MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’den terör örgütü PKK için ikinci açılım geldi. Bahçeli, “Suça karışmamış, silahlı eylemde bulunmamış kim varsa gelip ailesine kavuşmalı. Siyaset yapılacaksa silahların tamamı yakılmalı.” çağrısını yaptı. Bahçeli, ‘Terörsüz Türkiye’ komisyonu üyesi milletvekillerinin İmralı’ya giderek yüz yüze bir görüşme gerçekleştirmesi önerisinde bulundu.
SERDAR ÖKTEM SORUSUNA SESSİZ KALDI
Bahçeli, dün Zincirlikuyu’da öldürülen Sinan Ateş cinayeti sanıklarından MHP’li avukat Serdar Öktem’in öldürülmesine ilişkin soruya ise cevap vermedi.
ÇOK KONUŞULAN FOTOĞRAF İÇİN İLK AÇIKLAMA
Bahçeli partisinin grup toplantısında konuştu. Bahçeli, “Yeni yasama yılının açılış oturumunda sudan bahaneleri öne sürerek katılmayan, sayın Cumhurbaşkanımızın konuşmasına tahammülsüzlüğün yanında, aziz milletimizin iradesine saygısızlıkta üst faza geçen CHP gene baltayı taşa vurmuştur.” ifadesini kullandı.
Bahçeli’nin konuşmasından başlıklar şöyle:
TBMM demokrasinin can damarıdır. TBMM, boykot ve protestolara sahip olacak, ucuz ayak oyunlarına alet edilecek bir yer değildir.
Yeni yasama yılının açılış oturumunda sudan bahaneleri öne sürerek katılmayan, sayın Cumhurbaşkanımızın konuşmasına tahammülsüzlüğün yanında, aziz milletimizin iradesine saygısızlıkta üst faza geçen CHP gene baltayı taşa vurmuştur.
CHP’Yİ HEDEF ALDI
1 Ekim 2025 tarihinde Meclis’in açılışı özel oturumunun hemen ardından TBMM Başkanı’nın davetine icabet eden parti genel başkanlarının yan yana oturmaları cepheleşmeden muzdarip milletimizi gerçekten umutlandırmıştır.
Özgür Bey’in malum o fotoğraf karesiyle ilgili söz ve temelsiz eleştirileri içten içe derinleşen kıskançlığın alegorik şifresidir. O fotoğraf Türkiye’nin fotoğrafıdır.
CHP’nin içine girdiği korku tünelinin, çırpındıkça battığı yolsuzluğun elbette siyasi sonuçları olacaktır. Özgür Özel’in partisinin ve şahsının ne kadar meşru çizgide durduğuna bakması gerekir.
BM’de Dünya Türkiye’yi konuşmuşken CHP freni boşa almış şarambole yuvarlanmıştı. Bu CHP’den hiçbir halt olmaz olamaz. Mahkeme kapılarına yüz sürmeleri kendi iç meseleleridir. Mahkeme kararları, YSK çıkışları, karşılıklı çıkışlar bölünme eşiğindeki CHP’yi gün yüzüne çıkarmaktadır. Tüm taraflar CHP’lidir. CHP’de kılıçlar çekilmiştir.
İDDİANAME ÇAĞRISINI YİNELEDİ
CHP’den belediyelerde dönen gayri meşru ilişkilerin hesabını vermesi şarttır. Türk yargısına güvenimiz tamdır. İddianameler bir an önce tamamlanmalı. Adil yargılamanın sürecinin derhal başlaması da samimi dileğimizdir.
Filisin devleti kabul edilmeli, BM’ye tam üye yapılmalıdır. Sumud filosundakilerin Türkiye’ye getirilmesi bir başarıdır ve emeği olanlar tebrik edilmelidir. BM genel kurulunda Filistin’i tanıyan ülkelere teşekkür ediyorum. Hamas terör örgütü değildir, teröre başvuran asıl haydut İsrail’dir. Hamas bir direniş örgütüdür. Plana Hamas’ın yeşil ışık yakması memnuniyet verici ama süreç zorlu ve tuzaklarla dolu. Savaşın sonlanması ve Hamas’ın kapı aralaması için adres Mısır’dır. Trump Netanyahu ile görüşmeden önce Türkiye ve diğer ülkeler ile toplantı düzenledi. Bu toplantıda Gazze planında değişiklikler yapıldığı açıklanmıştır. Gazze zincirlerinden kurtarılmalıdır. Önerdiğimiz bölge ülkelerinin teşebbüsü ile kurulacak Kudüs paktı anlam kazanacaktır. Bir an önce ateşkes ilen edilmeli ve Siyonist barbarlık işgal ettiği yerlerden çekilmelidir. BM genel kurulunda İspanya başbakanı tarih sessiz kalanları yargılayacaktır demişti ve haklıydı. Ne yazıktır ki 57 İslam ülkelerinden biri de bu kararlı duruşu sergileyememiştir. Akan kan durmalı. iki devletli çözümden başka yol kalmamıştır. 1967 sınırlarında Filistin devleti kabul edilmeli ve BM’ye de katılmalıdır.
TERÖRSÜZ TÜRKİYE SÜRECİ
Terörsüz Türkiye sürecinin yeni bir diriliş momenti olacağına inanıyoruz. Ön yargıların düğümlerini çözmek istiyoruz. Milletimiz terörsüz Türkiye’nin arkasındadır.
“TÜRKİYE KUTLU DOĞUM ARİFESİNDE, SANCILARI OLABİLİR”
Türkiye kutlu doğum arifesindedir. Rahatsız olan varsa bir karanlık içindedir.
Bu doğumun sancıları olabilir, yanlış anlamalar olabilir, bazen sinirler de gerilebilir. Hatta temaslar zayıflayarak mesafeler açılabilir. Sabır, sebat ve soğukkanlılıkla, vatan ve millet sevgisinde buluşmamız, aydınlık geleceğe yürüme kararlılığımız her sorunla başa çıkmaya kafidir. Yeter ki samimiyet ve dürüstlük rotasından ayrılmayalım. Dağılmamızı ve bölünmemizi kurgulayan koalisyona kardeşçe göğüs gerelim.
Komisyon faal haldedir, toplumun her kesimi ile istişarelerini sürdürmektedir. 13 toplantı yapılmıştır. İhtiyaç duyulan siyasi ve hukuki düzenlemelerin yapılabilmesi için geniş ve gerçekçi mutabakat ve müzakere zemini oluşmalı.
Terörsüz Türkiye, kucaklaşmanın sadırdan satıra, kuvveden fiile, retorikten pratiğe, düşünceden eylem ve erdem safhasına geçişini simgelemektedir.
Türk ile Kürt arasına saçılmak istenen emperyalizm menşeli nifak tohumlarının çürütülmesi, bu kutlu kardeşlik hukukunun arasına dikilmek istenen ayrımcılık bariyerlerinin yıkılıp atılması “Terörsüz Türkiye” hedefinin asıl ve esas amacıdır.
Nitekim amaç hasbidir, harbidir, haysiyetlidir ve hakikat temeline dayalıdır. Bakınız, Kürt kardeşlerimin terörle uzaktan yakından bağ ve bağlantısı yoktur.
“SUÇA KARIŞMAMIŞ KİM VARSA AİLESİYLE KUCAKLAŞMALI”
Farklı saik ve sebeplerle aldanıp kandırılan, fakat suça karışmamış, silahlı bir eylemde bulunmamış kim varsa gelip ailesiyle kucaklaşmalıdır.
“SİLAHLARIN TAMAMI YAKILMALI”
Silah varsa siyaset yoktur. Siyaset olacaksa, siyaset yapılacaksa silahların tamamı yakılmalıdır.
Bizim kaybına göz yumacağımız, heba ve israf edeceğimiz tek bir insanımız yoktur. Türkiye Cumhuriyeti haşmetlidir, bunun yanında şefkatlidir. Cumhuriyet’in yeni yüzyılında milli birlik ve dayanışma ruhumuzun gücüne güç katmamız gerekmektedir.
Nitekim Kürt kardeşlerimin fazilet ve feraseti iç ve dış komploları püskürtecek seviyededir. Biz hep birlikte Türkiye’yiz, hepimiz Türk milletiyiz.
Ayrılıkçı emeller, ayrımcılığı tahrik ve teşmil eden entrikacı hevesler çöpe atılacaktır. Bu coğrafyada var olmanın, hür ve müstakil yaşamanın gerek ve yeter şartı da budur.
Enginde yolunu şaşırmış, zahiresi tükenmiş, üstelik güvertesi su almaya başlamış bir geminin yolcuları olmaya ne niyetimiz ne de merakımız vardır.
Unutulmaması gereken bir husus da şudur: Durmadan taşan ve kaynayan bir ruha malik aziz milletimizin kanının döküldüğü her yerde yeni bir dünyanın filizleri yeşermiştir.
Millet olmak demek; mihnet ve melanete yüz çevirmek, kültür, demokrasi ve tarih sacayağında bayraklaşmak demektir.
Türk’üyle Kürdü’yle, Alevi’siyle Sünni’siyle Türk milleti çok şükür bunu başarmıştır. Kürt kardeşlerim terörün en fazla ceremesini çeken, bedelini en çok ödeyen, ağır sonuçlarına ziyadesiyle katlanan hazin ve hüzün dolu bir maziye sahiptir.
Bu maziyi parlak bir gelecekle tamir ve telafi etmek öncelikli sorumluluğumuzdur.
Ahlakta biriz, akılda biriz, anıda biriz, acıda biriz, duada biriz, cephede biriz, bağda biriz, bahçede biriz, tarlada biriz, camide biriz, cemevinde biriz, tarihte biriz, gelecekte de bir olmanın hedefindeyiz; o zaman biri ikiye bölmek, biri ikiye ayırarak örselemek kimin harcı, kimin haddidir?
“PKK’NIN KURUCU ÖNDERLİĞİ ELİNİ TAŞIN ALTINA KOYMUŞTUR”
Eğmeden bükmeden söylemeliyim ki, PKK’nın kurucu önderliği elini taşın altına koymuştur. 27 Şubat Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’nın hitamında PKK 12 Mayıs’ta silah bırakmış ve örgütsel varlığını lağvetmiştir.
“SDG/YPG HENÜZ SİLAH BIRAKMAMIŞ”
11 Temmuz’da bir grup PKK’lı silahlarını yakmıştır. Ne var ki Suriye’nin kuzey doğusunda tesir alanı bulunan SDG/YPG henüz silah bırakmamış, 27 Şubat İmralı çağrısına riayet etmemiştir.
Halbuki İmralı’nın çağrısı PKK’nın yanı sıra bölücü terörün tüm bileşenlerini kapsamaktadır. En azından bizim anladığımız böyledir, yorumumuz bu doğrultudadır.
“PKK’NIN KURUCU ÖNDERLİĞİ SDG/YPG’YE YENİ ÇAĞRIDA BULUNMALI”
Beklentim şudur: PKK’nın kurucu önderliği SDG/YPG’ye direkt aynı mahiyet ve muhtevada bir çağrıda bulunarak, Şam yönetimiyle imzalanan 10 Mart tarihli mutabakata uyulmasını istemelidir. Esad rejiminin devrilmesinden sonra ilk kez yapılan Halk Meclis’i seçimlerinin demokratik istikrar içinde yeni dönemin, yeni siyasi ve toplumsal mekanizmanın ağırlık merkezi olması yönünde fikir birliği hasıl olmuşken; Rakka, Haseke ve Süveyda’nın bunun dışında kalması 10 Mart Mutabakatının ruhuyla çelişmektedir.
“KOMİSYON İMRALI’YA GİDEREK YÜZ YÜZE GÖRÜŞME SAĞLAMALI”
Gerekirse Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nda görev yapan milletvekillerinden bir grup İmralı’ya giderek yüz yüze görüşme sağlamalı, mesajlar ilk ağızdan alınmalı ve kamuoyuyla paylaşılmalıdır.
Bunda çekinilecek bir husus görmüyorum. Bizi bağlayan açıklama 27 Şubat İmralı açıklamasıdır. Bu açıklamanın güncellenerek daha detaylandırılması ve çerçevesinin genişletilmesi hayırlı gelişmelere yol açacaktır.
Terörsüz Türkiye, tereddütsüz Türkiye’dir. Terörsüz Türkiye, güçlü ve güvenli Türkiye’dir. Terörsüz Türkiye, muasır ve müreffeh Türkiye’nin müjdesidir.
“ŞEHİT AİLELERİMİZ VE GAZİLERİMİZ KAYGILANMASIN”
Terör sorununu çözeceğiz, bölücülük damarını kesip atacağız. Siyasi, ekonomik ve hukuksal reformlarla toplumsal ahenk ve adaleti inşallah tam manasıyla inşa edeceğiz. Şehit ailelerimiz kaygılanmasın. Gazilerimiz korkuya kapılmasın. Onların başlarını kesinlikle öne eğdirmeyeceğiz.
“PAZARLIK İÇİNDE DEĞİLİZ”
Pazarlık içinde değiliz. Al-ver sürecine tamamıyla kapalıyız. Türkiye’nin egemenlik hukukunu, Cumhuriyet’in kurucu ve kuruluş felsefesini zayıflatacak hiçbir yanlışın içinde Cumhur İttifakı olarak yer almayız, alamayız, almayacağız.
Maksadımız milli birlik ve kardeşliğimizi, bunun yanı sıra iç cephemizi tahkimini ve taçlanmasını sağlamaktır.
Yaşasın Türk milleti. Yaşasın ve payidar olsun Türkiye Cumhuriyeti.