Kral Çıplak: İzmir sermayesinin İzmir vurdumduymazlığı

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Cemil Tugay’ın dün İEF’in açılışı öncesinde düzenlediği toplantıda kent sermaye sahiplerinin kente bakış açısını özetleyen cümleleri ve tespitleri İzmir gündemine beklenmeyen bir anda düştü. Sayın Tugay, aslında herkesin bildiği ama kimsenin yüksek sesle söylemediği bir gerçeği ortaya döktü. Tugay’ın “Ben üreteyim, zengin olayım ama İzmir’e beş kuruş katkı vermeyeyim” çıkışı […]

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Cemil Tugay’ın dün İEF’in açılışı öncesinde düzenlediği toplantıda kent sermaye sahiplerinin kente bakış açısını özetleyen cümleleri ve tespitleri İzmir gündemine beklenmeyen bir anda düştü.

Sayın Tugay, aslında herkesin bildiği ama kimsenin yüksek sesle söylemediği bir gerçeği ortaya döktü.

Tugay’ın “Ben üreteyim, zengin olayım ama İzmir’e beş kuruş katkı vermeyeyim” çıkışı sadece bir tespit değildi. Bu, yıllardır süren yapısal bir sorunun açık itirafı ve tespitinin yüksek sesle dile getirilmesiydi.

İZMİR SERMAYESİ NE FUAR ZAMANI NE BAŞKA ZAMAN ORTADA YOK

Şöyle bir düşünelim: Belediyeden aranılıyor; “Fuarımıza buyrun, stant açın” diyor. Karşı taraf telefonu bile açmıyor. Randevu dahi vermiyor. Bu nasıl bir kayıtsızlık?

İzmir’in köklü firmaları, bu şehirden milyarlar kazanıyor ama ne fuar zamanı ne başka bir zamanda ortada yok! Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay’ın deyimiyle kentte “durağan heyecansızlık” hakim.

Ve ancak iş vergi iadesi almaya, teşvik istemeye gelince kapıda sıra var.

Ekonomi bahane edilemez artık. 2018’de ekonomi iyiydi, gene yoktular. 2015’te dolar düşüktü, gene yoktular. Şimdi “kriz var” diyorlar. E kriz bitince ne olacak? Gene mi yok olacaklar?

İZMİR’DE VE İZMİR’DEN PARA KAZANMANIN BİR KATKISI OLMALI

İzmir’den para kazanmanın kente bir katkısı da olmalı değil mi? Sayın Tugay’ın söylediği çarpıcı: “Kütüphane yapalım diyorum, ‘vazgeçtim’ diyorlar. ‘Huzurevi yapalım’ diyorum, tık yok.”

Bu nasıl bir vurdumduymazlık?

İzmir’in en fazla vergi veren, en çok ihracat yapan ve üreten firmalarının sahipleri hangi vicdanla akşam evlerine gidip çocuklarının yüzüne bakıyor?

Çocukları “Baba bugün ne yaptın?” diye sorduğunda ne cevap veriyorlar? “İzmir’den 10 milyon kazandım ama belediye başkanının telefonunu açmadım” mı? diyorlar.

Sistemin ta kendisi bu işte. ‘Devletten hangi teşvikleri alırım’ derdinde olan ancak kente ufacık dahi bir katkı söz konusu olunca görünmez olan bir sermaye sınıfı var karşımızda.

KLAROS’TAN BAŞKA SPONSOR YOK

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın CemilTugay’ın verdiği örnek dikkat çekici: Folkart Yönetim Kurulu Başkanı Mesut Sancak taşın altına elini koymaya çalışıyor; yıllardır İEF’e sponsorluk yapıyor, dünyaca ünlü sanatçıların eserlerinin İzmir’de de sergilenmesine ön ayak oluyor; kısa süre önce de Klaros kazılarını destekleme kararı aldı. Başka? Yok.

İzmir’de en az 7 antik kent var diyor Tugay. Yedi! Sayın Tugay haklı, “Bunları İngiltere’ye verin, havalara uçarlar” diyor. “Kültür Bakanlığı para versin” diye bekleniyor. Bakanlık vermiyor, ya da yetersiz kalıyor, belediye kendi bütçesinden ayırıyor, özel sektör ise tribünde oturup bir güzel seyrediyor.

Pompeii’yi kim kurtardı biliyor musunuz? İtalyan zenginleri. Versailles’ı kim restore etti?

KENTE SİHİRLİ DEĞNEĞİ KİM DOKUNDURACAK?

“5 yılda bir adamı seç, o da sihirli değnekle kente dokunsun” diyen Sayın Tugay, aslında bugüne değin gelen sistemin özünü özetliyor. İzmir’in patronları şehri sadece seçim zamanı hatırlıyor. O da kime oy vereceklerini tartışmak için.

Peki sonra? Sonrası yok. Belediye başkanı arıyor, randevu vermiyorlar. Proje öneriliyor, “Başımız ağrımasın” diyorlar. Ama kendi iş, sorun ve talepleri olunca açıklama üzerine açıklama yapabiliyorlar.

İZMİR SERMAYESİ YATIRIMLARINI NEREYE TAŞIYOR?

İşin en acı tarafı bu belki de. İzmir sermayesi yetkilileri, kazandıklarını İstanbul’da, Bodrum’da, hatta Dubai’de harcıyor. Çocuklarını yurt dışında okutuyor, yazlıklarını Çeşme’de değil Bodrum’da yapıyor, yatırımlarını İstanbul’a taşıyor.

Sayın Cemil Tugay’ın “Gözü İzmir’in dışında olanlar niye bu kente sahip çıkmıyor?” sorusu tam da bunu işaret ediyor.

İzmir onlar için ne ifade ediyor? Sadece para kazanma yeri ve para basma makinesi mi?

‘KRAL ÇIPLAK’ DEDİKÇE BİRŞEYLER DEĞİŞEBİLİR

“Kral çıplak dedikçe bir şeyleri değiştireceğiz” diyor Tugay. Evet, kral gerçekten çıplak! Ve artık herkes bunu görüyor. Sadece birilerinin bunu yüksek sesle tartışmaya açması gerekiyordu ve bu sayın Cemil Tugay tarafından yapıldı.

İzmir’in iş dünyası, ya bu çıplak gerçekle yüzleşecek ya da tarih onları ‘kentine kayıtsız kalanlar’ olarak yazacak. Çünkü bir kent sadece fabrikalardan, ihracat rakamlarından ibaret değil. Kentler ruhu olan, yaşayan, nefes alan bir organizmalardır…

TUGAY’IN BU ÇIKIŞI BOŞA GİTMEMELİ, BU KONU TARTIŞILMALI

Tugay’ın bu çıkışı boşa gitmemeli. İzmir’in STK’ları, meslek odaları, üniversiteleri bu meseleyi gündemde tutmalı. Basın takip etmeli. İzmir’e dair projelere kim sponsor oluyor, kim olmuyor?

Şeffaflık sağlansın. Kamuoyu bilgilendirilsin. Belki o zaman “Aa, bizden bahsediyorlar” deyip harekete geçerler. Evet soruyoruz, kim bu firmalar?

Onlar kendilerini biliyor; aslında İzmirliler de biliyor. Şimdi çıkıp konuşma, tartışma, açıklama zamanı…

Yoksa İzmir’in hikayesi, “Güçlü bir sermaye altyapısı olan ama sahipsiz kalan, bırakılan kent” olarak yazılacak. Ve bu hiç de gurur duyulacak bir hikaye değil.

Bu kentin birçok iş dünyasını temsil eden birlik, dernek ve oluşumu da var, bunların yetkilileri de… Bu konu artık konuşulmalı, hatta kendin önemli gündem maddelerinden biri haline gelmeli, getirilmeli!

Sayın Tugay haklı. Kral çıplak!!

Ve artık herkes bunu söylemeli. Ta ki bu patronlar sorumluluk alıp herkesin imrendiği İzmir’e sahip çıkıp taşın altına ellerini koyuncaya kadar…

Halide Demir Polatlı

Exit mobile version