DEMOKRAT GÜNDEM- Ege Bölgesi’nin ekoloji mücadelesindeki en deneyimli isimlerinden biri olan Çevre Mühendisi Faruk İşgenç, son dönemde İzmir ve Manisa arasında tartışma konusu olan katı atık politikalarına dair kapsamlı bir değerlendirme yaptı.
İşgenç, İzmir’in kendi atığını yönetecek teknik altyapıya sahip olduğunu vurgulayarak, çöplerin şehirler arası taşınmasının yaratacağı ekolojik maliyetlere dikkat çekti.

“İZMİR KENDİ ATIĞINI YÖNETECEK KAPASİTEYE SAHİP”
Faruk İşgenç, atık yönetiminde temel kuralın “atık hiyerarşisi” ve kaynağa en yakın noktada bertaraf olduğunu hatırlattı.
İzmir’deki mevcut tesislerin kapasitesine vurgu yapan İşgenç, “İzmir’de kentin atıklarını yönetebilecek kapasitede tesisler bulunmasına rağmen, çöplerin başka bir ile taşınması bölgesel kapasite ve çevresel etkiler açısından ciddi soru işaretleri doğurmaktadır. Bu durum, atıkların kaynağına en yakın noktada bertaraf edilmesi gerektiğini söyleyen ‘yerinde yönetim’ ilkesine açıkça aykırıdır” ifadelerini kullandı.
UZUN MESAFELİ NAKLİYE: KARBON AYAK İZİ VE LOJİSTİK KRİZ
Atıkların Manisa’ya taşınmasının sadece bir lojistik tercih olmadığını belirten İşgenç, bu sürecin görünmeyen maliyetine işaret etti.
Uzun mesafeli nakliye sırasında oluşan karbon ayak izinin iklim kriziyle mücadele hedeflerine darbe vurduğunu savunan İşgenç, Manisa’nın tarımsal potansiyeline dikkat çekerek, “Manisa gibi tarımsal üretim ve su kaynakları açısından hayati öneme sahip bir bölgede, atık yönetiminin kapasite aşımına uğraması telafisi güç zararlar doğurabilir” dedi.
DSÖ RAPORUYLA GELEN HALK SAĞLIĞI UYARISI
Açıklamasında konunun sadece çevre kirliliği değil, doğrudan bir toplum sağlığı meselesi olduğunu vurgulayan İşgenç, Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) “Sağlığımızı Çöpe Atıyoruz: Katı Atıkların İnsan Sağlığı Üzerindeki Etkileri” başlıklı raporuna atıfta bulundu.
Yanlış yönetilen veya kapasite üzerinde yüklenen atık tesislerinin ciddi enfeksiyon ve kirlilik riski taşıdığını hatırlatan Çevre Mühendisi Faruk İşgenç, tehlikeyi özetleyerek, “DSÖ raporu, atıkların güvenli ve yerinde yönetilmesinin önemini açıkça ortaya koyuyor. Kapasitelere uygun hareket edilmemesi durumunda hava, su ve toprak üzerinde kimyasal etkiler oluşabilir. Bu da uzun vadede bir halk sağlığı krizine zemin hazırlar” diye konuştu.
KAMU YARARI VE BİLİMSEL VERİ ÇAĞRISI
Faruk İşgenç, açıklamasının sonuç bölümünde yetkililere seslenerek, Ege Bölgesi’ndeki atık yönetimi kararlarının siyasi veya lojistik gerekçelerle değil; çevre standartları, bölgesel kapasite ve bilimsel veriler ışığında alınması gerektiğini belirtti. Çevre ve toplum sağlığının korunması için “önleyici ve kamu yararını gözeten” bir stratejinin acilen devreye alınması çağrısında bulundu.
