07 Mayıs 2023 Pazar
Powell'dan faiz açıklaması:"Gerekirse faizleri yükseltmeye hazırız"
DEPREMLER VE YAPAY ETKİLEŞİMLER
SORUNLAR 'GERÇEKLERİ ÇARPITARAK' ÇÖZÜLMEZ SAYIN NUREDDİN NEBATİ!
Teknolojide zam durmuyor; Apple, bir zam daha yapmaya hazırlanıyor!
Nietzsche ve Doktor döven hanım
Yarın Ayşe Eda’nın doğum günü; birlikte kutlamaya Kostantiniye’ye gidiyorum. THY’nın VIP salonunda açık dört TV kanalı da ‘Yandaş Medya’ denen gruptan. Dördünde de Sayın Cumhurbaşkanı yeni, sivil anayasa çağrısı yapmakta. Daha fazla hukuk, daha fazla özgürlük, daha çok zenginliği gerekçe gösteriyor ve diyor ki sivil yeni bir anayasa yapmaktan kimsenin kaçma lüksü yoktur, konuşmasını bağlıyor.
Diğer taraftan Bay Kemal cevap veriyor; sen hele var olan anayasa bir uy, görelim, sonra düşünürüz; eksikler çıkarsa yenisini yaparız diyor.
Değerli okurlarım gerçekten düşündüğümüz zaman şu an anayasanın bir çok maddesi yok sayılmakta. Anayasa çiğnenmekte. En çarpıcı örnek seçilmiş bir milletvekilinin hapiste olması. Tüm hukukçular bu durumu anayasaya aykırı bulmakta. Ama yargı erki anayasayı korumuyor veya koruyamıyor. Böyle bir ortamda, millet ekonomik cenderede iken, enflasyon koşarken, faizler uçarken esas enerjiyi yeni bir anayasa yapmaya ayırma lüksümüz yok, olmamalı da diye düşünüyorum vesselam.
Sakarya savaşı 15. Taaruzda bitti. Türk ordusu 14.’üncü taaruzda da geri çekilmiş, Yunan ordusu Ankara’nın varoşlarına yaklaşmıştı. 15. Taaruzda 12 Eylül’ü 13 Eylüle bağlayan gece saat bir çeyrekte Atatürk’ün telefonu çaldı. Gazi, “eyvah” diye telefonu açtı.
Telefonun karşındaki Fevzi Çakmak, ‘müjde paşam Yunan ordusu Sakarya’nın gerilerine çekiliyor’ deyince, Mustafa Kemal Polatlı -‘Alagöz’ mevkindeki karargahında derin bir oh çekmiş, emir eri Ali’ye ‘yap bir kahve, yanında da bir sigara getir‘ dedi ve Kurtuluş Savaşı’nın kaderi değişti.
Dostum Tarihçi Ahmet Özgirayla sohbetteyiz; ‘Hocam Atatürk’ün bu üstün vizyonu nerden geliyor?’ diye soruyorum, ‘Okumak hocam, okumak’ diye cevap veriyor, ve anlatıyor, Mustafa Kemal Bulgar Ateşesi iken maaşının tamamını Fransızca öğrenmeye ayırmıştı; ‘Okumayanın vizyonu olmaz’, diyor. Sohbeti dinlerken şimdi ülkenin direksiyonundaki insanları düşünmekten kendimi alamıyorum.
Seçilmiş olmak üstün şey değildir. Bazen koca bir toplumun düşündüklerinin tamamı yanlış, bir kişinin bilgisi toplumun düşüncesine karşı doğru olabilir.
“Sevmekten sevilmeye fırsat tanımadım” diyor Ümit Yaşar, bir söyleşisinde ve şiirinde. “Ben sevdaya sevdalıyım sevdalıyı sever, karşılıksız sevdaya taparım” diyor İrfan Palalı ilk aşk şiirinde.
“Sevda ateşten gömlek“ diyor Saadettin Kaynak bir şarkısında. Velhasıl sevmek, sevdalanmak her kula nasip değil yaşarken büyük farkındalıkta olmak, evrilmede sanat düzeyine çıkmak gerek. İlkel duygularda sevmek yoktur. Çıkar vardır. Bazı inanışlarda tanrı sevilirken bile bir karşılık umulur . Cennet gibi.
Oysa sevgi, sevda ya da daha tutkulusu aşk özgürlük ister, sevdaya, sevdalıya mantık gerekmez. Sevdalanmak bir mertebedir, varılır.
Yunus gibi sevda şiirleri söyletir insana Sevda bireyseldir; kişi bir canlya sevdalanır, bir olaya sevdalanır, bir fikire kapılır sevdalı, mecnun gibi. Gerçek sevdayı görmek, duymak, yakalamak, yaşamak insan’a çıkan en büyük piyangodur. Enderdi ki, iki insan birbirine sevdalanmış olsun; işte o zaman hayat tadından yenmez olur vesselam.
‘Emekli bir doktorun çağrısı’
Evet, değerli okurlar, tanıdık bir doktorun hasta ilanı bu.
“Sevgili hastalarım, bana yeni ihtiyaç duyan vatandaşlarım, yaşayan eski hastalarım ben ölmedim; yaşıyorum ve emekli maaşım yoksulluk sınırının altında olduğu için hem hastalarıma hizmet vermek, hem de yoksulluk içinde olsa da geçinmek için hastalarıma yeniden meccani olarak hizmet etmeğe karar verdim. Muayene parasızdır.
Her yerde hasta bakılır.
Ben nöroloğ olduğum için seyrek hastalıklar dışında hastanın soyunması gerekmez.
Dediğim gibi danışma ve muayene ücretsizdir.
Lakin evine ekmek yapmış köylümün yarı ekmeğine, iki kilo mandalinine, bir kilo buğdayına, taze bir kap yoğurduna, bir topan peynirine, bir bohça sebzesine hayır demem. Şehirli ve metrapollü hastalarım, 250gr baklava, iki pirzola dilimi, yarım kilo sardalya balığı getirirse sevinirim. Gönlünden kopsa da elinde hiç bir şeyi olmayan hastalarım sırtlarına vurdukları yükde hafif, ama pahada çok değerli sevgilerini getirseler de yeter, çok mutlu olurum. Benim derdim tellakla kavga etmeden ürete ürete bu dünyadan göçüp gitmek. Biliyorsunuz üretmek olmadan karın doymaz. Doktorunuz … Telefon..
Arnavut ve Karadenizli tartışıyormuş. Arnavut pırasadan, Karadenizli hamsiden daha çok yemek yapılır iddiasındalar. Sayalım demiş Arnavut ve Karadenizliye, “Önce sen say bakalım” diye öncelik vermiş. Temel işaret parmağını kapatıp, bir, Hamsi Baklava deyince, Arnavut tamam tamam demiş ve tartışma son bulmuş.
Birleşmiş Milletler Genel Kurul toplantısında Sayın Cumhurbaşkanımız konuşuyor, “Ülkemiz adaleti, demokrasisi ve ekonomik değerleri ile dünyada güvenilir bir limandır” mealinde konuşunca bir çok üyenin içinden gülümsediğine ve tartışılacak bir şey kalmadığı kanaatine vardığına eminim.
Değerli okurlar, seçilmiş milletvekilinin hapiste, suçsuz Kavala’nın eziyette, çokca gazetecinin fikir suçundan mahpusanede ve benzeri olduğunu bütün dünya biliyor. Tartışılacak bir şey olmadığı bütün uygar ülkelerin ortak kanaati ve artık neyi sayalım ki diyorlar vesselam.