Ana Sayfa Arama Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya

Babacan'dan İzmir mesajı: 'İzmir'in ihmal edilmişliğini telafi etmek için…'

İzmir ziyaretinin ilk günü sonunda basın mensuplarıyla akşam yemeğinde buluşan

İzmir ziyaretinin ilk günü sonunda basın mensuplarıyla akşam yemeğinde buluşan DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, dış politikadan Türkiye gündemine ve İzmir'e dair pek çok konuda kendisine yöneltilen soruları yanıtladı. İzmir ile merkezi hükümet arasındaki mesafenin ve negatif ilişki tarzının farkında olduklarını kaydeden Ali Babacan, İzmir ziyaretlerinin sıklaşacağını söyledi.

DEMOKRAT GÜNDEM-DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan gün boyu süren temaslarının ardından biraraya geldiği basın mensuplarının sorusu üzerine Gelecek başta olmak üzere başka birm partiyle birleşme ya da ittifak düşüncelerinin olmadığını belirtti.

İZMİR'İN İHMAL EDİLMİŞLİĞİNİ TELAFİ ETMEK İÇİN….

İzmir'e yapacağı ziyaretlerin giderek artacağını belirten Ali Babacan, İzmir ve merkezi hükümet arasandaki gergin mesafenin ortadan kalkmasının önemli olduğuna işaret ederek, “Bundan sonra daha sık ziyarette olacağız İzmir'de. Her ay genel merkezden bir heyetimiz İzmir'e gelecek. Ben de sık gelmek istiyorum. İzmir maalesef son dönemde 19 yıldır merkezi hükümetin radarından ve ilgisinden oldukça uzaklaşmış bir ilimiz. Büyük potansiyeli var. Merkezi hükümet ve İzmir arasındaki ilişkiler arasında negatif bir durum var. Bunu telafi etmemiz gerekiyor. İzmir'in ihmal edilmişliğini, Ankara'dan uzaklaştırılmış durumunu telafi etmek için yoğun şekilde İzmir'e daha yakın olmamız, daha sık gelmemiz gerekiyor. Bunu önemsiyoruz” dedi.

SİYASİ PARTİLERİN KAPATILMASI CEZA UYGULAMASI OLMAKTAN ÇIKARILMALI

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, HDP'nin kapatılma davasıyla ilgili düşüncesi sorusuna, “HDP'nin kapatılma davasının aslında kabul edildi Anayasa Mahkemesi tarafından, o ısrada canlı yayındaydım. Bana sorduklarında ilkesel duruşumu yineledim. Biz siyasi partilerin kapatılmasının bir ceza uygulaması olmaktan çıkarılması gerektiğini düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.

ÜLKENİN DIŞ POLİTİKASI YOK; ÜLKEYİ YAYIK AYRANINA ÇEVİRDİLER

Türkiye'nin ekonomik, sosyal, siyasal bir çok sorunla boğuştuğuna dikkat çeken DEVA Partisi Genel Başkanı Babacan, ülkenin tutarlı bir dış politikasının olmadığı düşüncesini paylaştı. Babacan, “Dış politikada eksen kayması değil ülkenin şu anda bir dış politikası yok. Sürekli zik zak yalpa bir öyle bir böyle. Cumhurbaşkanı Ey Batı, Amerika diyor. Haç hilal diyor. Geçenlerde de çıkmış biz geleceğimizi AB'DE Görmek istiyoruz diyor. Tutarlılık yok. ABD'den iyi dostumuz yokmuş meğer. Ey Biden oldu Dostum Biden. Zik zak, gel git, ülkeyi yayık ayranına çevirdiler. Bir kişinin şahsileştirilmiş duygu ve dürtüleriyle şekillendiriliyor” diye konuştu.

 

KONUŞMASININ SATIR BAŞLARI:

KANAL İSTANBUL'U ERTELEYİN, SULAMA SİSTEMLERİ YAPIN

Ege Bölgesi'nde bile suya ulaşmak için 250 metre kuyu kazmak gerektdiğini gördüğümde kaygılanıyorum. Tek bir damla suyun dahi değerini bilerek çalışmak ve sulama sistemlerinin ülkemizin dört bir yanına mutlaka yaygınlaşması gerekiyor. Bunun için de 22 milyar d olarlık yatırım gerekiyor. Bunun rahatlıkla tamamlanabileceğini düşünüyoruz. Kanal İstanbul'un dahi maliyetinin en az 20-60 milyar dolar olacağı sözkonusu. Bu projeyi erteleyin biraz diyoruz iktidara. Yaparlar yapmazlar ayrı bir şey.

13 TANE POLİTİKA ÜRETME MERKEZİMİZ VAR

Üçüncü çalışma alanı ülkemizin gündemi. Kimi zaman skandallar ve ortaya yayılan suç d uyurularıyla yoğun bir gündemi var ülkemizin. Güvenebilecekleri kaynaklardan olan biteni değerlendirme ve doğru bir perspektifi vatandaşlara sunabilmek de önemli bir çalışma alanımız. 13 tane politika üretme merkezimiz var. İyi analiz ve iyi çözüm üretmeye dayanan bir çalışma şekli yürütüyoruz.

YOĞUN TALEP VE BEKLENTİ ÜZERİNE DEVA'YI KURDUK

Ben ve daha önce AK Parti'de siyaset yapan arkadaşlarımız, yeni siyasi parti kurma kararı kolay olmadı. 2009 yılında ilk istifa mektubumu vermek istedim. 13 yıl sonuçta hükümette önemli konularda sorumluluk üstlendim. Sorunları görmeye başladığımızda ve ayrılmak istediğimizde, yakın dostlarımız, yanlışları önleme noktasında önemli bir fonksiyonunuz var, diyerek eleştirdi. Baktık ki yanlışları önleme noktasında imkanımız gücümüz olduğunu görünce karar verdik. Sessizce izledik önce. Sonra bunun büyük vebali olacağını düşündük. Yoğun talep ve beklenti üzerine DEVA Partisi'ni kurduk. İyi ki de yapmışız. 15 ay geçti, ihtiyaç çok daha büyüdü. Yoğun bir şekilde çalışıyoruz. Ülkemizin yarınlarına kilitlenmiş durumdayız.

GENÇLERİN ÜLKEYE OLAN GÜVENLERİ SIFIRLANIYOR

Videolarda ortaya dökülen ithamlar ülkemiz adına, gençlerimiz ve çocuklarımız için çok çok üzücü. Bu ülkeye olan güvenlerini sıfırlıyor. Suç örgütleri, mafya, çeteler uzunca süre ülke gündeminden düşmüştü. Belki sıfırlanmamışlardı. Bizim dönemimizde içişleri ve adalet bakanlığı tarafında iyi arkadaşlarımız oldu. Bu tür örgüt ve yapılarla asla diyalog yapmayacak türden arkadaşlarımızdı ve o d önemlerde göz açtırılmadı. Ne zaman ki dürüst ve ehil insanların sayısı azaldı, bu tür örgütlere yer açıldı. Bizler ayrıldıktan sonra 2015 sonrasında arttı. Bu videolarla yayın yapan şahıs şu andaki iktidar partisi lehine mitingler düzenliyordu. Menfaat çok büyük olunca ve paylaşılınca, özellikle siyaset ve üst düzey bürokrasi, maalesef yargı ve medya mensuplarını içine alacak şekilde olduğunda, korkunç bir menfaat alanı oluşuyor. Üç beş kişi kazanıp bütün toplum kaybediyor.

GÜNDEMİMİZDE DİĞER PARTİLERLE İTTİFAK YOK

Tamamen kendi özgün kimliğimizi oluşturuyoruz. Vatandaşlarımıza kendimizi anlatıyoruz. Bu çalışmaları partimiz için yapmalıyız. Kurulur kurulmaz bir torba içine girmek yanlış olur, varlık sebebini ortadan kaldırır. Diğer partilerle ittifak şu anda gündemimizde yok. Seçim kararı alındığında bakarız, yalnız mı hareket ederiz başka Bir şey mi yaparız onun kararını o zaman veririz.

İZMİR MERKEZİ HÜKÜMETİN RADARINDAN VE İLGİSİNDEN UZAKLAŞMIŞ BİR İLİMİZ

Bizim İzmir'e ilk ziyaretimiz iki günlük ziyaretti. İl başkanlığımızın açılışıyla startı vermiş olduk. Kemeraltı ve Karşıyaka'da esnaf ziyareti, stk'larla buluşmamızda kapsamlı bir program gerçekleştirdik. Bugün de artık kongrelerimize başlamış olduk. Yarın da Narlıdere kongremiz ve Balçova ziyaretimiz var. Bundan sonra daha sık ziyarette olacağız İzmir'de. Her ay genel merkezden bir heyetimiz İzmir'e gelecek. Ben de sık gelmek istiyorum. İzmir maalesef son dönemde 19 yıldır merkezi hükümetin radarından ve ilgisinden oldukça uzaklaşmış bir ilimiz. Büyük potansiyeli var. merkezi hükümet ve İzmir arasındaki ilişkiler arasında negatif bir durum var. bunu telafi etmemiz gerekiyor. İzmir'in ihmal edilmişliğini, Ankara'dan uzaklaştırılmış durumunu telafi etmek için yoğun şekilde İzmir'e daha yakın olmazı, daha sık gelmemiz gerekiyor. Bunu önemsiyoruz.

DEVA NEFRET EDENİN OLMADIĞI, SEVMEYENİNİN DE AZ OLDUĞU BİR PARTİ

Olumsuz hiçbir şeyle karşılaşmadık Kiraz ve Ödemiş'te. Partiyi sevenler ve sevmeyenler vardır siyasette. DEVA Partisi nefret edenin olmadığı sevmeyenin de çok az olduğu bir parti. Bu nimet bizim için. Genelde karşıt cephe vardır, bizim böyle karşıt cephemiz yok çok şükür. Tam tersine vatandaşların ilgisinden çok memnun olduk. Özellikle gençlerimiz oldukça sık yolumuzu kesti. Merak ediyorlar, soruyorlar. Çok sayıda genç arkadaşımızın yakından izlediğini öğrenmek beni çok mutlu etti.

KUTUPLAŞTIRICI, AYRIŞTIRICI DİLİN TERK EDİLMESİ LAZIM

Partili cumhurbaşkanlığı sisteminin en büyük sıkıntı alanlarından birisi diğer parti genel başkanlarını bir rakip ve hısım, neredeyse düşman olarak görmesi. Siyasette taraf olduğunuz zaman o ülkede hukuk devletinden ve adaletten bahsedilemez. Dolayısıyla çok acil bir şekilde devleti ve ülkeyi yönetenlerin bu nefret dilinden sıyrılmaları gerekiyor. Siyasal şiddete alan açıcı, neredeyse hoş gören bir tavırda meseleleri ele almalarını da terk etmeleri gerekiyor. Daha bugünler iyi günler diyecek kadar bir ülkenin cumhurbaşkanı, bir siyasi partinin genel başkanıyla ilgili değerlendirmelerde bulunuyorsa can ve mal güvenliğinden bahsetmek mümkün değil. Bu görevinin ona yüklediği sorumluluğun bilinciyle hareket etmek lazım. Çağrımız, bu kutuplaştırıcı, ayrıştırıcı siyaset dilinin bir an önce özellikle ülkeyi yönetenlerin bu dili terk etmesi.

CUMHURBAŞKANI SAHİP ÇIKIYOR VE YARGI BİRŞEY YAPAMIYOR

1990'larda Susurluk olayı yaşandı. Bir arabanın içinden bir siyasetçi, bürokrat ve suç örgütü lideri çıktı. Nasıl olur da bu üç kişi aynı arabaya girer diye o dönemin içişleri bakanı istifa etmek zorunda kaldı. DDK soruşturma başladı. Mecliste soruşturma kuruldu. Herkes seferber oldu. Şu ortaya atılan iddialara bakın. Merkezinde de içişleri bakanı var ve hiçbir şey yapılmıyor. Yani bu ülkenin güvenliğinin, iç güvenliğinin sorumluluğunu üstlenen kişiyle ilgili iddia var iken, cumhurbaşkanı sahip çıkıyor ve yargı Bir şey yapamıyor. Ne bekleyebilirsiniz ki? Olması gereken hiçbir şey olmaz. Bu tür durumlarda derhal ayrılmak gerekiyor, soruşturmanın selahati açısından. Bu iddiaların araştırılması için bağımsız yargı gerekiyor. Koskoca yanlış bir resim var zaten ortada.

ÜLKEMİN DÜNYADA BÖYLE ANILMASINI İSTEMEM

Öyle anlaşılıyor ki ABD'de bir yargı sürecinin işlediği bir mesele. O iddianamede kamuoyuna açıklanmış durumda. Orada da bir sürü iddia ve ithamlar var. dolayısıyla diğer meseleyle yani Rıza Sarraf meselesiyle ne kadar benzeşir ya da ayrışır. Ortak payda şu olabilir; bu vakalara baktığınız zaman Türkiye ayağında mutlaka bir menfaat paylaşması var. Rüşvet ve yolsuzlukların saçıldığı konular oluyor, bu bizi üzüyor. Ülkemiz adına hem çok üzücü hem çok kaygı verici. Bunların hepsi iddia ve itham. Yargı süreci nihayete ermeden kesin hüküm vermek zor. Kendimizi yargı yerine koyup hüküm ortaya koymak doğru değil. Ama Türkiye'nin mafyayla, çeteyle, yolsuzluklarla anılan bir ülke olması, aynı zamanda uyuşturucu trafiği ile ilgili birçok iddia da var, narko devlet deniyor bunlara, ben ülkemin dünyada böyle anılmasını istemem. İnşallah biz kimseye göz açtırmayız. Dürüst ve işin ehli kadroların görevlendirilmesi gerekiyor. Bu tür arkadaşlardan bir yapıyı kurduğunuzda hem siyasi hem üst düzey bürokrasiyi böyle oluşturduğunuzda zaten alan bulamazlar. Sıfırlanmaz. Ama minimize edilir, alanları daraltılır. Bu ancak güçlü bir siyasi irade ile olur. Yoksa bana yakın, bana uzak olan suç örgütü. Adam çıkıp miting yapıyor. Bir siyasi lider böyle düşünmeye başlarsa bunun sonu kötü olur. Siyasi liderin desteğinin sadece ve sadece halktan olması lazım. Para ve güç sahiplerinin desteğiyle bir hükümet yürür hale geldiyse zaten onun bitme zamanı da gelmiştir. Artık dönülmez ufukların akşamındayız. Dönülmez akşamın ufkundayız.

PARTİ KAPATILMASININ CEZA UYGULAMASI OLMAKTAN ÇIKARILMASI GEREKİYOR

HDP'nin kapatılma davasının aslında kabul edildi Anayasa Mahkemesi tarafından, o ısrada canlı yayındaydım. Bana sorduklarında ilkesel duruşumu yineledim. Biz siyasi partilerin kapatılmasının bir ceza uygulaması olmaktan çıkarılması gerektiğini düşünüyoruz. Yani suçu olan varsa, bu şiddet olur, şiddeti teşvik olur, terör suçu olur, nefret suçu olur, suç unsuru olan konular varsa, kişilerin tarafsız ve bağımsız yargı süreçlerinden sonra bu yaptırımlarla karşı karışya bırakılması gerektiğini düşünüyoruz. Milli Selamet, Refah, Fazilet, bir yandan da HDP ve onun çizgisinin daha önceki dönemlerden beri geldiği partiler. Tüzel kişilik oluşturmak, tabela asmak zor iş değil. Kapatıyorsunuz, bir başkasını açıyor. Sonuç da alınamıyor. Parti kapatmakla hedeflenen neyse bugüne kadar gerçekleşmedi. Yakın siyasi tarihe baktığımızda parti kapatma meselesinin kapanması lazım. Hatta Erdoğan, öyle bir düzenleme yapılmalı ki, partilerin kapatılması teklif bile edilemez olsun şeklinde. İş dönüyor dolaşıyor farklı noktaya geliyor. Biz ilkesel duruşumuzu hiç bozmadık. Bunun yanlış olduğunu söylüyoruz. Şiddet içinde oldularsa, terör eylemi hazırlığı ya da örgüt aidiyeti içinde oldularsa bununla ilgili yaptırım, ceza neyse uygulanmalı. Ama tüzel kişileri ayırmak lazım. Maalesef PKK terör örgütü gerçeği var. mücadelenin önemli olduğunu düşünüyoruz. Terör örgütüyle de sonuna kadar mücadele edilmesi gerektiğini biz zaten düşünüyoruz. Dolayısıyla örgütle mücadele ayrı bir konu. Siyasi diyalogla, diplomasiyle ve gerekli her t ürlü aracı kullanarak örgütü yanlızlaştırmasının önemli olduğunu düşünüyoruz. Fakat Türkiye şu anda kendisi yalnızlaşmış durumda. Şu anda terörle mücadelede başarı diye ortaya konulan t abloda, onları etkisiz hale getiriyoruz. İyi de örgüt var mı, var. ırak ve Suriye'deki varlığı devam edi yor mu? Ediyor. Bununla ilgili gerekli adımları atmadığınız sürece başarılı olamazsınız. Teröristleri devre dışı bırakmak, etkisiz hale getirmekle yetmiyor. Gerekli ama yeterli değil. Daha kapsamlı bakılması lazım. Terör örgütünün ülkedeki siyasetin üzerindeki gölgesinin kalkması gerekiyor. Bu ülkenin sorunlarının çözümünün meşru, demokrat zeminde aranmalı. Onun için zaten DEVA'yı kurduk.

TÜRKİYE ÇARESİZ DEĞİL, BU İKTİDARA MAHKUM DEĞİL

Seçmenler şu anda oldukça kararsız. Bir yandan iktirar partisini ilgi ve destek hazırlanırken, bu vatandaşlar hemen yeni bir adres belirlemiyor kendilerine. Bi yandan yeni partilere bakacaklar, bir yandan eski partilere bakacaklar ve bir tercih ortaya koyacaklar. Siyasette yeni tercihlerin ortaya çıkması önemli. Türkiye çaresiz değil, bu iktidara mahkum değil. Vatandaşların alternatifleri var. DEVA Partisi de bu ülkeyi yönetmeye kadro ve plana sahip. Bir sonraki seçimlerde Türkiye artık bambaşka bir atmosferde seçime girecek. Bu ülke yeniden ayağa kalkabilir hissiyatının toplumda daha genişlediğini hep beraber göreceğiz.

TÜRKİYE'NİN DIŞ POLİTİKASI YOK, ÜLKEYİ YAYIK AYRANINA ÇEVİRDİLER

Dış politikada eksen kayması değil ülkenin şu anda bir dış politikası yok. Sürekli zik zak yalpa bir öyle bir böyle. Cumhurbaşkanı Ey Batı, Amerika diyor. Haç hilal diyor. Geçenlerde de çıkmış biz geleceğimizi AB'DE Görmek istiyoruz diyor. Tutarlılık yok. ABD'den iyi dostumuz yokmuş meğer. Ey Biden oldu Dostum Biden. Zik zak, gel git, ülkeyi yayık ayranına çevirdiler. Bir kişinin şahsileştirilmiş duygu ve dürtüleriyle şekillendiriliyor. Nasıl olmalı? Bu çok çabuk düzelir. Yeni bir siyasi iktidarının dış politikasının açıkça ortaya konması ve kararlılıkla uygulanmasıyla hemen düzelir. Milli çıkarlarımız tabiki önemli. Ama bunu yaparken ilkeler ve değerler bazında bunu yapmak gerekiyor. Sadece çıkarlarla hareket ederseniz itibarınız olmaz. Bir insanlık dramı varsa, orada derhal adım atmak gerekir. O noktada bizim çıkarımız derseniz orada ilkesel duruş olmaz. İnsani değerlerden taviz vermemek gerekiyor. Demokrasiyi, temel hak ve özgürlükleri önemsiyoruz.

AMERİKA İLE GÖRÜŞME İÇİN AYLARCA TELEFON KUYRUĞUNDA BEKLENDİ

Taraf olmak üzerinden üretilen bir siyaset var. hükümet uzunca süre düşman çok razı olun dediler. Kendi kötü yönetimlerinin faturasını yıkmaya çalıştılar. Ben üzülüyorum, bu ülkenin itibarı açısından üzülüyorum. Amerikan başkanı ile ilk görüşme Nisan ayında oldu. Aylarca zaman gçeti, telefon kuyruğunda beklendi. Soykırım ifadesini kullanmayı biz engellemiştik, büyük bir diplomasi zaferiydi. Aradığı zaman da artık soykırım olarak nitelendiriyoruz dedi telefonu kapattı. 12 dakika yüz yüze derdini anlatmak için haftalarca basın organları görüşme olacak diye bunu anlattılar. Kim daha Amerikancı yarışı yaptılar. 1 Mart tezkeresinde sayın Erdoğan Amerikancı idi dediler. Bunlar ülkenin itibarına büyük zarar veriyor.

BAŞKA BİR PARTİYLE BİRLEŞMEKMİŞ, İTTİFAKMIŞ KESİNLİKLE BÖYLE BİR GÜNDEMİMİZ YOK

Partimize farkındalık gittikçe artıyor çok şükür. Özellikle son haftadaki programlarımızda da görüyorum, gittiğimiz her yerde ilginin seviyesi artmış durumda. Trendimiz istikrarlı bir şekilde yükselecek. Laf üretmekle siyaset olmaz. Biz aynı zamanda iş üretiyoruz. Herhangi ibr siyasi partiyle birleşmekmiş ittifak mış kesinlikle böyle bir gündemimiz yok. Bugün biz kendi işimize bakıyoruz ve emin adımlarla çizdiğimiz yolda yürüyoruz.

 

Demokrat Gündem