DEMOKRAT GÜNDEM-ÖZEL RÖPORTAJ HABER-Hayatın en zor dönemlerinde bile insanın içindeki gücü ortaya çıkarması, kendini yeniden inşa etmesi ve başkalarına ilham olması her zaman büyüleyici bir hikâyenin başlangıcını oluşturur.
Genç bir doktor adayı olan Hande Yılmaz’ın yaşamı da tam olarak bu noktada bir masalın içine doğuyor.
Üniversite sınavlarına hazırlanırken karşılaştığı kanserle birlikte, sadece bedeniyle değil, ruhuyla da büyük bir savaş vermeye başlar. Bu süreçte keşfettiği hikaye ve masla anlatıcılığı ise onun için bir şifa kaynağına dönüşür.
Genç doktor adayı Hande Yılmaz, doktorluk gibi somut bir meslek ile masal anlatıcılığı gibi ruhsal bir yolculuğu bir araya getirerek, hem kendisi hem de çevresi için derin bir iyileşme süreci başlatır.
Onun hikayesi, yaşadığı zorlukları aşarak kendini yeniden tanıyan, içindeki çocuğu bulup onunla barışan güçlü bir kadın insanın, hayatı nasıl yeniden şekillendirdiğinin etkileyici bir örneği.
Kanserle tanışmadan önce bedenine ve ruhuna ne kadar yabancı olduğunu fark eden Dr. Hande Yılmaz, şimdi ise şifa dağıtan bir yolculuğun tam kalbinde yer alıyor.
Bu röportajda, Hande Yılmaz’ın hem doktorluk hem de hikaye-masal anlatıcılığıyla harmanladığı bu eşsiz yolculuğun ayrıntılarına tanıklık edeceksiniz.
Onun masalları sadece uyuyan çocukları değil, içimizdeki yetişkinleri de uyandıracak nitelikte…
Hem bir intern doktor hem hikaye anlatıcısı hem de bir ceket gibi üstüne giydiği rollerini bir kenara bırakıp en saf hâliyle buluşmak için yolda olan bir yürek Hande Yılmaz…
Bu yolculuğa bir süreliğine eşlik etmek için kendisiyle bir araya geldik. Yazarlıktan doktorluğa ve hikâye anlatıcılığına hayallerini, yaşamındaki eşikleri konuştuk.
DEMOKRAT GÜNDEM- Hande Yılmaz, gerek kariyer yolculuğuyla gerek iç dünyasıyla kendini nasıl anlatmak ister?
HANDE YILMAZ: Intörn doktor ve hikâye-masal anlatıcısıyım. İç dünyama gelirsek doğduğumuzdan bu yana birçok etiket yapıştırılıyor bize; birinin kızı, kardeşi, arkadaşı… Mesleki görevlerimiz oluyor. Birçok role bürünüyoruz. Hepsini bir ceket, pelerin gibi giyiyoruz üstümüze. Onları üstümden atıp saf bir hâlde konuşmak isterim.
Kendimi bildim bileli hayatımda daha çok sosyal yönümü besleyecek müzik, yüzme, drama, dil öğrenme gibi ilgi alanlarım vardı. Ortaokulda liseye hazırlandığım stresli bir sınav süreci yaşadım.
Lise yıllarım, köklenemediğim bir dönemdi. Sebebi; lisenin ilk iki yılını Konak Anadolu Lisesi’nde, üçüncü sınıfı İzmir Kız Lisesi’nde, son yılını da Amerikan Kültür Koleji’nde tamamlamış olmam. Çevre değişikliği ve her okulun kendine özgü bir sistemi olmasının zorlayıcı bir yönü vardı.
Dolayısıyla oradan oraya kuş gibi uçtum. Bu sürecin bana katkısı, çevremin genişlemesi oldu.
“YAZMAK, BENİ KENDİME YAKINLAŞTIRDI”
DEMOKRAT GÜNDEM: Kalemi kuvvetli bir şiir ve öykü yazarısın. Edebiyatla yolun nasıl kesişti?
HANDE YILMAZ: Şiir ve öykü yazmaya, ilkokulda başladım. Lise değiştirdiğim yıllarda tanıştığım bir edebiyat hocam, yeteneğimi fark etti, içime bir cesaret nefesi üfledi ve öykü yarışmalarına katılmaya yani yazdıklarımı dış dünyayla paylaşmaya bu vesileyle başladım.
Ege ikinciliğim, İzmir birinciliğim oldu. Ege’de mansiyon ödülü de almıştım. Yazılarımın başarılı olduğunu, kendime ve insanlara dokunabildiğimi gördüm.
Bahsettiğim etiketleri çıkarıp kendime yakınlaşmaya başladığım bir dönemdi. Deneme yazmaya, felsefeyle ilgilenmeye de başladım o yıllar. Gerçek öğretmenler, hayatındaki rehberler, sende bildiğin ve bilmediğin birçok kapıyı açabiliyor.
“KANSER İLE BEDENİMİ TANIMAYA BAŞLADIM”
DEMOKRAT GÜNDEM-Sohbetimizde “Kanserle tanışmadan önce bedenime yabancıydım, tanışınca bedenimi tanımaya başladım” dedin. Nasıl oldu bu?
HANDE YILMAZ: Üniversite sınavına hazırlandığım stresli bir dönemden geçiyordum. Mezuna kaldığım, sınava yeniden hazırlanmaya karar verdiğim ve dershane arayışımın başladığı yıl, boynumda fark ettiğim şişlik sebebiyle yolum hastaneye düştü.
Hematolojiye yönlendirildiğimde ise bir şeylerin ters gittiğini anladım. Sonra incelenmek üzere bedenimden bir doku parçası alındı yani biyopsi yapıldı. Bir ay içinde de ‘hodgkin lenfoma’ tanısı konuldu, hastalığımın ikinci evresiymiş ve tedavi sürecim başladı.
BİR ANDA BİR HASTALIĞIN VE TEDAVİ SÜRECİNİN İÇİNDE BULDUM KENDİMİ
Çok hızlı oldu her şey. Hayatımda her şey yolunda giderken bir anda bir hastalığın ve tedavi sürecinin içinde buldum kendimi. Sağlıkla yaşarken kanserin kapımı çalabileceğini, herkes gibi hiç ama hiç düşünmedim.
Yapı olarak hassas, kırılgan, birçok şeyi kendine dert eden stresli biriydim kansere yakalanmadan önce, özellikle de sınav dönemlerinde. Bedenin kayıt tuttuğunu, fark ettiğimiz ve etmediğimiz biriken bu duyguların bedenimde birikip bana kendini böyle gösterdiğini anladım, adı kanser oldu.
Tedavi süreci zorlu geçse de yabancılaştığım bedenimi tanımaya, duygularımın bedenime etkisini gözlemlemeye başladığım bir dönemdi. Hastalığımı öğrendiğim an ve sonrasında öyle hafifledim ki…
MEĞER SAĞLIK OLMADAN HİÇBİR ŞEYİN ÖNEMİ YOKMUŞ
Tüm dünyayı arkama almışçasına bir güç hissettim kendimde. Çünkü geçmişte kafaya taktığım üniversite sınavı, iş, arkadaşlıklarda yaşadığım sorunlar, her şey benim için önemini yitirdi. Meğerse sağlık olmadan hiçbir şeyin önemi yokmuş.
Hayatımda bir dönüm noktasında olduğumu anlamıştım. Geçmişteki Hande, artık bambaşka bir Hande’ye evrilmişti.
“MASAL, BENİ DALDIĞIM UYKUDAN UYANDIRDI”
DEMOKRAT GÜNDEM- Arjantinli Psikoterapist Jorce Bucay’ın “Masallar çocuklara uyumaları, yetişkinlere de uyanmaları için anlatılır” sözünün bir hikâye anlatıcısı olarak sizi çok etkilediğini biliyorum. Sizin uykudan uyanışınızda mı masallarla başladı?
HANDE YILMAZ: Hayatın geçiciliğini unuttuğum dönemler, derin bir uykuda olduğumu, çocukluğumdan yıllar sonra ilk kez masallarla yolum kesişince idrak ettim, uykumdan uyandım.
Tedavi sürecim ve sonrasında masalarla buluştuğum dönem, benim için ruhsal bir şifalanma, sakinlediğim, arındığım bir dönemiydi.
Beykent Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni kazanıp İstanbul’a geldiğim yıllarda Hikâye Anlatıcısı, Eğitmen ve Yazar Nazlı Çevik Azazi’nin masal gecesine katılarak hikâye anlatıcılığıyla tanıştım.
Nazlı hoca o gece anlattığı bir masalda ay taşını o kadar güzel betimledi ve o kadar güzel bir gece yaşadım ki o gece “Hande, en son ne zaman masal dinledin ya da masal dinlemeyi, içindeki çocukla oynamayı ne zaman bıraktın?” diye kendimi sorgulamaya başladım.
Hep özümle bir olmak istemişimdir, hayat da bana hizmet ediyor işte.
“MASAL SAYESİNDE İÇİMDEKİ ÇOCUĞU TANIDIM”
DEMOKRAT GÜNDEM- Hikâye anlatıcısı olmaya, masal gecesinde kendini sorgulamaya başladığında mı karar verdin?
HANDE YILMAZ: Evet, o geceden sonra“Ben de masal anlatmak istiyorum” dedim.
Nazlı Çevik Azazi hocadan hikâye anlatıcılığı eğitim almaya başladım.
İçinde psikoloji, dans, resim, yazının da olduğu multi-disipliner bir eğitimdi. Böylelikle kendime yabancı olduğumu ve içimdeki çocuğu tanımaya, ona yakınlaşmaya başladığımı fark ettim.
Artık ben de bir hikâye anlatıcısıyım ve masal geceleri düzenleyip insanları uykularından uyandırmayı ve içindeki çocukla tanıştırmayı amaçlıyorum.
İLK MASAL GECEMDE ÇİRKİN ÖRDEK MASALINI ANLATTIM
Pandemi döneminde olduğumuz için online olarak ilk kez düzenlediğim bir masal gecesinde Clarissa Pinkola Estés’in Kurtlarla Koşan Kadınlar kitabında yer alan Çirkin Ördek Yavrusu masalını, orijinalinden çalışarak anlatmıştım. Çocuk gibi ilgilenmiştim o masalla.
Çünkü bir masalın size katman katman kendini açması için onunla bir çocuk gibi ilgilenmeniz gerekir. Bazı masallar, bir anda açar kendini bazen de ne yaparsan yap barışamazsın bir masalla. Bu da bana kendimle barışamadığım noktaları gösteriyor aslında. Kendime evet dediğim an, o masal da bana kendini açıyor.
MASAL ANLATIRKEN BİR KAPI AÇILIYOR VE HEPİMİZ O KAPIDAN İÇERİ GİRİYORUZ
Sembol dili olduğu için de olsa gerek şifalı bir yönü var masalların. Bana çok iyi geliyor anlatmak. Masal gecelerime katılanlara da çok iyi geldiğini gözlemliyorum. Çünkü o an biricik oluyor ve sanki zaman duruyor.
Bir kapı açılıyor ve hepimiz o kapıdan içeri giriyoruz, enerji alanını birlikte oluşturuyoruz.
Gece bittikten sonra çıkarken kapıyı kilitleyip o anları mühürlüyorsunuz. Biricik olduğu için de aynı masalları başka bir zaman anlatsanız bile bu kez başka bir enerji alanının, farkındalığın içinde buluveriyorsunuz kendinizi, başka bir dünyada buluşuyorsunuz.
“NİYETİM; HEKİMLİK İLE HİKÂYE ANLATICILIĞINI BİRLEŞTİRMEK”
DEMOKRAT GÜNDEM- İntörn doktorsun ve Tıpta Uzmanlık Eğitimi Giriş Sınavı’na (TUS) hazırlanıyorsun.Doktorluğu ve hikâye anlatıcılığını birleştirip insanlığa şifa olmayı düşünüyor musun?
HANDE YILMAZ: Henüz branş seçmesem de hekimlik ile hikâye anlatıcılığını birleştirmek niyetim. Neyi seçersem içine masalı, müziği, psikodramayı katabilirim diye düşünüyorum.
Sağlık ve iyilik hâli dediğimiz şeye bütüncül yaklaşmak gerekiyor. Çünkü biri bedene biri de ruha şifa oluyor. Karşıdakine dokunduğunuzda kendinize de dokunuyorsunuz, karşılıklı bir şifalanma oluyor.
Özel ve mesleki yaşamımın şifalandıkça şifa dağıttığım, şifa dağıttıkça şifalandığım bir süreç olmasını diliyorum.
İlginizi çekebilir: TKDF Kadın Cinayetleri Temmuz 2024 raporunu açıkladı-‘Şiddet durmuyor; 28 kadın katledildi’