DOLAR 32,2053 -0.22%
EURO 35,1156 -0.22%
ALTIN 2.498,171,32
BITCOIN 21577380,06%
İzmir
33°

KAPALI

üst menü altı
CHP İl Başkanı Yücel'den çarpıcı değerlendirmeler: 'Belediye başkanlarımız göğsümüzü kabartıyor'

CHP İl Başkanı Yücel'den çarpıcı değerlendirmeler: 'Belediye başkanlarımız göğsümüzü kabartıyor'

ABONE OL
30 Temmuz 2021 10:23
CHP İl Başkanı Yücel'den çarpıcı değerlendirmeler: 'Belediye başkanlarımız göğsümüzü kabartıyor'
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Partisinin olası erken-baskın seçim ihtimaline karşı başlattığı yoğun çalışma programını İzmir’de de başlatan ve uygulayan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İzmir İl Başkanı Deniz Yücel ile yaptığımız söyleşide kendisine kent ve ülke gündemine dair düşüncelerini sorduk.

DEMOKRAT GÜNDEM-RÖPORTAJ HABER-BİRİNCİ BÖLÜM- Menemen Belediye Başkanı Serdar Aksoy’un görevine iade edilmesi olasılığından, milletvekilleri ve belediye başkanlarıyla yapılacak olan toplantı ve saha çalışmalarına, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ile iletişimlerinin ne durumda olduğundan Suriyeli mültecilerle ilgili gündeme, HDP ile gizli ittifak eleştirilerinden Torbalı’da bir meclis üyesinin daha istifa etmesine kadar yönelttiğimiz bir dizi soruyu samimiyetle yanıtladı.

‘AÇIK SÖYLEYEYİM AKSOY BENİM İLGİ ALANIMDA DEĞİL’

Hakkında zimmet ve irtikap suçlaması nedeniyle tutuklanan ve geçtiğimiz günlerde tutuksuz yargılanmak üzere tahliye edilen CHP’den istifa eden Menemen Belediye eski Başkanı Serdar Aksoy’un yapacağı göreve iade başvurusunun olumlu sonuçlanmasını nasıl karşılayacağını sorduğumuz CHP İzmir İl Başkanı Deniz Yücel, “Açık söyleyeyim sayın Serdar Aksoy benim ilgi alanımda değil. Partimizle bir bağı kalmadı. Ama tahliye olduğu için de mutlu olduğumu, memnun olduğumu ifade etmek isterim. Bakanlığın bu konuda bir karar vermesi gerekiyor. Orada yetki bakanlıkta. İade edilenler var, edilmeyenler var. O konuda bizim söyleyeceğimiz bir şey yok. Bunu değerlendirirler. Hakkındaki dosya ve dosyanın derecatı ve devam eden soruşturmalar var, bildiğim kadarıyla. Bakanlık gerekli kararı verir. Göreve iade olmazsa idari yargıda dava açma hakları vardır. Tabi bunu kendileri yürütürler. Dediğim gibi bizim ilgi alanımızda değil” dedi.

""‘O ADIMIN ESKİ YÖNETİCİLERLE İLGİSİ YOK’

CHP İzmir İl Başkanı Deniz Yücel, eski parti yöneticilerinin danışma kurulu toplanması çağrısının ardından ilçe ve il danışma kurulu toplanma kararı almalarının bu çağrıyla bir ilgisi olmadığını söyledi. Yücel, “Yok, o adımın eski yöneticilerle ilgisi yok. O danışma kurulu yapılması kararı; biliyorsunuz pandemi nedeniyle kalabalık toplantılar yapılmıyordu. Bu konuda hem bakanlığın bir genelgesi vardı, hem de partimiz MYK’sının bir kararı vardı. MYK genelgesinden dolayı zaten kongrelerimizi de, iki tane bekleyen ilçemiz var, olağanüstü kongremiz var, kongrelerimizi de yapamamıştık. O kısıtlamalar kaldırıldı. O yüzden yaklaşık 16 aydır yapamadığımız birçok aktiviteyi, çalışmayı, toplantıyı yapıyoruz. Bu zaten bizim gündemimizde olan bir şey yani. Birileri istediği için yapılan bir şey değil. Zaten yapılacaktı” diye konuştu.

‘O ARKADAŞIMIZIN ALDIĞI BU KARARDAN DÖNECEĞİNİ DÜŞÜNÜYORUZ’

Torbalı meclis üyesinin istifasının duygusal bir karar olduğunu kaydeden CHP İzmir İl Başkanı Yücel, “Biz o arkadaşımızın aldığı bu karardan döneceğini düşünüyoruz. Bunun duygusal bir karar ve tepki olduğunu düşünüyoruz. Bu konuda belki biraz zamana ihtiyaç var; belki birkaç gün belki birkaç hafta, bilemiyorum. Ama duygusal bir karar” değerlendirmesini yaptı.

‘BELEDİYE BAŞKANLARIMIZ GÖĞSÜMÜZÜ KABARTIYOR’

CHP İzmir İl Başkanı Deniz Yücel, partisinin belediye başkanlarının performansını da değerlendirdi. “Sınıfta kalmak üzere olan belediye başkanımız yok Allah’a şükür” diyen Yücel, “Belediye başkanlarımız bizim bu dönem göğsümüzü kabarttılar. Gerçekten vatandaşın ihtiyacı olan, halka dokunan, CHP’ye yakışan sosyal demokrat belediyeciliği, en iyi şekilde gösterdiler. Bizim göğsümüzü kabarttılar” ifadelerini kullandı.

""

CHP İZMİR İL BAŞKANI DENİZ YÜCEL İLE SÖYLEŞİNİN SATIR BAŞLARI:

DEMOKRAT GÜNDEM-Başta partiniz olmak üzere muhalefet partilerinden erken seçim çağrısı sıkça dile geliyor.

DENİZ YÜCEL: Erken seçim çağrısı bir partinin ya da muhalefetin çağrısı olarak görmemek lazım bunu. Bu, halkın ve vatandaşın çağrısı. Yaptığımız çalışmalarda vatandaşın bunu sıklıkla dile getirdiğini, artık bu iktidardan yoruldukları, dayanacak güçlerinin kalmadığını söylediklerini görüyoruz. Ekonomik kriz, pandemi, kısıtlamalar vesaire. Şu andaki AKP iktidarının ülkeyi yönetemediğini, hatta ve hatta geçmişte oy verdik, ellerimiz kırılsaydı, oy vermeseydik, nereden verdik’ gibi bir kendi kendilerine bir serzenişleri olduğunu görüyoruz. O yüzden bunu sadece muhalefetin çağrısı olarak düşünmemek lazım. Şu anda toplumun birçok kesimi mevcut AKP iktidarının yönetiminden yılmış durumda.

D.G: Ağustos’ta ilçe, Eylül’de il danışma kurullarının toplanması kararı alındı. CHP’nin eski ilçe başkan ve yöneticileri bir süre önce buluşmuş ve açıklama yapmıştı. Onlar ‘genişletilmiş il danışma kurulu’ talebinde bulunduklarını belirtiyor.

D.Y: Yok, o adımın eski yöneticilerle ilgisi yok. O danışma kurulu yapılması kararı; biliyorsunuz pandemi nedeniyle kalabalık toplantılar yapılmıyordu. Bu konuda hem bakanlığın bir genelgesi vardı, hem de partimiz MYK’sının bir kararı vardı. MYK genelgesinden dolayı zaten kongrelerimizi de, iki tane bekleyen ilçemiz var, olağanüstü kongremiz var, kongrelerimizi de yapamamıştık. O kısıtlamalar kaldırıldı. O yüzden yaklaşık 16 aydır yapamadığımız birçok aktiviteyi, çalışmayı, toplantıyı yapıyoruz. Bu zaten bizim gündemimizde olan bir şey yani. Birileri istediği için yapılan bir şey değil. Zaten yapılacaktı.

‘BASIN ÜZERİNDEN BİLDİRİNİN DOĞRU OLMADIĞINI LİSAN-I MÜNASİPLE ANLATTIK’

D.G: Eski yöneticilerin açıklamalarını nasıl karşıladınız peki, eleştirileri de oldu?

D.Y: Demokrasilerde toplantılar olur. Bir takım fikirler üretilir, fikirler yarışır. Bunlar güzel şeylerdir. Bunlar zenginliktir. Ama partinin bir seçilmiş yönetici kadrosu vardır. O seçilmiş yönetici kadrolar bir takım kararlar alırlar ve uygularlar. Biz tabi ki örgütte bir beklenti varsa, hassasiyet varsa, bu doğrultuda gerekli adımları atarız. Biz o arkadaşlarımızla iki kez bir araya geldik, bu şekilde basın üzerinden bildiri yayınlama vesaire, bu tip yöntemlerin doğru olmadığını lisan-ı münasiple arkadaşlarımıza anlattık. Çünkü biz ulaşılmaz insanlar değiliz. Hem il başkanı olarak ben, hem 30 tane yöneticim, hem ilçe başkanlarımız her zaman ulaşabilecekleri, görüşlerini paylaşabilecekleri kişiler. Ki kaldı ki o toplantılarda da söyledik; önerileri, bir projeleri, bir soru işaretleri varsa biz her zaman bunları gidermeye hazırız. Bir takım soru işaretleri ya da bir takım hassasiyetlerini bize ilettiler. Biz de gerekli açıklamaları kendilerine yaptık. Neticede bu partiyi bugün biz yönetiyoruz, yarın başka arkadaşlarımız yönetir, geçmişte başka arkadaşlarımız yönetti. Yani bu kongrelerde yönetici kadroların seçilmesi de budur. Yani belli kararlar, belli uygulamalar o yöneticiler tarafından alınır.

""

‘AÇIK SÖYLEYEYİM AKSOY BENİM İLGİ ALANIMDA DEĞİL VE…’

D.G: Partiden istifa eden Menemen Belediye eski Başkanı Serdar Aksoy’un tahliyesinin ardından bakanlığa göreve iade talebiyle başvurması bekleniyor. Göreve iade edilmesi sözkonusu olursa bunu nasıl karşılarsınız?

D.Y: Açık söyleyeyim sayın Serdar Aksoy benim ilgi alanımda değil. Partimizle bir bağı kalmadı. Ama tahliye olduğu için de mutlu olduğumu, memnun olduğumu ifade etmek isterim.

Bakanlığın bu konuda bir karar vermesi gerekiyor. Orada yetki bakanlıkta. İade edilenler var, edilmeyenler var. O konuda bizim söyleyeceğimiz bir şey yok. Bunu değerlendirirler. Hakkındaki dosya ve dosyanın derecatı ve devam eden soruşturmalar var, bildiğim kadarıyla. Bakanlık gerekli kararı verir. Göreve iade olmazsa idari yargıda dava açma hakları vardır. Tabi bunu kendileri yürütürler. Dediğim gibi bizim ilgi alanımızda değil.

D.G: Hafta sonunda partinizin belediye başkanları ve büyükşehir belediye başkanının kampı sözkonusu olacak. Ardından haftaya milletvekillerinin saha çalışması başlıyor.

D.Y:  Hafta sonu yapacağımız toplantı rutin bir toplantı. Belli periyotlarda bunu yapıyoruz. Son yaptığımız toplantıda da bunun kararını almıştık. Diğer yandan geçtiğimiz hafta milletvekillerimizle yaptığımız toplantıda saha çalışmalarını arttırma konusunda bir karar aldık. Bu dönem milletvekillerimiz Türkiye genelinde, genel merkezimizin görevlendirmesiyle çalışmalar yapıyorlar. Dolayısıyla İzmir’deki çalışmalar biraz eksik kaldı gibi bir şey, kanı, eleştiri var. Bunu vekillerimizle paylaştık. İl başkanlığımızın hazırladığı çalışma programı doğrultusunda haftanın belli günleri, düzenli olarak, dış ilçelerden başlamak üzere çalışma yapacağız. Onun dışında vekillerimiz kendi seçim bölgelerindeki çalışmalarına devam edecekler. Yine genel merkezin verdiği görevlendirme doğrultusunda Doğu’da, Güneydoğu’da, İç Anadolu ve Karadeniz’de, Türkiye’nin her yerine ayak basıyorlar, basacaklar. Zaman yettiği sürece, imkan olduğu sürece vekillerimiz bu yaz dönemini çalışarak geçirecekler.

Biz her ne kadar örgüt olarak çalışma yapsak da vekillerimizin de sahada görülmesi, vatandaşla bir araya gelmesi gibi bir beklenti var. Neticede TBMM’de İzmir’i temsil ediyorlar, İzmirlileri temsil ediyorlar. Bizim CHP olarak belli konularda yerel yönetimlerle, belediyeler eliyle yapabileceğimiz, çözebileceğimiz sorunlar var. Ama bunu aşan konular, TBMM’de gündeme getirilmesi, bir yasa teklifiyle ya da bir kamuoyu yaratılması konusunda milletvekillerimizin aracılığıyla bunu ancak yapabiliyoruz. Bizim sadece kendilerine iletmemizden ziyade, vatandaş bunu birebir aktarmak istiyor.

D.G: Çalışmanın sonuçları size rapor halinde sunulacak sanırım.

D.Y: Evet. Bu çalışmalar bittikten sonra tabi ki bir sonuç raporu, hem yerel adına kendi adımıza hem de genel merkez adına bunu raporlayıp ilgili yetkililerle paylaşacağız. Biz mümkün olduğunca ilçe örgütlerimiz eliyle vatandaşa ulaşıp onların sorunlarının çözülmesi ama büyükşehir eliyle ama örgütlerimiz ve partimiz eliyle ama onların sorunlarının Ankara’da dile getirilmesi, vatandaşın sesi, çığlığı olmaları konusunda biz gerekli çalışmayı yapıyoruz. Bu söylediğimiz çalışmanın farkı birebir vekillerimiz sahada olarak vatandaş ile bir araya gelecekler.

‘O ARKADAŞIMIZIN ALDIĞI KARARDAN DÖNECEĞİNİ DÜŞÜNÜYORUZ’

D.G: Torbalı’da bir meclis üyesi daha istifa etti. Yönetim boşluğu ve kendisine kasıtlı tutumu gerekçe gösterdi.

D.Y: Biz o arkadaşımızın aldığı bu karardan döneceğini düşünüyoruz. Bunun duygusal bir karar ve tepki olduğunu düşünüyoruz. Bu konuda belki biraz zamana ihtiyaç var; belki birkaç gün belki birkaç hafta, bilemiyorum. Ama duygusal bir karar. Neticede hepimiz siyaset, görev yapıyoruz. Siyaset duygusallık kaldırmaz. Ani fevri ya da o anki ruh, duygu haliyle alınan kararlar bazen yanlış olabiliyor. Bir eksiklik, hata olabilir. Yanlış yapılan bir şey olabilir. Bu, bize iletildiği takdirde biz il başkanlığı olarak gerekli inisiyatifi alıp gerekli adımları atıyoruz. Ama bugüne kadar böyle bir sorun tarafımıza iletilmedi. İletilmiş olsaydı buna seyirci kalmazdık ve o arkadaşımız da istifa etmezdi. Ben buna inanıyorum. Biraz zamana ihtiyaç var. Ben bu kararından döneceğine inanıyorum. Bizim sevdiğimiz, saydığımız, sağduyulu, birikimli bir arkadaşımız.

‘HDP SEÇMENİ AK PARTİ’YE OY VERİNCE İYİ OLUYOR DA CHP’YE OY VERİNCE Mİ BİZ İTTİFAK YAPMIŞ OLUYORUZ’

D.G: HDP ile gizli ittifak içinde olduğunuz eleştirilerini nasıl karşılıyorsunuz? Bir yandan da HDP Eş Başkanı Pervin Buldan, ‘Belediyeler-partiler bizi çantada keklik görmesin’ açıklaması yapıyor.

D.Y: Öyle bir ittifak yok ama HDP ile. Özellikle son süreçte Adalet ve Kalkınma Partisi bunu bir yöntem olarak kullanıyor. Siyaseti germe, kutuplaştırma, terörize etme ve hedef gösterme üzerine siyaset yapılıyor. Şimdi HDP seçmeni ya da Kürt seçmen, Doğu-Güneydoğulu vatandaşlarımız AK Parti’ye oy verince iyi oluyor da CHP’ye oy verince mi biz ittifak yapmış oluyoruz. Böyle bir mantık yok. Hepsi bizim vatandaşımız. Hepsi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır, hepsi bizim seçmenimizdir. Zaman zaman siyasi tercihler değişebilir, farklı yönlere kayabilir ama CHP 31 Mart yerel seçimlerinde ve öncesinde, 2018 Haziran seçimlerinde ittifakı sandıkta yapacağını, vatandaşla yapacağını ifade etmişti. İnsanların tercihleri her zaman değişebilir. Ama Türkiye’yi yöneten siyasi erk, yönetim anlayışı demokrasiyi rafa kaldırmış durumda. Şimdi bakıyorsunuz biz burada İzmir’in göbeğinde bir kayyum uygulamasıyla karşılaşıyoruz. E Doğu ve Güneydoğu’da bu çok daha fazla. Seçilmiş insanlar var. Bir taraftan baktığınızda Anayasamıza göre masumiyet karinesi var. Hakkındaki yargı kararı kesinleşmeyenler var. Kaldı ki sadece bir soruşturmayla bile kayyum uygulamalarının olduğunu görüyoruz.

‘HDP İLE ÖYLE BİR İTTİFAK YOK’

15 Temmuz Darbe Girişimi’ni yaşadık. Ardından 20 Temmuz darbesi, OHAL uygulaması, demokrasi tamamen rafa kalktı, yüzbinlerce insan ihraç edildi, işlerinden koptular, ailelerine bakamayacak duruma geldi. Onların hepsi FETÖ terör örgütüyle iltisaklı mıydı? Hayır. Yargılanmadan ihraç edilen insanlar var. İhraç edilip geri dönenler var. Türkiye hiç olmadığı kadar, 12 Eylül’de dahi olmayacak kadar, anti demokratik uygulamalarla karşı karşıya. Bu uygulamalardan rahatsız olan, bu düzeni değiştirmek isteyen, bu yönetim anlayışını değiştirmek isteyen herkes belli bir blokta tavır alabilir. Bu ittifak kurumsal anlamda bir ittifak demek değildir. Şimdi tekrar başa döneceğim; bugün CHP’yi terör örgütleriyle yan yana getirmeye çalışan, o yönde algı yaratmaya çalışan bir anlayış bakıyorsunuz, yerel seçimlerden iki gün önce terörist başı -ismini dahi telaffuz etmek istemiyorum- kardeşini devletin ekranlarına çıkarıp orada konuşma yaptırıyor. Neden? Doğu ve Güneydoğu kökenli vatandaşlarımızın oyunu almak için. E bakıyorsunuz, yine aynı terörist başının mektubunu okuyorlar. Bu, bir Cumhurbaşkanına, bir ülkeyi yöneten en tepedeki kişiye yakışıyor mu? Yakışmıyor. Bu tavırlar, söylemler, yaratılmaya çalışılan algı tamamen eyyamcılıktan ibaret. Tamamen algı yaratma, insanların milli duygularını, geçmişte de çok yaptılar, dini duygularını, toplumsal hassasiyetlerini kaşıma ve kendilerine oy devşirme. Yani samimiyetsiz söylemler ama bunu artık vatandaş da görüyor. Biz yaptığımız saha çalışmalarında, toplantılarda, (toplumun belli kesimleriyle, derneklerle, stk’larla bir araya geliyoruz) bu samimiyetsizliği herkes görüyor. Bakıyorsunuz, dün de mesela iki tane şehidimiz vardı. Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile sınırı olan ve terör örgütlerine yataklık yapan ya da sızma yaptığı bir bölgede sınır ötesi operasyonlar yapılıyor, yapılabilir. Bunu çok iyi anlıyoruz. Yapılmalıdır da. Terörü kim teşvik ediyorsa, onların önü kesilmelidir. Mehmetçiğin ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) bugün Afganistan’a gönderilmesi konuşuluyor. Tartışılıyor. Neden? Gerçekten milliyetçi, hani diyorlar ya yerli ve milli, yerli ve milli bir iktidar olsa Türkiye Cumhuriyeti askerini oraya göndermenin konuşulmaması, tartışılmaması gerekiyor.

Afganistan bizim komşumuz değil, stratejik bir ortaklığımız da yok. ABD’ye yaranmak ya da dünyadaki süper güçlere ya da belli devletlere yaranma, onlara çanak tutma çabasından ibaret. Bu söylemlerin hiçbiri samimi değil. dış politika tamamen iç politika malzemesi haline getirilmiş durumda. Şehitler Tepesi boş kalmasın deniyor. Hayır, Şehitler Tepesi boş kalsın. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bölünmez bütünlüğüne bir saldırı olmadığı sürece dış güçlerin ya da ABD’nin ya da başka devletlerin burada jandarmalığını yapmak için ya da onların bir takım Ortadoğu’daki menfaatlerini korumak için Mehmetçiğin silah altına alınıp oralara gönderilmesi milli bir davranış değil. Biz bunun karşısındayız. O yüzden yok HDP ile ittifak yaptı yok öyle oldu- böyle oldu. Artık bıraksınlar bu lafları. Sandığı getirsinler. Sandıkta da boylarının ölçüsünü alsınlar.

D.G: Partinizin belediye başkanlarının 2,5 yıllık performanslarını siz nasıl değerlendiriyorsunuz? Sınıfta kalan var mı içlerinde?

D.Y: Sınıfta kalmak üzere olan belediye başkanımız yok Allah’a şükür. Belediye başkanlarımız bizim bu dönem göğsümüzü kabarttılar. Gerçekten vatandaşın ihtiyacı olan, halka dokunan, CHP’ye yakışan sosyal demokrat belediyeciliği, en iyi şekilde gösterdiler. Özellikle 31 Mart yerel seçimlerinden sonra İzmir’de birçok doğal afet yaşandı. Başta orman yangınlarıyla başladı, ardından sel felaketi, ardından deprem, ardından pandemi. Bu felaketlerle, afetlerle mücadele edilmesi konusunda belediyelerimiz oldukça başarılı bir sınav verdiler. Hem pandemide hem depremde büyükşehir belediyemizin yapmış olduğu dayanışma kampanyaları, İzmir dışına taştı. Türkiye genelinde hatta yurtdışında Almanya, Fransa, Belçika’da yaşayan vatandaşlarımız, birçok yerde yardım gönderdiler. Büyükşehir belediyesinin böyle bir dayanışma ağı kurmuş olması birçok kuruma ve tabi ki merkezi hükümete de bence örnek olması gereken bir şey. Birçok engellemelerle de karşılaştı belediye başkanlarımız. İçişleri Bakanlığı genelgeler çıkardı, şunu yapamazsın-bunu yapamazsın, yardım toplayamazsın, Ankara-İstanbul’da hesaplara blokeler kondu, yasa çıkarıldı belediye başkanlarının elini kolunu bağlamak için, soruşturmalar açıldı. Yani biz burada sorun çözmek istiyoruz, vatandaşın yarasına merhem olmak istiyoruz, ama mevcut siyasi anlayış belediyelerin hizmet etmesini istemiyor. Neden? Sadece kendileri görünsün, yapsın. Vatandaşın sorunu çözülmüş çözülmemiş onların umurunda değil. Vatandaşa sadece kendileri ulaşsın. Belediyeler etkisizleşsin ve kendi siyasi iktidarlarını korusunlar. Tek dertleri, amaçları buydu. Bu tip engellemelere rağmen belediyelerimiz halkın yararına, kamunun yararına çok başarılı bir dönem geçirdiler. Bizim göğsümüzü kabarttılar diyebilirim.

 

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP