‘RABBENA HEP BANA!’

Dikkatinizi çekiyor mu? Tuzu kurular şöyle derler: ‘Ayakta zor duruyoruz!’ Sanki çoğunluğu ortopedik engelli! Zaten bunlara her türlü destek sık verilir… Yani halkın değişiyle, birileri tarafından mutlaka ‘görülürler!’ ‘Sebze satsak daha fazla kâr elde ederiz!’ Bu da bir başka iş insanının görüşü, daha doğrusu söylemi… Bana bu ifade Sakarya’daki havai fişek fabrikasında çalışan eşini patlama […]

Dikkatinizi çekiyor mu?

Tuzu kurular şöyle derler:

‘Ayakta zor duruyoruz!’

Sanki çoğunluğu ortopedik engelli!

Zaten bunlara her türlü destek sık verilir…

Yani halkın değişiyle, birileri tarafından mutlaka ‘görülürler!’

‘Sebze satsak daha fazla kâr elde ederiz!’

Bu da bir başka iş insanının görüşü, daha doğrusu söylemi…

Bana bu ifade Sakarya’daki havai fişek fabrikasında çalışan eşini patlama sonucu kaybeden kadının kameralar karşısındaki isyanını ironi yaparak anlatmasını anımsattı…

‘Neredeyse sadaka vermeyi düşündüm!’

Kime?

MÜSİAD üyesi sanayici, büyük işadamına!

Mahkemede söyledikleri kadıncağızın üzüntüsünü almış götürmüş…

‘Vah vah!’ diyor…

Hatırlarsınız;

Kaç işçimiz patlamada ölmüş, öldürülmüş ama bütün insanlar üzüntü çekip, hiç yoktan, yani alınmayan basit tedbirlere para bulunmazken, kuş sütünün bile eksik olmadığı ‘moral ziyafeti’ verildiğini de unutmayanlardanım…

Sadece şunu söyleyebilirim;

‘Ah vicdan ah! Neredesin?’

 

*-  OLAN TÜKETİCİYE OLUYOR

Lafa bakın;

‘Daha fazla kâr!’

Haddini aşan bir laf bu…

Ne demek ‘daha fazla kâr?’

Yani hakkının çok daha üstünde…

Bu ne anlama geliyor?

Tüketicinin, yani halkın aldatılması..

Tabiriyle; kazıklanması…

Sadece ‘Yazık!.. Çok yazık!..’ diyebiliyorum…

 

*- SÖYLEYENE BAK!

Yandaşlar şöyle diyor:

‘Atatürk’e ihanet edenler plaket töreni yapamadı!’

‘Bu başlığı hangi cesaretle attılar, atabildiler?’ diye düşünüyordum…

Aklıma hemen birkaç gün öncesi geldi!

Yargı’nın andımızla ilgili aldığı, bana göre gereksiz karar ile bu arada devlet tarafından verilen madalyalarda, takdirnamelerde, ya da belgelerde ‘Atatürk fotoğrafları’ ile ‘Atatürk kabartmalarının’ kaldırılması kararı…

Meğer konu bu değilmiş!

Zaten bundan hiç söz etmemiş, kayıtsız kalmışlardı…

Atatürk’e ‘ihanet’ olarak İzmir Tabib Odası’nı, yani yönetimini gösteriyorlar…

İddialarına göre, PKK’nın yayınlarına röportaj yapmışlar, meslekte 40 yılını dolduran doktorlar için AKP’nin kongrelerinde gördüğümüz gibi görkemli bir tören düzenlememişler ve pandemi yüzünden sadece 5’erli gruplar halinde hak edenlere plaketlerini vermişler…

Ama plaketlerde ‘Beni Türk tabiblerine emanet edin’ diyen Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün görüntüleri yokmuş…

Bunu kabul etmiyorlar…

Bugünkü koşullarda tabii ki hiç kimse bunu kabul edemez de…

Acaba bu Atatürk sevgisinden mi meydana geliyor, oluşuyor?

Yoksa vatandaşları iki bölmek için mi?

Ya da bu madalyonun bir tarafı mı?

Araştırmadan ya da bir açıklama yapılmadan bilemem…

Ama bu yandaşların haberlerinin, iddialarının çoğunun abartı ya da yanlış olduğunu sonradan hep öğrendik…

Saptırmaları, aldatmacaları biliyoruz…

 

*- BÖLDÜNÜZ BİZİ…

Bakın Kemal Karataş ne diyor?

Bu bir emperyalist oyunu…

Bu oyuna bilerek geldiniz…

Bilmeden geldiniz…

Böldünüz bizi…

Böldünüz de böldünüz..           

Doğulu batılı dediniz böldünüz…

Türk Kürt dediniz böldünüz…

Alevi Sünni dediniz böldünüz…

Şimdi de bizi;

Bizi birleştiren, bizi biz yapan;

‘Andımız’ la böldünüz…

Türkiye’nin ulusal bütünlüğünden yana olanlarla…

‘Ulusalcılık ve Atatürkçülük artık bitmiştir!’ diyenlerle böldünüz…

Emperyalizmin maşası ve işbirlikçileri haline geldiniz…

Hala farkında değil misiniz?

Yaşar Eyice

Exit mobile version