NEREDEN BİLECEKLER, TARİH OKUMUYORLAR Kİ

‘Meydan Market’i çalıştıran Bakkal Osman ile ortağı Bakkal Suat sıkılarak müşterilerine ‘damacana’ suyun fiyatının 30 Liradan 40 liraya çıktığını, bir kuruş bile kâr almadan alış fiyatına vereceklerini söylüyordu. İki ürünü toptan fiyatına verdiklerini, hatta 19 litrelik damacanaları evlere aynı şekilde servis ettiklerini anlattılar. Biri belirttiğim gibi damacana su, diğeri de ekmek! Zaten gramajıyla oynandığını, ‘nimet’ […]

‘Meydan Market’i çalıştıran Bakkal Osman ile ortağı Bakkal Suat sıkılarak müşterilerine ‘damacana’ suyun fiyatının 30 Liradan 40 liraya çıktığını, bir kuruş bile kâr almadan alış fiyatına vereceklerini söylüyordu.

İki ürünü toptan fiyatına verdiklerini, hatta 19 litrelik damacanaları evlere aynı şekilde servis ettiklerini anlattılar.

Biri belirttiğim gibi damacana su, diğeri de ekmek!

Zaten gramajıyla oynandığını, ‘nimet’ olarak bildiğimiz, ailelerin vazgeçilmezi ‘Ekmekle’ oynanmaması gerektiğini de belirtiyorlardı.

Ben de ekleyeyim;

Bir zamanlar değişen dünyada değişmeyen bir gerçek vardı.

O da üç ürünün fiyatı yıllarca hep aynı gitti.

Biri ekmek, diğeri dolmuş yani minibüs, üçüncüsü de günlük gazete!

Anımsıyorum:

Üçünün fiyatı da ‘25’ kuruştu!

Sonra ‘Beşer’ kuruş zam gördüler, kıyamet koptu…

50 kuruşu gördük, ardından da bir lirayı!

Sonra ortaklık bozuldu…

Ve artışlarla bu güne geldik!

Gazete alanlar artık yok gibi!

Yani aileler bütçelerinden önce, belki de en önemlisini ‘gazeteyi’ çıkardılar.

Tabii ki, ‘keyif’ olarak adlandırılan ne, ‘zehir’ olarak bildiğimiz sigarayı terk edebildiler, ne de içkiyi…

Halbuki bunlarla yıllardır mücadele hükümetlerce sürdürülüyor, ama ne kadar etkili oldukları ortada…

Ben ‘Yeşilaycı’ takımındanım…

Belki çocukken bir iki kez, ‘yasağa meraklı’ dudak meraklısı olarak gizlice yaşıtlarımla yarım ya da bir paket sigara  içmişimdir.

Bu kadar!

İçki de öyle…

 

*- FECİ DAYAK YEDİM!

 

Hatta Bornova Küçükpark’tan Sezgin Can ve genç yaşta kaybettiğimiz Feyzullah isimli arkadaşlarımla, TCDD’nin Urla kampına giderken, bir hafta aradıkları ‘öküz öldüren’ şarap şişesini elimden düşürüp kırdığım için iyice bir dayak yemiştim.

Urla İskele’de minibüsten inmiş, deniz kıyısındaki kargılar arasındaki bahçe yolundan yürüyerek kampa gidiyorduk.

İşte ‘şişenin kırılma’ olayı orada oldu…

Yediğim dayak da…

Ben ‘kaza’ dedim, Sezgin ile Feyzullah ise ‘bilerek kırdın’ iddiasında bulundular bugünlere kadar…

Geçenlerde konu gündeme gelmişti bir Bornovalılar toplantısında…

Emekli Tütün Eksperi Sezgin Can yine ısrarla yıllar önce gençlik serüvenimizi yine aynı heyecanla anlattı.

Demek ki, inandıramamışım!

 

*- GERÇEK OLAN

 

İki olay gerçekti, bir hafta belki daha uzun süre harçlıkları ile arayıp buldukları ucuz öksüz öldüren şarabın şişesinin kırılması, onlara göre ziyan olması, bir de ıssız kargılarla kaplı deniz kıyısında dayak yemem…

Şimdi gençlerin, hatta çocuk yaşındaki evlatlarımızın ‘Zehir tacirleri’ tarafından düşüldükleri tuzakları okudukça kahroluyorum.

Bir de bu işten büyük çıkarları olanları…

Nedene ağa babaları, ya da mafya babaları bir türlü eksilmiyorlar, çocuklarımızı bunlar yüzünden genç yaşta kaybetmemize rağmen…

 

*- NE OLABİLİR?

 

Ben bunları düşünüp yazarken, köpeği ‘Tonto’yu korulukta gezmeye çıkaran Mimar Vildan Kara bir haber daha verdi:

‘Saat 18.00’den 19,30’a kadar bir özel helikopter Boğaz’da Bebek- Arnavutköy – Kuruçeşme (Beşiktaş) hattında dolaşıp durdu…

Neden olabilir?

Mimar Vildan Kara’ya göre, birilerine yine ‘villa’ dikmek için yer arıyorlar…

Tepeden, kuşbakışı en güzel yerleri tespit edip, sonra burasını nasıl elde edebileceklerini planlayacaklardır, herhalde…

Mimar Vildan Hanım da, ben de aynı şeyi düşünüyorum…

Umarım dilekleri yerine gelmez!

Ama nedense bazı kesimlerin güvendikleri kesimler birbirini yemeye devam ediyor, kentlerin sorunları ile ilgilenecekleri yerde…

Küçük bir güncel örnek vereyim:

 

*- SIRA DANIŞMANLARDA!..

 

Haber şöyle:

Kılıçdaroğlu’nun eski danışmanı, İmamoğlu’nun danışmanına çıkıştı!

CHP’de değişim ve istifa talepleri sürerken parti içinde yeni tartışmalar ortaya çıktı.

Geçen günlerde CHP’li Bülent Kuşoğlu, Genel Başkanlıkta isimleri geçen Ekrem İmamoğlu ve Özgür Özel’i ‘uyardı’.

Kuşoğlu’nun açıklamaları tepki çekerken İmamoğlu’nun danışmanı Murat Ongun, tepkisini beğendiği paylaşımlarla gösterdi.

Kılıçdaroğlu’nun eski danışmanı Deniz Demir ise Ongun’u hedef aldı.

 

*- GÖREVDEN ALMIŞTI

 

Kılıçdaroğlu değişimi parti kadrosundan başlatırken, geçen günlerde danışmanlarını görevden aldı.

Ancak bu değişimin yeterli olmadığını ifade eden ve birçok partilinin Genel Başkanlıkta görmek istediği Ekrem İmamoğlu, Kemal Kılıçdaroğlu ile üç kez görüştü.

Bu arada;

Bülent Kuşoğlu, Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu ile ilgili sözleri tepki çekmişti.

BBC Türkçe’den Ayşe Sayın’a konuşan CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kuşoğlu, yaptığı açıklamalarla tepki görmüştü.

‘Kılıçdaroğlu yeniden aday!’ demişti.

Bu arada ben yine araya gireyim ve görüşümü paylaşayım:

‘Kılıçdaroğlu’nu iki hatta üç yıldır iyi takip ediyorum. Sağlam adımlarla bugüne kadar geldi, önüne birçok tuzak ve engel çıkarılmasına rağmen. Algı operasyonları yapılmasına rağmen.

Özellikle yerel seçimler öncesinde kesinlikle görevinin başında kalması gerekiyor, partinin ve kendisinin selameti bakımından.

Menfaat çeteleri ve CHP ile ya da siyasetle hiçbir ilgisi bulunmayanlar da bazı trollerin de etki ve desteğiyle suları bulandırıyorlar.

Memleket gerçeklerini bir kenara bırakarak.

Geçen seçimlerde 10 büyük belediye başkanlığı seçimi nasıl kazanıldı?

İmamoğlu’nu kim tanıyordu, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözlerine ve söylediklerini de anımsayın, bakalım!’

 

*- KAÇAK DÖVÜŞ

 

Hatırlatmaya devam edeyim:

Kuşoğlu, Genel Başkanlıkta adı geçen CHP Grup Başkanı Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu’nu ‘uyararak şunları söylemişti:

‘Grup başkanımız da o mevkide otururken, ya da Ekrem bey büyükşehir belediye başkanıyken, genel başkana karşı daha dikkatli olmalılar. Şimdiye kadar ikisi de adayız, demediler.

Yani her ikisi de Kemal beyin koltuktan kalkıp onları mı oturtmasını bekliyorlar?

Adaylarsa, aday olduklarını resmen açıklarlar.

Kurultay süreci de açıklandı, girerler, yarışırlar.

Herkes görevine müdrik.

Ama eğer değişim istiyorsak, sorumluluk da almalıyız, bu sorumluluk aday olmayı gerektiriyorsa bundan da kaçmamalı.’

Kuşoğlu ayrıca, İmamoğlu’nun siyasi yasak ve hapis cezası talep edilen davalarından dolayı rahatlıkla genel başkan olmayacağını ifade etmişti.

Bugün gündem olan tweetlerden biri şöyle:

Kılıçdaroğlu’nun eski danışmanlarından Deniz Demir’in tweet’i;

‘Siyasete bu kadar meraklıysa istifa edip siyasete girmelidir. CHP Genel Başkanımıza ve partimizin kurumsal kimliğine yapılan bu saygısızlığı kınıyorum.’

Kuşoğlu’nun bu sözleri yeni bir tartışma doğururken İmamoğlu’nun danışmanı Murat Ongun da, Kuşoğlu’nu eleştiren bazı tweet’leri beğendi.

 

*- SEFERİHİSAR’DAN ÇIKTI!

 

Öğrenince şaşırdım!

17 yaşındaki lise öğrencisi Erasmus için İtalya’ya yapılan gezide kayıplara karıştı, Almanya’ya iltica başvurusu yaptı!

Bizi ilgilendiren yönü İzmir’den, Seferihisar’dan çıkması bu öğrencinin.

Seferihisar Necat Hepkon Anadolu Lisesi öğrencileri ve öğretmenlerinden oluşan bir grup Erasmus projesi kapsamında İtalya’ya gitti.

Genç meslektaşım Ahmet Can Karataş’ın haberine göre, program devam ederken grup içinde yer alan 17 yaşındaki lise üçüncü sınıf öğrencisi İ.E., tuvalete gitmek için izin istedi.

Aradan geçen zamana rağmen öğrencinin dönmediğini fark eden görevliler İ.E.’yi odasında bulamayınca İtalyan polisine kayıp başvurusu yapıldı.

Durum öğrencinin ailesine de bildirildi.

Biliyorsunuz, birçok gencimiz ‘iş’ ya da ‘eğitim’ konusunda bunalımda…

Bunları, düşüncelerini ve isteklerini medyada açıkça görüyoruz.

Dillendirenler de var!

Acaba bu çocuğumuz, bu öğrencimiz bunun etkisi altında mı kaldı?

Ya da bu yönde hareket etmesini kim öğretti, salık verdi?

Yakında ortaya çıkar…

 

*- İZDENİZ’DE YAZ SEFERLERİ BAŞLIYOR

 

İzmir Büyükşehir Belediyesi, Foça, Mordoğan ve Urla’ya deniz yoluyla konforlu ve keyifli bir şekilde ulaşmak isteyen İzmirlilerin dört gözle beklediği vapur seferlerini başlatıyor.

İZDENİZ Genel Müdürlüğü, yaz seferlerinin 24 Haziran’dan itibaren başlayacağını duyurdu.

İzmirlilerin yazlık ilçelere deniz yoluyla ulaşımını sağlayacak seferler, 24 Haziran Cumartesi gününden itibaren Foça, Urla ve Mordoğan’da başlayacak.

3 Eylül Pazar gününe kadar devam edecek seferler hafta sonları ve resmi tatillerde yapılacak.

Konak-Foça gemisi, 08.00’de Konak’tan hareket edip 10.05’de Foça’ya varacak. Dönüşte Foça’dan 19.00’da kalkıp 21.05’de Konak’a ulaşacak.

Karşıyaka-Konak-Urla gemisi, 08.20’de Karşıyaka’dan, 08.40’da Konak’tan kalkacak; 09.50’de Urla’ya varacak.

Dönüşte Urla’dan 19.00’da kalkacak gemi, 20.10’da Konak’ta ve 20.30’da Karşıyaka’da olacak.

Karşıyaka-Konak-Mordoğan gemisi ise 08.10’da Karşıyaka’dan, 08.30’da Konak’tan hareket edip 10.10’da Mordoğan’a varacak.

Dönüşte, 19.00’da Mordoğan’dan kalkıp yolcularını 20.40’ta Konak’a, 21.00’de Karşıyaka’ya ulaştıracak.

 

*- SİZİ ÇEKEMİYOR!…

 

Sevgili Dostlar;

Eğer biri sizi sürekli aşağılamaya çalışıyorsa, bu o insanın sizi çekemediğini ve kendine güveni olmadığını gösterir.

Benim facedeki yorumlarımın bazıları anlamadığım bir nedenle engelleniyor.

Yaş günü kutlamaları ve de kaybettiklerimiz için başsağlığı ve güzel günlerin haberleri ile ilgili hakaret içermeyen, siyasi olmayan, değerlerimizi ortaya çıkaranlar bunlar.

Anlamakta zorluk çekiyorum…

Bakın Ahmet Bey de bu konuda ne diyor?

‘Eleştiriyi hakaret sandığı, özellikle de kadınlarla nasıl konuşulacağını bilmediği, 2023’de (bu yılda) Lozan Antlaşmasının biteceğine inandığı, ırkçılık yaptığı, tarihi ve Osmanlıyı dizilerden öğrendiği, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e hakaret ettiği, gerici ve yobaz olduğu, ‘heykelden başka ne yaptınız?’ dediği ve gözünün üstünde kaşı olduğu için engellenmiştir!’

Engellenen benim, senin ve binlerce kişi gibi bir grup…

Öğrendiğime göre;

Ahmet Bey’in söylediği, 107 bin beğenisi olan bir sayfa…

Düşündürücü değil mi?

 

*- ÜÇ ŞEYLER!

 

Evimizde üç şeyi azaltmalıyız;

Çok yemeyi, çok uyumayı, çok konuşmayı!

Evimizde üç huyu terk etmeliyiz;

Eleştiriyi, kınamayı, iğnelemeyi!

Evimizde üç huyu kazanmalıyız;

Yumuşak huyluluk, kolaylaştırıcılık, bağışlayıcılık!

Evimizde üç şeyi ihmal etmeyeceğiz;

Helalleşmeyi, özür dilemeyi, teşekkür etmeyi!

Aslında ‘evimizde!’ diyerek yazdığım bu önerileri yaşamımızın her anında her yerde uygularsak sanıyorum daha başarılı oluruz, daha çok seviliriz.

 

*- BOŞ VERİN

 

Şair ne demiş?

‘Boş ver be yaşı başı!

Yüzündeki çizgileri, saçındaki beyazı!

Kaç bahar daha göreceksin meçhul ömründe?

Fazla kurcalama hayatı!

Gül gülebildiğince;

Sev sevebildiğince;

Yaşa yaşayabildiğince!…’

Şunu da hatırlatayım;

Sultan Abdülhamit’in 2 Nisan 1892 yılında, ‘Yahudi geleneğidir!’ diyerek ‘kara çarşafın’ kullanılmasını yasakladığını, biliyor muydunuz?

Arkadaşım Vildan Kara bu arada yine araya girdi ve  ‘Nereden bilecekler, tarih okumuyorlar ki!’ dedi…

Bunlar tabii ki, belirli Arap ve Afgan Taleben hayranları!…

Yaşar Eyice

Exit mobile version