Asgari ücret artışı henüz masada, zamlar etikette

Milyonların beklediği asgari ücret zammı henüz netleşmeden, çarşı pazarda etiketler değişmeye, konut piyasasında ise ilanlar geri çekilmeye başladı. Uzmanlar, personel maliyetinin fiyatlara etkisinin sınırlı olduğunu vurgularken; piyasadaki bu "erken zam" dalgasını "ticaret ahlakındaki bozulma" ve "fırsatçılık" olarak nitelendiriyor.

Türkiye’nin Ocak ayında yürürlüğe girecek yeni asgari ücreti beklediği bu günlerde, piyasalarda “önleyici zam” krizi baş gösterdi. Gıdadan perakendeye, giyimden konut piyasasına kadar pek çok sektörde, asgari ücret zammı bir “fiyat artış gerekçesi” olarak kullanılmaya başlandı. Tüketiciler mağazalarda “yılbaşından önce alın, fiyatlar artacak” uyarılarıyla karşı karşıya kalırken, ekonomistler “bir asgari ücrete iki zam” tehlikesine dikkat çekiyor.

“PERSONEL MALİYETİNİN ETKİSİ SADECE %5, GERİSİ FIRSATÇILIK”

İstanbul Perakendeciler Federasyonu Yüksek İstişare Konseyi Üyesi Faruk Güzeldere, piyasadaki fiyatlama davranışlarındaki bozulmayı sert bir dille eleştirdi. Pandemi sonrası ticaret ahlakının ciddi zarar gördüğünü belirten Güzeldere, personel giderlerinin ürün fiyatına yansımasının abartıldığını ifade etti:

“Bir işletmede personel maliyetinin toplam ürün fiyatına etkisi %10 civarındadır. Bunun fiyata doğrudan yansıması ise %3 ila %5 arasındadır, daha fazlası değil. Dolayısıyla asgari ücret zammı kadar fiyat artırmak, maliyet yönetimi değil, doğrudan fırsatçılığa girer.”

TİCARET BAKANLIĞI SAHADA, GIDA FİYATLARI KARIŞIK SEYREDİYOR

Fahiş fiyat artışlarına karşı denetimlerini sıkılaştıran Ticaret Bakanlığı, zincir marketler ve büyük perakendecilere yönelik denetimlerde işçilik maliyetinin sınırlı etkisini vurgulayarak idari yaptırımları sürdürüyor.

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Kasım ayı verilerine göre, marketlerdeki 42 ürünün 18’inde zam, 24’ünde ise düşüş yaşandığı görülürken; küresel ölçekte FAO verileri dünya gıda fiyatlarının ekim ve kasım aylarında yatay bir seyir izlediğini ortaya koyuyor. Buna rağmen iç piyasada “kira ve altın endeksli” fiyatlama eğilimi, enflasyonist beklentiyi canlı tutuyor.

KONUT PİYASASINDA “İLAN” FRENİ: SATILIKLAR AZALIYOR, KİRALAR BİRİKİYOR

Asgari ücret zammına dair beklentiler sadece market raflarını değil, gayrimenkul piyasasını da adeta kilitledi. Sektör temsilcilerinden alınan bilgilere göre, yeni yılda hem ücretlerin hem de enflasyonun fiyatları yukarı taşıyacağını düşünen mülk sahipleri, “zarar etmeme” güdüsüyle ilanlarını birer birer yayından kaldırmaya başladı. Bu stratejik geri çekilme, konut arzında çarpıcı bir daralmayı da beraberinde getirdi. Eylül ayında 800 bin seviyesini aşan satılık konut ilan sayısı, son haftalarda 500 bin sınırına kadar gerilerken; megakent İstanbul’da ise 200 binlik ilan havuzunun 140 bine kadar düştüğü gözleniyor.

Piyasadaki bu daralma, satılık konutların aksine kiralık ilanlarında bir artışa yol açmış durumda. Emlakçı Hüseyin Demir, kiralık ilanlardaki artışın perde arkasında ekonomik bir zorunluluğun yattığını belirterek; yüksek kiraları tek başına karşılayamayan kişilerin aile evine dönmeye başladığını ve ev sahiplerinin de satamadığı konutları mecburen kiralığa yönlendirdiğini ifade ediyor. Ancak bu arz artışı, fiyatlara indirim olarak yansımıyor. Gayrimenkul Değerleme Uzmanı Dr. Ahmet Büyükduman’ın verileri, ilan sayısındaki artışa rağmen kira bedellerindeki katı tutumun sürdüğünü, satılık dairelerde ise pazarlık payının sadece sembolik rakamlarla sınırlı kaldığını ortaya koyuyor.

REEL FİYATLARDA “TOPARLANMA” SÜRECİ

TÜİK verileri konut satışlarında yıllık bazda bir gerilemeye işaret etse de, Merkez Bankası’nın Konut Fiyat Endeksi verileri dikkat çekici bir gerçeği ortaya koyuyor: Enflasyondan arındırılmış reel fiyatlardaki uzun süreli kayıp dönemi sona erdi. Konut fiyatlarının yeniden enflasyonun üzerinde bir seyir izlemeye başlaması, mülk sahiplerinin “yeni yıl zammı” konusundaki iştahını daha da kabartıyor.

Demokrat Gündem

Exit mobile version