Bornovalı Ayfer Özçevik bir mucizeye tanık olmuş!
Kapısının önündeki sokak köpeğini severken, ‘Benim adıma sen konuşur musun?’ deyivermiş…(!)
Siz inanmayın ama buna mucize denir…
Birçok ‘vicdan’ sahibi de bunu bilir…
Karabaş ,‘Sokaklarda olduğumu söyle, herkese…’ dedikten sonra şöyle devam etmiş:
‘Üşüdüğümü, ıslandığımı, korktuğumu, aç kaldığımı, susadığım için çamurları içtiğimi, dövüldüğümü ve hatta öldürüldüğümü söyle!
En önemlisi;
Can taşıdığımı söyle onlara!..’
Ayfer Özçevik bir başka canlar, yani hemcinsleri ‘Kadınlar’ için de bakın neler söylüyor:
KADIN NEDİR?
Kadın; Bir yoldaştır, aldatmayın!
Kadın; Bir ışıktır, söndürmeyin!
Kadın; Bir umuttur, yok etmeyin!
Kadın; Bir annedir, öldürmeyin!
Kadın; Bir güneştir, karartmayın!
Kadın; Bir dünyadır, yıkmayın!
Ben de bu arada ekleyeyim:
Hep ‘eğitim… eğitim… eğitim!’ diyoruz…
Eğitim insanı okumaya, doğru ile yanlışı ayırmaya büyük katkı sağlar.
Şunu da unutmayalım:
Kitap okuyan insanın algılama ve anlama oranı, hiç kitap okumayan bir insana göre yüzde 60 daha fazladır.
Okuyan beyin, üreten beyin olup insanı hantallıktan kurtaran tek ilaçtır.
Sonuç olarak; okuyan insan ne bir kadına, ne bir hayvana, daha doğrusu hiçbir canlıya zarar vermez.
Hiç kimsenin kılına bile zarar gelmesini istemez.
Fakat bir de Cahit Sıtkı Tarancı’ya söz hakkı verirsek o da şöyle diyor:
‘Artık hiçbir şey eskisi gibi değil, ben de!’
Umarım sizde de bir değişiklik varsa olumludur!
UNUTMAYALIM!
Nedense bazılarımız iyice duyarsız oldu.
Hatırlatmak için yazıyorum:
Sırplar tarafından ailesi katledilen Hanifa Cogaz, kendisiyle söyleşi yapan muhabire bakın ne diyor?
‘Eşim ve üç çocuğum öldürüldü.
Kesilmiş bir ağaç gibi yalnız kaldım!
Dönüp etrafıma bakıyorum, ‘kimse var mı?’ diye;
Ama kimseyi göremiyorum!’
Bosna Savaşı’nda yaşananları, tanıkların gözlerinden anlatan Srebrenitsa annelerinden bir idi Hanifa Cogaz…
Bu acılarına acaba ortak olan sabır dileyen kaç kişi olmuştur?
O günleri anımsıyorum…
Kahrolduk her zaman olduğu gibi, canlarımıza üzüldük, kahrolduk…
Lanet okuduk…
Belirttiğim gibi;
Her zaman olduğu gibi…
Sadece bu kadar!
İnanılacak gibi değil ama, hâlâ kayıplarını, canlarını arayan anneler var…
Aklımızın bir köşesinde durması, unutulmaması için anımsatmak istedim…
MUCİZE DOKTOR!
Öğretmen Hİlmiye Aldemir şunları yazmış:
‘Bu dizi bir yıldır devam ediyor.
Oradaki doktor, hasta iletişimi hasta ve yakınına her şeyi izah etmeleri, aydınlatmaları…
Ali doktorun, ‘Bu ameliyatı şu belgeselde izledim! başarılı oluruz!…’ deyişleri.
Mücadele ruhu, hastayı ikna etmeleri…
Hep filmlerde var…
Ben on yedi yıl büyük üniversite hastanelerinde eşimin hastalığı için mücadele yaptım…
8 defa ameliyat olduk…
Bunların hiç birini görmedim!
Bize bilgi veren bile olmadı…
Ben kendim, ‘peşlerinde koşarak’ bilgi aldım…
Ki biz ikimizde bilim dersi öğretmeniyiz…
Her şeyi anlardık.
Bu ameliyat çok zor çok hem de cümlelerini duydum…
Özelde de olduk!
Özel ameliyat yapan hoca ‘kitleyi aldım!’ dedi.
Yalan söylemiş
Kitleyi almamış…
Şu an düşündüm…
Neden doğrular filmlerde oluyor, gerçek hayatta olmuyor?
Ben şu an çoğu şeye inanmıyorum
Kitabımı yazıyorum; bu yaşananları bir ara yayınlamaya karar veriyordum…
Tamamen doğruları yazmaya karar verdim.
İlkinde yaşanan doğrulardı…
Lakin biraz üstü kapalıydı!
Hayır yaşadıklarımı şeffaf olarak yazdım, ışık olsun…