Ana Sayfa Arama Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya

DEM Parti’den 11. Yargı Paketi’ne muhalefet şerh

Kamuoyunda “11. Yargı Paketi” olarak bilinen kanun teklifi, Adalet Komisyonu’ndaki görüşmelerin ardından bugün TBMM Genel Kurulu’na geliyor. Pakete dair 13 sayfalık kapsamlı bir muhalefet şerhi yayımlayan DEM Parti; düzenlemeyi “reform” değil, “kriz yönetimi hukuku” olarak nitelendirdi. Şerhte, siyasi mahpuslara yönelik ayrımcılık ve internete yönelik baskı mekanizmaları öne çıkarıldı.

Kamuoyunda "11. Yargı Paketi" olarak bilinen kanun teklifi, Adalet Komisyonu’ndaki

Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (11. Yargı Paketi), yasalaşma sürecinin en kritik evresine girdi. İktidarın “Türkiye Yüzyılı-Adaletin Yüzyılı” vizyonuyla sunduğu paket, muhalefetin sert eleştirilerinin odağında. DEM Parti tarafından hazırlanan muhalefet şerhinde, getirilen düzenlemelerin demokratikleşme perspektifinden uzak olduğu ve “Güvenlikçi Devlet” rejimini tahkim ettiği savunuldu.

“Reform Söylemi Boş Bir Gösterene Dönüştü”

DEM Parti’nin şerhinde, iktidarın yargı paketlerini “önceki paketlerin yarattığı sorunları gidermek” iddiasıyla sunduğu, ancak bunun kalıcı bir iyileşme sağlamadığı ifade edildi. Muhalefet, bu durumu “reform söyleminin boş bir gösterene dönüşmesi” olarak tanımlarken, infaz hukukunda yapılan müdahalelerin parçalı ve seçici karakterine dikkat çekti.

Özellikle 5 Ağustos 2025 tarihinde kurulan “Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Kurulu”nun yürüttüğü çalışmaların bu pakette karşılık bulmadığı belirtilerek; teklifin, Türkiye’nin demokratikleşmesi için gereken siyasal iradeyi taşımadığı vurgulandı.

Tartışmalı 27. Madde: “Siyasi Mahpuslara İstisna Rejimi”

Muhalefet şerhinde en çok eleştirilen başlıklardan biri, COVID-19 infaz düzenlemesini içeren 27. madde oldu. Şerhte, bu maddenin iktidarın “ayrımcı” karakterini somutlaştırdığı şu ifadelerle dile getirildi:

“Teklif kanunlaştıktan sonra on binlerce mahpus tahliye olabilecekken; siyasi mahpuslar hastalık, engellilik ve ağır hapishane koşullarına rağmen kapsam dışı tutulmaya devam edecektir. Kadın ve çocuklara yönelik suçlar muhalefetin çabasıyla kısmen hariç tutulsa da, deprem ve iş cinayetleri gibi toplum vicdanını yaralayan suçlara infaz indirimi getirilmesi kabul edilemez.”

Ayrıca, hakaret suçunun “ön ödeme” kapsamına alınmasını öngören 16. maddenin, kamu görevlileri ile vatandaşlar arasında hukuk önünde açık bir eşitsizlik yaratacağı savunuldu.

İnternet ve Sosyal Medyada “Bant Daraltma” Kıskacı

Yargı paketinin içeriği sadece infaz düzenlemeleriyle sınırlı kalmıyor; dijital dünya ve ifade özgürlüğü üzerinde de ciddi bir denetim mekanizması inşa ediyor. DEM Parti’nin muhalefet şerhinde, internet yayınlarına yönelik getirilmek istenen kısıtlamalar sert bir dille eleştiriliyor. Şerhte, özellikle içerik çıkarma ve bant daraltma yetkilerinin güçlendirilmesinin kamusal tartışma alanını hızla daraltacağı, bu durumun nihayetinde “tek sesli” bir medya ortamı yaratacağı uyarısı yapılıyor. Bilgi akışını kontrol altına alma amacı taşıdığı savunulan bu mekanizmaların, vatandaşların farklı görüşlere erişimini engelleyerek çoğulcu toplum yapısını zedelediği vurgulanıyor.

Öte yandan, teklifin 22. maddesiyle gündeme gelen “hesabın askıya alınması” düzenlemesi, sadece ifade özgürlüğü değil, mülkiyet hakkı açısından da büyük bir risk teşkil ediyor. Muhalefet, bu tür müdahalelerin hukuk devletinin temel ilkeleriyle çeliştiğine dikkat çekerken, düzenlemenin bireysel özgürlükleri korumak yerine devlet denetimini öncelikli hale getirdiğini savunuyor. Sonuç olarak, güvenlik endişeleriyle getirilen bu yasakların, demokratik tartışma kültürünü baltalayarak interneti bir özgürlük alanı olmaktan çıkarıp kontrol mekanizmasına dönüştürdüğü ifade ediliyor.

“Temel Haklar Yerine Devlet Denetimi”

Şerhin sonuç bölümünde, paketin ana karakterinin “temel hak ve hürriyetlere müdahale” olduğu savunuldu. Demokratik bir hukuk devletinin güvenlik endişelerini bireysel özgürlüklerden feragat etmeden yönetmesi gerektiği hatırlatılarak, bu teklifin demokratik temayülleri zayıflattığı ve devlet denetimini vatandaşın haklarının önüne koyduğu belirtildi.

Demokrat Gündem