‘İŞ DÜNYAMIZLA İFTİHAR EDİYORUZ’
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, İzmir programları kapsamında İzmir Ticaret Odası (İZTO), Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) ve İzmir Ticaret Borsası (İTB) iş birliğiyle düzenlenen İzmir İş Dünyası Buluşması’na katıldı. İZTO Meclis Toplantı Salonu’ndaki toplantıya İzmir Valisi Süleyman Elban, İZTO Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener, İTB Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli, EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, İzmir milletvekilleri, siyasi parti temsilcileri ve iş insanları katıldı. Toplantıda konuşan Cevdet Yılmaz, “İş dünyamızla iftihar ediyoruz. İş dünyamız, bu ülkenin üretim gücünü temsil ediyor. Yaptıkları girişimlerle, yatırımlarla, aldıkları risklerle ülkemizin kalkınmasına, istihdam oluşmasına, teknolojik atılımlarına öncülük yapıyorlar. İzmir iş dünyası başta olmak üzere tüm iş dünyamıza şükranlarımı sunuyorum” dedi.
‘POLİTİKALARIMIZI KARARLI BİR ŞEKİLDE HAYATA GEÇİRİYORUZ’
Orta Vadeli Program’ı (OVP) yenilediklerini belirten Yılmaz, “Geçen yıl seçimler oldu, siyasi belirsizlikler bitti. OVP ile politika belirsizliklerini ortadan kaldırdık. Politikalarımızı kararlı bir şekilde hayata geçiriyoruz. OVP’de geçen yıldan bugüne birtakım güncellemeler yapıldı. Ana politikamızı 4 başlıkta özetliyorum. Birincisi enflasyonla mücadele, yeniden ülkemizi tek haneli rakamlara düşürmek. 3 yıllık bir perspektif ile tekrar tek haneli rakamlara ulaşmak. Bunun için geçiş, dezenflasyon ve kalıcı fiyat istikrarı olarak 3 dönem belirlemiştik. O dönemleri başarı ile tamamlama sürecindeyiz. İkinci hedef, büyüme. Enflasyonla mücadele ederken kalkınmakta olan bir ülke olarak büyümeyi belli seviyede sürdürme ihtiyacımız var. Sadece istikrar meselesi ile uğraşma lüksüne sahip değiliz, aynı zamanda kalkınma sürecini de eş zamanlı bir şekilde hayata geçirmeliyiz. Üçüncü başlığımız, sosyal refahı arttırma. Geçici iyileştirmeler değil, enflasyonun düştüğü, sürdürülebilir büyümenin sağlandığı ortamda kalıcı refahı arttırmak nihai amacımız. Bunların yanı sıra konjonktürel olarak depremin yaralarını sarmak ve ülkemizi afetlere dirençli hale getirmek. OVP’nin 4 temel amacının değişmeyen çerçevesi bu. Rakamlar değişir, mutlaka bir miktar kontrol edilemez faktörler var. Geçen yıl OVP’yi yaparken Gazze’de insanlık dramı, birtakım gelişmeler yoktu. Kontrol edemediğimiz birçok unsur bu süreçleri etkiliyor. Büyük oranda OVP’nin gerçekleştiğini, hedeflerimizde ilerlemeler sağladığımızı, bazı alanlarda bir miktar geride olduğumuzu ifade edebilirim. Birçok hedefimizde geçen yıl ortaya koyduğumuz beklentilerden daha iyi durumdayız” diye konuştu.
‘BU YIL BEKLENTİMİZ, EKONOMİK BÜYÜKLÜĞÜMÜZÜN 1,3 TRİLYON DOLAR MERTEBESİNE ÇIKMASI’
Türkiye ekonomisinin geçen yıl yüzde 5,1 büyüdüğünü, 14 yıl boyunca kesintisiz büyümesini devam ettirdiğini dile getiren Yılmaz, “Önemli olan uzun süre yüksek büyümeyi sağlamak. Türkiye, bunu başaran ülkelerden biri. 2002 yılında ülkemiz, dünyanın 21’inci ekonomisiydi, bugün ülkemiz 17’nci. 2002 yılında satın alma gücü paritesine göre dünyanın 18’inci büyük ekonomisiydi, bugün 11’inci konumunda. Geçen yıl itibariyle milli gelirimiz, ilk defa 1 trilyon 130 milyar dolara ulaştı. Kişi başına gelirimiz geçen yıl itibarıyla 13 bin 243 dolar oldu. Bu yıl beklentimiz, ekonomik büyüklüğümüzün 1,3 trilyon dolar mertebesine çıkması. Kişi başına gelirin de ilk defa 15 bin dolar seviyesini aşmasını bekliyoruz. Burada TL’nin güçlenmesi ciddi bir rol oynuyor. Bu yılın ilk 6 ayında büyümemiz yüzde 3,8 oldu. Son 20 yılda ortalamamız 5,4. ‘Ortalamamıza göre düşük’ diyebilirsiniz ama dünya ile mukayese ettiğinizde küçümsenecek bir rakam değil. Dünya ortalaması 3 ile 3,5 arasında. AB, yüzde 1’in altında. Enflasyonla mücadele ettiğimiz bir ortamda azımsanacak rakam değil. Büyümenin nereden kaynaklandığına da dikkatli bakmak lazım. Tüketimden mi üretimden mi, iç-dış talepten mi geliyor? Bunlara bakmamız lazım. OVP’de temel çerçevemiz, dengeli büyüme. Dış talebin verdiği katkının yükseldiği bir büyümeyi yakalamış durumdayız. 2024’ün ikinci çeyreğinde dış talebin büyümeye katkısı iç talebi aştı. Yıl sonu beklentimiz yüzde 3,5 ile büyüme ile yılı kapatmak. 0,5 civarında aşağı yönlü revizyon yaptık” dedi.
‘GELECEK YIL YÜZDE 4 BÜYÜME HEDEFİ KOYDUK’
Yılmaz, şöyle devam etti: “Gelecek yıla baktığımızda 3 tane olumlu etki görüyoruz. Politikalar dışında küresel ortam önemli. İhracatımızı kurdan çok daha fazla etkileyen, dış pazarlarında büyümedir. Dış pazarlarımız büyüdüğü zaman kur ve ne olursa olsun ihracatımız artıyor. En önemli 2 bölge; Kuzey Afrika-Orta Doğu ve Avrupa. Bu ikisi Türkiye’nin ihracatının yüzde 60-70’i. Her iki bölgede de büyüme geçmişe göre daha büyük olacak. Bu da ihracatçılar açısından olumlu. İkinci olumlu eğilim emtia fiyatlarının ılımlı seyretmesi, bugün daha istikrara kavuştu. Üçüncü unsur, FED ve AB Merkez Bankası başta olmak üzere gelişmiş ülkelerde faizleri düşürme süreci başlıyor. Bu faizlerdeki düşüş gelişmekte olan ülkelerde fon akışını hızlandıracak ve ihraç pazarlarımızı olumlu etkileyecek. Bütün bu şartlara baktığımızda, gelecek yıl yüzde 4 büyüme hedefi koyduk. ‘Enflasyonla mücadele ederken bu kadar büyüme olur mu?’ diye sorular oluyor. Bütün bu şartları dikkate alarak, bu hesaplamaları yaptık. Dengeli, enflasyonist olmayan, dış talep ağırlıklı bir büyüme kompozisyonu ile başaracağımıza inanıyoruz.”
’15 BİN DOLARI AŞAN KİŞİ BAŞINA GELİR BEKLİYORUZ’
“Büyüme ile enflasyon arasında kısa vadede zorluklar, sıkıntılı tablolar oluşabilir ancak enflasyonun düşürülmesi büyüme ortamını da güçlendirir” diyen Yılmaz, “Enflasyon düştüğü ortamda öngörülebilirlik artar, yatırım ortamı iyileşir, beklentiler güçlenir. Burada temel bir çelişki görmüyoruz. Kısa dönemli etkilenmeler olabilir. Geçmiş dönemlere baktığınız zaman, enflasyonun düşük seyrettiği dönemler aslında büyümenin çok daha iyi olduğu dönemler. Önümüzdeki dönemde yüzde 4 büyüme, 2024 sonunda 1,3 trilyon dolarlık bir ekonomik büyüklük, 15 bin doları aşan kişi başına gelir bekliyoruz. Bu süreçte ‘Enflasyon yükselecek sonra düşme eğilimine girecek’ dedik. Özellikle ‘2024’ün ikinci yarısında belirgin bir düşme olacak’ dedik. Nitekim öyle oldu. Enflasyon, mayıs ayında 75,5’a kadar çıktı. Haziran’dan bugüne 23,5’lik bir düşüş var. Ağustos’ta yüzde 52’yi gördü. Eylül enflasyonu 50’nin altına inecek. 40’lı rakamları göreceğiz. Yıl sonunda ise Orta Vadeli Program hedefimiz, yüzde 41,5. Bunu masa başında oturup, yapmadık. Tüm kurumlarla birlikte çalışıyoruz. Farklı tahminler, her zaman olabiliyor. 2025’in ortalarında ise enflasyondan bugünkü kadar bahsetmeyeceğiz. Gelecek yıl bu zamanlar, 20-30 arası bir enflasyon olacak. Ancak enflasyon ile mücadelemiz devam edecek. 2025 sonu itibarıyla 20’nin altında bir enflasyonla kapatmayı planlıyoruz. 2026’da ise ülkemizi tek haneli rakamlara tekrar kavuşturmak istiyoruz. Siyasi ve toplumsal sahiplenme çok önemli. Cumhurbaşkanımız siyasi irade ile destek veriyor” açıklamalarında bulundu.
‘ÖNÜMÜZDEKİ DÖNEM CARİ AÇIĞI YÜZDE 2’NİN ALTINDA TUTMAYI HEDEFLİYORUZ’
İstihdamda 1 puan civarında daha iyi bir sonucun çıktığını ifade eden Yılmaz, “OVP’yi hesaplarken 10,3 diye tahmin etmiştik; 9,3 ile kapatacağız gibi görünüyor. Son 1 yılda 1 milyonun üzerinde ekonomimiz istihdam üretmiş. Kadın ve genç istihdamı ağırlıklı. Bu politikamızı sürdürmeye kararlıyız. Türkiye’nin kalkınma tarihinde en kritik durum cari açıktır. Cari açığı kalıcı bir şekilde çözmezsek, kalkınma süreci tıkanır. Biz cari açığı çözmek istiyoruz. Cari açık geçen yıl ilk yarıda yüzde 6,9’a kadar yükselmişti. Yılı yüzde 4 ile kapattık. Bugün geldiğimiz noktada haziran ayı itibarıyla 2,2, yıl sonunda da 1,7 gibi bir oranla kapatmayı hedefliyoruz. Cari açığın kapanması demek, dövize ihtiyacımızın azalması demek. Cari açığı borçlanma ile finanse edersiniz. Önümüzdeki dönemde yapısal adımlarla cari açığı yüzde 2’nin altında tutmayı hedefliyoruz” dedi. İhracatın artmaya devam ettiğine dikkati çeken Yılmaz, “Ağustos ayında 262 milyar dolara ulaştık. İthalatımız azalıyor. Ticaret dengemiz iyileşiyor. Dış ticaret açığı, 78 milyar dolarlara geldi. Turizmde neredeyse hedeflerimizi gerçekleştireceğiz. ’60 milyon turist, 60 milyar dolar gelir’ demiştik. İzmir’in bu konuda performansını takdir ediyoruz ancak potansiyel için arzu edilen noktada değil. Önümüzdeki dönem potansiyelini daha fazla kullandığını görmek istiyoruz” diye konuştu.
‘2024’TE BEKLENTİMİZ, 5’İN ALTINDA BİR AÇIKLA KAPATMAK’
Son 1 yılda TL’ye olan cazibeyi arttırdıklarını kaydeden Yılmaz, Kur Korumalı Mevduat (KKM) ile geçici mekanizma oluşturduklarını söyleyerek, bu durumu aşama aşama kaldırdıklarını ifade etti. Yılmaz, “Geçen yıl ağustosta KKM 126 milyar dolara ulaşmıştı. Şu an 46,5 milyar dolara düştü. Bunu yaparken bir istikrarsızlığa yol açmadan gerçekleştirdik. Kısa süre sonra tamamen kalkmış olacak. Rezervlerimizde ciddi artışlar gerçekleşti. Merkez Bankası’nın rezervlerinde iyileşme sağlandı. Geçen sene 96,5 milyar dolara düşmüştü. Bu yıl 55 milyar dolar civarında artış var. Net rezervlerde 90 milyar dolara yakın artış sağlandı. Bütçe açığımız geriledi. Depremin ağır yüküne rağmen son 2 yılda 2 trilyon TL depreme kaynak ayırdık. Buna rağmen bütçe açığımızı belli seviyede tuttuk. 2023 gerçekleşmesi 5,2 oldu. 2024’te beklentimiz ise 5’in altında bir açıkla kapatmak. Gelecek yılda yüzde 3’ü hedefliyoruz. Cari açığı kontrol ettiğiniz zaman, risk düşüyor. Bu riskleri düşürdüğünüz için piyasaya yansıyor. Özel sektör borçlanırken daha az ve düşük maliyetlerle borçlanıyor” dedi.
‘KAMU HARCAMALARININ MİLLİ GELİRE ORANI DÜŞTÜ’
“Bizim programımız sadece para programı değil. Maliye ve yapısal reformlarla tamamlanan bütüncül çerçeve” diyen Yılmaz, şöyle konuştu: “Bütünlüğü ortaya koyuyor ve şekillendiriyoruz. Para politikamız yürürken, maliye politikalarımızla ciddi destek veriyoruz. Kamu harcamalarının milli gelire oranı düştü. Maliye politikaları kanalıyla enflasyonla mücadeleye ciddi destek sunduk. Para politikası önemli ama kalkınmakta olan bir ülke olarak yapısal reformların üzerinde durmalıyız. Bunu başaracağız ki ülkemizde verimlilik artsın, girişimci bir yapı oluşsun. Geçen yıl ilk defa reform gündemi koyduk. Bu yılda aynı çerçeveyi devam ettiriyoruz. Geçen yıl 26 tedbir planlamıştık, 20’sini gerçekleştirdik.”
‘SEÇİCİ KREDİ UYGULAMALARINI YAYGINLAŞTIRACAĞIZ’
Yapısal reformlarda yer alacak başlıkları da sıralayan Yılmaz, “Yeni sanayi politikasına ihtiyacımız var. Ar-Ge’nin ticarileşmesi, projelerin desteklenmesi, yeşil dönüşüm önemli. Karbon nötr bir ekonomiye gitmeliyiz. Dijital dönüşümü yapay zeka dahil olmak üzere her alanda başarmalıyız. Kamu altyapı yatırımlarını etkinleştiriyoruz. Özellikle tarımı stratejik bir sektör olarak görüyoruz. Dünyada modası geçmeyen tek sektör varsa tarımdır. Tarımsal verimliliği arttırmamız enflasyonla mücadeleye çok önemli katkılar sunacak. Planlı tarımı ve suyu esas alan bir destekleme modeli üzerine çalışıyoruz. Enerjide önemli çalışmalar var. Çalışma hayatında reform gündemlerimiz var. Yeni nesil çalışma sistemini ülkemize getirmek durumdayız. Artık geleceğin ihtiyaçlarını da öngörüp, şimdiden eğitimi ayarlamak zorundayız. Yapay zeka ile birçok mesleğin dönüşeceği bir döneme giriyoruz. Yeni nesil çalışma biçimleriyle eğitim sistemimizin içeriğini örtüştürmemiz gerekiyor. Finansal konularda sıkılaştırma ve sadeleştirme yönünde adımlarımız olacak. Seçici kredi uygulamalarını yaygınlaştıracağız” dedi.
‘OVP, ENFLASYONU DÜŞÜRME PROGRAMI’
OVP’nin enflasyonu düşürme programı olduğunu belirten İZTO Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener de “Bu kapsamda somut iyileşme kaydedilmesi halinde faizlerin yatırım yapılabilir seviyeye gerilemesini sabırsızlıkla bekliyoruz. Yanı sıra; OVP’nin gerçekçi bir yaklaşım sergilemesinin olumlu olduğu kanaatindeyiz. Bu anlamda; dezenflasyonist süreç açısından OVP’deki en önemli verinin, bütçe açık tahminleri olduğunu değerlendiriyoruz. Vergi düzenlemeleri ve Merkez Bankası politikalarıyla sıkılaştırmanın hız kazandığını ve kayıt dışılıkla mücadelenin arttığını memnuniyetle izliyoruz. Bütçedeki açığı gidermek için atılacak ilk adımın; kayıt dışı kazançların tespit edilmesi ve vergilendirilmesi olması gerektiğini düşünüyoruz” diye konuştu.
‘TARIMDA TÜM TARAFLAR ELİNİ TAŞIN ALTINA KOYMALI’
2025-2027 dönemi Orta Vadeli Program’da tarımda verimliliğin ve üretimin artırılması amacıyla önemli hedefler bulunduğunu söyleyen İTB Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli ise “Ekilebilir ve sulanabilir alanların genişletilmesinden genel tarım sayımına, üretim planlamasından sözleşmeli üretimin desteklenmesine, organize tarım bölgelerinin sayısının artırılmasından dijitalleşme, yapay zeka ve veriye dayalı iş modelleriyle akıllı tarım uygulamalarının yaygınlaştırılmasına kadar birçok konuya OVP’de yer verilmiş durumda. Burada en önemli hususlardan birisi, bunları hızla hayata geçirmek” dedi.
EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar da yüksek enflasyonun düşürülmesi, hukukun üstünlüğü ilkesinin önemine değindi.
Seza Nur ALPDÜNDAR/İZMİR,