SÜTLAÇ

Sütlaç yapmanın sırrını, ‘tirit’  yapmanın becerisini bugün tattım. Bir taraftan pirinçler tabana yapışmasın diye süt dolu tencereyi karıştırırken diye yanda düdüklü tencerenin düdüğünü gözlemekteyim. Zeminde Kılıçdaroğlu’nun Trabzon’daki canlı televizyon konuşması yapılıyor. Alt yazı bandı konuşmalardan çıkardığı özetleri geçmekte. ‘Birlikte yaşamaya alışmalıyız’ diyor yazı. Evet, diyorum içimden, evet. Anadolu bir birlikte yaşam platformu olmalı; vatandaşlar din, […]

Sütlaç yapmanın sırrını, ‘tirit’  yapmanın becerisini bugün tattım. Bir taraftan pirinçler tabana yapışmasın diye süt dolu tencereyi karıştırırken diye yanda düdüklü tencerenin düdüğünü gözlemekteyim. Zeminde Kılıçdaroğlu’nun Trabzon’daki canlı televizyon konuşması yapılıyor. Alt yazı bandı konuşmalardan çıkardığı özetleri geçmekte. ‘Birlikte yaşamaya alışmalıyız’ diyor yazı. Evet, diyorum içimden, evet.

Anadolu bir birlikte yaşam platformu olmalı; vatandaşlar din, dil, ırk, renk farkından rahatsız olmadan yaşamalı.  Bir sofra hayalime giriyor bastıra bastıra. Kürt kendi yemeklerini getirmiş sıcak sıcak sofraya, Giritli envai türlü otu aş yapmış bildiğin, koymuş ortaya. Türk'ü börek açmış buharı üstünde. Et pişiriyor o yanda. Yetmemiş kuş sütünü sağmış birlik beraberlik adına. Kuş sütü de tamamlanmış sofrada. Yiyorsun yiyorsun boşalmıyor tabaklar.

Kendi dilinde konuşan herkesi kendi dilinde düşünen herkes anlamakta eksiksiz. Sofra koyu muhabbet ve sevgi dolu. Sütlacı yakmadan indirdim ocaktan. Meğer ne kadar zormuş sütlaç pişirmek. Sadece yemesi kolaymış meredin. Tecrübeli bir hanım üç yemek yapar bir sütlaç yapılacak zamanda.

Şimdi oturmuş düşünüyorum. İşte bu sütlaç gibi biraz zor olsa da alışsın bu halk Anadolu’da birlikte yaşamaya diye dua ediyorum içimden.

Konuşmadan Birlikte Yaşam Platformu.

Değerli dostlar, kıymetli okurlarım “Birlikte Yaşam Platformu” oluşturmamız, birlikte

Prof. İrfan Palalı

1950 yılında Şanlıurfa’da doğdum. Tıp eğitimimi tamamlayarak profesör unvanına ulaştım. Üniversite yıllarında başladığım edebiyat yolculuğum, özellikle toplumsal meseleleri ele alan romanlarla devam etti. 2002 yılında yayımlanan "Tehcir Çocukları" adlı ilk romanım, Türkiye’de tabu olan Ermeni sorununu gündeme taşıdı ve büyük yankı uyandırdı. Ardından "Taşların Ağıtı" (2005), "Sünnet Çocukları" (2008) ve "Özgürlük Düşleri" (2016) adlı romanlarımı yayımladım. Şu anda İzmir’in güvenilir gazetesi Demokrat Gündem bünyesinde yeni romanım "Testosteron" üzerinde çalışıyorum.

Exit mobile version