Ana Sayfa Arama Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya

BU ACIYI YAŞAMAYALIM

Bu haberin fotoğrafı yok

Derin bir şekilde sarsıldığımız ve acı kayıplar verdiğimiz 17 Ağustos 1999 Depreminin üzerinden tam 24 yıl geçti.

17 Ağustos depremi, ülkemizin bir deprem ülkesi olduğu gerçeğini çok acı bir şekilde hatırlattı.

Meydana gelen deprem, ülkemizde yaşanan afetlerin ilki değildi ve sonuncusu da olmadı, olmayacak.

Şu bir gerçek ki ülkemiz dünyanın en aktif deprem kuşaklarından birinin üzerinde yer almaktadır.

Bu nedenle geçmişte acı kayıplar vermemize neden olan depremlerin gelecekte de meydana gelmesi kaçınılmaz bir durumdur.

Bu durumda önemli olan ise depreme hazırlıklı olabilmek ve depremle yaşayabilmeyi öğrenmektir.

17 Ağustos ve diğer depremlerde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına baş sağlığı ve sabırlar diliyorum.

Böylesi bir felaketin ne ülkemizde ne de dünyada bir daha yaşanmamasını temenni ediyorum.

 

*- 80 YILDA ANCAK

 

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) İstanbul Şubesi Başkanı Füsun Sümer, Deprem Araştırma Komisyonu’nun Temmuz 2021 tarihli raporuna göre, Türkiye’de 10 milyon civarında olan yapı stokunun 6-7 milyon civarında olan kısmının ‘riskli’ statüsünde olduğunu söyledi.

1 milyon 500 bin civarında yapının olduğu kentte, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın tahminlerine göre 600 bin civarında yapı riskli.

81 bin 228 binanın ‘Kentsel Dönüşüm’ kapsamında yıkılıp yenilendiğinin Meclis’in Mayıs 2023 tarihli raporunda ifade edildiğini dile getiren İMO Başkanı Sümer, buna göre İstanbul’daki riskli yapı dönüşümünün son 11 yıl içinde yüzde 13-14 civarında kaldığını söyledi.

Füsun Sümer, aynı yöntemlerle devam edilmesi halinde İstanbul’un güvenli bir yapılaşmaya kavuşmasının 80 yıl gibi bir zamana yayılacağının altını çizdi.

Risklerin sadece bunlarla sınırlı olmadığına vurgu yapan Sümer, deniz kıyıları, dolgu alanları, dere yatakları ve çevresinin ciddi bir riskle karşı karşıya olduğuna işaret etti.

Ulaştırma, altyapı şebekeleri, su arıtma tesisleri, doğalgaz, enerji ve haberleşme ağlarının da risk altında olduğunu aktaran Sümer, ‘6 Şubat depremleri açık bir şekilde göstermiştir ki yapı denetim hizmeti en temelde bir kamu görevi olarak ele alınmalı, serbest piyasa koşullarına terk edilmemelidir’ ifadelerini kullandı.

Canımız sıkkın…

Bu nedenle konuyu değiştiriyorum.

Bakın Sigmund Freud neler demiş?

Her cümle ama doğrudan ama dolaylı yönden hepimizi ilgilendiriyor…

 

*- KEDİLERLE ZAMAN GEÇİRİRSENİZ

 

–  Aşık insan delidir.

– Yaşamın amacı ölümdür.

– Aşk yoktur, libido vardır.

– Medeniyetin ilk şartı adalettir.

– Çocuklar ilgi aramaz, sevgi arar.

– Mantığın sesi kısık ama ısrarcıdır.

– Rüyalar bilinçaltına giden kral yoludur.

– Deli, uyanıkken rüya gören kimsedir.

– Her insan gördüğü rüyanın tabiridir.

– Genç bilebilseydi, yaşlı yapabilseydi.

– Doğaya her zaman bir ölüm borcun vardır.

– İdin uğradığı yere Ego da mutlaka gider.

– Aşk ve iş beşeriyetimizin mihenk taşlarıdır.

– Olgunluk, hazzı erteleyebilme kabiliyetidir.

– Rüyalar dünden kalan artıklarla inşa edilir.

– İnsan mutlu olmak ister; bu yüzden berbat haldedir.

– Kedilerle geçirilen zaman asla boş zaman sayılamaz.

– Adaleti aklın yardımı olmadan kullanmak imkansızdır.

– Sanat, çocukluk tecrübelerinin büyüklüğe aktarılmasıdır.

– Sevildiğinden emin olunca, insan ne kadar da cüretkar oluyor.

– Sevginizi ihtimaller üzerine kurarsanız, ihanetlerle son bulur.

– Uçabilme isteği, cinsel açıdan güçlü olma isteği ile çok yakından alakalıdır.

– Ulaşamayacağın kadar sandığın kişiler, aslında eğilemeyeceğin kadar alçaktadır!

– Yaşam belirtisinin kökeninde duygulanma vardır, duygulanmanın da temeli aşktır.

 

*- BİLDİĞİNİ YAP, YOKSA!…

 

Nasreddin Hoca’ya sonmuşlar;

‘Eski ayları ne yaparlar?’

O da, ‘Kırpar kırpar yıldız yaparlar!’ demiş.

Ben de eski yazılarımı tekrarlayarak, günün haberi yapmaya ve bazı önemli gördüklerimi anımsatmak istiyorum.

İşte bir örnek daha;

Üzülüyorsun, ‘takma!’ diyorlar.

Kızıyorsun, ‘değmez!’ diyorlar.

Boş veriyorsun; ‘gamsız!’ diyorlar.

Susuyorsun, ‘iki çift laf et!’ diyorlar.

Konuşuyorsun, ‘muhatap olma!’ diyorlar.

Çekip gidiyorsun, ‘mücadele et!’ diyorlar.

Alttan alıyorsun, ‘tepene çıkardın!’ diyorlar.

Bağırıyorsun, ‘sakin ol!’ diyorlar.

Aklı başında davranıyorsun, ‘bu kadar uslu olunmaz!’ diyorlar.

Dikine gidiyorsun, ‘yaşına başına yakışmaz!’ diyorlar.

Ölünce ne diyecekler?

Muhtemelen; ‘Ölüm sana yakışmadı!…’

Yaşar Eyice

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

five × one =

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Meclis’in yeni dönem açılışına katılmama
Sıradaki Haber Özgür Özel: ‘Haksız saldırılara son verilsin’