DOLAR 32,4417 -0.15%
EURO 34,7988 -0.52%
ALTIN 2.450,080,59
BITCOIN 20756211,33%
İzmir
22°

PARÇALI AZ BULUTLU

üst menü altı
Babacan'dan çarpıcı mesajlar: 'Ekonomideki kurumların tamamını bir ayda ayağa kaldırırız'

Babacan'dan çarpıcı mesajlar: 'Ekonomideki kurumların tamamını bir ayda ayağa kaldırırız'

ABONE OL
26 Mayıs 2021 23:32
Babacan'dan çarpıcı mesajlar: 'Ekonomideki kurumların tamamını bir ayda ayağa kaldırırız'
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Partisinin İzmir İl Başkanlığı binasının resmi açılışını yapmak, sivil toplum kuruluşları temsilcileri ile buluşmak amacıyla İzmir'e gelen DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, yerel bir televizyon kanalında gazetecilerin kendisine yönelttiği soruları yanıtladı. Suç örgütü lideri Sedat Peker'in iddialarının araştırılması için savcıların harekete geçmesi gerektiğini belirten Genel Başkan Babacan, süreçle ilgili nihai sorumluluğun Cumhurbaşkanında olduğunu savundu. 

DEMOKRAT GÜNDEM- Suç örgütü lideri Sedat Peker'in açıklamaları ve ardından bugün sürece dair ilk kez konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarını değerlendiren DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, süreçle ilgili nihai sorumluluğun Cumhurbaşkanı Erdoğan'da olduğunu savundu. 

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, “Ülkem adına üzgünüm. İçim acıyor bu tabloyu gördükçe. Çok da kızgınım. Bu ülke bunu haketmiyor. Olan biteni izleyen gençlerimizin bu ülkeyle ilgili hayalleri yıkılıyor, umutları sönüyor. Bu ülkeden umutlarını kesmeye kimsenin hakkı yok. Son bir aya yakın süredir duyduklarımız, gördüklerimiz adeta ülkenin her yerinden irin fışkırıyor gibi bir tablo. Buna sebep olan nedir diye bakmak lazım” dedi. 

ÜLKEMİZ ADETA SUÇ ÖRGÜTLERİ, MAFYALAR VE ÇETELER ARASINDA BÖLÜŞTÜRÜLMÜŞ 

Ortaya atılan iddialarla ilgili savcıların harekete geçmemesini de eleştiren Ali Babacan, “Adeta ülkemiz suç örgütleri, mafyalar, çeteler arasında neredeyse parsel parsel bölüştürülmüş. Hızlı şekilde bu ülkenin gerçekleri, hakikati işini iyi yapan, dürüst, onurlu savcıların kaleminden öğrenmesi lazım. Hakikatleri suç örgütünün yurtdışından yaptığı youtube yayınlarından izlememesi gerekiyor. Niye bu videolar bu kadar izleniyor. Çünkü hakikati oradan öğrenmeye çalışıyor. Hukukun üstünlüğü olan bir ülkede gerçekler savcıların kaleminden ortaya dökülür. Daha sonra dava açılır, taraflar dinlenir. Bunu çözecek en önemli kurum yargıdır” ifadelerini kullandı. 

BU TABLONUN NİHAİ SORUMLULUĞU… 

Babacan, nihai sorumluluğun Cumhurbaşkanında olduğu iddiasını, “Yetkiyi tek elde toplayan insan aynı zamanda hesap verme makamındadır. Sorumluluk makamındadır. Cumhurbaşkanının yapacağı tek şey, 'Savcılar niye uyuyor, niye hareket etmiyor' dese hemen birşeyler başlar. Normalde resen hareket edilmesi lazım ama böyle bir ifade karşısında başımıza bir iş gelmez derler ve süreci başlatırlar. Bütün bu tablonun nihai sorumluluğu sayın Cumhurbaşkanındadır” sözleriyle dile getirdi. 

SAYIN CUMHURBAŞKANININ ÜLKEYİ SEÇİME GÖTÜRMEYECEĞİNE İNANIYORUM 

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun yaptığı erken seçim çağrıısna katılıp katılmadığı sorulan DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, “Sayın Erdoğan'ın kendi arzusu ve isteğiyle böylesi zor şartlarda ülkeyi seçime götürmeyeceğine inanıyorum. Birşeylerin onu zorlaması lazım. Kaybedeceği bir esçime niye girsin ki? Bazı sorunları çözmek için çabalayacaktır. Çözebilecek mi? Asla. Çünkü kadrosu yok. Kendi şahsi birikimi de hiçbir konuda çözüm üretmeye hakim değil. Eskiden ekip iyiydi, bugün öyle bir şey yok. Lafla peynir gemisi yürümüyor. Hitabetle ülkenin sorunları çözülmüyor. Üretmek, çalışmak gerekiyor” yanıtını verdi. 

DEVA PARTİSİ GENEL BAŞKANI ALİ BABACAN'IN KONUŞMASININ SATIR BAŞLARI: 

ÜLKEM ADINA ÜZGÜNÜM, ÇOK DA KIZGINIM 

Ülkem adına üzgünüm. İçim acıyor bu tabloyu gördükçe. Çok da kızgınım. Bu ülke bunu haketmiyor. Olan biteni izleyen gençlerimizin bu ülkeyle ilgili hayalleri yıkılıyor, umutları sönüyor. Bu ülkeden umutlarını kesmeye kimsenin hakkı yok. Son bir aya yakın süredir duyduklarımız, gördüklerimiz adeta ülkenin her yerinden irin fışkırıyor gibi bir tablo. Buna sebep olan nedir diye bakmak lazım. Bir ülkede hukukun üstünlüğü, bu ülkeyi yönetenler tarafından istenmiyorsa bu oluyor. Bu kadar itham ortaya saçılmış iken savcıların yerinde durması, reisen harekete geçmemesi kabul edilebilir Bir şey değil. Bu iddiaların tek bir tanesini bile duyduğunda savcılık harekete geçer. 

GERÇEKLER SAVCILARIN KALEMİNDEN DÖKÜLMELİYDİ 

Adeta ülkemiz suç örgütleri, mafyalar, çeteler arasınoda neredeyse parsel parsel bölüştürülmüş. Hızlı şekilde bu ülkenin gerçekleri, hakikati işini iyi yapan, dürüst, onurlu savcıların kaleminden öğrenmesi lazım. Hakikatleri suç örgütünün yurtdışından yaptığı youtube yayınlarından izlememesi gerekiyor. Niye bu videolar bu kadar izleniyor. Çünkü hakikati oradan öğrenmeye çalışıyor. Hukukun üstünlüğü olan bir ülkede gerçekler savcıların kaleminden ortaya dökülür. Daha sonra dava açılır, taraflar dinlenir. Bunu çözecek en önemli kurum yargıdır. Bir başka kurum da TBMM. Araştırma, soruşturma komisyonları var. soruşturma komisyonları güçlüdür. Devlet sırrı diye Bir şey yoktur. Gelir orada herkes hesap verir. Komisyonlarda hem iktidar hem muhalefet vekilleri olduğu için değerlendirme yapılır. Nihai oylamada tabiki iktidar tarafının oy çoğunluğu olabilir ama en azından orada herkes konuşabilir. Gerçek belgelerle, devlet, ticari, banka sırrı dahil bütün bilgi ve belgeye sahip olunur. 

BU TABLONUN NİHAİ SORUMLULUĞU… 

Bir başka kurum da DDK'dır. Mesela Susurluk'ta bile DDK mekanizması çalışmıştır. DKK bugün Cumhurbaşkanına bağlıdır. Bu başkanlık sisteminde tüm yetki tek elde toplanmış durumda. Tek imza yetkisi sayın Cumhurbaşkanında. Yetkiyi tek elde toplayan insan aynı zamanda hesap verme makamındadır. Sorumluluk makamındadır. Cumhurbaşkanının yapacağı tek şey, 'Savcılar niye uyuyor, niye hareket etmiyor' dese hemen birşeyler başlar. Normalde resen hareket edilmesi lazım ama böyle bir ifade karşısında başımıza bir iş gelmez derler ve süreci başlatırlar. Bütün bu tablonun nihai sorumluluğu sayın Cumhurbaşkanındadır. 

CUMHURBAŞKANI BAKANINDAN VE YAKINLARINDAN YANA TARAF OLDU 

Bugünkü açıklaması gerçekten ciddi hayal kırıklığına sebep oldu. Açık bir şekilde taraf oldu. Kendi çevresine, yakınlarından yana taraf oldu. Şu andaki sistem partili taraflı. Anayasa ne diyor; görevimi tarafsızca yapacağım diye and içerek göreve geliyor. Cumhurbaşkanı bir taraf artık. Bu kadar ciddi ithamlar karşısında, iddialar ciddi görünüyor, savcılar harekete geçmeliödir demeliydi. Bunu yapmadı. Belki ittifak ortaklığı onu mecbur bırakmış olabilir. Küçük ortağı karşısına alıp, doğruyu yapıp ülkeyi seçime götürecekti. Ya da seçimin sonucu belli, seçime gidecek cesareti bulamadığı için bakanından ve diğer yakınlarından yana taraf oldu. Vatandaşlar bu tabloyu herhalde değerlendirecektir. 

BUGÜN FAİZ YÜZDE 19, NE OLDU, NİYE DÜŞÜREMİYORLAR? 
 
Başbakanın akrabasının abisi bir medya kurumunda. Başbakan yardımcısıyım, MGK üyesiyim. Açık bir savaş açtılar bana o dönemde. Doğruların mücadelesini veriyorsunuz bir yandan ama bir yandan tertemiz bürokratlarımız meydanlarda yuhalatıldı. Vatan haini ilan edildi. Ben bu görevde olduğum sürece size ilişmelerine izin vermem dedim. Başbakan kendisi etkili olamayınca bu kez kamuoyu önünde beni ve arkadaşlarımı hedef aldı. Vatanı satmak yüksek faizdi diyordu. Bugün kaç faiz yüzde 19. Ne oldu? Niye düşüremiyorlar? 

SUÇ ÖRGÜTLERİNİN ALAN SAVAŞI YAPTIĞI BİR DURUM 

Bir suç örgütünün başındaki kişi özel bir yasal düzenlemeyle serbest bırakılıyor. 3 gün sonra bir başka suç örgütünün lideri yurtdışına kaçıyor. Suç örgütlerinin alan savaşı yaptığı bir durum. Bu ülkenin pırıl pırıl gençlerine yazık değil mi? 

AHLAKİ SORUMLULUK VE YOĞUN TALEP GEREĞİ SİYASETE DÖNDÜM 

AK Parti'nin kurucularındanım evet. Daha önce ticaretle uğraşıyordum. Kendi deneyimlerimi, yurtiçi ve dışı tecrübemi ülke yönetimine aktarma imkanı buldum. Ama ben hiç partizanlık yapmadım. Ben ülke ve memleket için çalıştım. İlke ve değerler çerçevesinde hareket ettim. 2011 sonrasında AK Parti ve sayın Erdoğan'ın kendisinde yanlışlıklar oldu. Düzgün insanlar uzaklaştırılmaya başlandı. Yanlış bir insan kaynağı yapısı hakim olmaya başladı. Ustalık döneminde istişarenin pek yapılmadığı, bir kişinin herşeyi ben herkesten daha iyi bilirim hissiyatıyla ülkeyi yönetmeye başladığı bir dönemi gördük. Eleştiri ve uyarılarımı o dönem yapmaya başladım ve geri çekildim. Kendimi siyaset dışı bir hayata kendimi hazırlıyordum. Bir şey söylemek de doğru gelmedi. Yeni arkadaşlar gelmişti. Ülke artık çok kötü bir duruma düşünceye kadar. Cumhurbaşkanlığı sistemiyle hukuk devleti kayboldu, istişare kültürü bitti, yanlış bir kadro yönetime hakim oldu. Ahlaki sorumluluk ve yoğun talep gereği yepyeni bir yapıyla siyasete girmeye karar verdim. 

KANAATİMİZ OLSAYDI YENİ BİR PARTİ KURMAYA GEREK KALMAZDI 

Mevcut yapının Türkiye için bir şey yapamayacağı yönünde kati kanaate ulaştım. Kanaatimiz olsaydı zaten yeni bir parti kurmaya gerek kalmazdı. İyi ki yapmışız. Şu anda ülkedeki sorunları açıkça dillendirmek bile bir problem. Çoğu medya mensubu, az sayıda belki var, ama çoğu aşırı baskı altında. Bu yıl boyunca sürekli çözüm açıklamalarımız olacak artık. 

SİZ DÜRÜST, ŞEFFAF OLUN İYİ İNSANLAR GELİR 

İzmir'de sanayi ve ticaretle uğraşan bir grupla beraberdik az önce. Laf üretme, işin şov kısmında pek olmadık. Çok yoğundu çünkü mutfak çalışmamız. 2002 2015 arasında sabit sermaye yatırımı yüzde 260 artmış. Ben ayrıldıktan sonra 2015-2020 arasındaki kümülatif rakam yüzde 3. ihracat her yıl bileşik yüzde 12 artmış. 5 yıldır durmuş. Rakamlar çok açık. Ekonominin dengesinin bozulduğuna dair defalarca yaptığım uyarılar var. gayrimenkulde oluşan rant sanayicileri bu alana yönlendiriyor. Kayıt dışı rantın haksız dağıtım ülke ekonomisinin dengesini tamamen bozdu. Bununla ilgili defalarca uyarı yapan benim. Cumhurbaşkanı inşaat önemli diyor. Ben inşaat önemsiz demedim ki. Rant kayıt dışı dağıtıldığı için ve siyasetin finansmanının da önemli kaynaklarından biri olduğu için uyardım. Sayın Cumhurbaşkanı bunları yaparsak yarın ben il başkanı bulamam dedi. Siz dürüst, şeffaf olun iyi insanlar gelir. Olmazsanız o aralıktan yanlış insan gelir, oturur ve onlardan kurtulamazsınız. Öyle iç içe girmiş ilişkiler var ki atsa atamıyor, satsa satamıyor. Topyekün bir kirlenme ve çöküşü görüyoruz. İktidar hem kendisini bitiriyor maalesef memleketi de çökertiyor. Onun için şeffaflıktan korkmamak lazım. 

BİZİM KADROMUZ ÇOK ÖNEMLİ VE KIYMETLİ 

Bizim kadromuz çok önemli ve kıymetli. Bu kadronun içinde çok tecrübeli ve genç arkadaşlarımız var. kadınların en yüksek oranda temsil edildiği partilerden birisi DEVA. Temsiliyet gücü çok yüksek bir partiyiz. Dürüst ve işin ehli insanlar. Benim şahsi tecrübem burada önemli bir faktör açıkçası. BM'nin 2030 hedefleri var. ülkeyi yönetecek insanların önce dünyayı bilmesi, tanıması, dünyayla barışık ve dost olması lazım. Dürüst ve işin ehli insanlar olması. Bize üye veya gönüllü olmak isteyenlere baktığınızda her alanda başarılı insanlar. Bu iş öncelikle kadro işi. Arkasından da bir program işi. 

SİYASETTE YEPYENİ BİR NEFES VE KADRO GELECEK 

Bizim bütün teşkilatlarımızda bir kural var, en az yarısının siyaset yapmamış olması. İzmir il başkanımız ilk kez siyasete DEVA ile başladı. Yine parti kurucumuz, genel başkan yardımcımız ilk defa DEVA ile siyasete başladı. Her ikisi de kendi alanlarında başarılı, sevilen insanlar. Birkaç yıla kadar siyasette yepyeni bir nefes ve kadro DEVA Partisi ile gelecek. Siyasette tanınmış, adı bilinen siyasetçilerin farkındalığı daha çabuk ilerleyebiliyor. Siyaset tecrübesi olan arkadaşlarımız da var. ama onların sayısı azınlıkta. Siyasette olmalarına rağmen siyaset onları kirletmemiş, ilkelerini korumuşlar. Cinsiyet kotası koyduk. 

EKONOMİDEKİ KURUMLARIN TAMAMINI BİR AYDA AYAĞA KALDIRIRIZ 

Ekonomide kurumsal yapıları yeniden ayağa kaldırmak lazım. Bağımsız olması gereken kurumların hiçbiri bağımsız değil artık. Bağımsız kurumların tekrar ayağa kaldırılması, kadrolarının yenilenmesi gerekiyor. Ekonomideki kurumların tamamını bir ayda ayağa kaldırırız. Merkez Bankası başkanının bir önemi yok artık. Talimatla iş yaptıran bir cumhurbaşkanı var. dolayısıyla kurumların tekrar güçlendirilmesi gerekiyor. Bağımsız bir MB olsa bu kez oyuncak haline getirirler miydi bu kurumu? Yazıktır. Rezervler tekrar biriktirilecek. Bunlar satılmış durumda. Hala açıklamıyorlar bakın. Benim dönemimde 12 defa müdahale etmiştir, müdahalenin tamamı da 8.5 milyar dolar. 2 yılda 130 milyar dolar müdahale ediyorlar. Önce inkar ettiler, sonra kabul ettiler. Şimdi zamanı ve miktarı açıklamıyorlar. İklim değiştiği anda ülke bu kabustan uyandığı anda, hemen işverenler iş almaya başlar. Ekonominin iyiye gideceğine inanan sanayici, tüccar, yatırımcı hemen eleman almaya başlar. Anında düzelmeye başlar işler. 12 bin 500 dolarlık milli gelire tekrar dönülmesi birkaç yıl sürebilir ama. Ama bizim 25  bin dolarlık hedefimiz var. bu hedefi 2011'de 2023 için koymuştuk. 

20 ayrı alanda hükümet kurulduktan sonraki ilk 90 ve ilk 360 günde yapılacakların hepsini açıklayacağız. 

SAYIN ERDOĞAN'IN KENDİ ÜLKEYİ SEÇİME GÖTÜRMEYECEĞİNE İNANIYORUM 

Sayın Erdoğan'ın kendi arzusu ve isteğiyle böylesi zor şartlarda ülkeyi seçime götürmeyeceğine inanıyorum. Birşeylerin onu zorlaması lazım. Kaybedeceği bir esçime niye girsin ki? Bazı sorunları çözmek için çabalayacaktır. Çözebilecek mi? Asla. Çünkü kadrosu yok. Kendi şahsi birikimi de hiçbir konuda çözüm üretmeye hakim değil. Eskiden ekip iyiydi, bugün öyle bir şey yok. Lafla peynir gemisi yürümüyor. Hitabetle ülkenin sorunları çözülmüyor. Üretmek, çalışmak gerekiyor. 

CUMHUR İTTİFAKI SEÇİM ÖNCESİYDİ, O BİTTİ 

Seçim ittifakı. Seçime girerken ittifak oluşuyor. Yüzde 10 baraj ortadan kalkıyor. İttifakın özü o. yoksa her parti kendi parti kimliğiyle seçime giriyor. Seçim sonrası ittifak değil o başka Bir şey. Cumhur ittifakı seçim öncesiydi ve seçimden sonra o bitti. Seçimden sonra gönüllü birliktelik. Bugün sayın Bahçeli artık destek vermiyoruz dediğinde o anda biter iş. Diğer partilerle olan işbirliğimiz tema bazında olabilir. Diyalog ve istişareye açığız. İkili bazda istişare süreci yaparız biz. Seçim gündeme gelmeden anlamlı bulmuyorum ben ittifak sorusunu. Muhalefet partilerinin tamamıyla diyalog, bazılarıyla daha yakın istişare içindeyiz. Tema bazında çalışmayı önerdik, hepsi kabul etti. Bu memleket için çözümlerin mümkünse mutabakat arayışıyla götürülmesi gerekiyor. Seçim ittifakı seçim kararı alınınca konuşulacak bir konu. 

SON YAYINLANAN VİDEOLARIN HİÇBİRİ SÜRPRİZ DEĞİL 

Son yayınlanan videoların hiçbiri sürpriz değil. Doğrudur yanlıştır bilemeyiz. İddiaları bağımsız yargı ve mecliste kurulacak olan komisyon ve DDK değerlendirecek. Ülkenin bu hale düşmesi, sağlam bir veri kaynağı gibi bir suç örgütünün başındakinin takip edilmesi ve söylediklerinin doğru kabul edilmesi başlı başına bir felaket. Bu ülkenin insanları niye gidip bir suç örgütünün başındaki insanın açıklamalarına kitlensin. Acaba gerçek mi diye magazinel bir durumu da var. güvenilir bir hükümet olur, hükümet bir açıklama yapar ve herkes güvenir. Ne hükümetin sözüne güven var, ne yargı bağımsız bir süreç başlatabiliyor. Onun için diyorum ki iyi ki DEVA Partisi'ni kurmuşuz. Bu ülkenin çözümü ancak tertemiz kadrolarla olur. Yanlış insanlarla doğru iş yapamazsınız. Bunlar bu ülkeye kötülük yapıyor. 

TOPYEKÜN SİYASİ REVİZYONA İHTİYAÇ VAR 

Bu ülkenin şu anda acil ihtiyacı olan konu topyekün bir siyasi revizyon. Yani sil baştan. 80 darbesinden sonra Özal ile sil baştan yaşadı ülke. Rahmetli Özal ülkeye önemli bir dönüşüm yaşattı. Ülkenin dışa açılması, ifade-din-teşebbüs özgürlüğü. O dönem Türkiye'nin sıçrama dönemi oldu. Arkasından bir 28 Şubat süreci ve 2001 ekonomik krizi yaşandı. Şu anda da ülkenin ihtiyacı sil baştan. Mevcutu tamir edemezsiniz. Şu andaki iktidarın hatalarını yamayacak, onaracak, restore edecek bir durum yok. Silip yeniden. Tamamen eski kadrolarla yeni siyaset olmaz. Tecrübeli insanlar mutlaka olacaktır. Ama daha çok da yeni isim olacaktır. Biz onu yapıyoruz şu anda. Bu ülkenin insanı siyasi düzeni artık komple reddediyor. Siyasi düzene alternatif olarak yola çıktık. O yüzden sistemi de yeni baştan ele almanın gerekli olduğunu düşünüyoruz. Mevcut yapıdan artık Bir şey beklemek mümkün değil. Çünkü çözemeyecekler. 

HER BİR VATANDAŞIN KENDİ YAŞAM TARZINI OLDUĞU GİBİ KABUL EDİYORUZ

Parti programımızın birinci bölümü özgürlükler. İfade özgürlüğü, basın özgürlüğü. Hemen arkasından devletin yeniden inşasını görüyoruz. Demokrasinin iyi işlemesinde görüyoruz. Temeli sağlam atmadan üzerine sağlam ekonomi inşa edemezsiniz. Ekonominin temelinde hukuk, adalet, insan hakları, özgürlükler var. bunları sağlam tutmalısınız. Biz her bir vatandaşımızın kendi yaşam tarzını olduğu gibi kabul ediyoruz. Herkes kendi içinde bir değer. Bir birey olarak kıymetli. İleri demokrasilerde de bunu görüyoruz. Demokrasi, insan hakları, özgürlükleri yaşatan ülkelerle kafamız daha çok uyuşur. 

ANADİLİNİ TEMEL İNSAN HAKKI OLARAK GÖRÜYORUZ 

Anadilinde eğitim programımızda çok açık. O evde insanın annesinin konuştuğu dil demek. Kürt, Arap vatandaşlarımız var. onlar aile içinde Kürtçe, Arapça konuşuyorlar. Anadilini temel insan hakkı olarak görüyoruz. Öğrenilmesi, geliştirilmesi, yaşatılmasının devletin asli görevlerinden biri olduğunu düşünüyoruz. Şu anda Kürt sorunu yeniden diriltilmiş durumda. Ankara'da oturanlar bunu göremiyor. Biz çok geziyoruz. Ülkenin gerçeklerine çok hakimiz. Ankara'da oturulan yerde politika üretmek mümkün değil. Özgürlükçü demokrasi anlayışı şart. Güvenlikle hak ve özgürlükler arasında denge gözetilir. Ülkenin bekası, güvenlik önemlidir. Güvenlik çok önemli onun için gerektiği zaman hak ihlali yapılabilir anlayışına topyekün karşıyız. Biz kendi vatandaşlarımıza geniş hak alanı oluşturacağımıza inanıyoruz. 

VATANDAŞLARIN İLGİSİNDEN ÇOK MUTLU OLDUK 

Caddelerden sokaklardan geçerken vatandaşlarımızın ilgisinden çok mutlu olduk İzmir'de. Benzer ilgiyi başka illerde de görüyoruz. İstisnai durumda DEVA Partisi. Bize nefretle bakan, karşı olan bir kitle yok. Teşkilatlarımız çok rahat çalışabiliyor. Bu olumlu tutumun oy verme aşamasına gelmesi gerekiyor. Tüm çalışmalarımız bu yönde. İzmir'deki durum çok iyi. İl başkanımız bazı ilçelere bazı partiler zor giriyor diyor. 'Biz her bir ilçemizde çok rahat çalışıyoruz' diyor. 

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP