‘Dori yapıldığında, yaratıldığında; klonlama başarılınca farkında değildim. İnsanlık, teknoloji ve bilimin gelişmesi adına gururlanmış, hayal sınırlarımın genişlemesine koyduğum kendi sınırlamamı kaldırmıştım. 'Artık insanlık insanı da yenileyebilir, yaratır, gide gide tanrılaşır' düşünceme destek bulmuştum. Ben, insanın evrimleşe evrimleşe tanrılaşacağına inanır, tanrı insanın kendisidir inancımdayımdır.
Yenilerde, çok yakın zamanlarda farkettim ki uygarlığın gelişimi, medeni toplum dediğimiz şeyin gelişmesi bilim ve teknolojinin gelişmesi ile yarışamıyor. Geride kalıyor. Dünyada uygar düşüncenin yayılımı 21. yüzyılla durma noktasına gelmiş. Heves eden bile kalmamış. Suriye savaşı, Ukrayna işgali, Rusya’nın kürreyi arzı nükleer güçle tehdidi, Suudi elçiliğinde bir gazetecinin parçalanarak öldürülmesi çok öndeki örnekler… Aklımdan, insan ölümsüzlüğü yakalayınca hala vahşete devam edecek mi diye bir soru geçiyor. Bu sorunun içinde Aylin bebek, Ukrayna’da ölen çocuklar, onların katline göz yuman koca koca devletler var.
Emre dün çiçek dikmiş, bahçeye bağlanan teras kirlenmiş. Şimdi terası yıkarken günün en sevdiğim zamanı, sabahın huzuru, dinginliği içinde batıdan akıp gelen hafif meltemle cilveleşiyor, sevgilinin boynundan alınan mis gibi kokuya benzettiğim yaseminin tüm terasa yayılan kokusu ile kahvaltı yapıyorum. Böylece sayın CB'nin sevmediği ve nasılsa bana oy vermezler deyip gözden çıkardığı kadınlara ‘sürtük’ demesini unutmaya çalışıyorum. Kendi kendime, 'Teknoloji acaba hangi seviyeye çıksa, hatta hayli güç evreye gelsede, bana oy vermeyen kadın ‘sürtük’tür düşüncesi değişir mi? Bedevi’den medeniye döner mi?' diye irdeliyorum. Olmaz diyorum bu düşünceler, Bedevi’den Medeniye geçiş kalu belaya kadar değişmez diyorum.