Deprem süreci ve sonrası ile eski yapıların en fazla olduğu ve depremden en çok etkilenen ilçelerden biri olan Karşıyaka Belediyesi Başkanı Cemil Tugay ile deprem sonrası, kentsel dönüşüm, 2022 yılı öncelik ve çalışmaları hakkında bir söyleşi gerçekleştirdik.
Sorunlar ve vatandaşların talepleri hakkında ayrıntılı açıklamalarda bulunan Başkan Cemil Tugay, kentsel dönüşümle ilgili iki yasanın da ilçe belediyelerine yetki vermediğini vurgulayarak, “Büyükşehir belediyesine de bakanlığın izninde bir yetki veriliyor. Dolayısıyla herşey bakanlığın ve merkezi yönetimin elinde. Bizim elimizde olan hiçbir şey yok. Bugün bize bu anlamda yetki verse hükümet, biz ona göre kendimize rezerv alanı da bulabiliriz, buralarda kentsel dönüşüm projeleri de yapabiliriz. Dolayısıyla insanların daha güvenli konutlarda yaşamasını sağlayacak alternatif çözümler üretebiliriz. Ama hiçbir imkan vermiyorsunuz, yetki vermiyorsunuz, para vermiyorsunuz, herhangi bir kolaylaştırıcı hiçbir şey içinde değilsiniz, ama buyrun yapın diyorsunuz. Yani elini, kolunu, ayağını bağladığınız bir insanın bir şey yapmasını istiyorsunuz. Çok büyük bir kandırmaca” dedi.
DEMOKRAT GÜNDEM-İzmir Depremi sonrası kentin ana gündem ve tartışma maddesi haline gelen kentsel dönüşüm, depremzedelere sağlıklı konut üretimi, ağır ve orta hasarlı binaların yenilenmesi, Dünya Bankası'ndan sağlanan ancak Hazine onayı verilmediği için alınamayan 332 milyon dolarlık kentsel dönüşüm kredisi hakkındaki iktidar ve muhalefet parti temsilcileri ile belediye başkanlarının karşılıklı eleştiri ve açıklamaları sürüyor.
İktidar partisi yetkili ve temsilcileri sık sık İzmir'in kentsel dönüşüm çalışmalarında geride kaldığı, depremzedelere yönelik konut üretimi yapılmadığı eleştirisini yöneltiyor.
DEPREM SONRASINDA EVİ YIKILIP DA AYNI EVİ YAPMAK İSTEYENLERE HİÇBİR DESTEK VERİLMEDİ
Deprem sonrasında bakanlığın depremde evleri yıkılanlara yerinde evlerini yenilemeleri konusunda hiçbir destek vermediğini belirten Karşıyaka Belediye Başkanı Cemil Tugay, “Deprem iki şeye neden oldu. Bir, bazı evlerde yıkıma ve ciddi hasara neden oldu. Bir de insanlarda korkuya neden oldu. Bizim binamız sağlam değil, yıkıp yeniden yapmamız gerekir diyen insanların davranışlarını tetikledi. Dolayısıyla hızlı bir şekilde riskli yapı kararı aldırıp, ondan sonra evini yenilemek isteyen insanlar var. Bakanlık bu süreçte depremde evi yıkılanlara, yerinde tekrar aynı evi yapmaları konusunda hiçbir destek vermedi. Tam tersine katları düşürmek, dolayısıyla bazı insanların orada tekrar ev sahibi olmalarının engel olunması gibi bir şey ortaya çıktı” dedi.
NEDEN BÖYLE KARAR ALINIYOR?
Depremzedeler için kent dışında toplu konut alanı yapmanında çözüm olmadığını kaydeden Başkan Cemil Tugay, “Bu arada onlara da çözüm olarak şehrin aslında oldukça dışında yeni bir yerleşim alanında toplu konutlar yapmak ve bunları uzun vadeli kredilerle satmak konusunda vaatlerde bulundu. Birincisi, herkesin ihtiyacını karşılayacağı, insanların tercih edeceği bir çözüm yolu olmadı bu. İkincisi, reel bir yol da izlenmedi. Şunu anlamakta zorlanıyorum, orada 40 katlı bina var. İnsanların sekiz kattan beş kata düşürülmesi varken burada neden böyle karar alınıyor? Bugünkü mühendislik bilgileri dahilinde biliyoruz ki, yeterli zemin çalışması yaparsanız yüksek binalar yapabiliyorsunuz. Bu aslında şöyle bakılmalı diye düşünüyorum; yeniden orada bir yapılaşmaya izin verilecekse, insanların talepleri bu yönde ise, ya da tersi açıdan bakmak gerekirse, 'ben buradan gitmek istiyorum, bana yer bulun' demiyorsa insanlar, orada tekrar yaşamaya devam etmek istiyorsa, o zaman onların mağdur olmayacağı şekilde plan-proje yapmalı ve çözümler üretmeliydik” değerlendirmesini yaptı.
İNSANLAR NEDEN EMSAL ARTIŞI İSTİYOR, NEDEN AFET BÖLGESİ İLAN EDİLMEDİ?
Depremin ardından İzmir'de özellikle depremden ağır etkilenen bölgelerin afet bölgesi ilan edilmemesi eleştiren Karşıyaka Belediye Başkanı Tugay, “İşin sıkıştığı nokta şu; insanlar niye emsal artışı istiyorlar? Neden emsal artışı ister noktaya geldiler? Çünkü evlerini yeniden yaptırırken ödemeleri gereken fark ücretini ödemeye güçleri yetmiyor. Şimdi diyebilirsiniz ki, insanlar arabasını yenilerken, nasıl üzerine para koyuyorsa, bunun gibi evini yenilerken de parasını verecek, yeni ev zaten daha değerli olacak, bu parayı karşılar. Ancak burada depreme bağlı bir hasar yaşamış evlerden bahsediyoruz. Bu kadar kötü bir deprem yaşadığımız halde afet bölgesi ilan edilmemiş. Bundan kaçınılmış bir alandan bahsediyoruz. Rize'de olduğunda orası afet bölgesi ilan edildi. Yani bir yerde afet olduğu zaman orayı afet bölgesi ilan etmelisiniz. Bunun tartışılmaya açık bir tarafı yok. Bu bölge afete maruz bir bölge. Çok sayıda ev ağır, orta hasar gördü, yıkılan binaları ve yaşanan acıları da biliyoruz. Böyle bir durumda afet bölgesi ilan edilmeliydi, insanların zararları tam karşılanmalıydı. Burada yeniden o binaları orada yapmalıydılar ve insanlara aynı şekilde teslim etmeliydiler. Yani aslında benim önerim ve tercihim, hibe olması şeklinde olması. İnsanların zaten orada evleri vardı. Yeni ve sağlam binalar yapılıp insanlara teslim edilecekti. Bu konuda hükümeti ne tuttu, ne engelledi bilmiyorum. Şimdi deprem bir doğal afet. Burada binaların DASK sigortası dahil, devletin alması gereken önlemler konusunda bir yetersizlikten bahsediyorsak, ki 1998 yılından önceki geçerli bina yapım yönetmeliğinin depreme dayanıklılık konusunda standardı karşılamadığını biliyoruz. O yüzden o yıllardaki binalar sorgulanıyor, daha eski binalar. Bu durumda sorumluluk alması gereken devlet. Bu hepimizin vicdanını da rahatlatacak Bir şey olurdu. Pek çok konuya para ayrılabiliyor. Bunların neler olduğunu söylemeyeceğim ama özel harcamalar, konutlar, saraylarla ilgili harcamalar gibi. Bunlara para bulunabiliyorsa buna da para bulunabilirdi” eleştirilerini yöneltti.
SORALIM BAKALIM KAÇ KİŞİ ORADA YAŞAMAK İSTİYOR
Vatandaşların emsal artışını neden istediğinin de sorgulanması gerektiğini vurgulayan Başkan Cemil Tugay, “İnsanlara soralım bakalım kaç kişi yeni yapılan konutların olduğu yere gitmek, orada yaşamak istiyor. O evler nasıl evler? Eski evlerini karşılayan yerler mi? Neden eski evlerinin olduğu aynı yerde yapıp vermedik? Gidip dağ başlarına ev yaptık. Ayrıca güvenli bölgede sosyal konut ihtiyacımız varsa, yeni konut alanları üreteceksek, rezerv konut ihtiyacını karşılamak için yapacaksak yapalım. Bu ayrı bir projedir. Ama oradaki insanları mağdur edip, arkasından dağ başına rezerv konut adı altında yerler yapıp ondan sonra da ben sizin sorununuzu çözdüm deyip, üstelik bilmem kaç yıl kredi geri ödetip demek, doğru bulmuyorum. Burada çözümü bu yoldan değil de şehrin nüfus yoğunluğunu arttıracak, zaten trafik-otopark-yeşil alan-sosyal donatı alanı sorunu olan, eksiği olan bir şehre yeni ilave nüfus, dar alana daha fazla nüfus ekleyecek kararları aldırtarak çözmeye çalışmak bence çok yanlış” ifadelerini kullandı.
HERŞEY BAKANLIĞIN VE MERKEZİ YÖNETİMİN ELİNDE VE…
Kentsel dönüşümle ilgili iki yasada yetkinin Bakanlıkta olduğunun altını çizen Başkan Tugay, “İki tane yasa, kentsel dönüşümle ilgili, yetki tanımlıyor. Biri 6306, birisi de 5393 sayılı yasalar. Bunlarda ikisinde de yetki kesinlikle ilçe belediyelerinde değil. Büyükşehir belediyesine de bakanlığın izninde bir yetki veriliyor. Dolayısıyla herşey bakanlığın ve merkezi yönetimin elinde. Bizim elimizde olan hiçbir şey yok. Kentsel dönüşüm nedir? Bir alanı planlamaktır. Bir yapıyı yıkıp yeniden yapmaya kentsel dönüşüm diyemeyiz. Bu, binanın yenilenmesidir. Bununla ilgili gerçekten samimi olarak belediyelerin Bir şey yapmasını isteyen varsa, önce bununla ilgili kanunu belediyelerin önünü açacak, uygulamalarını kendilerinin yapabileceği şekle getirsinler” çağrısında bulundu.
HÜKÜMET YETKİ VERİRSE REZERV ALANI DA BULURUZ DÖNÜŞÜM DE YAPARIZ
“Bugün bize bu anlamda yetki verse hükümet, biz ona göre kendimize rezerv alanı da bulabiliriz, buralarda kentsel dönüşüm projeleri de yapabiliriz. Dolayısıyla insanların daha güvenli konutlarda yaşamasını sağlayacak alternatif çözümler üretebiliriz. Ama hiçbir imkan vermiyorsunuz, yetki vermiyorsunuz, para vermiyorsunuz, herhangi bir kolaylaştırıcı hiçbir şey içinde değilsiniz, ama buyrun yapın diyorsunuz. Yani elini, kolunu, ayağını bağladığınız bir insanın bir şey yapmasını istiyorsunuz. Çok büyük bir kandırmaca” diyen Karşıyaka Belediye Başkanı Cemil Tugay, şu açıklamaları yaptı: “İnsanların bu konulardaki bilgi eksikliği ve bilinçsizliğinden faydalamayı amaçlayan bir politika. Aslında genel olarak son yıllarda hepimizin maruz kaldığı şey bu. İnsanları bir konuda bilgi sahibi olmadıkları bir konuda, söylemler, algı çalışmaları üzerinden bir şey empoze ediliyor. Teknik konular. İnsanlara bunu anlatmak için özel zaman, özel mekan, özel bir teknikle anlatım gereken konular bunlar. İnsanlar maalesef bunu yapamıyor. Anlatacak o kadar çok konu var ki.”
MERKEZİ HÜKÜMETTEN GELEN KOMİK ORANLARLA…
Başkan Cemil Tugay, iktidarın yerel yönetimleri güçlendirme gibi bir kaygısının olduğuna inandığını da vurgulayarak, Karşıyaka Belediyesi üzerinden belediyelere aktarılan kısıtlı kaynaklar hakkında bilgiler verdi. Tugay, “Karşıyaka Belediyesi'nin bütçesi diyelim. Nedir, bu bütçe nasıl oluşur, bu bütçeye kaynak nereden geliyor, o para nereden geliyor, merkezi hükümet bize ne veriyor? Komik bir şekilde 660 milyon liralık bütçemizin bu ay gelen 8 milyon lira, bu civarda para geliyor aylık, çarparsanız 12 ile 96 milyon lirası vergiden bize pay düşen, merkezi hükümetin verdiği destek bu sadece. Karşıyaka gibi 350 bin insanın yaşadığı bir yerde bu kadar küçük bir parayla bir sürü şi yapmamız bekleniyor. Sistemde yerel yönetimlerin elini kolunu bağlayan çok şey var. Finans kaynağı açısıdan da bu böyle. Yerel yönetimleri güçlendirelim diye bir çaba kesinlikle yok. Şimdi bunun dökümünü yapsak, adım gibi eminim, mesela konutlardan emlak vergisi siz alıyorsunuz diyecekler. Kesinlikle çok düşük toplanan. Ondan bir sürü payı yine devlete kesip oraya buraya ödüyoruz. Yani bunların dökümünü yaptığınızda fecaat bir durum var ortada. Hakikaten belediyede ne yapacağızdan, işçilik maliyetlerini karşılayıp hem insanların sorunlarını çözecek, bina yaptıracağız. Çok zor şartlarda bu işler yapılmaya çalışılıyor” diye konuştu.
EKONOMİK KRİZ DÖNÜŞÜM SÜRECİNİ DE OLUMSUZ ETKİLİYOR
Karşıyaka'da da yapıların eski olmasından kaynaklı bir kentsel dönüşüme ihtiyaç olduğunu belirten Başkan Tugay, Atakent'te yaşanan süreç üzerinden ne yapılması gerektiğini ve anlayışlarını açıkladı.
KENT ADINA KISA DEĞİL UZUN VADELİ PLANLAMA YAPILMALI
Tugay, binalarını yenilemek isteyenlerin şimdi de yükselem maliyetler nedeniyle sıkıntı yaşadığını da sözlerine ekleyerek, açıklamaları şu şekilde: “Bizim Karşıyaka'da binaların, yapıların eski olmasından kaynaklı bir kentsel dönüşüm ihtiyacı var. diğer taraftan bazı bölgelerde yapılaşma kalitesi açısından, yapı yoğunluğunun dengesizliği açısından ruhsatsız bina yoğunluğunun fazlalığı nedeniyle gene bir dönüşüm ve yenilenme ihtiyacı var. bunlar tabi aynı zamanda plan kararlarıyla bağlantılı şeyler. Bu bazen bazı plan kararlarında özel bir noktaya geldi olay. Bu Atakent'te mesela tartışılan Bir şey oldu. Atakent mahallesinin emlak bankası evleri denen bölümü, taks oranı olarak, yani binanın oturduğu taban alanı açısından, imar kanununun verdiği 40'lık hakkın daha altında yapılmış. O binaları alan insanlar da o şekilde almış. Binaları yıkıp yeniden yaparken yeniden daha geniş tabana oturan binalar yapalım diye bir talep var. diğer taraftan benden önce orada y apılan iki bina oradaki yeşil alanın tamamını yok etmiş. Bundan dolayı da halk tepkili. Bunun devam etmemesini istiyorlar. Önümüze yeni yapılacak yer geldiğinde yüzde 40 dendi. O anda arkadaşlarımız incelediğinde aslında mevcut olan eve imar planıyla ilgili bu bölge ile ilgili net bir karar olmadığı, o bölgenin dışında bir düzenleme olduğunu gördük, geçmişten bugüne. Böyle olunca büyükşehire sorduk durumu. Siz nasıl davranıyorsunuz diye. Onlar da bir plan çalışması yapın dedi. Mevcut uruma baktığınızda binalarını büyütmek isteyen insanlar var. o bölgenin bozulmamasını da istemiyorlar. Körlemesine bir karar verme şansı vardı. Ama biz diğer taraftan Karşıyaka gibi yeşil alan tercih edilen bölgenin korunmasında Bir şey var mıdır, bölge halkı açısından bir sakınca var mı diye baktık. Şunu anladık ki, insanlar oranın bozulmasını istemiyor. Sorunu analiz edip analiz üzerinden. Birilerinin yüksek sesle bağırmasıyla gerçekler değişmiyor. Arkada sessiz duran kocaman bir kitle olabiliyor. Onların da düşüncelerini öğrenmek gerekiyor. Bazen kısa vadeli hesaplar yerine kent adına daha uzun vadeli planlar yapmalı. Kamunun görevi bu açıdan doğru değerlendirme ve doğru karar almak olmalı. Orada bir kısım insanların itiraz ettiği bir karar almış olduk dolayısıyla. Ama kentin büyük çoğunluğunda mevcut olan plan kararları üzerinden sadece bu depremden sonra binalar yeniden yapılaşırken inşaat hakkı kaybı olacak bazı alanlar vardı, onları büyükşehirin kararıyla koruma sınırı içine alarak, mevcut inşaat hakkını koruyarak, yeniden yapması avantajı sağlanarak, imar yetkisi veriyoruz. O yüzden hasar olsun olmasın binalarını eski, tehlikeli, hasarlı bulan insanlar yıktırıp yeniden yaptırma sürecine giriyorlar. Burada maalesef şey kötü oldu, son bir aydır yaşadığımız dolar seviyesinin yükselmesi.
İmar plan çalışmasını ve kentsel dönüşümü etkilemiyor ancak binaları yapacak müteahhitlerin malzeme temin etmelerini, işçilik sağlamalarını, dolayısıyla maliyetlerini çok etkiliyor. O yüzden anlaşma yapılmış pek çok binada müteahhitler geri çekilmiş durumda. Bunları haber alıyoruz. Bu durumda vatandaşımızın daha yüksek bedellerle yaptırma sorunu ortaya çıkıyor. Ekonomik kriz doların ani ve hızlı yükselişi, bu açıdan kentsel dönüşüm sürecini çok olumsuz etkiliyor.”
İZMİR'İ CHP YÖNETMESEYDİ İZMİR İSTANBUL GİBİ FECİ HATALARIN YAPILDIĞI BİR YER OLURDU
İktidar partisi mensuplarının İzmir'i alma isteklerine İzmirlilerin ret yanıtı vermesinin altındaki en önemli nedenlerden birinin de dönüşüm adı altında büyük kentlerin yüksek yapılara boğulup yaşanamayacak hale getirilmeleri olduğunu kaydeden Karşıyaka Belediye Başkanı Cemil Tugay, “Yıllardır istiyorlar İzmir'de belediyeleri. 'Bize bir verseniz şu belediyeleri' diye. Ama başka yerlerde ne yaptıklarına baktığınız zaman, gözümüzün önüne anında binalar, yüksek yapılar, bir sürü AVM'ler geliyor. Nüfusu sıkça şehre yığmak, halkın ihtiyaçlarını karşılayan değil gösteriş amaçlı yatırımlar geliyor. Bunları seven insanlar olabilir. Ama benim görüşüm, kentte yaşayan insanların insanca yaşayabildiği, nefes alabildiği, ağır trafik sorunları, altyapı ve çevre sorunlarına boğulmadığı bir yaşam tarzı. İzmir eski bir kent olmasaydı, planlama sorunu bu kadar geriden geliyor olmasaydı, sıfırdan kurulan bir kent olsaydı, CHP tarafından çok daha gerçekten planlar açısından ve sorunlardan arınmış bir kent olabilirdi. Ama İzmir geçmişten bugüne planlama açısından sıkıntılı gelmiş. Dolayısıyla bugün herşey tam istediğimiz gibi değil ama bundan çok eminim, 20 yılda CHP yönetmemiş olsaydı, bugün İzmir bir örneğinin İstanbul'da yaşandığı gibi çok feci şehir planlama hatalarının yapıldığı bir yer olurdu. Dolayısıyla şu andakinin iki katı kadar ağır trafik sorunları olurdu. Üç katı daha fazla çevre sorunları olurdu ve hepimiz için hayat çok daha zor olurdu. CHP'nin yönetiminde İzmir daha iyi noktalara gelebilirdi, bunun için gerekli olan şey hükümetin buraya İzmir'in hak ettiği desteği vermesi. Ama vermedi, vermiyor. Vermedikleri için birşeyler eksik kalmıştır. Fakat halkımız bundan dolayı CHP'li belediyeleri suçlamamalı. İktidar partisi de tam tersine dönüp kendilerine bakmalı. İzmir'in CHP'yi tercih etmesi, belediye başkanlarını seçmesi önemli. İzmirliler CHP'ye güveniyorlar. İzmir'de yaşamayı tercih ediyorlar insanlar. İstanbul'dan da geliyorlar. Kentin kimliği üzerinden değerlendirme yapılmalı. Ticaret, sanayi, turizm kenti. Doğayla barışık insanların yaşadığı bir kent. Şehri olabildiğinece insan yığalım, rant çıkaralım istiyor iktidar. Mavişehir'in bu hale gelmesinin nedeni 2011 yılında alınmış bir karar. Orası toplu konut alanı ilan edilmiş. Toplu konut alanı ilan edildikten sonra plan yetkisi ve kararları bakanlığa geçiyor. Ve bakanlığın kararıyla bugün orada gördüğünüz, çok acayip bir yapılaşma var. Bunun gibi örnekleri çoğaltmak istiyorlar.”
KARŞIYAKA CHP'NİN ÜLKEDEKİ ALGISINA İYİ BİR ÖRNEK OLUŞTURAN KENTLERİN BAŞINDA GELİYOR
Karşıyaka'nın Cumhuriyet Halk Partili sosyal demokrat belediyecilik anlayışının ve hizmetlerinin verildiği kentlerin başında geldiğini anlatan Başkan Tugay, “Bizim şu anda belki seçim tarihi belli olmadığı için, son düzlükte bakılır ama, şu dönemde Karşıyaka daha katılımcı, daha demokratik, sivil toplumu destekleyen, biraz daha halkın ihtiyaçlarını gözetip ona göre karar alan bir kent olarak, çevre konusuna, hayvan-kadın-insan haklarına-eğitime önem veren bir kent olarak bence partinin oyunu çok olumlu etkiliyor. Karşıyaka'nın sağladığı etkiyle bütün Türkiye'de etki oluşuyor diyemeyiz. Ama çağdaş, laik, Cumhuriyet ve Atatürk ilkelerine bağlı bireysel hak ve özgürlükleri gözeten, doğanın dengesini, insanların ve hayvanların haklarını gözeten yaşam şeklinin insanlara ne kadar keyif verdiğini en iyi örnekleyen kentlerden bir tanesi Karşıyaka. Burada sokakta hayvanlar da huzur içinde yaşıyor, aç kalmadan. İnsanlar da özgürce geç saatlere kadar sosyal bir yaşam yaşayabiliyorlar. Kadınların rahatsız edilmediği, her tür inanca saygı gösterilen bir kent. Kimse kimseyi din, mezhebine göre ayrıştırmıyor. Bunların özgürlük, özgür yaşam, sosyal yaşam üzerine önemli etkileri var. bu anlamda eğer Karşıyaka anlaşılırsa daha fazla tanıtılırsa, bu bizim de görevimiz, bunun CHP'nin Türkiye'deki algısı ve yapmak istediklerimizle ilgili örnek oluşturması açısından örnek olacağına inanıyorum” dedi.
NOKTASAL ATIŞLARLA, KALICI ÇÖZÜM ÜRETMEK ÖNEMLİ
Karşıyaka Belediye Başkanı Cemil Tugay, sosyal yardımlarla ilgili çalışmalarının da sürdüğünü dile getirerek, eski giysi ya da ihtiyaç olmayan şeyler yerine noktasal atışlarla gerçek ihtiyaçlara yönelinmesini önemsediklerini söyledi.
İNSANLARA ESKİ DEĞİL YENİ GİYSİ VERELİM; ASIL MESELE İSE İŞSİZLİK
Sosyal yardım anlayışını anlatan Başkan Tugay, “Karşıyaka nüfusu içerisinde yoksulluk ve yoksunluk hisseden insan sayısı diğer yerlere göre nispeten daha iyi. Mutlaka var. bizim zaten düzenli olarak yardım yaptığımız, ya da ihtiyaç belirttiğinde yardım verdiğimiz insan sayısı çok. Kara kış paketi adı vereceğimiz ekstra destek vermemiz gereken insanlarla ilgili biraz saha araştırmalarımızla tespit ettiğimiz kişilere yardımcı olmaya çalışıyoruz. Büyükşehir belediyesinin yaptığı çalışmalar da zaten bu ihtiyacı büyük oranda karşılıyor. Bizden yardım destek talebi olan bütün vatandaşlarımıza kapılarımız açık zaten. Yanlarındayız. Sorun Karşıyaka dışındaki ilçelerde çok daha ağır yaşanıyor. Maddi destekten çok sorunların ne olduğunu saptayıp, tam noktasal atışlarla, kalıcı çözüm üretmek daha da önemli bence. Örnek vereceğim sadece, Zübeyde hanım pazar yerinden dolu pazar arabası veya çantalarıyla yukarıda Afet ve TOKİ evleri var. insanlar oraya gidecek araç bulamıyorlardı, yokuş yukarı giden bir yol. Cumartesi günü bir servis aracı koyduk, ücretsiz ring yapıyor orada. Bence önemli bir çözümdü. Dün İKÇÜ'den bir grup öğrenciyle konuştum, üniversite erişimlerinde sıkıntı olduğunu öğrendim. Bizim sokakta kendi markamızla kullandığımız Kumru adlı elektrikli scooterlar var, bunların bir bölümünü kampüse vereceğiz. 250 tanesinden 40'ını göndereceğiz kampüse. Bunların sayısını arttıracağız bu arada. Elektrikli scooter üretilmiyor Türkiye'de. Bunun dışında servis aracı ayarlayacağız. Belki insanlara ihtiyacı olmayan birşey veriyor olabiliriz. Eski giysilerimi vereyim giysin diye bir şey de var. Ama kimse eski giysi istemiyor, gerçekten istemiyorlar. Vintage tarzını seven küçük bir kitle var, onların ki yoksulluk değil zaten, tarz tercihi. Fakat benim üzerimden çıkan bir kıyafeti bir başkası yoksul diye giyer diye düşünmek önemli bir hata. O derece yoksul insan sayısı çok az. O insanlara bence eski değil yeni giysi alıp verelim. O bakış açısıyla ve saygıyla bakalım. Benim eskilerimi giysin demeyelim. Ben eskilerimi getireyim vereyim, siz birilerine verin anlayışı doğru değil. İnsanlara ihtiyacı olmayan şeyleri vermeye çalışıyoruz, bunu yapmayalım, ihtiyaçları doğru belirleyelim. Bugün sorun işsizlik. İnsanlar işsiz. İş istiyor, çalışmak istiyor. Onlara istihdam alanı yaratmalıyız. Ülkemiz daha fazla üretebilir, ticaret yapabilir. Sadaka dağıtmak değil gerçekten sorunlara kalıcı çözüm üretmek gerekir.”
AŞEVİ-TAZİYE EVİ-KÜTÜPHANE KOMPLEKSİ DE YAPACAĞIZ
2022 yılı hedef ve öncelikleri ile hayata geçirmek istediği projeler hakkında da bilgi veren Başkan Cemil Tugay, projelerini kısaca “Önceliğimiz personel ücretlerimizi aksatmadan ödemek. Borçlarımızı düzenli şekilde ödemek. Yatırım olarak da önümüzdeki yıl için mutlaka yapalım diye hedeflediğim 3-4 tane proje var. üç beş dememin nedeni, bunların hangilerinden başlayacağımı bilmiyorum ama Karşıyaka Çarşısı'nı mutlaka yapacağız. Kent ormanını mutlaka yapacağız. Çatı bahçemiz var. büyük bir çatı bahçesi. Türkiye'nin en büyük çatı bahçesi olacak. Bahçelievler Katlıpark'ın terasının tamamen bir bahçeye dönüşmesi durumu. Orada tarım üretimi yapılacak. Buraya toprak dökmeyecek, kendi atıklarımızdan oluşturduğumuz kompostla organik bir tarımsal üretim yapacağız. Bunu halkla yapacağız. Bir yerde artık sadece tüketici, üretici değil yeni tanımıyla türetici insan türü örneklerinin ortaya çıkmasını sağlamak. Döngüsel ekonomiye iyi bir örnek. Attığımız birşeyin döngüyle tekrar kullanıma girmesi, o değerin tekrar değerli hale gelmesi, çöp olmaktan kurtulması yani. Bunun önemli bir uygulaması olacak. Başarılı olacağına çok inanıyorum. Bilinçli, hazırlıklı, iyi bir ekibimiz var. Karşıyaka için bir atılım yılı olacak. Sonra bir aşevi projemiz var. Yemek yapamayan ya da gıdaya erişemeyen insanlarımız için günde iki öğün yemek yapılıp verilen bir yer olacak. Zübeyde Hanım Mahallesi'nde. Bu çok önem verdiğim Bir şey. Bir anaokulu mutlaka yapacağız. En az bir ya da iki. Anaokullarımızı çok seviyor insanlar, çok talep var. biz de uygun fiyatla, çok kaliteli bir hizmet veriyoruz. O açıdan Türkiye'de tek olduğumuza inanıyorum. O kadar iddialı konuşuyorum. Artı, bir cemevi projemiz var. Onun temelini atacağız. Pek çok ağaç dikeceğiz, pek çok rekreasyon alanları yapacağız, pek çok park yapıp yenileyeceğiz. En çok yaptığım şey park ve yeşil alan zaten. Aşevi, taziye evi üzerine de kütüphane. Böyle bir kompleks olacak” şeklinde açıkladı.