CHP Lideri Kılıçdaroğlu, kendisine yöneltilen soruları yanıtladı. Kılıçdaroğlu, 6 ayda topluma nefes aldıracaklarını söyleyerek, ‘Bir buçuk yıl içerisinde de belirgin bir düzelmeyi ekonomide sağlayabiliriz.’ dedi.
DEMOKRAT GÜNDEM- CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ESİAD Genişletilmiş istişare toplantısına katıldı. Toplantı sonrası kendisine yöneltilen soruları yanıtladı. Kılıçdaroğlu, ‘6 ayda topluma nefes aldırırız. Bir buçuk yıl içerisinde de belirgin bir düzelmeyi ekonomide sağlayabiliriz. Demokratik adımları atarak. Mevcut sistemi devam ettirirseniz kimse gelmez. Bizim iş insanlarımız var. Yurtdışında çok parası var güvenip gelemiyoruz diyorlar. Güzel yatırımlar yapıyorlar, iyi paralar kazanıyorlar. Bunların tamamı Türkiye’ye gelecek’ dedi.
Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarının satır başları:
PARLAMENTOYA HER PARTİ GİRMELİ
Yapılan çaba demokrasinin gereğidir. Parlamentoda her partinin girmesi. Biz bir darbe döneminde çıkan demokrasiye aykırı uygulamaların, türk hukuk sisteminin darbe hukukundan arınması lazım. Bunu yapacağız. Bu konuda kararlıyız. Sıra cumhurbaşkanlığına gelecek mi? Elbette gelecek. Adayın belirlenmesi de ittifak içinde olacak. Oturup konuşup tartışacağız, bir çalışma yapacağız. İttifakla zaman zaman konuşuyoruz. Dolayısıyla bu konuda herhangi bir tereddütümüz söz konusu değil.
İTTİFAK OLARAK OTURUP KARAR VERECEĞİZ
Bu sistem bir sefer başkanlık sistemi değil. Bu sistem Mehmet Uçum’un beyin söylediği gibi tek kişilik hükümettir. Bir kişi tarafından ülke yönetilmektedir. Yargı ve parlamento da bir kişinin vesayeti altında. Gerçek anlamda değişmesi lazım. Bu bizim millet ittifakına bağlı. Oturup karar vereceğiz. Oturur konuşuruz birlikte. Cumhurbaşkanı devletin sigortasıdır. Bir, siyasi partiler arasında görüş ayrılığı çıktığında davet edip tüm siyasi parti liderlerini, çözüme katkı verecek kişi cumhurbaşkanıdır. Cumhurbaşkanı sorunun tarafı olursa devletin sigortası olmaz.
DEVA VE GELECEK İLE ORTAK ÇALIŞMA İÇİNDEYİZ
Bir ortak söylemimiz var. Güçlendirilmiş parlamenter sistem diye. Gerçekten de milleti temsil eden ve gerçekten de parlamentonun üzerinde vesayet kabul etmeyen bir yapıyı kurmak istiyoruz. DEVA ve Gelecek partisi de bunu söylüyor. Şu çalışmayı yapıyoruz. Güçlendirilmiş parlamenter sistem ne? Her partinin bir genel başkan yardımcısı görevli. Bir buçuk sayfayı aşmayan metne dönüştürüp partilerin ortak hedefi diye kamuoyuyla paylaşacağız. DEVA ve Gelecek ittifak içinde yer alır mı? Kendi tercihleridir. Ama ortak çalışma yürütüyoruz.
TOPLUM ERKEN SEÇİM İSTİYOR
Erken seçim tartışılıyor. Toplumun büyük kesimi de erken seçimi istiyor. Olması lazım. Çünkü Türkiye yönetiliyor. Her geçen gün fatura giderek yütkseliyor. Mb varlığı eksi 40 milyar dolar. 108 milyar dolar varsa da bizim paramız değil, başkasının parası. O para sana ait değil. Dolayısıyla ciddi sorun var. Döviz kontrol edilemiyor. Faiz kontrol edilemiyor. Bir ülke salt para politikası ile yönetilemez. Bütün iktisat kitapları para politikaları kısa süreli diyor, aslolan bütçe ve vergi politikalarıdır. Faizi düşürdüğünüzde elinde dolar olan kazanıyor. Bir elinde dolar bir elinde faiz. Para politikası ile kaybeden 83 milyon. Bu tablonun değişmesi lazım dolayısıyla. Erken seçimi bunun için istiyorum. Kamuoyu yoklamaları erken seçimin hemen hemen her çevre tarafından istendiğini gösteriyor.
GEÇİŞ SÜRECİ İÇİN PROGRAM YAPILABİLİR
Biz öncelikle demokrasi konusunda bir uyumu sağlayacağız. Güçlendirilmiş parlamenter sistem, yeni anayasa, cumhurbaşkanı olarak seçeceğimiz kişi olağanüstü yetkilere sahip olacak. Nefsine hakim olan bir cumhurbaşkanı olması lazım. Bu yetkileri aldım artık devretmiyorum derse herşey berbat olur. O nedenle topluma güven verecek, toplum da o kişiye güvenecek. Ondan sonra yeni bir seçim gündeme gelebilir bizim bir projemiz var. Önümüzdeki zaman içinde paylaşacağız. Türkiye’yi daha güçlü bir alana çekeceğiz. Bütün altyapılarını oluşturmaya çalışıyoruz. Uygulanabilirliği konusunda uluslardarası finans çevrelerinin de görüşünü alacağız. Her siyasi parti programı var. Ortak program çıkarır mıyız çıkarmaz mıyız bu konuda çalışma yapıldı. Geçiş süreci için bir program yapılabilir.
TÜM LİDERLER KAYGILI
Siyasette en önemli alan güven. Güveneceğiniz kişiyi siz seçeceksiniz ben değil. Ben ancak şu olsun ya da bu olsun derim. Kişinin özgeçmişine ve o güne kadar yaptıklarına bakacaksınız. Verdiği sözün arkasında duruyorsa part beniyi değil de ülkeyi önceliyorsa, liyakatin ne kadar önemli olduğunu biliyorsa, devlette deneyimi varsa, devlet içinde kendisi için bir şey söylenemiyorsa olur. Niye güvenilmesin. Benim şahsi düşüncem, ittifakı oluşturacak bütün liderler de orada olmalı. Bir kişinin kararıyla olmaz. Akıl akıldan üstündür. Bir kişinin kararıyla değil temel konularda ittifakı oluşturan siyasi partiler karar verecek. Siyasi partiler bir araya geliriz. Temel konularda karar veririz ve o kararı kamuoyuyla paylaşırız. Birisi kararın imza atacaksa önce kendi aramızda bir karar, sonra o karar cumhurbaşkanının imzasıyla resmi gazeteye gider. O zaman güven sağlanır. Bunu henüz diğer liderlerle paylaşmadım. Gerekirse oturur konuşuruz neyi nasıl yapacağımızı. Gelecek ve deva da dahil tüm liderler ülkenin geleceği konusunda kaygılı.
Seçime giderler yaparlar. Bizim görevimiz seçimde sandığına sahip çıkmaktır. Tek sıkıntımı var. İktidar seçim atmosferini kendi lehine dönüştürmek için terör terör bağlantılı olaylar içine sürüklenebilir. Bütün parti liderlerine sağduyu ve sükunete davet ediyorum. Sakın ola ki sokaktı caddeyidi yürüyüştü. Hayır. Herkes bekleyecek. Sandığı bekleyecek. Ne kadar tahrik olursa olsun. Bir intikam duygusuyla devleti yöneteceğim, ben bunları mahvedeceğim. O zaman sizin bu yönetimden farkınız ne olur. Adaletsizlik yaparsanız topluma kendinizi affettiremezsiniz.
6 AYDA TOPLUMA NEFES ALDIRIRIZ
6 ayda topluma nefes aldırırız. Bir buçuk yıl içerisinde de belirgin bir düzelmeyi ekonomide sağlayabiliriz. Demokratik adımları atarak. Mevcut sistemi devam ettirirseniz kimse gelmez. Bizim iş insanlarımız var. Yurtdışında çok parası var güvenip gelemiyoruz diyorlar. Güzel yatırımlar yapıyorlar, iyi paralar kazanıyorlar. Bunların tamamı Türkiye’ye gelecek.
İşsizliği kısa sürede çözemeyiz. Halka doğruları söylemek zorundayız. Kısa sürede çözeceğim derseniz halka doğruları söylememiş olursunuz.
Türkiye zengin bir ülke. Kaynağı var. Bütün mesele kaynağı nerede kullanacağınıza bağlı. Eğer siz enerjinin maliyetini düşürmüyor ve 12.5 cente çıkarıyorsanız, sanayiciyi cezalandırıyorsunuz. Paris Anlaşması’nı hemen imzalayacağız mesela. Geçiş sürecini sağlıklı şekilde geçireceğiz. İhracatçının önünü açarsanız düşündüğünüzden çok daha fazla ihracat mümkün. Katma değeri yüksek ürün üretmeniz çok yüksek. Yeter ki bir güven iklimi yaratın. Güven iklimi içerisinde pek çok şeyi çözmek mümkün.
ŞİMDİ KİMSE KORKUDAN BİR ŞEY SÖYLEYEMİYOR
27.5 yıl kamuda çalıştım. Vergi nasıl toplanır, para nasıl harcanır, bütçe nasıl yapılır. Rahmetli Özal ile de Tansu Hanımla Süleyman Demirel ile Bülent Ecevit ile çalıştım. Onların devleti nasıl yönettiğini gördüm. Rahmetli özal bizi sabahın 3’üne kadar çalışırdık. O zaman daire başkanıydım, herşeyi tartışırdık. Anlatırdım, tartışırdık. Rahmetli Pakdemirli ile 3 saat tartıştım. En sonunda kararnameyi yaz getir imzalayacağım dedi. Şimdi kimse korkundan bir şey söyleyemiyor. İleride önemli yerlere geleceksin demişti. Sana evet diyeni dinlemesen de olur demişti. Hayır derse dinle. Bu, benim kulağıma küpe oldu. Şimdi öyle bir yönetim anlayışı var ki kimse bu yanlıştır diyemiyor. Hayır diyen çok önemlidir, değerlidir. Niye hayır dediğini bilmemiz lazım.
KÜRT SORUNUNU AKILCI YÖNTEMLERLE ÇÖZMEK MÜMKÜN
Kürt politikasını da akılcı yöntemlerle çözmek mümkün. Niye mümkün olmasın. Çözülemeyecek sorunu yok ki Türkiye’nin. Herkesin kimliği, inancı, yaşam tarzı bizim başımızın üstüne. Siyasetin görevi iş bulmasıdır. Biz bütün bunları bırakmışız. Kürt sorununu çözeriz. Niye çözmeyelim. Çözülemeyecek sorun değil ki. 22 soru 22 cevap diye çıkardığımız bir broşürümüz de var. Ama terör ile teröristlerle bir araya gelmemek lazım. Çözüm adresi İmralı değil TBMM dedik o yüzden. İlk düğmeyi yanlış iliklediler o yüzden çözülemiyor. Bu konuda kitap yazan, görüş ifade eden her partiden saygın vekiller var. Oturulur çözülür. Ülkenin birliği bütünlüğü bayrak ve vatan konusunda sorunu olmayan herkesle oturulur konuşulur. Bizim iki çizgimiz var, vatan ve bayrak.
TÜRKİYE KAZIKLANACAK ÜLKE DEĞİL
Türkiye kazıklanacak bir ülke değil. Millet 3 centten elektrik alırken sen bana 12.5 centten veriyorsun. Olmaz diyeceğiz. Yeniden müzakere. Evet olur. Gerekirse yatırımı uzatırız. Bitmez o yatırım. Türkiye’nin lehine olan bütün kararları sağlıklı ve tutarlı bir gerekçeye oturtarak çözmeniz mümkün. Ama dış politikada bir denge olması lazım. Oturursunuz ikna edersiniz. Bu çok pahalı, boşver sen bunu, gel başka bir yatırımı yap. Ya da bize nükleer teknolojiyi ver. Türkiye’nin nükleer teknolojiyi tanıt.
Stratejik planlama teşkilatı kuracağız dedik. Bir devlet plansız yönetilmez. Ailenin bile planı bütçesi vardır. Devletin planı yok. Düşünebiliyor musunuz. Türkiye’de çok nitelikli kadrolar var. Çok ama. Devlette bu kadrolar. Bir köşeye atılmış bekliyorlar. Biz bu kadroların hepsini biliyoruz. Devlet için çalışan insanlar. Devletin içine yerleştirdiğiniz zaman bu kadroları herşey çözülür. Biz giderdik üstatlar bize gidin hukuk fakültesi, ticari ilimler, siyasal bilimler fakültesi, burada hocalarla konuşun. En başarılı öğrenciler kim, gelsin sınava girsin onlar derlerdi. Hesap uzmanları olarak bunu yapardık. Maliye teftiş kurulları da yapardı. Dpt derdi ki hayır oraya değil planlamaya gelin , bizim sınavlara gelin derdi bu üç kurum devletin akademisi olarak nitelendirilirdi. Devletin yüksek bürokratları bu üç kurumdan çıkardı. Şimdi bu üç kurumu da kapattılar. Bunları açmamız lazım. Özel sektör de buradan çok nitelikli elemanları transfer ediyor.
Tarım politikasına yeniden oluşturmak, sağlıklı planlama yapmak lazım. Bir kişi neyi ne kadar ekeceğini ve kaça satacağını bilmesi lazım. Maliyetler belli. Ektiği alan, tohumun fiyatı, suladığı suyun maliyeti belli. Üzerine makul bir fiyat koyacaksınız. Böylece çiftçi zarar etmeyecek, kalacak orada. Kırsaldaki nüfus kente geliyor. Kabul etmek lazım. Cep telefonuyla dünyadaki değişimi görüyor gençler. Kırsala da kültürü götürmek lazım. Bu konuda İzmir’den başlayarak belediye başkanlarımız çok güzel çalışma yapıyor. Kırsalda kooperatif kuruyor, ürünleri başkanlarımız alıyorlar, böylece kısala kaynak aktarma olanağı çıkıyor. Biz şimdi bunu büyütüyoruz. Dolayısıyla eğer kooperatifçiliği üretilen ürünü işleyip satılan meta haline getiriyorlar. Büyükşehir belediye başkanlığına sadece bu ürünlerin satıldığı birer market yapın. İnsanlar gidip satın alabilirler. Hayvancılık çok kötü durumda. Neredeyse hiç kalmadı. Her alanda sağlıklı planlamayla çözmek mümkün aslında.