SELİM YAŞAR VEFAT ETTİ

*- SELİM YAŞAR VEFAT ETTİ Her gün değil, her an o kadar çok vefat haberi alıyorum ki, başsağlıklarına yetişemiyorum… Az önce yine izmir ve Türkiye için önemli bir vefat haberi aldım: Duayen Sanayici Selçuk Yaşar’ın üç evladından biri olan 1956 doğumlu Mustafa Selim Yaşar ani gelişen rahatsızlık nedeniyle bugün (2 Eylül) sabaha karşı vefat etmiş. […]

*- SELİM YAŞAR VEFAT ETTİ

Her gün değil, her an o kadar çok vefat haberi alıyorum ki, başsağlıklarına yetişemiyorum…

Az önce yine izmir ve Türkiye için önemli bir vefat haberi aldım:

Duayen Sanayici Selçuk Yaşar’ın üç evladından biri olan 1956 doğumlu Mustafa Selim Yaşar ani gelişen rahatsızlık nedeniyle bugün (2 Eylül) sabaha karşı vefat etmiş.

Dedesi Durmuş Yaşar’ın da vefatını anımsıyorum.

Alsancak Hocazade Camii’nden kaldırılışı hâlâ gözümün önünde..

Tiyatro sanatçımız Ferhat Şensoy, Nusret Çetiner, Türk Sanat Müziğinin büyük Sesi İnci Çayırlı ve şimdi de M. Selim Yaşar…

Birçok dili bilen Mustafa Selim Yaşar’ın; 1976 yılında Paris-Academi Arqueille Sorbonne, 1980 yılında NYU Üniversitesi ve 1981 New York-Pace Üniversitesi İşletme-Finans bölümünden mezun olmuş ve iş hayatına 1981 yılında Yaşar Dış Ticaret A.Ş.'de başlamıştı.

İzmir’e döndüğü zamanı, Yaşar Holding’de başladığı günü, ayrılmasını ve tekrar dönmesini, evlenmesini, çocuğu olduğu günleri çok iyi anımsayanlardanım…

*-  KİM?

Sık sık, sadece Bayramlarda değil;

Camileri temizleyen, ilaçlayan kim?

Yine sık sık ve her zaman okullarımızı temizleyen ilaçlayan kim?

Yanıtınızı biliyorum:

Belediyeler…

Peki bunların sorumlusu kim?

Milli Eğitim Bakanlığı…

Eskilerin değişiyle; Maarif…

Konuya daha fazla girmeyeceğim…

Ne demek istediğim anlaşılmıştır…

İşin özeti;

Lafla peynir gemisi yürümüyor!

Bu da bizim gençliğimizden kalan bir söz…

*- ‘SİZ EKOLSÜNÜZ’

Duyarlı vatandaşlarımızdan Ayça Kulen Seral, Urlalı Öğretmen Hasan Akgün’ün, ‘Filenin Yıldızları’nın Polonya maçı sonrası kaleme aldığı düşüncelerini ve heyecanını paylaşmış.

Lafı uzatmadan ben de sizinle paylaşmak istiyorum, örnek olması ve bazılarına ‘kapak’ olması düşüncesiyle…

*- GÖRDÜNÜZ MÜ?

Bu akşam yine Filenin Sultanları' nı seyrettim.

Nasıl hırslı oynadıklarını anlatmayacağım,

Nasıl zekice oynadıklarından dem vurmayacağım,

Ebrar'ın ensesinden sızan terlerin, sicim gibi sırtına doğru aktığını da anlatmayacağım.

Gazetecilerin sorduğu sorulara, hepsinin ‘düzgün İngilizce' cevap verdiklerini de söylemeyeceğim.

Bu bir spordur, yenersin veya yenilirsin. Yeter ki sportmence olsun….

Ama bir şey vardı ki; tüylerimi diken diken etti.

İstiklal Marşımızı söylemeleri…

Diyeceksiniz ki;

‘Ee ne var bunda?’

Evet haklısınız ama uzun zamandır devlet kademelerinde böyle İstiklal Marşı söyleyen görmedim…

Tam ritmine göre, ezgiye mükemmel bir uyumla, inanmış olarak söylüyorlardı.

Bu benim gerçekten ürpertti.

(İfademi anlayışla karşılayın lütfen.)  Devlet görevi yapmış olan kereste gibi adamların, marşımız söylenirken yere oturduklarını gördükten sonra, Milli Marşımızın kaldırılmasının tartışıldığı günümüzde; 20 li yaşlardaki kızlarımız ağız dolusu, birilerinin suratına vururcasına marşımızı söylemeleridir beni ürperten…

Birkaç yıl önce Milli Eğitim Bakanlığı' ndan üst düzey yetkili ve müdürlerin İstiklal Marşı' mızı söylemelerini izlerken, bir öğretmen olarak utanmıştım.

Kimisi İstiklal Marşı'nın sözlerini bilmiyor, kimisi yanındakine uyuyordu. Ne ritim ne de uyum vardı.

Sözün kısası bir rezaletti…

*-  GÖZ YAŞARTANLAR

Sultanlarımız sadece Avrupalıları smaçlamıyor; softalarımızın haklarında söyledikleri sözleri de smaçlıyor.

Hem de taaa ağızlarından gırtlaklarına sokuyor.

‘Biz, Taliban' la farklı düşünmüyoruz’, sözüne nazire yaparcasına;

‘Taliban'ın böyle kızları var mı? Onlar, 12 yaşındaki kızları toplayıp kendilerine sex kölesi yapıyorlar, fileye Sultan değil’, diyorlardı…..

Ve en ilgincini de bir sultanımız söylüyordu.

‘İhtiyacımız olduğu bu günlerde ülkemizi birleştiriyoruz…’

Ne kadar anlamlı değil mi?

Dedeleri yaşlarındaki adamlar Türkiye'yi ayrıştırırken; 20 yaşlarındaki kızlarımızın ‘Birleştiriyoruz’, demesi gözümü yaşarttı.

*-  OLUR MU?

İnanın ki, softa takımı boş durmuyordur…

Nasıl olurda 6 tane ‘eksik etek’ kız! Yıllardır kurdukları saltanatı üç beş maçla çöpe atardı!!!

Biri buna ‘dur’ demeli!

Bir sözüm de TRT'ye;

Her vatandaşın elektrik faturalarından paralarınız kuruşu kuruşuna kesiliyor.

Kızlarımız sevinç gösterisi yaparken;

‘Yaşa Mustafa Kemal Paşa yaşa,

Adın yazılacak mücevher taşa’ sözünde sizi rahatsız nedir ki yayınlamıyorsunuz?

Kemal Paşa sözü mü rahatsız ediyor?

Yoksa onlar;

Başarıyı gösteren kızlar,

Parayı veren bizler,

Eyyam yapan sizler…

Verin milletin parasını geri, ne haliniz varsa görün.

Ayıp, çok ayıp…

Biz onları omuzlarımızda taşıyoruz…

Biz onları ‘laikliğin’ sembolleri olarak görüyoruz.

Ve biz onların Türk kadınını layık olduğu yere taşıyacak öncü kuvvetler olarak düşünüyoruz…

Ömürleri boyunca devletin üst kademelerinde çalışmış ama; bu kızlarımızın bir maç setinde akıttığı ter kadar, ter dökmeyenlerin hiç bir konuda söz söyleme hakları yoktur.

*- DURMAK YOK

Devam kızlar…

Önyargıları yıkmaya,

Türk kadınının en az erkekler kadar başarılı olabileceğini göstermeye,

Sporun nasıl yapıldığını göstermeye devam…

Siz, bacasız sanayisiniz.

Siz bir ekolsünüz.

Yaşar Eyice

Exit mobile version