Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer, Cumhuriyet Halk Partisi Parti Meclisi Üyesi Baki Aydöner, Cumhuriyet Halk Partisi Önceki Genel Başkan Yardımcılarından Aykut Erdoğdu, Şişli Belediye Başkanı Resul Emre Şahan, Adana Seyhan Belediye Başkanı Oya Tekin, Gazeteci Fatih Altaylı ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi Özel Kalem Müdürü Kadriye Kasapoğlu ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi Spor Kulübü Başkanı Fatih Keleş’in oğlu Mustafa Keleş, CHP Genel Başkanı Özgür Özel tarafından ziyaret edildi.
CHP lideri Özgür Özel ziyaretin ardından dikkat çeken açıklamalarda bulundu.
“Zeydan Başkan’ı alıp buraya koydular!”
Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar’ın tutuklanması hakkında konuşan Özel, “Zeydan Karalar, Adana’nın Adana gibi Başkanı. Bütün Adanalıların sevgilisi. Her seçimde daha fazla oy alarak Adana’da rekor üstüne rekor kıran Zeydan Başkan’ı alıp buraya koydular. 14 yıl önce AK Partili belediyenin yapmış olduğu bir ihale ve o ihalenin sonunda bundan yapılan ödemeler ve daha sonra da o ihalenin yenilenmemesi söz konusu.
Zeydan Başkan ihale vermediği bir firmanın AK Parti döneminden kalan ödemelerini, düzenli yaptıkları ödemeleri, ‘Ödemeleri almak için Zeydan Başkan’a gittim’, yalan. ‘O da beni filancaya yolladı’, yalan. Kanıt yok, ispat yok, hiçbir şey yok. ‘O da benden küçük paralar istedi’, bu da yalan. Ama Zeydan Başkan bu yalanlarla burada tutuklu. Adana’nın vicdanına sığmayan, kimselerin kabul etmediği, Zeydan Başkan’a yapışmayacak ve 14 yıl geriye dönük, üstüne Seyhan’ı yönetmiş, ‘Adana Büyükşehri yönet’ demiş Adanalılar, yönetmiş. Bir daha aday göstermişiz, rekor oyla seçilmiş.
Anket yapmışız, Türkiye rekorlarını kırmış Zeydan Başkan’ı Adana’dan kopartıp, Adana’yı cezalandırıyorlar. Kaldı ki bu başımızda kendisini Türkiye Başsavcısı sanan, kendisini bu kasabanın, buraların şerifi sanan, kanunu kendi koyan, kendi uygulayan kişi olmasa Zeydan Başkan, mesela şu anda Adalet Bakanı’ndan izin alarak görüşmedik Zeydan Başkan’la. Çünkü örgütlü bir suça dahil değil. Çünkü Zeydan Başkan’a ‘Sen bu suçu işledin’ dedikleri dönemde burada iddia ettikleri örgüt yok ortada. O yüzden örgütsüz, bir başına koymuşlar. Milletvekilleri örgütlü suçlar, terör suçları dışında izinsiz görüşürler. İzinsiz görüştük. Bir başına, sırf inadına Adana’yı kazanma suçundan dolayı içeriye atılan Zeydan Başkan var. İmamoğlu suç örgütüne dahil edemez. Beyefendilerin hayallerinde icat ettikleri örgüt, onların hayallerinde bile yok 14 yıl önce.” ifadelerini kullandı.
“Suçu Erdoğan’ı yenmek!”
Gerçekleştirdiği diğer ziyaretler hakkında da konuşan Özel, “Onun dışında, Oya Tekin hem eşinin, hem kendisinin alınıp buraya koyulduğu noktada, 15 yaşında evladı için tedirgin oluyor. ‘Hiç olmazsa ev hapsi olsa da 15 yaşında çocuğum anasız babasız kalmasa’ diyor. ‘Söylerim bunu’ dedim. ‘Söyleme Başkanım, acındırmaya çalışıyorlar derler’ dedi. Ama ben söylemeyi doğru buluyorum. Herkes bunu bilsin. Ve Parti Meclisi Üyemiz Baki Aydöner. Bugün sabah kardeşini alarak onun da üzerinde baskı oluşturmaya çalışıyorlar. Önceki dönem milletvekilimiz ve Genel Başkan Yardımcımız Aykut Erdoğdu ve bütün arkadaşlarımız; içeride dimdik, neye uğradıkları bilerek, nasıl bir iftiraya uğradıklarını bilerek ve suçlarının AK Parti’yi yenme suçunu olduğunu bütün arkadaşlarımız bilerek ve hep beraber benim de içinde, hatta başında olduğum bir suç organizasyonu var.
O da; ülkenin iktidarını yapılacak ilk seçimlerde demokratik yollarla indirmeye teşebbüs suçunu işliyoruz biz, hep beraber. Ben bu örgütün başıyım. Örgütün benim gibi elebaşları içeride, çok etkili isimler içeride. Tabii Ekrem Başkan’ın suçu apayrı. Onun suçu; üç kez üst üste Erdoğan’ı yenme suçu. Erdoğan’ın adaylarını yenme ve henüz Erdoğan’a yenilmeme suçu. Bugün Sayın Erdoğan grup konuşmasında, ben yurt dışındayken kısık sesle söylüyor diye gülüyor gençler. Beni cezaevinde ondan haber alamaz bulunca yine arkamdan atmış tutmuş. Ne diyor? ‘Biz bunları defalarca yendik.’ Defalarca yendin de yenilmez sen değilsin. Sen son seçimde bana yenildin. Dört seçimdir Ekrem İmamoğlu’na yenildin. Türkiye’de bir yenilmez varsa, o da Ekrem İmamoğlu. Genel Başkan olarak ben yenilmezim. Ama benim avantajım, iki yıllık Genel Başkanım. Bir seçime girdim, onu da kazandım.
Ben buradan yenilmezlik hikayesi anlatmak yerine, Ekrem İmamoğlu’nun hikayesine bir bakın derim. Beylikdüzü’nü elinden o aldı, İstanbul’u elinden o aldı. Başbakan koydun, onu yendi. Meclis Başkanı koydun, onu yendi. Murat Kurum’a çok güveniyordun, güya tırnak içinde içinizdeki en iyi şehircilik bileni koydun, onu yendi. Sen daha Ekrem İmamoğlu’nu yenemedin. Bir yenilmez varsa, Ekrem İmamoğlu. Bir yenemediğin varsa, Ekrem İmamoğlu. Bu yüzden çatlama noktasına gelmiş durumdalar. Hasetten ne yapacaklarını şaşırmış durumdalar. Ama vatandaşlarımız, milletimiz gayet iyi biliyor ki; biz Erdoğan’ı yendik diye ve gelecek seçimde de yeneceğiz diye arkadaşlarımız içeride, partimiz saldırı altında ve sürekli yargı tacizi altındayız.
Ama yılmayacağımızı bilin. Bakın çok yılmaz biri var burada. Silivri İlçe Başkanı. Her gün burada. Misafiri hiç eksik olmuyor. Günde 4 saat, 6 saat, 8 saat, 10 saat ev sahipliği yapıyor bize. Demokrasiye bekçilik yapıyor, emanetlerimize ev sahipliği yapıyor. Biz hep birlikte bu mücadeleyi kararlılıkla vereceğiz.” dedi.
“112 gün oldu, dimdik ayaktayız!”
İlk başladığımızda ‘Nefesiniz nereye kadar yetecek?’ diyorlardı. 112 gün oldu, dimdik ayaktayız. Ahmet Özer 255 gün oldu, dimdik ayakta. Seçime kadar, o sandık gelene kadar buradayız. Kendine güveniyorsa 2 Kasım Pazar getirsin sandığı, alalım boyunun ölçüsünü. Böyle atıp tutmakla olmuyor. Buradan bir kez daha söylüyorum. Erdoğan, seçimden kaçmaktadır, milletten kaçmaktadır. 2 Kasım seçildiğinin 2.5’uncu yılıdır, beş yıllığına seçildi, tam yarıda. ‘Süreyi sonuna kadar kullanacağım’ diyor bugün. Kullanırsan bir daha aday olamıyorsun. Bak ne güzel teklif. Tam 2.5’uncu yılda gel, 2.5 senden 2.5 benden. Biz 2.5 yıl katlandık sana, 2.5 yılı koy ortaya, ben de 2.5 yıl koyuyorum ortaya.
Seçilirsen yap beş yıl daha Sayın Erdoğan. Normalde aday olamıyorsun, erken seçim olursa oluyorsun. Yarısı senden, yarısı benden. Kampanyaya bak, kaçırma bu fırsatı. 2 Kasım günü gel, kozlarınızı paylaşalım. Millet eğer bu asgari ücrete, bu emekli maaşına, bu yoksula, bu işsizliğe, tarımdaki bu taban fiyatlara razıysa 2.5 yıl daha sana ‘Beş yıl daha görev yap’ derse, buyur sen yap. Ama millet bu asgari ücreti 30 bin lira yapacakları, emekliye en düşük emekli maaşını asgari ücrete çıkaracakları, taban fiyatı böyle vicdansızca maliyetin altında değil, maliyet artı makul karla taban fiyat belirleyecekleri, gençler yasaksız Türkiye, vizesiz Avrupa’ya, Avrupa Birliği’ne oy verecekleri sandıkta biz oradayız kardeşim. Kendine güveniyorsan tam ortasındayız. Gel tam ortasında yapalım. Sen kazanırsan 2.5 yıl daha kazanıyorsun, toplam beş yıl.
Biz kazanırsak millet kazanıyor. Cesaretin varsa hodri meydan, sandığı koyalım. Benim adayım burada hazır. Adayım hazır. Salmasan dahi adayım hazır. Onun bir vesikalık fotoğrafına seni yeneceğiz. Ama bir vesikalık fotoğraftan korkup seçimden kaçan Erdoğan’ı da 81 ilde bu millete şikayet edeceğim. Yarın gündüz bütün belediye başkanlarımızla Ankara’dayız. Akşam Adana’dayım, öbür gün Antalya’dayım, dahası gün Malatya’dayım cumartesi günü. Pazar günü de Adıyaman’dayım. Benim enerjim tükenmez, azmim kırılmaz, inadımdan kurtulamazsın. Sandığı getirene kadar seni bütün Türkiye’de seçmenlere, bütün dünyanın da demokratlarına şikayet edeceğim. Bunu böyle bil. Ne Türkiye’de huzur var, ne Avrupa’da ne dünyada uluslararası alanda huzur var. Bize bu kötülüğü yapanın iki yakası elimizdedir. Bizim söyleyeceklerimiz bu kadar arkadaşlar. Akşam da Sancaktepe’de mitingimiz var.”
“Ne korkuymuş be arkadaş!”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın sözlerine de yanıt veren Özel, “Nereden baksan tutarsızlık da ne korkuymuş be arkadaş ya. Ne hesap yapıyor. Gece uykuda uyurken hani uyanıyorsun ya ‘İstanbul’u kazanan, Türkiye’yi kazanır. İstanbul’u kaybeden Türkiye’yi kaybeder’ diye sıçrıyor bu. Uykusunda konuşmaya başlarsa TRT canlı yayına geçiyor. ‘Cumhurbaşkanımız uykusunda konuşmaya başladı. Canlı yayına geçiyoruz’ diye. A Haber, CNN filan hiç atlamıyorlar. Günde beş kere konuşuyor, uykusunda sayıklasa onu da veriyorlar. Ama uyanıp da kendi kendine düşününce onu da grup toplantısında.
Ne hesap yapıyormuş? CHP erken seçim yapacakmış da… Bir kere sende bir tutarlılık olsa ne yaptığını bilirsin. Burada Can Atalay var. Geçen seçimlerde aday gösterdi TİP, Hataylılar seçti. Sen onu saldın mı da ‘Cezaevindeki biri milletvekili olunca cezaevinden çıkarmaya çalışıyorlar’ diyorsun. Ya yalan atıyorsun ya da burada ne yaptığını daha bilmiyorsun. Onu bile savunabilecek noktada değilsin. Can Atalay seçilmiş milletvekilidir. Devlet Bahçeli’nin yönettiği oturumda Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından yemine davet edilmiştir. Bu kararı tanımayan bir mahkeme yüzünden cezaevinden salınmamıştır. Üstüne iki kere de Can Atalay’ın haklı olduğuna Anayasa Mahkemesi karar vermiştir. ‘Anayasa Mahkemesi’ni tanımaz’ mantığınız yüzünden haksız yere içeride tutuluyor. Şimdi diyor ki ‘Özgür Özel erken seçim yapacak. Cezaevindeki arkadaşlarını milletvekili yapıp oradan çıkaracak.’ Çıkılabiliyor olsa Can Atalay çıkar.
Biz erken seçim yapıp kazanınca zaten cezaevindeki masumların hepsi kendiliğinden dışarıya çıkacak. Senin zulmünden dolayı içeride tutulan bütün siyasi tutuklular çıkacak. O yüzden bugünkü grup konuşması tam bir Ahmet Kaya şarkısıdır: ‘Nerden baksan tutarsızlık…” dedi.
“Çok kritik!”
Mehmet Murat Çalık’ın tekrardan hastaneye sevk edilmesi hakkında da konuşan Özel, “Mehmet Murat Çalık’ın hastanede yazılan raporu da çok kritik. Maalesef yakınlarını üzmemek için bazı detayları da paylaşmıyoruz ama yapılan tahliller hastalığının nüks aşamasında olabileceğini söylüyor. Cezaevi şartlarının bunu tetikleyebileceğini söylüyorlar. Adli Tıp Kurumu’ndan ricamız elini çabuk tutsunlar. Çünkü bu meselelerde an meselesidir tedaviye başlamak. Eczacı kimliğimle, sağlıkçı kimliğimle de söylüyorum. Özellikle bu hastalıkların tekrar riski olduğunda tedaviye başlamak için geçirilen her gün altın kıymetindedir, çok önemlidir. Günleri kaybettirmesinler. Hastanenin raporu belli, prosedürler belli. Adli Tıp’ın hızla gerekli kararı vermesini, Sayın Adalet Bakanı’nın da bugün hatırlattığı mevzuatın işleyerek hızlı sağlığına kavuşacağı ortama kavuşması ümit ediyoruz. ifadelerini kullandı.
“Ben videoyu görmedim ancak bir silah bırakma töreni yapılıyorsa, bırakılan şey silahsa doğrudur. Ben silahların ele alınmasını yanlış, bırakılmasını, yakılmasını doğru bulurum. Sonuçta nasıl yönetilecek, ne olacak işin o kısımlarında daha bir belirginlik yok. Ama terör örgütü silah bırakıyorsa, biz bunu çok olumlu bir şey olarak görüyoruz. Ben terörsüz Türkiye’nin, terörsüz ve demokratik Türkiye’nin hepimizin ortak hedefi olması gerektiğini düşünüyorum. 21’nci yüzyılın ikinci çeyreğine geldik. 25 yıl bitti, ikinci 25 yıl başlayacak. Bundan önceki 100 yılda birçok dezavantajımız, Birinci Dünya Savaşı ve bizim İkinci Dünya Savaşı’na girmememiz, gelişmiş ülkelerin birbirini perişan etmesinden sonra çağı ucundan yakaladık ve bugünlere kadar geldik. Bu sefer kaçırdığımız çağ, bu yapay zeka çağı, bu inovasyon çağı, bu yüksek teknoloji çağı, bu çağı kaçırdığımızda yöneten ülkelerden değil; yönetilen ülkelerden, hizmet eden ülkelerden olacağız.
Bunu ne Türk’ün çocuğu hak ediyor, ne Kürt’ün çocuğu, ne Laz’ın çocuğu, ne Çerkes’in çocuğu. Bizim Avrupa Birliği’nin tam üyesi, bütün dünyaya entegre olmuş; vizesiz dolaşım haklarına gençlerin sahip olduğu; güçlü ülkeler arasında, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün hedef gösterdiği muasır medeniyetler arasında yerimizi almamız, onları aşmamız lazım. Onun için terör sorunundan kurtulmamız gerekiyor. Terörsüz Türkiye, demokratik Türkiye ikinci 25 yılda dünyayı yakalayacak ve geçecek. Bu son fırsat, bunu kaçırmamak için son derece önemsiyorum bu meseleyi. Üzerimize düşeni de fazlasıyla yapıyoruz.”