Demokrat Gündem- İzmir’in Çernobili olarak bilinen Gaziemir Emrez Mahallesi’nde yıllardır çözülmeyen nükleer atık sorunu, halk sağlığını tehdit etmeye devam ediyor.
Gaziemir Belediye Başkanı Ünal Işık, TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Aykut Akdemir ve TTB Üyesi Halk Sağlığı Uzmanı Ali Osman Karababa ile bu ciddi sorunun boyutlarını, çözüm önerilerini ve yetkililerin sorumluluklarını konuştuk.
Ortaya çıkan tablo ise korkutucu: Bu nükleer kirlilik ne kadar daha sürecek? Yetkililer ne yapıyor? İşte detaylar…
İzmir’in kalbinde bir nükleer kabus: Gaziemir’de yıllardır bertaraf edilmeyen nükleer atıklar halk sağlığını tehdit ediyor. Yetkililerin sessizliği ise korkutucu boyutta.
Gaziemir Belediye Başkanı Ünal Işık, TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Aykut Akdemir ve TTB Üyesi Halk Sağlığı Uzmanı Ali Osman Karababa’nın bu konuda söyledikleri durumun ciddiyetini gözler önüne seriyor.
Gaziemir’in Zehirli Mirası
Gaziemir’in Emrez Mahallesi, bir zamanlar kurşun işleyen bir fabrikanın bulunduğu yerdi. 1940’lı yıllardan itibaren faaliyet gösteren bu fabrika, yıllarca hurda kurşunları işledi ve toksik atıkları bahçesine depoladı.
Bu atıklar, fabrika çalışırken bacasından atmosfere yayıldı ve çevrede yaşayan insanların sağlığını tehlikeye atıyor. Fabrikanın 2010 yılında kapanmasına rağmen, bölgedeki nükleer atıklar orada kaldı.
Yıllar içinde bu atıkların varlığı, halk arasında büyük bir korku ve endişeye neden oluyor. Bölge sakinleri, bu tehlikeli mirasla yaşamak zorunda kaldı ve bu durumun çözüme kavuşması için seslerini duyurmaya çalışıyor.
Şüphe ve Endişe: Temizlik Çalışmaları Başlıyor
2023 yılına gelindiğinde, Gaziemir’deki nükleer atık sorunu tekrar gündeme geldi.
23 Temmuz’da başlatılan temizlik çalışmaları, mahalle sakinleri arasında karışık duygulara yol açtı.
Bu çalışmaların başlaması, bazıları için bir umut ışığı oldu; ancak diğerleri için sürecin şeffaf yürütülmemesi endişe kaynağıydı.
Temizlik alanında çalışan iş makineleri, 300-400 metrekarelik bir alanda 3-4 metre derinliğinde çukurlar kazmaya başladı. Nükleer atıkların yüzeye çıkmasını engelleyen örtü tabakası kaldırıldı.
Bölge sakinleri, dumanların yükseldiğini ve yanık balata kokusu aldıklarını bildirdi.
TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Aykut Akdemir: “Atıkların Sahibi Yok, Sorun Çözülmüyor!”
Gaziemir’deki nükleer atıklar, yıllardır çözülmeyen bir çevre felaketinin merkezi haline gelmiş durumda.
TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Aykut Akdemir, atıkların kaynağı ve bertaraf edilme sürecindeki belirsizliklere dikkat çekiyor.
Akdemir, bu sorunun çözümü için şeffaflık ve hesap verebilirlik çağrısında bulundu.
D.G: Gaziemir, İzmir’in Çernobili olarak biliniyor. Bu sorun yıllardır çözülmedi. Halk ve çevre sağlığı tehdit altında. Şu anki durum nedir?
Aykut Akdemir: Yaklaşık 23 Temmuz itibarıyla Gaziemir Emrez Mahallesi’nde bir çalışma yapıldığını gözlemledik. Yaklaşık 300-400 metrekarelik bir alanda, 3-4 metre derinliğinde çukurlar hazırlandı ve nükleer atığın yüzeye çıkmasını engelleyen örtü tabakasının kaldırılmaya başlandığını gördük.
Çevre sakinleri tarafından da duman çıktığına dair şikayetler geldi; yanık balata kokusuyla birlikte bir duman görüldü. Durum bu. Geçmişte, eski kurşun fabrikasının sahipleriyle ilgili mülkiyet sorunları nedeniyle hiçbir işlem yapılmadığı yönünde cevaplar alıyorduk. Ancak, gelen son bilgilere göre bu mülkiyet sorunu çözüldü ve varisler arasında anlaşma sağlandı.
Bu nedenle mülkiyet el değiştirdi ve burada bir çalışma başlatıldı. Ancak bu çalışmanın neye göre, hangi kıstaslara göre yapıldığı hakkında bilgimiz yok. Bugünkü talebimiz, bu sürecin şeffaf bir şekilde yürütülmesi ve ilgili meslek odaları, akredite kuruluşlar ile birlikte kamuoyuyla paylaşılmasıdır.
D.G: Neden nükleer atıkların bertarafı sağlanmıyor? Sorumlu kim ve iktidar bu konuda nasıl bir sorumluluk almalı?
Aykut Akdemir: Bu nükleer atıkların buraya nasıl geldiğini çözemiyoruz. Burada bir kurşun fabrikası vardı ve çeşitli yerlerden atıklar buraya getirildi. Nükleer atıkların kaynağı hakkında elimizde bazı bilgiler var; örneğin gemi söküm tesislerinden ve diğer yerlerden gelen atıkların burada depolandığı yönünde bulgular var. Ancak bu süreci hiçbir kamu kurumu açık etmedi.
Şu anda buradaki nükleer malzemeler, nükleer santral atıklarıdır. Türkiye’de bir nükleer santral bulunmuyor, bu atıklar bir yerlerden getirildi ve burada depolandı. Bu sorunun sorumluları kimse, takip edilmesi gerekiyor.
D.G: Bu atıkların güvenli bir şekilde bertaraf edilmesi nasıl sağlanmalı?
Aykut Akdemir: Bu atıkların güvenli bir şekilde bertaraf edilmesi elbette ki sağlanmalıdır. Bu işlemi yapacak firmanın bu konuda tecrübeli olması ve çalışmaların akredite kurumlar tarafından denetlenmesi gerekir. İlgili kamu kurumları ve yerel yönetimler, meslek odalarıyla birlikte bu süreci şeffaf bir şekilde yürütmeli, proje herkese açık olmalıdır. Yapılan her tür çalışma, hatta alınacak her türlü malzeme dahi halk tarafından bilinmelidir. Mevzuatlarımız bu süreci şeffaf şekilde yürütmeye yeterlidir.
TTB Üyesi Halk Sağlığı Uzmanı Ali Osman Karababa: “Toplumsal Riskler Görmezden Geliniyor!”
TTB Üyesi Halk Sağlığı Uzmanı Dr. Ali Osman Karababa, Gaziemir Emrez Mahallesi’nde bulunan nükleer atıkların halk sağlığına etkileri konusunda Demokrat Gündem’e çarpıcı açıklamalarda bulundu.
“Bu atıklar, sadece çevredeki insanları değil, tüm İzmir’i tehdit ediyor” diyen Karababa, Sağlık Bakanlığı’nın bu ciddi durumu görmezden geldiğini savunarak, sürecin şeffaf olmamasını eleştiriyor.
“Burada Yaşanan Tehlike Göz Ardı Ediliyor!”
D.G: Dr. Karababa, Gaziemir’de halk sağlığı hangi boyutlarıyla tehlike altında? Bu bölgede neler oluyor?
Dr. Ali Osman Karababa: Burada yaklaşık 1940’lardan beri süregelen bir sorundan bahsediyoruz. Burası, hurda kurşunları işleyen bir fabrika alanıydı. Bu süreçte fabrikanın bacasından toksik kimyasallar ve kurşun buharları çevreye yayıldı.
Fabrika kapansa da bu kirlilik etkisini sürdürmeye devam ediyor. Kurşun ve diğer toksik maddeler çevrede yaşayan insanların solunum sistemi üzerinden vücutlarına girdi ve ciddi sağlık sorunlarına yol açtı. Ancak, elimizde bu sağlık sorunlarına dair somut veriler yok çünkü Sağlık Bakanlığı, bu konuda herhangi bir araştırma yapmadı.
“Sağlık Bakanlığı Neden Sessiz Kalıyor?”
D.G: Sağlık Bakanlığı neden bu durumu görmezden geliyor? Bu bölgedeki sağlık sorunlarına dair neden araştırma yapılmadı?
Dr. Ali Osman Karababa: Defalarca Sağlık Bakanlığı’na başvurduk, ancak hiçbir adım atılmadı. Yani burada ne sinir sistemi hastalıkları ne de kanser vakalarıyla ilgili herhangi bir istatistikî veri var. Zaten yöre halkıyla konuştuğunuzda doğumsal anomalilerden, kanserlerden ve solunum sorunlarından bahsettiklerini duyuyorsunuz. Ancak bu toplumsal risklere dair hiçbir şey yapılmamış durumda.
“10 bin 500 Metreküp Radyoaktif Atık Hâlâ Orada!”
D.G: Peki ya radyoaktif atıklar? Bunlar bölgeyi nasıl etkiliyor?
Dr. Ali Osman Karababa: Fabrika bahçesinde yapılan sondajlarda, 10 bin 500 metreküp radyoaktif bulaşıklara rastlandı. Bu atıklar hâlâ orada duruyor ve yağmurlu havalarda bu atıklardan yükselen dumanlar çevreye yayılıyor. Bu durum, bölgede yaşayan insanlar için büyük bir tehdit oluşturuyor. Ayrıca, yeraltı su kaynaklarında ağır metal kirliliği tespit edildi. Bu suların kullanılması, ciddi sağlık riskleri yaratıyor.
“Yetkililerin Umurunda Bile Değil!”
D.G: Yetkililerin bu tehlike karşısındaki tutumu nedir?
Dr. Ali Osman Karababa: Ne yazık ki, yetkililerin bu toplumsal riskleri umursamadığı çok açık. Atık bertaraf işlemleri sırasında ve radyoaktif atıkların taşınma sürecinde ciddi riskler var, ancak bu konuda da hiçbir açıklama yapılmıyor. Bu durum, hükümetin ve yetkililerin gözünde önemsiz gibi görünüyor.
“Her Şey Gizli Kapaklı Yapılıyor!”
D.G: Bölgede ne tür önlemler alındı? Süreç ne kadar şeffaf yürütülüyor?
Dr. Ali Osman Karababa: Hiçbir şekilde şeffaf bir süreç yürütülmüyor. Sağlık Bakanlığı, elinde bulunan verileri açıklamıyor. Bölgedeki sağlık durumuyla ilgili yapılan bir tarama yok, buna dair bir girişim de olmadı. Her şey gizli kapaklı yapılıyor. Bu süreçte topluma herhangi bir bilgi aktarılmıyor.
“Toplumsal Baskı Olmazsa Umut Yok!”
D.G: Uzun yıllardır bu meseleye çaba gösteriyorsunuz. Bu sürecin sonunda umutlu musunuz?
Dr. Ali Osman Karababa: Bugüne kadar olan gelişmeler umut vermiyor ne yazık ki. Bilgi aktarımı yok, suç duyuruları sonuçsuz kaldı, şeffaf bir bertaraf süreci yok. Toplumsal baskı ne kadar yoğun olursa, burada bir şeylerin olumluya dönüşmesi için umut olabilir. Ama şu an için umutlu olmak zor.
“Yetkililere Son Çağrı: Bir An Önce Adım Atın!”
D.G: Son olarak, yetkililere ne söylemek istersiniz?
Dr. Ali Osman Karababa: Bir an önce taleplerimizi yerine getirmelerini istiyoruz. Bölgedeki sağlık taramalarının yapılmasını ve bertaraf işlemleriyle ilgili tüm detayların kamuoyuyla paylaşılmasını talep ediyoruz. Bu insanların sağlığı ve hayatı göz ardı edilemez.
Gaziemir Belediye Başkanı Ünal Işık: “Bilimsel Yöntemlerle Hareket Edilmeli!”
Gaziemir Belediye Başkanı Ünal Işık da Demokrat Gündem’e yaşanan süreci ve son durumu özetledi ve ‘Bölge derhal temizlensin’ çağrısında bulundu..
Bu ciddi sorunun çözümüne yönelik önerilerini ve yetkililere yaptığı çağrıyı açıklayan Başkan Ünal Işık, bilimsel yöntemlerin kullanılmadığına dair endişelerini dile getirdi.
D.G: Sayın Başkan, Gaziemir’de nükleer atıklarla ilgili yaşanan son gelişmeler neler? Yapılan bilgilendirmeler sizi tatmin ediyor mu?
Ünal Işık: Yapılan bilgilendirme, maalesef sadece yüzeysel bir nitelikteydi. Gerçek bir bilgilendirme yarın saat 13:00’te, Büyükşehir Belediyemizin koordinatörlüğünde oluşturulacak komisyonla yapılacak. Burada bulunduğunuzda, neler yapılması gerektiği konusunda nasıl bir çağrı yapmamız gerektiğini tartışıyoruz.
D.G: Bu tehlikenin boyutunu anlatırken, özellikle bölgedeki kokuya dikkat çektiniz. Kokunun kaynağı nedir?
Ünal Işık: Evet, hepiniz bu kötü kokuyu hissediyorsunuz. Bu koku, maalesef nükleer atıkların yüzeye çıkmasıyla oluşan bir durum. Bu atıklarla ilgili yapılacak çalışmaların sadece iş makineleriyle yapılamayacağını vurgulamak istiyorum. Bu sürecin bilimsel yöntemlerle yürütülmesi gerektiğini savunuyoruz.
Bilimsel Çözüm Şart: Sadece İş Makineleri Yeterli mi?
D.G: Yani bu çalışmalarda daha farklı bir yaklaşım mı izlenmeli?
Ünal Işık: Kesinlikle. Bilim insanlarının, çevre platformlarının, çevre mühendislerinin, Kimya Mühendisleri Odası’nın, Tabip Odası’nın, Kaymakamlığın ve yerel yönetimlerin bu sürecin içerisinde yer alması gerektiğini düşünüyoruz. Sadece iş makineleriyle değil, bilimsel yöntemlerle bu atıkların doğru şekilde ele alınması gerekiyor.
D.G: Peki, yarın yapılacak bilgilendirme toplantısından ne bekliyorsunuz?
Ünal Işık: Yarınki bilgilendirmede bu komisyonun bize sunacağı yol haritasını alacağız. Eğer bu yol haritası tatmin edici olursa, nükleer atıkların bilimsel yöntemlerle doğru zamanda, doğru yere ve doğru yöntemlerle çıkarılıp götürülmesini destekleyeceğiz. Ancak, bu konuda şüphelerimiz var ve bu yüzden bu çağrıları yapıyoruz.
D.G: Yani bu sürecin doğru yönetilmesi konusunda endişeleriniz var mı?
Ünal Işık: Evet, basın açıklamasında sorulan soruların yanıtlarının takipçisi olacağız ve bu sürecin başarıya ulaşması için elimizden geleni yapacağız. Bu işin ciddiyetle ele alınması gerekiyor, aksi halde sonuçları çok ağır olabilir.
Üç farklı ismin açıklamaları, bu sorunun ne kadar karmaşık ve tehlikeli olduğunu gözler önüne seriyor ancak çözüm için atılması gereken adımların net olmaması ve yetkililerin sessizliği, halk arasında endişeleri artırıyor.
Bilimsel yöntemlerin, şeffaflık ilkesinin ve toplumsal baskının bu süreçte hayati öneme sahip olduğunu vurgulayan uzmanlar, bu sorun çözülene kadar mücadeleye devam edeceklerini belirtiyor.
Gaziemir’deki nükleer kirliliğin ne zaman ve nasıl sona ereceği ise hâlâ büyük bir soru işareti olarak duruyor.