Mektuplar, açıklamalar, toplantılar, bildirdiler, tepkiler, şunlar bunlar…
‘Gırla gidiyor!’ deniyor ya öyle işte…
Allah’tan televizyon seyretmiyorum de, bu yönden içim ferah!
Sular durulunca herkes gibi bende ‘Ne oluyor, ne bitiyor!’ öğrenirim…
İyi ki internetim var, bu sayede hem maillerimi alıyor, hem de olup bitenlerden haberim oluyor…
Bir de maaşlarını veren başkanların, yöneticilerin, kurumların, sivil toplum derneklerinin, odaların sözde basın danışmanları var ya, onlar sayesinde yedikleri yemekten, attıkları her adımdan haberdar oluyorum.
Hiç sır tutmasını bilmiyorlar, ‘İlla başkan’ diyorlar…
Ama o kadar çok başkan var ki, hangisini ele alacağım?
Bir zamanlar, adı hemen her gün manşetlerde olan, yalnız Ankara değil tüm ülkenin tanıdığı bir isim vardı.
Bir gün yaptırdığı açıklamayı anlattı:
‘Türkiye’de beş kişiden biri Başkan’ dedi…
Hatta ben de ‘doğru mu?’ diye bir test yaptım…
Bir gün kalabalık bir toplantıda, ‘Başkanım!’ diye bağırdım…
Hemen herkes bana döndü, ‘Ne var gibi baktı!’
Kimi oda başkanı, kimi sendika başkanı, kimi kooperatif başkanı..
Dün öyle idi…
Bugün böyle değil mi?
Şu ortalık düzelsin, pandemi bitsin, toplantılar, davetler, ziyafetler başlasın siz de kalabalıktı ‘Başkanım!’ diye bağırın haklı olduğumu göreceksiniz..
Tiplere bakın, hemen tanıyacaksınız…
Dün vardılar, bugün varlar, yarın da olacaklar…
Ben şimdi yine güncele döneyim…
Kendisinden söz ettiğim Tarım Uzmanı, yazarı Bilge Keykubat’ın anlattıklarına döneyim…
Ne demişti Uzman Bilge Keykubat;
‘Geleceğimiz için Tarım ve Gastronomi Turizmini İnşa Etmek Zorundayız!’
Neden mi devam ediyorum:
Dün bilgisayarda bir tur attım…
Ne kadar yönetici varsa hemen hepsi ‘tarım’ konusunu ele almış, birilerini toplayıp ‘Şunu yaptık, bunu yaptık, bunları yapacağız’ diye anlatmışlar…
Ben de hem geri kalmamak, hem de ‘hikâye’ değil, gerçekleri Bilge Keykubat’tan öğrenelim:
*- BİRÇOK KİŞİ DÜŞÜNÜYOR
Önceki yazımda, ‘Ben de bir çiftlik kurabilir miyim?’ diye düşünenler için biçilmiş kaftan deneyimleri dillendirmişti.
‘İster tarlada ürününü toplayıp, yemeğini yiyip, topladığı ürünün parasını ödeyerek akşam evine dönme, ister bütün bunları yaptıktan sonra orada konaklamak.
İkisi de tercih edilebiliyor.
Bir de bunun üzerine o üreticinin veya çiftliğin kendi satış noktasından ürettiği reçelini, konservesini, turşu, tarhana, ekmek vb. ürettiğini satması da eklenince güzel bir sistem ortaya çıkıyor.’
Şimdi devam ediyorum:
*- YENİ TREND
Gündüz tarlada ürünlerini toplayıp, akşam yöresel restoranında yemeğini yiyip, sonrasında çadır, bungalov veya yeni trend mobil ‘Tiny House’ larda konaklama fikri 5 yıldızlı kalabalık otellerde konaklamanın önüne geçmeye başladı.
Bir de konakladıkları bölgedeki gizli cennetlerin ziyareti, bölgedeki parkurlarda yürüyüş, atölye çalışmaları, yerel halk ile temasa geçmek, farklı kültürleri deneyimlemek, kökene olan ilgi, farklı mutfakları tatmak, yerel değerleri öğrenmek gibi artı faktörler de dahil olunca mükemmel bir deneyim çeşitliliği karşımıza çıkıyor.
Dolayısı ile çiftliklerin de en büyük gelir kapısı bu tarz aktiviteler.
Üretici pazarları da hem deneyimsel hem de sağlıklı gıdaya ilk elden ulaşma isteği nedeniyle gelecek vadetmekte.
*- TOPLULUK DESTEKLİ
Tarımsal üretimde yaş seviyesi yüksek olan ülkemizde pandemi ile birlikte üretici pazarları da sokağa çıkma ve bulaş riski nedeni ile zarar gören alanlardan.
Bu da ülkemizde hala daha kendini tam olarak gün yüzüne çıkaramayan ‘Topluluk Destekli Tarım Modeli’nin dijital dünyada güçlenmesini sağladı.
Sürdürülebilir ve güvenilir gıdanın önemini her geçen gün daha da arttırdığı dünyamızda yerel gıda ve yerel üretici kavramının ülkemiz için ne kadar önemli olduğu bir kez daha görülmüş oldu.
*- ZANAATKÂRLARA İLGİ ARTTI
Bütün bunlar tarımsal üretim bakımından baktığımızda; büyük üreticiye olan ihtiyaç kadar küçük üreticiye de ihtiyaç olduğunu açıkça gösteriyor.
Pandemi ile birlikte zanaatkârlara ve yerel fikirlere ilginin artması, insanların sevdikleri ve arkadaşları ile diyaloğa geçmesini sağlayacak etkinliklerin önemini iyice arttırmıştır.
FAO kaynaklı veriye istinaden; tarımsal turizm pazar büyüklüğü 2019 yılında 69,24 milyar ABD Doları iken; bu rakamın 2027 yılında 117,37 Milyar ABD Dolarına ulaşması bekleniyor.
Ülkeler bu pazarda daha güçlü bir durağa sahip olabilmek adına ciddi stratejiler geliştiriyor. Bu noktada turistler arasında ekonomik, doğa temelli ve sürdürülebilir turizme talebin artması çok önemli bir ateşleyici.
*- TURİZM SEKTÖRÜNÜ ETKİLİYOR
Turizmin pandemiden en çok etkilenen sektörlerden biri olduğu herkes tarafından kabul ediliyor.
Ancak turizmin alt kollarından tarım turizmi pandemiden en az etkilenen alan olarak da herkesi cezbediyor.
İşte bu noktada; değişen iklim koşulları, kuraklık, dünyanın sağlıklı bir yapıda kalması, çevre koruma, adil ve temiz gıdaya ulaşım her sektörde olduğu gibi turizm sektörünü de yönlendirmeye ve etkilemeye başladı.
*- KURTULUŞUMUZ KENTSEL TARIMDA
Gelişmekte olan ülkelerde kalkınma hedefleri arasında gösterilen tarım sektörünün büyümesinde ‘Kentsel Tarım’ da önemli yer tutmaktadır. Dünyada; kentsel tarım, kentsel nüfusun çevresel değişime karşı savunmasızlığını azaltmada bir yol olarak kullanılır. Bu nedenle de günümüzde pek çok yerel yönetim; yoksulluk, gıda güvenliği, beslenme sorunları ve çevre gibi zorluklara yanıt vermede etkili bir araç olarak kentsel tarımı geliştirmek üzere hamleler yapmaktadır.
Çevresel sürdürülebilirliğe dayalı, doğal kaynakların kullanımını azaltan, su ve enerji tasarrufu için önlemleri destekleyen, iklim dostu, tarımsal yenilikleri önemseyen ve tarımda dijitalleşmeyi destekleyen bir döngüsel turizm deseni oluşturma artık siyasetler üstü olarak dünya insanları tarafından kabul edilmektedir.
Burada bir de yüksek kaliteli, otantik ve toplum temelli bir turizm deneyimi eklendi mi çok da verimli olacaktır.
Pandemi ile otantik deneyimleri bir yıldır dijital dünya üzerinden deneyimleyen seyyahlar artık fiilen deneyimlemek üzere etkileşime geçmek üzereler.
*- TURİZM İÇİN YENİ MODELLER
Topluluk destekli tarım ve gıda grupları gibi topluluk temelli turizm için modeller ön plana çıkmaktadır.
Dünyanın farklı farklı yerlerinde artık ‘Topluluk Temelli Turizm’ modelleri pek çok birbirine yakın destinasyon tarafından tercih edilmeye başlanmış durumdadır.
Tarım turizmi bölge ekonomilerinin bölge hakkında neyin iyi olduğunu vurgulamasına izin verir ve turizm ve tarım ile ilgili faaliyetlerin birleştiği geniş bir faaliyet yelpazesini kapsarsa o kadar verimli olacaktır.
Burada Yaşar Eyice olarak şunu paylaşabilirim:
‘İzmir’in ablası’ rahmetli Işılay Saygın Turizm Bakanı iken Aydın Bilgin’in önerisi ile birlikte çalışıyorduk…
Sabahın altısında görevine başlar gece yarılarına kadar koşuştururdu.
İzmir’deki makam şoförü Orhan Bey, bana ‘Bir gün 8 saat uyuyamayacak mıyım?’ diye dert yanardı.
Yeniliklere ve gelişmelere o kadar açıktı ki, eminim ki şu anda aramızda olsaydı kesinlikle Uzman Bilge Keykubat’la temas kurmamı ve nasıl bir çalışma yapmamız gerektiği konusunda araştırma ve çalışma yapmasını isterdi.
Şimdi yazımıza devam edelim:
*- ‘TARIM TURİZMİ İLE TEKNOLOJİ DE İÇ İÇE OLMAK ZORUNDADIR’
Pandemi ile birlikte iş yaşantısı da evrildi ve değişme uğradı.
Artık; şirketlerin çalışanlarına evden çalışma izni verdiği hatta bazı firmaların tamamen evden çalışma sistemine geçtiği bir döneme girdik. Bir yılı aşkın süredir kapalı alanda vakit geçiren insanlar artık kendilerine yeni yollar aramakta, farklılıklar peşinde koşmaktadır.
Bu işlerde ihtiyaç; elektrik, internet ve bir bilgisayardan ibaret.
Evden çalışma izni alan bu insanlar için farklı bir hayat deneyimi de başlıyor aslında, bir nevi bu kişilerin içindeki seyyah da uyanmaya başlıyor.
Bu kişiler kendilerine ‘Dijital Göçebe’ diyor.
Bazı ülkeler hızlı davranıp bu dijital göçebeleri kendilerine çekmek için hemen dijital göçebe vizesini kanunlarına eklediler bile.
Dijital göçebe vizesi ile İzmir’deki işinizi Bermuda’dan yürütebilirsiniz. Pandemi dijital göçebe yaşam tarzına ciddi bir pas attı ve bazı ülkelerde bu pası iyi değerlendirerek kullanmaya başladı.
Barbados, Bermuda, Anguilla, Estonya, Dubai, Gürcistan, Cayman Adaları göçebe vizesi vermeye başlayan ülkeler. Aruba ve Hırvatistan da çok yakın bir zamanda göçebe vizesi vermek için harekete geçmiş durumda.
*- DÖRT DUVAR DEVRİ DE BİTTİ
Artık insanlar dört duvar arasında çalışmak istemiyor.
Pek çok kişinin hayalinde kırsalda yaşam var.
Ülkemiz kırsal alan bakımından pek çok ülkede olmayan bulunmaz güzellikler sunuyor.
Dijital göçebeler gün içindeki iş saatlerini doldurduktan sonra dışarı çıkarak bulundukları yeri en iyi şekilde yaşamak isteyeceklerdir.
Oranın gizli güzelliklerini keşfedecek, yerel ürünlerini tüketecek, yerelden alışveriş yapacaklardır.
Oranın kültürünü ve yaşamını deneyimlemek dijital göçebeler için bulunmaz bir deneyim olacaktır.
Son dönemde önemli trend olan deneyim yaşamak için de ülkemiz çiftlikleri ve kırsalımız çok uygun.
İşte bu noktada; bizim ülkemiz de göçebe vizesini tarım turizmi ile çok rahat modelleyebilir.
Tarım turizminin en iyi şekilde yaşanabileceği yerlerden biri olan ülkemizde, tarımsal turizmin gelişiminde ‘Dijital göçebeleri’ çok iyi entegre edebilirsek sektöre en büyük desteği vermiş oluruz.
*- AKLA GELEN, DİJİTAL TARIM
Dijital göçebeyi tarım turizmine entegre etmişken aklımıza bir de dijtal tarım geliyor.
Pandemi ile birlikte teması en aza indirerek pek çok bulaş riskini ortadan kaldıracak olan tarım turizminde ‘Tarımda Blok Zincir’ teknolojisi kullanımını da göz ardı etmeyelim.
Tarım turizmine entegre edilmiş bir blok zincir; zaman kayıplarının önüne geçecek, konaklama, yiyecek ve içecek takibi yapmayı kolaylaştıracak, tarladan masaya tedarik zincirini gözler önüne serecek, insanların tükettiği ürünlerin kökenini, hikayesini ve tabii ki de kalitesini görmesini sağlayacak, akıllı sözleşmeler yolu ile her iki tarafı da garanti altına alacak, biten malzemenin siparişi otomatik olarak verilebilecek, personel masrafını azaltacak ve en önemlisi de müşteri memnuniyetini arttıracaktır.
Pandemi ile birlikte ‘Çevrimiçi ürün incelemeleri’ tüm zamanların en yaygın halini almışken tarım turizminde blok zincir kullanımının üstüne düşmek sanırım artık yine olmazsa olmazlar arasına girmek zorunda.
*- SAĞLIKLI YAŞAM
Artık biliyoruz ki; deneyimlerin öne çıktığı, yeni modellerin geliştiği, çevresel faktörlerin öneminin iyice arttığı ve tabii ki de sağlıklı bir yaşamın artık olmazsa olmaz olduğu dünyamızda ülke olarak daha etkili ve güçlü yol alabilmemiz açısından Tarım-Gıda-Sağlık-Turizm-Teknolojiyi ayrılmaz bir bütünün parçaları olarak benimsemeli ve bu doğrultuda hareket etmeliyiz.