MUTLAKA HESAP SORULMALI

Hedefe ulaşmak kolay değildir… Sabır ve zaman gerekir.. Dikkat ederseniz hep ‘sabır’ derler… Hatta önemli bir söz vardır: ‘Sabreden derviş muradına ermiş!’ diye… Murat her zaman iyilik, sağlık, güzellik değildir, herkes için… İyilik perisi de murada erişilmesinden yanadır, şer güçler için de… Birinin isteği diğerinin isteğine tam zıt olabilir. Bununla ilgili bir hikâye de vardır… […]

Hedefe ulaşmak kolay değildir…

Sabır ve zaman gerekir..

Dikkat ederseniz hep ‘sabır’ derler…

Hatta önemli bir söz vardır:

‘Sabreden derviş muradına ermiş!’ diye…

Murat her zaman iyilik, sağlık, güzellik değildir, herkes için…

İyilik perisi de murada erişilmesinden yanadır, şer güçler için de…

Birinin isteği diğerinin isteğine tam zıt olabilir.

Bununla ilgili bir hikâye de vardır…

‘İkisinden birinin anası ağlayacaktır!’ diye…

Ama o iki kişi kardeştir!

Biri ‘Yağmur yağsın’ diye dua eder, işlerinin açılması için…

Diğeri dua eder ‘Yağmur yağmasın!’ diye dua eder, yine işlerinin açılması için…

Ve ikisinin, iki kardeşin duası da şöyle noktalanır;

‘Yoksa anam ağlayacak!’ diye…

Ağlarsa, üzülürse her zaman analar olur…

Bizim anamız da Anadolu…

 

*- YILAN GİBİLER

Farkında mısınız?

Yeni değil!

Yıllardır bizi bölmek için büyük oyunlar oynanıyor, çalışmalar yapılıyor…

Hem içte, hem dışta…

Bazılarımız da buna bilerek ya da bilmeyerek ayak uyduruyor.

Sistem, sistematik bir şekilde sürdürülüyor…

Çok yıllar önce Akhisar’da bir emniyet müdürü ile konuşurken o uyarmıştı…

‘İçimize sinen, giren hainler 10 yıl uyurlar… Çevreye uyum sağlamış gibi görünürler… İşte zaman geldiği zaman yüzleri ve çehreleri asıllarına döner, verileni yaparlar!’ demişti, özet olarak…

 

*- GİZLİYDİLER

Tarihten bu yana inceleyin, irdeleyin, düşünün…

Önce ne yapılır?

İlk 10 yıl demeyeyim; süre yerine zamanı kullanayım…

İlk zamanlar, gizlilik hakimdir..

Dağda, bayırda, kentlerden, topluluktan uzak…

Sonra gruplar, kümeler halinde buluşurlar, yine gözlerden uzak…

Sessizlik ve gizlilik hâkimdir…

Bunlar kim bilemezsiniz…

Sonra seslerini duyurmaya başlarlar, kısık sesle…

Ve en sonra yüksek sesle ve açıkça…

Yani zamanı gelmiştir…

Taraftarları artmıştır…

Başlarında da yine sözü geçen birisi ya da birileri vardır.

Sizi yanlarına çekmek için her şeyi denerler…

Bunları saymama belirtmeme gerek yok…

Nedense bazımız bunu önemseriz, bazımız da ‘Bana dokunmayan yılan bin yaşasın’ gibi düşünürüz…

Temel sallanmaya başlar…

Ama çoğumuz başka şeylere daldığı için fark etmez, ettirilmez…

Beyin yıkama ve algı dönemi devam eder…

Artık alıştırma dönemi başlamıştır…

İkilik son noktaya ulaşmıştır…

Ayrılanların arasında bile ayrılık başlamıştır…

 

*- PİŞMAN ETTİRMELİYİZ

Ben şu ‘Yobaz’ olarak adlandırılanlardan söz ediyorum…

Bir bakıyorsunuz orada, bir bakıyorsunuz burada ortaya çıkıyorlar…

Sıkı mı, ‘Atatürk’ ümüze bir laf etmek!

Ama bunlar şimdi kendi kafalarına göre yine olgunlaştılar, talimatları aldılar ve hain planlarını uygulamaya başladılar…

Akıllarınca, kendilerince yetiştirdikleri bazı kişiler, nesiller kurucumuz Gazi Mustafa Kemal başta olmak üzere cumhuriyete ve laikliğe açıkça ve çekinmeden meydan okuyorlar…

Önce tek tük olarak ortaya çıkanlara, ‘deli’ dediler…

Çünkü işlerine öyle geliyordu…

‘Delidir ne yapsa yeridir’ diye bizleri de inandırdılar…

Ya şimdi mantar gibi ortaya çıkanlara ne demeli?

Bunları da ‘deli’, daha doğrusu ‘akıl hastası’ diyerek af mı edeceğiz, yine görmezden mi geleceğiz?

Sakın ‘Ciddiye alamayın, önemsemeyin!’ diyenlere inanmayın…

Atatürk’e hakaret edip, saygısız davrananlara da kesinlikle ve kesinlikle artık göz yumamayız…

Gerekli hassasiyeti gösterip, gerekenin yapılmasını isteyeceğiz.

Madalyonun bir başka yüzünden de söz edeceğim:

Daha önce İstanbul başta olmak üzere birçok kentte rastlamıştık.

Dün ise Diyarbakır’da yolda yürüyen genç kız, kıyafeti nedeniyle saldırıya uğradı.

Yetiştirdiğimiz, daha doğrusu yeni nesilleri yetiştirenlere de, geçmişlerine varıncaya kadar artık incelememiz de şart oldu…

 

*- KİMİN SORUMLULUĞUNDA

Birçok kurumdan ses seda çıkmazken, başlarını deve kuşu gibi kuma gömerken az önce Cumhuriyet Kadınları Derneği (CKD) Genel Başkanı Prof. Dr. Tülin Oygür Diyanet İşleri Başkanlığı’na seslendi, ‘Atatürk’ü dinimizle karşı karşıya getirme akıldışılığını engellemek sizin sorumluluğunuzdadır.’ dedi.

Prof. Dr. Tülin Oygür özetle şöyle konuştu:

‘En büyük ihtiyacımız, örselenen birlik ve beraberliğimizi yeniden sağlamlaştıracak güçlü adımlar atmaktır. Devletimizin ve milli bütünlüğümüzün çelikten harcı Mustafa Kemal Atatürk’tür. Bu harcı başka yerlerde arayanlar er geç boşluğa düşeceklerdir ama güzel ülkemize de zarar vereceklerdir.’

Prof. Dr. Tülin Oygür, Kurtuluş Savaşı’mızda Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarına destek veren, Cumhuriyet’in ilanından sonra da ülkenin yeniden kurulmasında büyük hizmetleri olan din adamlarımız olduğunu hatırlattı ve din görevlisi hizmetini Atatürk’ü anlamış olarak ve onu yüreğinde taşıyarak sürdüren binlerce din adamımız olduğunu belirtti. Oygür, Diyanet İşleri Başkanlığı’na seslenerek şunları söyledi:

‘Soruyoruz; Ayasofya Camii’nde, Atatürk’ü yüreğinde taşıyan bu imamlarımızı cemaatle buluşturmak o kadar zor mudur? Hatırlatıyoruz: Atatürk’ü dinimizle karşı karşıya getirme akıldışılığını engellemek sizin sorumluluğunuzdadır.’

 

*- GAZİLERİN TEPKİSİ

Ne yazık ki, İzmir’de sadece, Şehit Aileleri ve Gaziler Derneği’nden, o imama tepki geldi…

Ayasofya Camii'nde, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın katıldığı programda Atatürk'e ‘zalim ve kafir' diye lanet okuyan imam Mustafa Demirkan’a bir tepki de Şehit Aileleri Ve Gaziler Derneği (ŞAGAD) Teşkilat Başkanı Oğuzhan Yapıcı’dan geldi.

Şehit Aileleri Ve Gaziler Derneği (ŞAGAD) Teşkilat Başkanı Oğuzhan Yapıcı ‘Tarih ulu Önderimize hakaret edenleri asla affetmeyecektir.’ diyerek uzun bir açıklamada bulundu.

Özetle;

‘Atatürk bu vatanın vazgeçilmez dokunulmaz değerlerinden biridir.

Tarih ulu Önderimize hakaret edenleri asla affetmeyecektir. Son günlerde meydana gelen bu vahim olay sebebi ile devletimizin idarecileri Atatürk'e ithafen söylenen sözlerin hesabını muhakkak sormalıdır.

 

ATATÜRK' Ü SEVİYORUM….

Çünkü;

1- Halkına, zulüm-katliam yapan Yunan Bayrağını çiğnemeyecek kadar asildi.

2- O tarihte aşağılanan kadınlarımıza seçme seçilme hakkı verdi.

3- Mecliste kendisine muhalefet olanlara, hatta Amerikan-İngiliz Mandasını isteyenlere bile zulüm yapmadı.

4- Milletvekillerin maaşı, Öğretmenlerin maaşını geçmesin diyecek kadar Eğitime ve öğretime önem veren birisiydi.

5- Koruma Makam arabası olmadan Samanpazarında halkın arasına girip onların sorunlarını dinlerdi. Halkın adamıydı.

6- Annesine para göndermek için hazineden para almayıp kendi halısını satıp Annesine para gönderen bir liderdi.

7- Ateşemize saygısızlık edildiğinde Askeri Üniformamı giyer ordumu alır gelirim diyen bir başkomutandı.

8- Çocuklarla çocuk olan onlara Bayram Hediye eden bir liderdi.

9- Vergiler altında ezilmiş köylüye ‘KÖYLÜ MİLLETİN EFENDİSİDİR’ diyen bir Devlet Adamıydı.

10- Üstün işgal kuvvetlerine karşı ümidi tükenmiş askerlerine ‘BEN SİZE ÖLMEYİ EMREDİYORUM. İLK HEDEFİNİZ AKDENİZ’ diyerek askeriyle taarruz ederek düşmanı denize döken bir KOMUTANDI ..

11- Geçmişe küfretmeyip,  Osmanlı İmparatorluğunun borcunu ödeyip asaletini gösteren bir liderdi.

12- Türk Milletine ‘NE MUTLU TÜRKÜM’ DİYEREK ATALARINI VE TARİHİNİ HATIRLATAN BİR ‘ATATÜRK'TÜ"…

Şehit Aileleri Ve Gaziler Derneği ŞAGAD Teşkilat Başkanı Gazi Oğuzhan Yapıcı’ya özellikle ve yürekten teşekkür ediyorum.

Büyük Devlet Adamı, hayatı cephelerde ve savaşlarda, muharebelerde geçmiş İsmet İnönü’yü bile ‘asker kaçağı’ olarak adlandıranların bile olduğu ülkemizde bazılarına ne anlatsak boş değil mi?

*- KİM DERSİNİZ

Bir anımsatma yapayım:

Karaburun’a bağlı Bozköy Köyü’nde bulunan ve 30 Ekim 2020 günü yaşanan 6,9 şiddetindeki depremde hafif hasar görmesine rağmen ‘ağır hasarlı yapı’ tespiti yapılarak yıkım kararı verilen tarihi Bozköy Camisi ‘Taşınmaz Kültür Varlığı’ olarak tescil edildi.

Karaburun Belediye Başkanı İlkay Girgin Erdoğan’ın geçen Şubat ayında kamuoyunun gündemine getirdiği, bizim de yayınladığımız haberlerle büyük tepki çeken yıkım kararı, caminin tescil edilmesi ile birlikte uygulanmayacak. 

İlçenin ayakta kalan çok az sayıdaki simge tarihi yapıları arasında yer alan 130 yıllık cami, bu tescilin ardından Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından restore edilmeyi bekliyor.

Peki bunu başaran kim ve kimler?

Bunu hatırlatmak istedim.

*- İBADETE AÇILMALI

Yunan işgaline, yaşanan acılara, mübadele dönemine tanıklık eden caminin yıkılmasını tek bir Karaburunlu’nun bile kabul etmediğini vurgulayan Başkan Erdoğan, şöyle devam etti:

‘Osmanlı mimarisinin en özgün örneklerinden biri olan camimizi adeta biblo gibi korumamız ve ibadete açık tutmamız gerekiyor. Dış duvarlarında ve 1958 yılında inşa edilen minaresinde depremler sonrasında oluşan çatlakların onarılabilecek düzeyde olduğunu düşünüyoruz. Bu noktada Karaburun Belediyesi olarak Kültür ve Turizm Bakanımız Mehmet Nuri Ersoy’dan ricamız şu:

İlçemizin bu kültür varlığını koruyarak yeniden ibadete açacak restorasyon projesini Bakanlığımız hazırlasın.

Karaburun Belediyesi olarak biz de bu projeye her türlü katkıyı sunmaya hazırız. Gerekirse halkımızla imece usülü el ele vererek bu projenin maliyetini karşılarız.’

Bozköy Köyü’nün meydanında yer alan ve 1891 yılında ibadete açılan cami, kırma çatısı ve çinilerle bezeli mihrabı ile Karaburun’un en bilinen simge tarihi yapıları arasında yer alıyor.

Bakalım Bakanlık ve Diyanet bu camimizi ne zaman ele alacak ve ibadete açacak?

Yaşar Eyice

Exit mobile version