DEMOKRAT GÜNDEM- Başkent Ankara dün Cumhuriyet tarihinin en kapsamlı uyuşturucu operasyonuna sahne oldu. 48 saatlik süreçte hem uluslararası alanda hem de Ankara’da eşzamanlı düzenlenen operasyonlarda organize suç örgütleri ve uyuşturucu tacirlerine ağır darbe vuruldu.
Operasyonda 4 bin 768 polisin katılımıyla 626 adrese eşzamanlı baskınlar düzenlendi ve 600’ün üzerinde uyuşturucu satıcısı yakalandı. Ancak operasyonun en çarpıcı sonucu yakalananların 110’unun 18 yaş altı çocuklardan oluşmasıydı.
Emniyet kaynaklarına göre bu çocukların çoğu uyuşturucu baronları tarafından “yem” olarak kullanılıyor. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, zehir tacirlerine asla göz açtırılmayacağını belirtirken uzmanlar çocukların bu şebekelerde kullanılmasının ardındaki tehlikeli stratejiye dikkat çekiyor.
YOKSULLUK TUZAĞI: ÇOCUKLAR NASIL HEDEF ALINIYOR?
Çocuk ve Ergen Psikiyatri Derneği Başkanı Prof. Dr. Neslihan İnal suç örgütlerinin hedef kitlesi hakkında çarpıcı bilgiler verdi. Prof. Dr. İnal, “Maalesef özellikle ihmal edilmiş ekonomik yoksunluk içinde yaşayan çocuklar bu örgütlerin ilk hedefi haline geliyor. Ergenlik dönemindeki çocukların beyin gelişimleri henüz tamamlanmamış durumda. Bu dönemde hem biyolojik hem de sosyal açıdan son derece kırılgan olan çocuklar ‘kolay para’ vaadine kapılabiliyor” dedi.
İnal, uyuşturucu şebekelerinin çocuklara yaklaşımını şu sözlerle açıkladı: “Çeteler için çocuklar sadece bir ‘geçiş aracı’. Önce onları satıcı olarak kullanıyorlar sonra kendileri de bağımlı hale gelince hem müşteri hem satıcıya dönüşüyorlar. Uyuşturucuyla bir kez tanışan çocuk ömür boyu risk altında kalıyor. Çünkü bağımlılık beyin gelişimini doğrudan etkiliyor ve geri dönüşü olmayan hasarlara yol açabiliyor.”
RİSK ALMAK İSTEMİYORLAR
Türk-Alman Üniversitesi’nden Ceza Hukuku Profesörü Ali Kemal Yıldız uyuşturucu baronlarının çocukları neden tercih ettiğine dair hukuki boyutu değerlendirdi. Prof. Yıldız şunları söyledi:
“Uyuşturucu baronları kendileri risk almak istemiyor. Bu nedenle sahaya çocukları sürüyorlar. Çocukların hem cezaları daha az hem de sokakta bir çocuğun uyuşturucu sattığı kolay kolay fark edilmiyor. Ayrıca psikolojik bir boyutu da var: Bazı çocuklar kendilerini mafya zannediyor gizli ve tehlikeli işler yapıyor olmak onlara sahte bir güç duygusu veriyor. Baronlar da bu psikolojiyi manipüle ediyor.”
Prof. Yıldız ceza sistemindeki boşluklara da dikkat çekti:
“Çocuk olmaları nedeniyle yaptırımlar yetişkinlere göre çok daha hafif kalıyor. Tutuklanmak yerine genellikle ailelere teslim ediliyor kısa sürede tekrar sokaklara dönüyorlar. Örgütler de tam olarak bu yasal boşluktan faydalanıyor.”
Uzmanlar bu çocukların sadece adli süreçle değil kapsamlı psikolojik ve sosyal destekle korunması gerektiğini vurguluyor. Aksi takdirde kurban olarak başladıkları bu yolculuk ömür boyu sürecek bir suç döngüsüne dönüşme riski taşıyor. Çocuk ve Gençlik Suçlarını Önleme Merkezi’nden alınan bilgiye göre uyuşturucu satıcılığı yapan çocukların yüzde 85’i iki yıl içinde tekrar suça karışıyor. (Haber Merkezi)