Ana Sayfa Arama Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya

Cemil Tugay’dan kapsamlı sürdürülebilirlik vizyonu: Trafiksiz merkez, karbon nötr İzmir

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, belediyenin yıllık performansını şeffaf ve hesap verebilir bir anlayışla kamuoyuyla paylaşmak amacıyla hazırlanan Kurumsal Sürdürülebilirlik Raporu’nun tanıtım toplantısına katıldı.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, belediyenin yıllık performansını

DEMOKRAT GÜNDEM-HABER MERKEZİ-YAĞMUR KIZILASLAN-FOTOĞRAFLAR-izmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, belediyenin yıllık performansını kentin tüm paydaşlarıyla şeffaf ve hesap verebilir bir anlayışla paylaşmak amacıyla hazırlanan İzmir Büyükşehir Belediyesi Kurumsal Sürdürülebilirlik Raporu lansman toplantısına katıldı.

Toplantının açılış konuşmalarını İzmir Büyükşehir Belediyesi Sürdürülebilirlik ve Kent Stratejileri Müdürü E. Emre Uysal ile İzmir Ticaret Borsası Genel Sekreteri Dr. Erçin Güdücü yaptı.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, Güdücü’nün ardından belediyenin tüm birimlerini kapsayan Kurumsal Sürdürülebilirlik Raporunun lansman toplantısında konuştu.

İzmir’in ulaşım planlarına ilişkin de önemli bir kararın arefesinde olduklarını açıklayan Başkan Cemil Tugay, kent merkezini trafikten arındırmak istediklerini ve bu konuda harekete geçeceklerini söyledi.

“ŞEHİR MERKEZİNİ TRAFİKTEN OLABİLDİĞİNCE ARINDIRMAK İSTİYORUZ”

Önümüzdeki süreçte İzmir’de kent merkezine girişin sınırlandırılabileceğini açıklayan Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, detayları hakkında şu bilgileri paylaştı: “Önümüzdeki yıllarda şehir merkezini trafikten olabildiğince arındırmak istiyoruz. Kesin kararlar vermemiş olmakla beraber, dünyadaki benzer örnekler bizi buna itiyor.

“BU KARARI ALIRKEN TOPLUMUN DESTEĞİNE İHTİYACIMIZ VAR”

En azından hafta sonları daha az araç kullanılması, bisikletin daha çok kullanılması için mümkün olduğunca çok noktada trafiği kısıtlamayı düşünüyoruz. Bu kararı alırken toplumun desteğine ihtiyacımız var. Bu sadece bugünün değil, şehrimizin ve dünyanın geleceğinin meselesi.”

Tugay, sürdürülebilirlik raporunun sadece belediyenin çalışmalarını değil, kurumsal olarak tüm yapısını kapsadığını vurgulayarak şeffaflık ve hesap verebilirlik anlayışını ön plana çıkardı.

“ÖNCE KENDİMİZE ÇEKİ DÜZEN VERECEĞİZ”

“Bu sadece belediye için hazırlanmış bir rapor değil. İzBB’nin sürdürülebilirlikte ne kadar ciddi çalıştığını fark etmek lazım. Önce kendimize çeki düzen veriyoruz, disiplin oluşturuyoruz, ardından bu anlayışı şehirdeki herkesle paylaşmayı hedefliyoruz” diyen Başkan Cemil Tugay, dünyadaki mevcut tabloyu da “kötü” olarak nitelendirdi.

Başkan Cemil Tugay, , “Ne yazık ki pek çok kurum sürdürülebilirlik çalışması yapıyor ama istenen başarı elde edilemiyor. Bulunduğumuz nokta kötü bir nokta. İzmir için değil tüm dünya için söylüyorum. Belediye olarak temizlik, yol yapmak, körfezi temizlemek gibi işlerimiz var ama bu sürdürülebilirlikle uğraşmıyoruz sananlar vahim bir hata yapıyor. Gandi’nin dediği gibi; dünya herkesi doyurmaya yetecek kaynağa sahip ama açgözlü insanları doyuramıyor.”

Cemil Tugay, çiftçilerin yaşadığı verim kaybı, aşırı sıcaklar ve fiyat artışlarını “doğanın dengesinin bozulmasının somut sonuçları” olarak nitelendirdi. Avrupa Birliği’nin “Yeşil Mutabakat” ve karbon vergisi gibi kararlarını örnek göstererek “İşler iyi gitmiyor, kötü gitmeye devam ediyor” dedi.

“İKLİM KRİZİ ARTIK ŞANSA BIRAKILAMAZ”

“Dünyanın dengesini bozduk, başka canlılar için dünyayı yaşanamaz hale getiriyoruz. Araştırmalar gösteriyor ki birçok kişi ‘Benden sonra ne olacak?’ diyerek sorumluluk almaktan kaçınıyor. Bu haris tavırlar hem çocukların hem tüm canlıların hayatını yok etmeye devam ediyor” ifadelerini kullanan İzBB Başkanı Cemil Tugay, iklim krizinin artık “şansa bırakılamayacağını” vurguladı ve

“Şans yok, bilimsel gerçekler var. Ağaçlar susuzluktan kurudu, parklarda değil ormanlarda. Birer birer kaybettik, pek çok canlı popülasyonu azaldı, yok oldu. Ne denizlerde eskisi kadar balık var ne de canlı türü. Yaşadığımız her şey bir tesadüf değil, somut sonuçlar” dedi.

Belediyenin kurum içindeki gönüllü çalışanlarıyla bir sürdürülebilirlik kültürü oluşturduklarını söyleyen Tugay, İzmir’in karbon nötr olma hedefini hatırlattı: “Yeşil yakalı 311 gönüllü personelimiz var. Önce yanımızdakine, sonra herkese bu kültürü anlatmaya çalışıyoruz. İzmir 2023’te karbon nötr olma sorumluluğunu vermiş bir şehir. Enerji verimliliği için kafa yoruyoruz, temiz enerji kaynaklarını nasıl üreteceğimizi, kent içi ulaşımı nasıl sürdürülebilir yapacağımızı tartışıyoruz.”

“İKLİM DOSTU BESLENME DİYE BİR KAVRAM VAR ARTIK”

Tugay, “iklim dostu beslenme” kavramının altını çizdi: “Her gıda maddesi arkasında kaynak tüketerek geliyor önünüze. Çöpe attığınızda bu kaynakları yok ediyorsunuz, metan gazına neden oluyorsunuz. Yalnızca yiyeceğiniz kadarını almak bile büyük fark yaratır. Yerel ürünleri tüketmek, et ve süt ürünlerinin dozunu ayarlamak, iklim dostu yaşamın parçasıdır” diye konuştu.

“Bir buçuk derece sınırının aşıldığını” hatırlatan Tugay, BM’nin iklim raporlarına atıfla şunları söyledi: “İklimdeki bozulmayı istesek de düzeltemeyeceğiz. Muhteşem denizleri, hayvanları, dağları kaybedeceğiz. O güzel yaşamı kendi elimizle tüketiyoruz. Bu sorumluluk herkes kadar bizim de üzerimizde.”

”SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK BİR YAŞAM TARZI OLMALI”

İzmir Ticaret Borsası Genel Sekreteri Dr. Erçin Güdücü, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin hazırladığı Kurumsal Sürdürebilirlik Raporuna’na ilişkin, “Bu raporu kentimizin tüm paydaşları için yol gösterici bir rapor olarak görüyorum.

Meslek örgütleri açısından da destek vereceğimizi büyük bir mutlulukla ifade ediyorum. Herkesin taşın altına elini koyması gerekiyor. İhtiyaç değil zorunluluk olan bu hareketin bir paydaşı olarak bundan da mutluluk duyuyoruz. Ortak bir vizyonda hareket etmemiz gerekiyor.

Aynı masada olduğumuz gibi aynı coğrafyadayız. Beraber hareket edilmesi gerektiğine inanıyoruz. Sürdürülebilirlik bir yaşam tarzı. Bireylerin, şirketlerin, kamunun uygulayacağı yaşam tarzına dönüşmeli” şeklinde konuştu.


GELECEĞİN İZMİR’İNE DUYDUĞUMUZ BİR SORUMLULUKTUR

İzmir Büyükşehir Belediyesi Sürdürülebilirlik ve Kent Stratejileri Müdürü Emre Uysal, “Raporu hazırlarken geniş bir paydaş grubun katılımını aldık. Sürdürülebilirlik, hepimizin ortak çabası ile katma değere dönüşebilir. Sürdürülebilirlik, bugünün değil geleceğin İzmir’ine duyduğumuz bir sorumluluktur” şeklinde konuştu.

Süreç hakkında bilgi veren ve sürdürülebilirlik raporlarından bahseden CRI Genel Müdürü Cristina Gil White video mesajla tanıtıma katıldı, White, İzmir’in hazırladığı raporu kabul ettiklerini aktardı.

“BU RAPOR HER YIL GÜNCELLENECEK”

Başkan Tugay, sürdürülebilirlik raporunu uluslararası standartlarda hazırlayan ilk belediyenin İzmir Büyükşehir Belediyesi olduğunun altını çizerek, “Bu rapor her yıl güncellenecek. Türkiye’deki birçok şirket sürdürülebilirlik konusunda hassas ama yarısı hala gerekeni yapmıyor. Bir de göz boyamak için iş yapanlar var; petrol şirketlerinin ‘çevreci’ projeleri gibi.”

Toplantının açılışında konuşan Dr. Erçin Güdücü de konuşmasında, dünyada ve Türkiye’de kaynakların sürdürülebilir kullanımına ilişkin önemli mesajlar verdi.

“Dünyanın kendini iyileştirmesine izin vermeden kaynakları tüketiyoruz. Tükettiğimiz henüz yerine konmadan harcıyoruz, bunu geri çekmemiz gerekiyor” diyen Güdücü, küresel gıda üretiminin yüzde 20’sinin israf edildiğini ve bunun ciddi bir oran olduğunu vurguladı.

Türkiye’nin sürdürülebilir kalkınma hedeflerinde kesin değerlere ulaşamadığını belirten Dr. Erçin Güdücü, İzmir’de ürün deseninin değişimi ve süt hayvancılığının daha sürdürülebilir bir anlayışla yeniden düzenlenmesi gerektiğine dikkat çekti.

“Sürdürülebilirlik aslında bir yaşam tarzı” diyen Güdücü, bu anlayışın şirketler ve kamu kurumları tarafından uygulanmasının yanı sıra bireylerin de bilinçli tüketim alışkanlıklarıyla katkı sunabileceğini ifade etti. “Bilinçli su tüketen bir kişi en basitinden yüzde 40’lara varan iyileşme sağlayabilir” dedi.

CEMİL TUGAY’IN KONUŞMASININ SATIR BAŞLARI:

“İzBB”nin bu konuda ne kadar ciddi çalışmalar yaptığını fark etmek lazım. Bizim kurum olarak sürdürülebilirlik sürecinde yapılacak çalışmalarda önce kendimize çeki düzen verme, bir anlayış ve disiplin oluşturma, daha sonra yapılacak çalışmalarla da şehirdeki herkesin bir şekilde öğretme düşüncemiz var. 

Pek çok kurum sürdürülebilrlik çalışması yapılıyor ama ne yazık ki istenen başarı elde edilemiyor. Yani bulunduğumuz nokta kötü bir nokta. İzmir için değil tüm dünya için söylüyorum. 

Bu belediyenin temizlik, yolları yapmak, körfezi temizlemek, su getirmek, otobüsler çalışsın gibi işleri yok mu niye u sürdürülebilirlikle uğraşıyor diye düşünenler olduğunu biliyorum. Sürdürülebilirlik çalışması yapan elediyeleri anlamlı buluyor musunuz diye sorsanız bir anketle, toplumun büyük kısmı, ‘gerek yok’ der. vahim bir hata yapılıyor. bu konuda bir şeyler yapma zorunluluğu hissediyoruz. Dünya herkesi doyurmaya yetecek kaynak sahibi ama aç gözlü insanları doyuramıyorsunuz, der Gandi. 

“ÇİFTÇİ TOPRAKTAN VERİM ALAMIYOR”

Çiftçi topraktan verim alamıyor, yazın bu ne sıcak diyor,anlıyor. Birşeylerin fiyatı anormal yükseliyor, anlıyorsunuz ki doğanın dengesinin bozulması ve ordan gelen kaynak sorunu nedeniyle kaynak artışları var. Birisi diyor ki, AB bir tane kanun çıkardı, yeşil mutabakat, bundan sonra sizden karbon vergisi alacak diyor ve o zaman anlıyorsunuz. İşler iyi gitmiyor, kötü gidiyor, kötü gitmeye devam ediyor. 

“DÜNYANIN DENGESİNİ BOZDUK”

Dünyanın dengesini bozduk. Başka canlılar için de dünyayı aşama aşama yaşanamaz hale getiriyoruz. Birileri bu işleri halleder. Ya da ben zaten kaç sene yaşayacağım ki, benden sonra ne olacak diye insanların çok olduğunu yapılan araştırmalar gösteriyor. Sorumluluk almaktan kişiler ve kurumlar. Sadece yaşamlarındaki kendi kişisel lüks ve konforlarına bakan, ya da kendi kazancından başka hiçbir şey düşünmeyen bazı insanların haris halleri, onların çocuklarının da kendilerinin de dünyada yaşayan tüm canlıların hayatını bire bir yok etmeye devam ediyor. 

“BUNDAN SONRA ESKİSİ GİBİ YAĞMURLAR YAĞMAYACAK; AĞAÇLAR SUSUZLUKTAN KURUDU”

Şans bakalım, yağmur yağar deniyor. Yok öyle birşey. Bilimsel gerçekler var. Bundan sonraki dönemlerde yağmur yağmayacak diyor. Ağaçlar susuzluktan kurudu, parklarda değil ormanlarda. Birer birer kaybettik. Bunlarla birlikte pek çok canlı popülasyonu da azaldı, yok oldu. Ne denizlerde eskisi kadar balık var ne de canlı türü var. Bu karamsar tabloyu uzatarak konuşabiliriz ama yaşadığımız herşey bir tesadüf mü, şans mı şanssızlık mı yoksa bazı şeylerin somut sonuçları mı?

Bunlar her birimizin birer birer hatasıdır. Hatasız insan çok az, herkesin mutlaka sorumluluğu var. 

İzbb olarak bu yolu yürüyoruz, daha iyisini nasıl yaparız diye. Şehrimizin ülkemizin dünyanın geleceğini düşündüğünüz için, bu farkındalığa sahip olan bir kurum olarak. Yeşil yakalı personel, 311 tane, tamamı gönüllü arkadaşlarımız var. Onların gönüllü katılımıyla bir kültür oluşturuyoruz aslında kurumumuzda. O kültürü birer birer önce yanımızdaki, sonra konuşabildiğimiz insana, sonra herkese anlatmaya çalışıyoruz. 

İzmir 2023 yılında karbon nötr olma sorumluğuunu vermiş bir şehir. Bunun için doğaya karbon salınımına sebep olan bütün olumsuzlukları ortadan kaldırmak veya dengelemek gerekiyor. Nasıl yapacağız bunu? Enerji verimliliğini çlaışarak, daha az enerjiyi nasıl tüketiriz? Bunun üzerine kafa yorarak. Temiz enerji kaynaklarını nasıl üretebiliriz, kent içindeki ulaşımı sürdürülebilir nasıl yayarız diye kafa yorarak, Ama bunlarla bitmiyor ne yazık ki?  Ne gerekiyor? 

“İKLİM DOSTU BESLENME DİYE BİR TERİM VAR ARTIK”

İklim dostu beslenme diye bir terim var artık. İklimi kötü etkilemeyecek şekilde belirlemeniz. Nedir bu? En basiti; israf etmeyin. Her gıda, üretilen her gıda maddesi arkasında birşeyleri tüketerek geliyor önünüze. Çöpe attığınızda üretim sürecindeki kaynakları yok ediyorsunuz. Çöp olarak attığınız gıdanın çürümesiyle en yüksek karbon emisyonu olan metan gazına neden oluyorsunuz. Sadece yiyeceğiniz kadarını almayı başarmak bile inanılmaz büyük bir fark yaratabilir. 

“YEREL ÜRÜNLERİ, YAKIN ÇEVREDE ÜRETİLMİŞ ÜRÜNLERİ TÜKETELİM”

Yoksul insanlar aç çöpe atacağınıza onlara verin demiyorum. Çok mu zor birşey? Sadece ihtiyacınız olanı tüketmek? İnsanların halen çoğu inanılmaz büyük bir israf içinde. Diğer bir konu yerel ürünleri tüketmek gerekiyor. Yakın çevrede üretilmiş ürünleri tüketelim. İklim dostu, yaşam dostu beslenme diye bir şeyin olduğunu herkesin anlaması lazım artık. Et ve süt ürünleri her birisi çok fazla kaynak tüketen, karbon emisyonuna neden olan ürünler. Kimse et ve süt ürünleri tüketmesin demiyorum, bunun dozunu ayarlamak gerekiyor. 

Ne benim ne benim gibi duyarlı birkaç kişiyle olacak iş değil. azı kararlar almak ve yeni bir yaşam şekli tarif etmek zorundayız. 

Bir buçuk dereceyi geçtik. BM’nin iklim konusundaki kurulu, iki dönem önceki raporuna göre iklimdeki bozulmayı istesek de düzeltemeyeceğiz. İklim faaliyetlerin ve hep beraber yokoluşun karşısında bir grup insan hayatta nasıl kalır, ona kafa yorarız. Muhteşem denizleri, hayvanları, dağları, gölleri kaybedeceğiz. O güzel yaşamı kendi elimizle sadece yemek, tüketmek için daha fazla araba ile gezmek için, sadece elektriği daha az tüketmeyi başaramadığımız için. 

Bir gün fosillerimizi bulacağız.. İnsan olarak bu sorumluluk herkes kadar bizim de üzerimizde. Bu sorumluluğu üstlenerek raporlama çalışması yapıyoruz. 

Bunları raporla yayınladığımız zaman, bu rapora bakan bunları görmüş olacak. her sene yeniden düzenlenecek. 

“ULUSLARARASI SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK RAPORUNU YAZMIŞ TEK VE İLK BELEDİYEYİZ”

Uluslararası sürdürülebilirlik raporunu yazmış tek ve ilk belediyedir İzBB. Bizim sürdürülebilirlik konusunda hassas olduğunu bildiğimiz şirketlerimiz var Ama maalesef ülkede 250 en büyük şirketin yarısı. 

Bir de sadece göz boyamak için biz bu işleri yapıyoruz diye görünenler var. O kadar fazla ki. Petrol şirketleri acayip çevreci iler yapıyoruz derler. 

“ÖNÜMÜZDEKİ YILLARDA ŞEHİR MERKEZİNİ TRAFİKTEN OLABİLDİĞİNCE ARINDIRMAK İSTİYORUZ”

Önümüzdeki yıllarda şehir merkezini trafikten olabildiğince arındırmak istiyoruz. kesin kararlar vermemiş olmakla beraber, dünyadaki benzer örnekler bizi buna itiyor. en azından hafta sonu daha az araç kullanmaları, bisikleti daha çok kullanmaları için vs. mümkün olduğunca çok noktada trafiği kısıtlamayı düşünüyoruz. bu kararı alırken topluun desteğine ihtiyacımız var. Bunu insanlarımızın, halkımızın sağlığı için, şehrimizin ve dünyanın geleceği için hatırlaması gerekiyor. 

İlginizi çekebilir: Viyadükte asılı kaldı, itfaiye zamanla yarıştı: İzmir’de nefes kesen kurtarma

Demokrat Gündem