DEMOKRAT GÜNDEM- İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde (İZBB) devam eden grev krizinde açıklamalarda bulunan Belediye Başkanı Cemil Tugay, gazetecilerin sorularını yanıtladı. Tugay, grev sürecinde CHP Genel Merkezi ve milletvekillerinin kendisine destek olduğunu belirterek, belediyenin sunduğu teklifin detaylarını paylaştı.
“CHP GENEL MERKEZİ DESTEKLİYOR”
Tugay, CHP Genel Merkezi’nin ve milletvekillerinin sessiz kaldığına dair iddialara yanıt verdi: “Ülkemizin siyasi gündemi ağır. Bizde de arıyorlar, ilgileniyorlar. Genel merkez yetkililerinin destekleyici tavırlarını görüyorum.” Başkan, parti üst yönetiminin süreçle yakından ilgilendiğini vurguladı.

“88 BİN LİRAYA KADAR TEKLİF SUNDUK”
Hukuki süreçle ilgili soruya cevap veren Tugay, masada uzlaşmaya inanç belirtti: “Hukuk sınırları içinde neler yapacağımız yasada yazılı. Masada anlaşma ve uzlaşmaya ulaşacağımıza inanıyorum. 76 bin liraya kadar öneri sunduk. Oturduk uzun uzun çalıştık.”
Başkan, belediyenin kapsamlı bir teklif sunduğunu detaylandırdı: “Bir teklif verelim, vatandaşımızın sıkıntısı bitsin. 65 bin liradan başlayıp 80 bine ulaşan bir ücreti önerdik. Eylül ayında da yüzde 10 zam ve 71 bin ile 88 bin lira arasında ücret teklif etmiş olduk. Bu teklifimiz hala geçerli.”
“DAHA FAZLASI SORUMSUZLUK OLUR”
Tugay, belediyenin bütçe kısıtlarına dikkat çekerek sunulan teklifin üst sınır olduğunu vurguladı: “Dedim ki verebileceğimiz en yüksek rakamı verelim ama orada kalalım, daha fazlası sorumsuzluk olur. Bundan daha fazlasını kimse bizden istemesin. Vermemiz mümkün değil.”
Başkan, bazı belediye çalışanlarının halihazırda yüksek ücretler aldığını da belirtti: “Yoğun mesai yapan arkadaşlarım, mesela otobüs şoförleri 100 bin lira alıyorlar. Bunun üzerine de alacaklar.”
“ETİK SINIRLARI AŞMAMALIYIZ”
Tugay, ücret dengesizliklerine dikkat çekerek konuşmasını sürdürdü: “Valilerin 72 bin aldığını söyledim. Bazı belediye başkanlarımız, şoför neredeyse belediye başkanından daha fazla maaş alıyor. Bunun bir etik sınırı olacak. Yapmayın Allah aşkına. Doktoru, mühendisi, hemşiresi, polisi, diğer memurları, alınan rakamlar belli. Diğer belediyelerde verilen rakamlar belli.”
“SİYASET FIRSATÇILIĞI YAPILIYOR”
Başkan Tugay, sendikanın tutumunu eleştirerek siyasi fırsatçılık yapıldığını öne sürdü: “Bu Genel-İş aynı sendika, İZBB’ye gelince aslan, kaplan da diğer belediyelerde niye? Bu siyaset fırsatçılığı. CHP’ye zarar vererek neyi amaçlıyorlar? Sadece İzmir’e değil Türkiye’ye zarar vermektir.”
Tugay sözlerine şöyle devam etti: “Neyin peşindesiniz siz? İzmir’i çöpe boğmak, toplu ulaşımı durdurmak, başka yerlerde ağzınızı açmamak, DİSK Genel Başkanıyla Genel-İş Başkanıyla miting yapıp ücret pazarlığı yapmak. Bu mu sizin bu ülkeye sahip çıkışınız? Bataklığı bununla mı kurutacaksınız?”
“İZMİR’İ DİZ ÇÖKTÜRMEYECEĞİM”
Başkan Tugay, sendika yöneticilerine sert çıkarak, “İzmir’i de İZBB’yi de önünüzde diz çöktürmeyeceğim,” diyerek kararlılığını ortaya koydu. Tugay, “Sadece bizim belediye çalışanlarımızın yüksek ücret almasıyla Türkiye’nin sorunu çözülmeyecek. Mücadelenizi doğru kişilere, doğru yöne doğru yapın” ifadelerini kullandı.
Tugay, sendikaların tutumuna ilişkin tepkisini, “Biz sizin dostunuz. Bizim sayemizde örgütlendiniz burada. Bunu nasıl istismar edersiniz? Bu haksızlığı nasıl yaparsınız? Bunu CHP’ye de değil İzmir’e yaptığınız büyük bir ayıptır, haksızlıktır. İzmir bunu hak etmiyor” sözleriyle dile getirdi.
“İZMİR’İN DEĞERLERİ EMANET”
Tugay, İzmir’in CHP için önemini vurgulayarak konuşmasını sürdürdü: “İzmir’in demokrat, laik, Cumhuriyetçi insanları CHP’ye bir şey emanet etti. Önce bu şehri, sonra değerlerini, sonra CHP’nin kalesi olma anlamını emanet etti. Öyle hizmet edin ki keşke her yer İzmir olsun desin. Siz bu mücadelenin neresindsiniz?”
Başkan, sendika temsilcilerine yönelik eleştirilerini şöyle sürdürdü: “Sanki siyasi olarak halkta karşılıkları varmış gibi. Neden insanların duygularıyla oynuyorsunuz? Bu kışkırtmanız ayıp değil mi? Utanmıyor musunuz? İşçi, emekli, halk bu haldeyken.”
Tugay, konuşmasını “Mücadelenizi doğru kişilere, doğru yöne doğru yapın. Biz sizin dostunuz. Bizim sayemizde örgütlendiniz burada. Bunu nasıl istismar edersiniz?” sözleriyle tamamladı.
İŞTE CEMİL TUGAY’IN AÇIKLAMALARININ TAMAMI:
Bu grevin neden olduğu çevre ve insan sağlığına zarar veren dolayısıyla hijyen açısından öne çıkan temizlik konusu ve bayram arefesindeyiz. Önümüzde bayram var. özel olarak yapılması gereken bazı çalışmalar var. kurban kesimi ve satış alanlarının temizlik ve düzeniyle ilgili. ilaçlama çalışmasının da yapılması lazım. bunların hepsi belediyelerin görevi.
Vatandaşımızın mağduriyet yaşamaması için neler yapabilirizi konuştuk. Dün akşam plansız bir temizlik çalışması oldu. Kamuoyu değişik kanallardan öğrendi. Bu planlanmış bir şey değildi. Oradaki o görüntünün çok kötü olduğunu görünce benim bireysel olarak şeyim oldu.
O esnada şube başkanı ve yanındaikler gelince onlara bazı hatırlatmalarda bulunmak zorunda kaldım. Çalışmama hakkı tüm işçilerde var. grev yapıyorum, çalışmıyorum diyebilirsiniz. Uyabilir ya da uymayabilirsiniz.
SENDİKA ÜYELİĞİ GÖNÜLLÜ ÜYELİKTİR
Sendika üyeliği gönüllü üyeliktir. Sendika grev kararı aldığında o greve katılıp katılmama hakkı özgürce kullanılan bir haktır. Çalışmayacağım derseniz o an itibariyle sigorta ödemeniz, maaşınız duruyor. Artık çalışmadığınız için evinize gidiyorsunuz. Grevle ilgili böyle bir şey var. Hukuken durum budur.
GREVE KATILMAYAN ÇALIŞANLARA BASKI KURAMAZSINIZ, TEHDİT EDEMEZSİNİZ
Greve katılmama kararı almış çalışanlara da karışamazsınız, baskı kuramazsınız, sendikadan atmakla tehdit edemezsiniz. Bunların hiçbiri hukuki değil. hatta çalışmak, işini yapmak isteyene engel olursanız bu bir suçtur. Bununla ilgili işinizi kaybetmeye kadar gidebilir hukuki sonuç.
Ancak ne yazık ki bir süredir iyice ortaya çıktı ki burada bir hata yapılıyor. hem çalışanlarımız hem sendikalar hem. toplum yanlış değerlendiriyor. Greve katılmama hakkını da herkesin kabul etmesi gerekiyor.
SENDİKA KİMSENİN BABASININ ÇİFTLİĞİ DEĞİL
Sendika kimsenin babasının çiftliği değil. Canlarının istediğini atamazlar. yasalarla teminat altındadır. Çalışanı sendikadan atarım, haklarından mahrum edelim diyen varsa yargıya gittiğinde çalışanın yanında sonuç çıkar. karar öyle çıkar.
Ancak grev kararı aldığından beri genel iş şube yöneticileri, ege bölge başkanı açıkça ve aleni olarak sürekli çalışanları tehdit ediyorlar.
ÇALIŞANLARDAN İKİ SAATTE BİR YOKLAMA ALINIYOR
Gönüllü katılım var sanıyorsunuz. Çalışanlar iki saatte bir yoklama alınıyor, imzalar alınıyor. Gelmezseniz sendikal haklardan mahrum bırakırız, sendikadan atarız diye tehdit ediliyoruz. Alana gitmek zorunda kalıyoruz diyorlar. Bunları söyleyen çok sayıda çalışanımız var. Üzüntüyle söylüyorum bunu.
Kötü bir alışkanlık; bunu hak gibi görüp. çalışanın işini yapmasına engel oluyorlar.
Park bahçeler şantiyesinin girişine bir şube başkanı bir sandalye koydu, yolun tam ortasına geçişi engelledi. Ayak ayak üstüne oturdu, bekledi. Bir başka sendika kıyafeti giren başka tarafta yolu kapattılar.
Bazı belediye başkanları yapılmak istenen çalışanlara yol kapatılarak, arabalarının anahtarları alınarak engel olunduğunu anlattılar.
Dün akşam bana yönelik muamelenin açıklaması şuydu; bu çöpleri toplayamazsın, ekmeğimize engel oluyorsun dediler. ‘Bunlar halkın sağlığıyla oynamak değil mi?’ dedim. Ben belediye başkanı olarak kendim çaba göstermeye geldim.
İZMİR HALKI; TÜRKİYE’NİN TAMAMI HAKLILIĞIMIZI ANLAMIŞ DURUMDA
‘Grev yapıyorum’ diyen hiçbir çalışanımızı oraya çağırmadım. Kimseyi zorlamadım. Grevde olmayan birkaç arkadaşımızla çalışmaya başladık. Ama duyulunca önce esnaftan sonra belediyemizin çalışan, meclis üyelerinden ama nihayetinde ilçe belediye başkanlarımızdan gelen destekle konu büyüdü.
Ama şunu da gördük, halk İzmir halkı Türkiye’nin tamamı bu olayda haklılığımızı anlamış durumda. Yaptığımızı onayladılar, destek oldular.
BUGÜN DE YARIN DA GÖRÜŞME MASAMIZ AÇIK
Dün de bugün de yarın da her zaman görüşme masamız açık. Arkadaşlarımız her türlü görüşme talebine olumlu olarak karşılık veriyorlar. Buluşuyorlar, görüşüyorlar. dün de evvelsi gün de görüştüler.
TEKLİF ETTİĞİMİZ RAKAMLAR TÜRKİYE’DEKİ EN YÜKSEK RAKAMLAR
İzBB’nin teklif olarak koyduğu rakamlar Türkiye’d6e belediye çalışanlarına verilmiş en yüksek rakamlardır. Bu rakam genel işin imzaladığı hiçbir sözleşmede geçilmiş değildir.
Buna rağmen eşit işe eşit ücret söylemiyle referans aldıkları tek şey, size anlattığım şey, ben göreve gelmeden önce önckei belediye bakanının diğer sendikayla imzaladığı bir sözleşmede yaptığı ölçütsüz artıştır. Onu gerekçe göstererek talepte bulunuyorlar.
BİZDEN YAPAMAYACAĞIMIZ BİRŞEY İSTİYORLAR
Tekrar ifade ediyorum; çalışanlarımız, onların hakları bizim temitanımız altında. Onların haklarını en üst düzeyde vermek bizi sadece mutlu eder. Ama şu anda 23 bin kişiyi kapsayan böyle bir TİS’te eğer biz o rakamları verirsek bunu İzBB’nin bütçesinin kaldırması mümkün değil. Bizden yapamayacağımız birşey istiyorlar. Aradaki farkın düzeltileceğini defalarca söyledim. Yine bu noktada konuşmadıkları bir sürü konu var.
AÇIKLAMADIKLARI, YALAN SÖYLEDİKLERİ NOKTALAR VAR
Açıklamadıkları, yalan söyledikleri noktalar var. Aradaki farkı kapatalım diye yüzde 7’lik artış yaptık biz. Geçen Ağustos ayında İzBB’nin genel iş ile tis’te olmadığı halde artış yaptığını görürsünüz. Aradaki fark kapansın diye. Onu amaçladık. Önümüzdeki yılın artışına da sayın dedik. İlk altı aylık 30’luk artış bununla birlikte yüzde 38’e tekabül ediyor.
Asgari ücrete yüzde 11, emekli maaşını biliyorsunuz. İki tane belediye başkanı aradı. Bu rakamların en az 25-30 altında. Aksini söyleyen varsa buyursun ispat etsin. Tükiye’de en iyi teklifi vermiş durumdayız. Sadece benden önceki başkanın diğer şirketle imzaladığı TİS dışında.
VEREBİLDİĞİMİZ EN İYİ TEKLİFİ VERDİK
Bizim uzlaşma açısından kapımız açık. Verebildiğimiz en iyi teklifi verdik. Bunun ötesine geçmek sorumsuzluk ve İzmir halkına hizmet etmememek, belediyeyi ödeyemeyeceği borç altına sokmak anlamına gelir. Bunun tamiri kısa zamanda da olmaz. İnsanlarımızın yaşadığı mağduriyet siyasi olarak büyük bir ayıbımız olur.
ÜZÜLEREK GÖRÜYORUM Kİ; SİYASİ FIRSATÇILIĞA DÖNÜŞMÜŞ DURUMDA
Sendikanın baskıdan vazgeçip bizimle uzlaşmak için biraraya gelmesi gerekiyor. Ama üzülerek izliyorum, bu maalesef birilerinin siyasi fırsatçılığı konusuna dönüşmüş durumda. İzBB ve benim sendikal, işçi haklarına karşı olan insanlar gibi göstermeye çalışıyorlar. Çok büyük ayıptır bu.
SİZ 80 KENTİ, CHP’Lİ OLMAYAN BELEDİYELERİ GÖRMEYECEKSİNİZ…
Siz 80 ili görmeyeceksiniz, hatta CHP’li olmayan belediyelerde olan biteni görmeyeceksiniz, onlarla ilgili mücadele içinde olmayacaksınız, belediyemize yapılan baskılarla ilgili konuları hiç kaale almayacaksınız, bir günde beş tane CHP belediye başkanının tutuklanmış olmasını önemsemeyeceksiniz, Türkiye’de herkesin umudu olan CHP’nin kalesi gibi yıllardır yönettiği İzmir’de üstelik sadece CHP yönettiği için örgütlenebildiğiniz İzmir’de hedef olarak CHP’li belediyeyi hedef alacaksınız. Bunun vicdani olarak kabul edilmesi mümkün değil.
HALKA YALAN SÖYLEMESİNLER
Halka yalan söylemesinler. İzmir dışında 80 şehir var. Oralarda sadece işçiler değil ama milyonlarca, on milyonlarca haksızlığa uğramış insanlar var. Profesörler biz bu kadar maaş almıyoruz diyorlar. Doktorlar, öğretmenler, polisler, memurlar biz bu kadar maaş almıyoruz diyorlar.
HALKIN PARASINI KULLANIRKEN, YÜKSEK ÜCRET VERELİM; HİZMET VERMEYELİM Mİ?
Emekliler aldıkları maaşla hiçbir şeyi halledemez durumdalar. Ve İzBB böyle bir ortamda insanlara sosyal destek sağlamak için çaba harcıyor. Belediyeler kamu kaynağı kullanıyor. Halkın vergilerinden geliyor. Hepsinin vergileri toplanıp belediyelere pay veriliyor.
Halkın parasını kullanırken, çalışanlarımıza yüksek ücretler verelim, eyvallah, diğerlerine yapmayalım mı hizmetlerimizi. Bütçe yetmediği zaman nereden feragat edileceğini düşünüyorsunuz.
SİYASİ FIRSATÇILARA SÖYLÜYORUM; SAMİMİ DEĞİLLER
Siyaset fırsatçılarına söylüyorum; samimi değiller. Fırsatçı durumdalar. Onları yalanlarla kışkırtmaya, istismar etmeye çalışıyor. Sendika yöneticileri yalan söylüyorlar. Çok fazla yalan söylediler. Ama yalan söyleyerek olmaz.
BULABİLDİKLERİ EN DÜŞÜK MAAŞ BORDROLARINI PAYLAŞIYORLAR
Ücretlerimizi açıklıyorsunuz diyorlar, bulabildikleri en düşük maaş bordrosunu paylaşıyorlar. Bordro örneklerini paylaşsam onun ne kadar büyük yalan olduğunu herkes görecek. Bizim derdimiz halkla karşı karşıya getirmek olabilir mi?
4.5 MİLYON İNSAN VAR; BİR GRUBU MEMNUN ETMEK OLMAZ
Şunu unutmasınlar; burası bir fabrika değil, satıp kar eden bir kurum değil. Geliri sabit, vatandaşın vergisinden belediyeye düşen pay. Ama hizmet ettiği tüm İzmir halkı. 4.5 milyon insan. Bunlardan sadece bir grubu memnun etmek olamaz.
BİRİLERİ İŞÇİ DÜŞMANLIĞI DİYOR; LANET OLSUN ONLARA
Bu anlayışa birileri işçi düşmanlığı diyor. Lanet olsun onlara. Bunun adı işçi düşmanlığı olabilir mi? Biz üzerimize düşeni yapacağız. Ama bu bütçeyi öyle yönetmeliyiz ki, üzerimize düşen hizmeti 30 ilçede 1296 mahalle ve 600 köyde yerine getirelim. Başka türlüsü adaletsizliktir.
HALKI İKNA EDEMEMEYE VE KÜÇÜK BİR AZINLIK OLARAK KALMAYA DEVAM EDECEKLER
Türkiye’nin buhran yaşadığı bir ortamda İzmir gibi bir şehirde CHP’li belediyeler üzerinden siyaset fırsatçılığı yapanlar halkı ikna edememeye ve küçük bir azınlık olarak kalmaya devam edecekler.
Ama biz bu ülkede iktidara talibiz. Onun için dengemizi, ahlakımızı, adaletimizi hem bugün TİS masasında hem de çöpü toplarken göstereceğiz. CHP’li belediyelerden, meclis üyelerinden, örgütünden kimse başka birşey beklemesin.
RİCA EDİYORUM VATANDAŞLARIMIZDAN; ‘NEDEN İZMİR, NEDEN CHP’Lİ BELEDİYELER?’ DİYE SORSUNLAR
Ama lütfen rica ediyorum vatandaşlarımızdan bu işçileri kışkırtmaya çalışanlara, işçilerin hakları konusunda duyarlı olanları kışkırtmaya çalışanlara, ‘Neden İzmir, neden CHP’li belediyeler?’ idye sorsunlar. Her yerde dut yemiş bülbül gibisiniz. Ufak, cılız eylemler dışında birşey yok.
AMAÇLARI NEDİR, BU KİME HİZMET EDEN BİR TUTUM?
Amaçları nedir, bu kime hizmet eden bir tutum? Benim 500 bin oyum var, Hamza Dağ7a verseydim sen seçilemezdin diyorlar. Bu söylemlerinden bile işçiye nasıl baktıkları belli. Çöpü toplarım, sen grev yapıyorsun, ben senin grevine saygılıyım, evine gidebilirsin.
Çalışmak isteyene, şehrinin o durumda olmasını kabul olamamış başkanına engel olma hadsizliği yapamazsın. Yalan söylemeyi bırakın. Biz kimseyi tehdit etmiyoruz. Tehdit eden sizsiniz. Sendikal haklarından ederim, sendikadan atarım, diye tehdit ettikleri insanlara dönüp de birinin bakması lazım. Lütfen şehrimiz ve insanlarımız baksın. Bu yalanları herkesin duyması gerekiyor.
TÜM YALAN, BASKI, TEHDİT, FIRSATÇILIĞA KARŞIN DİMDİK AYAKTAYIZ
Tüm yalanlara, baskılara, tehditlere, fırsatçılığa karşın biz dimdik ayaktayız. Bu şehre sahip çıkmaya devam edeceğiz. E önemlisi; şehrimizi bizimle dayanışma içinde olmaya davet ediyoruz. Bu, yürekten bir çağrıdır.
Kurumsal çağrı değli. Tüm fırsatçı ve yalancılara karşı yapılmış, o hatalı duruşa karşı olan bir çağrıdır. Biz İzmirli olmaktan gurur duyuyoruz. Bu duruşumuz devam edecek.
SORUMSUZ HİÇBİR KARARIN ALTINA ASLA İMZA ATMAYACAĞIZ
Mantıksız, ahlaksız, tutarsız, saygısız hiçbir tutumun içinde olmayacağız. Sorumsuz hiçbir kararın altına asla imza atmayacağız.