacı olmadığını vurgulayarak, “Asılsız söylemlerle işçiler suçlu ilan edilmemelidir. Bu tavır grev hakkının meşruiyetine de açık saldırıdır. İzmir’deki grev herhangi bir siyasi partiye destek sunmak ya da zarar vermek amacı asla taşımamaktadır. İşçilerin mücadelesini baskılamak adına hak arama taleplerini siyasal zemine çekmeye çalışmak, gerçek dışı suçlamalara yönelmek demokrasi ve özgürlükler mücadelemize zarar verecektir,” diye konuştu.
“RAKAMLAR DEĞİL EŞİTLİK ÖNEMLİ”
Sendika Başkanı, kamuoyunda dile getirilen rakamlarla ilgili tartışmalara da değinerek, “Birçok rakamlar havada uçuşuyor. O rakamları çok fazla ifade ediyorlar. Burada esasen üzerinde durulması gereken orada eşit işe eşit ücretin sağlanmasıdır. Biz tabiki hayat pahalılığı ve bu enflasyon konusunda, üyelerimizin insanca yaşam talebinde bulunuyoruz. Belediyelerin içinde bulunduğu zorlukları asla gözardı etmiyoruz. İzmir’de de aynı sorumluluk içindeyiz” dedi.
İzmir’deki temel sorunu bir kez daha vurgulayan Çalışkan, “İzmir’deki durum, iki işçi arasında ve iki şirket arasında aynı işi yapan arkadaşlarımızın ücret farklılığını gidermektir. Belediye yönetiminin de yapması gereken bu eşitsizliği gidermektir. Biz her türlü eşitsizliğe karşıyız. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde de aynı işi yapan arkadaşlarımız arasındaki bu eşitsizliğe hayır dediğimiz için grevdeyiz” ifadelerini kullandı.
BAŞKAN TUGAY’A ÇAĞRI
Sendika Başkanı Çalışkan, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay’a müzakere çağrısında bulunarak sözlerini şöyle sürdürdü: “İzmir Büyükşehir Belediyesi yetkililerini masaya davet ediyoruz. Bir an önce İzmir halkının mağduriyetinin giderilmesinin bizim tarafımızdan da talep edildiğini bildirmek istiyoruz. Talebimiz nettir. Bizim talebimiz eşit işe eşit ücrettir. İzmir halkının vicdanına ve adalet duygusuna güveniyoruz. Gerçekler er ya da geç görülecektir, biz sendika olarak buna inanıyoruz.”
Çalışkan, son olarak grevin uzlaşmayla sona ermesini istediklerini belirterek, “Süren grevin sona ermesi için anlaşmayla, uzlaşmayla çözülmesinden yana olduğumuzu buradan sizler aracılığıyla bir kez daha belirtmek istiyorum. Bizim söyleyeceğimiz bu süreçle ilgili budur. Rakamlarla ilgili spekülasyonlar var. Net söyleyeyim; biz İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde eşit işe eşit ücret talep ediyoruz. Orada farklı ücretler ortaya çıkmış. Bizim üyelerimizin de aynı işi yapan aynı emeği üreten arkadaşlarımızın Genel-İş üyelerinin de bunu hak ettiklerine inanıyor ve eşit işe eşit ücret talep ediyoruz” dedi.