Türkiye’nin gündemine bomba gibi düşen bir gelişme yaşandı! Anayasa Mahkemesi, Türk Ceza Kanunu’ndaki “örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme” suçunu düzenleyen hükmü iptal etti. Bu kritik kararın gerekçesi de merakla bekleniyordu, ve nihayet açıklandı.
Resmi Gazete’de yayımlanan karara göre, Patnos Ağır Ceza Mahkemesi ile İstanbul 22. Ağır Ceza Mahkemeleri, söz konusu hükmün Anayasa’nın 2, 13 ve 38. maddelerine aykırı olduğunu ileri sürerek, Anayasa Mahkemesi’nden iptal talebinde bulunmuştu.
Yüksek mahkemenin kararında, bu hükmün Anayasa’ya aykırılığı belirtilirken, “kamu gücünü kullanan organların keyfi davranışlarının önüne geçmeyi amaçlayan” bir düzenlemenin eksikliği vurgulandı. Ayrıca, hükmün belirsizliği nedeniyle hukuki açıdan sorunlu olduğuna dikkat çekildi.
SUÇUN KAPSAMINI GENİŞLETİYOR
Kararda, özellikle “örgüt adına suç işleme” kavramının ne anlama geldiği konusunda yeterli düzenleme olmamasının, suçun kapsamını genişlettiği ve bu durumun temel hakları olumsuz etkilediği ifade edildi. Ayrıca, suçun niteliği ve ağırlığına bakılmaksızın herhangi bir suçun örgüt adına işlendiği durumlarda örgüt üyesi olmayan bir kişinin örgüt üyeliğinden cezalandırılmasının, adalet ilkeleriyle bağdaşmadığı belirtildi.
Kararda, şu ifadelere yer verildi:
“Buna karşın itiraz konusu kural uygulandığında silahlı örgüte üye olma suçu bakımından aranan belirli şartlar, örgüte üye olmayan ancak örgüt adına suç isleyen bir kimse yönünden aranmamakta ve her iki kategorideki kimseler arasında herhangi bir ayrım yapılmaksızın örgüte üye olmayan ancak örgüt adına suç isleyen bir kimse örgüt üyesi olarak cezalandırılmaktadır. Bu itibarla bir kimse silahlı örgütle zayıf da olsa bir şekilde bağlantısı bulunduğu iddia edilen bir suç işlediği gerekçesiyle, örgütle bağlantısı açıkça ortaya konulmaksızın, işlediği suçun yanı sıra gerçek içtima hükümleri uyarınca ayrıca örgüt üyeliğinden de cezalandırılmaktadır. Bu durum, örgüt adına suç işleyen kimsenin örgüt üyelerine göre daha ağır cezalarla karşılaşmasına neden olmaktadır.
Ayrıca kuralın bir temel hakla bağlantısı olmayan suçlar bakımından da uygulanması mümkün olmakla birlikte işlenen suçun temel hakların kullanımıyla ilgili olması durumunda kuralda yer alan örgüt adına kavramının belirsizliğinden kaynaklı geniş yorumu nedeniyle kuralla ifade özgürlüğü, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı ya da örgütlenme veya din ve vicdan özgürlüğü gibi temel haklar üzerinde güçlü bir caydırıcı etki yaratılmaktadır.”
Anayasa Mahkemesi’nin bu çarpıcı kararı, hukuk dünyasında geniş yankı uyandıracak gibi görünüyor. Kararın 4 ay sonra yürürlüğe girmesi, mevcut hükümlere uyum süreci için bir pencere açarken, hukukçular arasında da tartışmaların fitilini ateşleyebilir.