Bodrum’da bir sünnet düğünündeyim. Düğün sahibi ‘Aras’ ailesi. Düğün muhteşem başladı. Kalabalık mı, kalabalık. Önce mevlit, devamında yemek falan filan. Akşamda içkili eğlence planlanmış.
Değerli okurla mevlidi dinliyorum, izliyorum. Ve inanılmaz paradokslar görüyorum. Mevlid başlar başlamaz tüm hanımefendiler vücudlarının başka yerlerine özen göstermeden değişik renklerde, pembe sarı yeşil örtülerini başlarına örtüyorlar. Akşamı bekleyememiş gençler kadeh tokuşturmakta ve kameralar kayıtta.
Bende Hegel’i, Engel’si düşünüyor. Onlar, başta Hegel toplumsal farklılıklar, farklı inanışlar çatışır ortaya evrilerek gelen doğru çıkar buyurmuşlar, büyük yahudi Marks’ta bunları sosyal örneklemişti.
Değerli okurlar bu kültürel kaos Anadolu gibi muhafazakar bir kara parçasında çokça yaşanmakta. Bu olayları yaşadıkça toplumsal gelecek korkularım azalıyor. Durumu Doğan’a soruyorum. Eskilerin yeri, antikacı dükkanları, arşivler, kütüphanelerdir; bu toplum eninde sonunda evrilir, bakma sen ekstrem örneklere toplum geriye gitmez diyor. Bir bedel ödenir tabi ki, bedelsiz olmaz ilave ediyor.
Değerli okurlar yazı size iyimser gelebilir, ama ben bazen iyimser düşüncelerin de faydasına inanırım vesselam.