DEMOKRAT GÜNDEM- ANKARA – Ankara 42’nci Asliye Hukuk Mahkemesi, Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) 4-5 Kasım 2023 tarihlerinde düzenlenen 38’inci Olağan Kurultayı’nın iptali talebiyle açılan davaya ilişkin gerekçeli kararını açıkladı. Mahkeme, davanın konusuz kaldığı gerekçesiyle herhangi bir hüküm verilmesine yer olmadığını bildirdi.
MAHKEME GEREKÇESİNDE DELEGELERİN DAVRANIŞLARINA İLİŞKİN TESPİT
Gerekçeli kararda, davayla ilgili iddialar detaylı şekilde ele alınarak şu ifadelere yer verildi:
“İfadeler incelendiğinde menfaat temin ettiği belirtilen delegelerin kongrede oy kullanma karşılığında pazarlık yaptığı, ‘size oy verirsek bana ne vereceksiniz’ şeklinde talepte bulundukları, oy kullanma karşılığında çeşitli taleplerde bulunan delegenin iradesinin fasada uğradığından söz edilemeyeceği, menfaat temin eden kişilerin ahlaki davranmadıklarının değerlendirilebileceği, ayrıca seçime hile karıştırma iddiasıyla Siyasi Partiler Kanunu’nun 112. Maddesi uyarınca yargılanabilecekleri değerlendirilmektedir.”
“DAVA KONUSUZ KALDI” KARARI
Mahkeme, davanın esasına ilişkin yaptığı değerlendirmede, “Dava konusuz kaldığı için karar verilmesi yer yok” hükmüne yer verdi. Bu kararla, kurultayın iptali talebinin hukuki dayanaktan yoksun olduğu vurgulandı.
İSTİNAF YOLU AÇIK
Kararın sonuç bölümünde, davanın istinaf (temyiz) yolunun açık olduğu belirtildi. Bu hükümle, tarafların üst mahkemeye başvurarak kararın incelenmesini talep edebilecekleri kayıt altına alındı.
DAVANIN ARKA PLANI
CHP’nin 38. Olağan Kurultayı, Özgür Özel’in genel başkanlığa seçildiği 4-5 Kasım 2023 tarihinde gerçekleştirilmişti. Kurultay sonrasında açılan iptal davası, Ankara 42’nci Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülmüş ve mahkeme ilk duruşmada davanın konusuz kaldığına hükmetmişti. Gerekçeli kararın açıklanmasıyla birlikte hukuki süreçte yeni bir aşamaya geçildi.
Hukuk çevreleri, mahkemenin gerekçeli kararında özellikle delege davranışlarına ilişkin yaptığı tespitlerin, benzer içerikteki davalarda emsal teşkil edebileceğini ifade ediyor. Kararın, siyasi parti içi demokrasi ve seçim süreçlerine ilişkin hukuki standartlar açısından önem taşıdığı değerlendiriliyor.
