YUNANLILAR VE AMERİKALILAR GÖZLERİNİ İSTANBUL'A DİKTİLER!

*- SARAYBOSNA’YI UNUTTURMAK İSTİYORLAR Ukraynalılar sanki bizim gibiler! Rus tanklarına, silahlarına, roketlerine, kuşatmalarına pek önem vermiyorlar… Kahramanca mücadele ediyorlar… En azından bize gelen bilgi böyle… Bizim insanlarımız şu an en çok ne istiyor? Bebek bezi ve maması… Yani öncelik çocuklarında… Bizde öyle değil mi? Dikkat edin bakın, mağazalarımızda bugüne kadar sadece mama ve çocuk bezlerinde […]

*- SARAYBOSNA’YI UNUTTURMAK İSTİYORLAR

Ukraynalılar sanki bizim gibiler!

Rus tanklarına, silahlarına, roketlerine, kuşatmalarına pek önem vermiyorlar…

Kahramanca mücadele ediyorlar…

En azından bize gelen bilgi böyle…

Bizim insanlarımız şu an en çok ne istiyor?

Bebek bezi ve maması…

Yani öncelik çocuklarında…

Bizde öyle değil mi?

Dikkat edin bakın, mağazalarımızda bugüne kadar sadece mama ve çocuk bezlerinde ‘alarm’ sistemleri vardı.

Ya bugün, inanılacak gibi değil ama çay paketlerine de alarm koymuşlar..

Kilidi kasadaki görevlide..

Parasını ödüyorsun alarm çıkarılıyor sen de alışverişini yapmış oluyorsun, çıkıp gidiyorsun…

Şunu da görmezden gelemeyiz;

Yine biz Türklerin gözlemlerine göre, bazı Ukranyalılar, Ukranyalılara ait mağazaları yağmalıyorlar…

Rus askerlerinin bazıları da girdikleri mağaza ve evleri soyuyorlar…

Şimdi sizi güldüreyim;

Ruslar karşılıklı görüşmelere ‘ön şartsız’ giriyorlar….

Hepimiz sevindik değil mi?

Çantalarındaki belgelerden çıkan tek madde de şu:

‘Ukranya bizimdir!’

Hükümet gitsin, bizim önerdiğimiz, belirlediğimiz Hükümet işbaşı yapsın..

Böylece onlara göre her şey yoluna girecek…

Almanya Rus Oligark Usmanov’un 600 milyon dolar değerindeki ultra lüks yatına el koydu…

Bunu ‘ekonomik yaptırım’ diye kabul ediyorlar!

Roman Abramovich’i her halde duymayan bilmeyen yok!

İngiltere’nin Pramier Lig takımlarından Chelea’nın 2003’den bu yana sahibi…

Sürpriz bir açıklama yaptı:’

‘Chelse’yi satışa çıkarıyorum:

Ve devam ediyor:

‘Tüm parayı Ukraynalı savaş mağdurları için harcayacağım!’

Bunun için vakıf kuruyor…

Herhalde kendini böylece temizleyeceğini sanıyor…

Tabii ki yabancı bankalardaki paralarını da kurtarmak için…

Bir noktaya daha değinmek istiyorum:

Amerikan CBS News televizyonu, kanalı Ukranya’daki savaşı verirken kullandığı bölge haritasında İstanbul’u Yunanistan’ın sınırları içinde gösterdi.

Böyle hata mı olur?

Bunların ellerinde her türlü bilgi ve harita var…

Kendileri akıllarından geçeni ortaya koyuyorlar, hazırlık yapıyorlar!

Görüyorsunuzdur;

Yunanlılar şimdi arka arkaya bizim balıkçılarımızı tahrik ediyor…

Hatta ateş açıyor…

Buna, Avrupa’nın bu şımarık çocuğuna ses çıkaran, ‘otur oturduğun yere!’ diyen yok…

Türkiye’nin kabul edilmiş haritasını her kes kafasına göre değiştiriyor…

Bu yeni değil!

Yani biz de mutlaka tedbirli olmalıyız…

‘Olmaz!’ değil, ‘Ya olursa’ demeliyiz…

Rusya’nın Donbass operasyonunu unutturuyorlar…

Gözler Kiev’de ‘düşer mi, düşmez mi?’

Söyleyeyim:

Rus kuşatmasındaki şehir bir delinin talimatı ile yarım saatte yerle bir edilebilir…

Bunu unutmayalım…

Zaten Ruslar ne yapıyor?

Kuşatmanın bir yerini açık tutuyorlar, ‘Sivillerle birlikte Cumhurbaşkanı ve ekibi de gitsin! Biz de yeni Hükümeti açıklayalım!’ diyorlar…

Amerika ilk günden bu tuzağa düştü, ya da bir şekilde Ruslarla anlaştılar…

Rus harekatı başladıktan sonra, Ukrayna’nın aktör Cumhurbaşkanına ‘Bizim garantimiz altında seni kaçıralım!’ dediler…

Nasıl ‘1 Mart Tezkeresi’ TBMM’den geçmediyse, aynı şekilde Amerikalılar hayal kırıklığına uğradılar, belki de Ruslar’da…

‘Ben gitmem!’ dedi….

Kendine göre yeni bir sayfa açtı…

Türk basını da unuttu, üstünkörü geçti…

Dünyanın en uzun kuşatmalarından birini yakın zamanda 30 yıl  önce Saraybosna’da gördük…

Saraybosna halkı, Avrupa ve Birleşmiş Milletler destekli vahşi Sırp’lara karşı tam 1425 gün savunma yaptı…

Dünya savaşını başlatmakta mahir olan Sırplar, 200 binden fazla Boşnak’ı katlettiler…

50 bin kadına, çoluk çocuğa tecavüz ettiler.

30 yıl önce 29 Şubat ile 1 Mart arasındaki müzakerelerde İzzetbegoviç bir tarih yazdı ve o günden bu güne yaralar sarılmaya çalışılıyor ama nedense hemen her gün toplu mezarlar ortaya çıkıyor…

Bir gün da, Boşnak halkının elindeki silahları ve hatta kesici aletleri evlerindeki bıçakları bile toplayarak Sırplara teslim eden Hollandalı madalyalı Birleşmiş Milletler çatısı altındaki o zamanın komutanına askerine hesap sorulabilir…

*- AÇIK ve NET

Resmi açıklama şöyle idi;

‘Türkiye'de 56 bin 780 kişinin testi pozitif çıktı, 189 kişi hayatını kaybetti

Türkiye'de 24 saatte 407 bin 536 Kovid-19 testi yapıldı, 56 bin 780 kişinin testi pozitif çıktı, 189 kişi yaşamını yitirdi.

18 yaş ve üstü nüfusta ikinci doz aşı uygulananların oranı yüzde 85,12 ve birinci doz aşı yapılanların oranı yüzde 92,95 oldu.’

Aynı gün yine aynı yerden, yani Sağlık Bakanlığı’ndan, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, kameraların karşısına geçti ve ‘Artık açık havada maske kullanmak zorunda değiliz!’ dedi.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Kovid-19'la mücadele kapsamında uygulanan maske takma zorunluluğunun açık havada kaldırıldığını, kapalı ortamlarda ise mesafe kuralına göre uygulanacağını bildirdi.

Sonuç olarak;

Bundan böyle açık havada maske kullanmak zorunda değiliz.

Kapalı ortamlarda, havalandırma yeterliyse ve mesafe kuralına uyuluyorsa, maske takmak artık şart değil.

HES kodu uygulaması kaldırıldı.

Hiçbir kurum ve kuruluşa girişte HES kodu kontrolü yapılmayacak.

Okullarda; iki kovid-19 vakası çıkması halinde ‘sınıfların kapatılması’ uygulamasına artık gerek görülmemektedir.

Ve en çok merak edilen ve konuşulan bir nokta:

Mesafenin korunmadığı uçak, otobüs, tiyatro, sinema, sağlık kuruluşları ve okulların kapalı alanlarında maskeleri kullanmaya devam edeceğiz.

*- BİZ DE YOK EDİYORUZ

Bu arada çok ama çok önemli bir bilgiyi de paylaşmak istiyorum:

Donbasss’ta en a  14-15 bin sivilin öldürüldüğünden söz etmeyeceğim.

Çünkü bu konu gece gündüz önümüze geliyor.

Konu şu:

Dünyamızda her dört hayvan ve bitki türünden biri yok olma tehlikesi altında!

Sakın ‘Bana ne?’ demeyelim…

Çünkü;

İnsan faaliyetlerinin etkisi ile bu yok olma süreci sürüyor…

İnsan nüfusunun ikiye katlandığı son 50 yıllık zaman dilimindeki tahribatın tarihte benzeri bulunmuyor.

Şunu söyleyeyim:

2016’ya kadar gıda ve tarım amacıyla evcilleştirilmiş 6 bin 190 memeli hayvandan 559’unun soyu tükendi.

Böcek türlerinin yüzde 10’u tehlikede…

Sulak alanların yüzde 85’i yok oldu…

1970’den bu yana; istilacı yabancı türlerin sayısı yaklaşık yüzde 70 arttı…

Uzmanlar 1 milyon hayvan ve bitki türünün neslinin yok olma tehlikesi altında.

Bunları devletin resmi raporlarından aldım…

Yine bir bakanlık açıklamasını anımsatayım.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı hafta başında Resmi Gazete’de de yayımlanan bir yönetmelik değişikliliğini duyurdu.

Bize kadim bir miras olan zeytinlikler de maden sahasında bulundukları için kurban edilip kesilecekler.

500 yıllık, bin yıllık ağaçlardan oluşan zeytinliklerimiz yok olabilecek.

Halbuki 3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerin Aşılattırılması hakkında bir kanunumuz var.

Şimdi birçok kişi ya da kuruluş hukuki hak arama çalışmasını başlatmış durumda,

Benim üzerinde durduğum ise çelişkili durumu resmi rakamlarla anlattım.

Bu ormanlar yok olunca bir çok bitki, böcek ve hayvan türlerine de zarar vereceğimiz açık ve net…

 

Yaşar Eyice

Exit mobile version