DOLAR 32,3208 0.2%
EURO 35,0455 -0.28%
ALTIN 2.308,341,37
BITCOIN 22883873,00%
İzmir
22°

AÇIK

üst menü altı
Seniye Nazik Işık Kent Konseyi'ne yeniden aday: 'Birlikte ayağa kaldırdık, birlikte büyütelim'

Seniye Nazik Işık Kent Konseyi'ne yeniden aday: 'Birlikte ayağa kaldırdık, birlikte büyütelim'

ABONE OL
10 Şubat 2022 12:12
Seniye Nazik Işık Kent Konseyi'ne yeniden aday: 'Birlikte ayağa kaldırdık, birlikte büyütelim'
0

BEĞENDİM

ABONE OL

İzmir Kent Konseyi'nin (İKK) Genel Kurulu'nda yeniden aday olduğunu açıklayan mevcut İKK Başkanı Seniye Nazik Işık, "Biz bir yola çıktık, zor şartlarda çalıştık, adım adım ayağa kalktık, şimdi geldiğimiz noktayı tahkim etmek, omurgamızı güçlendirmek yani kurumsallaşma zamanı. Kapsayıcı, kucaklayıcı, genişleyen ve büyüyen bir kent konseyi olmak, yeni adımlar atmak, daha güçlü bir birliktelik zamanı. Çok zor bir dönemde başkan seçildim ve çok çalıştık, çok çaba harcadık. Asla yalnız yürümedim, yürümeyeceğim! Tüm temsilcilerden birlikte, ortak akılla, coşkuyla yola devam etmek için destek olmalarını diliyorum. Elbette takdir kendilerindedir" dedi. 

DEMOKRAT GÜNDEM-İzmir Kent Konseyi'nin 12 Şubat cumartesi günü gerçekleşecek genel kurulu öncesinde yeniden aday olduğunu açıklayan mevcut başkan Seniye Nazik Işık, katılımcı-ortak akılla hareket eden yapıyı oluşturmak için başkanlığı döneminde yaptıklarını anlattı.

Yeniden aday olma gerekçesini de açıklayan İzmir Kent Konseyi Başkanı ve Başkan Adayı Seniye Nazik Işık, “2020’de aday olduğumda 'birlikte, ortak akılla ve coşkuyla ilerlemek' hedefini vurgulamıştım. Hala da böyle düşünüyorum. Hep söylerim, ben hemen hiçbir alanda yalnız yürümedim. Kent Konseyi işte tam da bu anlamda, asla yalnız yürümeyeceğiniz, hatta yalnız yürüyemeyeceğiniz bir yer. 'Birlikte' derken tam da bunu kastediyorum. Geçtiğimiz iki yılda, yaşadığımız pandemiden depreme her türlü zorluğa rağmen, kapsayıcı ve kucaklayıcı olmaya, kent konseyine katılımı artırmata, katılımı tabana yaymaya çalıştım. Şimdi de bunu istiyorum. Biz 29 Şubat 2020’de seçildik, 11 Mart’ta pandemi patladı. Seçildiğimizde İzmir Kent Konseyinin bir buçuk odalık bir mekanı, sadece 3 kişilik bir ekibi vardı. Kolay olmayacağını tabii ki biliyordum. Ama Büyükşehir Belediye Başkanımız Tunç Soyer’in katılımcı demokrasi vizyonuna güveniyordum. Yanılmadım. Şimdi de bu vizyona güvenerek Konsey’deki görevimi sürdürmek için bir kez daha adayım” dedi.

""

"ŞİMDİ YENİ ADIMLARI ATMA VE YENİ PROJELERİ HAYATA GEÇİRME ZAMANI"

İzmir Kent Konseyi'ne yeni bir bina kazandıran, emek ve demokrasi güçlerinin oluşturduğu derneklerin yanısıra toplumun her kesiminden sivil toplum kuruluşunun da konsey çatısında toplanması için büyük çaba harcayan İzmir Kent Konseyi Başkanı Seniye Nazik Işık, “Biz bir yola çıktık, zor şartlarda çalıştık, adım adım ayağa kalktık, şimdi geldiğimiz noktayı tahkim etmek, omurgamızı güçlendirmek yani kurumsallaşma zamanı. Kapsayıcı, kucaklayıcı, genişleyen ve büyüyen bir kent konseyi olmak, yeni adımlar atmak, daha güçlü bir birliktelik zamanı. İlk adımlarını attığımız, planladığımız çalışmaları, projeleri hep birlikte hayata geçirme zamanı. Bu nedenle görevi sürdürmeye talibim” ifadelerini kullandı.

İKK BAŞKANI SAYIN SENİYE NAZİK IŞIK İLE GERÇEKLEŞTİRDİĞİMİZ SÖYLEŞİ:

DEMOKRAT GÜNDEM-Kent konseyleri kentlerde yerel demokrasinin güçlendirilmesi adına önemli misyonu olan oluşumlar. Zor bir dönemde pandemi sürecinde İzmir Kent Konseyi'nin Başkanı seçildiniz. Görev sürenizi değerlendirir misiniz?

SENİYE NAZİK IŞIK: Kent konseyleri, kentin farklı sosyal gruplarının geniş ölçekli görüş alışverişi, ortak yaşaı iyileştirmek için ortak akıl üretme merkezleri, birlikte yaşama kültürünü geliştirme mekanizmaları. Bir yerel demokratik katılım mekanizması. Aslında çok yeni bir katılım mekanizması da değil. Örneğin, bizim geleneğimizde-kültürümüzde istişare, görüşme, kanaat önderlerinden görüş alma hep vardır. Siyasi partilerin girebildiği ve aday gösterebildiği yerel seçimlerle oluşan belediye meclisleri de aslında farklı yerel dinamiklerinin temsilcilerinden oluşuyor ama beş yılda bir yapılan seçimlerle gelen meclislerin, hele de bugünkü kutuplaşmış siyasette günlük ihtiyaçlarımızı karşılama ve kentin geleceğini ortak akıl oluşturacak şekilde birlikte konuşup geliştirebilme becerisine ne kadar sahip olduğu epeyce tartışmalıdır. Kent konseyleri bu nedenle katılımı beş yılda bir konan sandıkla sınırlı tutmamanın, her gün geleceğini oluşturmaya katkıda bulunmanın yolunu açıyor. Üstelik de sadece dernekler gibi sivil toplum kuruluşları için değil, kentin yaşayanları olarak hepimizin de içinde olabileceği bir imkan sunuyor.

Kent konseyi denince sadece belediyelerle ilişkili bir çalışmadan söz etmek bence çok yetersiz. Elbette belediyeler günlük yaşamımızı ilgilendiren yerel hizmetler, programlar ve yatırımlar açısından çok önemliler. Fakat eğitim, sağlık, liman, organize sanayi bölgeleri, elektrik vb de günlük yaşamımızla doğrudan ilişkili alanlar. Ve bunlar merkezi iktidara bağlı bakanlıkların, kuruluşların yerel uzantıları tarafından gerçekleştirilen işler. Ayrıca kentimizin geleceği, gelecekte nasıl bir yer olacağı da sadece belediyelerle şekillendirilemez. Yani bir kent konseyinin çok geniş bir çalışma alanı var. Gücü de, Konseyi gerçekten var olma gerekçesine uygun şekilde çalıştıran insan kaynaklarına çok bağlı. İzmir olarak hem İzmirliler hem de sivil toplum kuruluşları açısından Kent Konseyleri deneyimi küçümsenmeyecek bir deneyim. Bu deneyimin bir parçası olmaktan, bir parçasını dokuyanlardan biri olmak çok onur verici, büyük bir mutluluk.

""

D.G: Pandemi sürecinde de yüz yüze olmasa da dijital araçlar yoluyla toplantılar gerçekleştirildi. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer de kent konseyinin çalışmalarına büyük destek veriyor. Bunun önemi?

S.N.I: Kent Konseyinde tek çalışma, görüş oluşturma yolu tabii ki yüzyüze çalışmak değil. Pandemiyle birlikte dijital araçları kullanmakta hızlı bir gelişme yaşadık. Biz Kent Konseyi yönetimi ve meclislerimizin yönetimleri olarak onlarca toplantımızı zoom üzerinden yaptık. Panellerimizi, bilgilendirme çalışmalarımızı, hatta çalıştaylarımızı da çevrimiçi ortamlara taşıdık. Bir de izmir.referandom.com adresinden görebileceğiniz bir dijital katılım aracı oluşturduk. Çok genç bir grupla oluşturduğumuz bu dijital katılım aracımız henüz çok tanınmıyor. Bir yıl kadar önce oluşturduğumuz bu katılım aracında İzmir Büyükşehir Belediyesi Meclisinin kararlarını halkın tartışmasına açıyoruz. Katılımcılara 'Sen belediye meclis üyesi olsan bu konuda ne karar verirdin, evet mi derdin, hayır mı derdin?' diye soruyoruz. Tabii nedenini de soruyoruz. Bir de Konseye ve belediyeye önerisi varsa onu da yazmasını istiyoruz. Bu uygulamanın açılış programını Başkan Tunç Soyer’in katılımıyla yapmıştık. Bunu şu nedenle vurguluyorum; bir belediye başkanının meclis kararlarını halkın tartışmasına açması cesaret ister ve Tunç Soyer bu cesareti gösterdi. Bu başkanın katılımcılıkla ilgili yaklaşımını ortaya koyması açısından çok kıymetli. Gelecek dönemde hem bu çalışmayı daha çok katılımcıya ulaştırmak hem de belediye dışındaki karar mekanizmalarına da açmak isterim. Daha çok katılımcıya ulaşmak derken özellikle ve öncelikle gençlerden söz ediyorum tabii ama sadece gençlerden de söz etmiyorum. İsteyen her İzmirlinin katılabilmesi için bu imkanın varlığından haberdar olması lazım.

D.G: Sizi tanıyanlar zaten biliyor. Yerel Gündem 21'ler, kadın hareketi gibi alanlarda yoğun çalışma ve katkılarınız oldu. Uzun yılların verdiği bir birikim-deneyimle en son kent konseyi başkanlığı görevini yürütüyorsunuz. Seniye Nazik Işık kimdir, neler yaptı bugüne kadar?

S.N.I: Uzun yıllar Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) kadın hareketi adına lobicilik yapmış, ihtisas komisyonlarına planlama uzmanı olarak katılmış biriyim. Yerel katılımcılık birikimim, deneyimim ise Yerel Gündem 21’lere dayanır. İlk kez Ankara’da Yenimahalle Yerel Gündem 21’de Kadın Dayanışma Vakfı’nı temsilen kadın sekreterliği yaptım. O zaman da çok sayıda proje oluşturmuş, STK’larla mahalleler düzeyinde bu projeleri uygulamıştık. Belediye bünyesinde bir kadın danışma merkezi bizim çalışmamızla açılmıştı. Dini törene dayanan ve resmi olmayan evliliklerde kadınlar ve çocuklar çok hak kaynına uğruyordu. Mahallelerde kadına yöenlik şiddetle ilgili, bu gibi hak kayıplarıyla ilgili çok çalışma yapmıştık. Şunu da eklemeliyim, benim Yerel Gündem 21 ve Kent Konseyleri kapsamında sivil toplumla ve belediyelerle yapılan çalışmalarımın hepsi gönüllü olarak yaptığım çalışmalardır, bu çalışmaların hiçbirinde belediye çalışanı ya da ücretli bir ilişki içinde olmadım. Yerel Gündem 21’ler döneminde 60 kadar Yerel Gündem 21’den kadın temsilciler Bursa Merinos’ta bir araya geldik, Türkiye’nin ilk kadına yönelik şiddetle mücadele eylem planı hazırlığını yaptık, resmi kurum ve kuruluşlara eylem planı yapılması gerektiğini hep birlikte söyledik, belediyelerin kadın danışma merkezleri ve sığınma evleri açmaları gerektiğini dile getirdik. O çalışmanın moderatörlerinden ve raportörlerinden biriydim.

""

Yerel Gündem 21 programı yerel katılım açısından çerçeve çizmesi, ivmelendirici olması nedeniyle çok önemli bir birikim yarattı. Mesela KaDer bünyesinde yerel siyasette kadınları güçlendirme çalışmalarımızı bu deneyimle oluşturduk, bizim o çalışmamızdan da ‘’Kadın Dostu Kentler’’ projesi çıktı. Iki etapta uygulanan kadın dostu kentler projesinde BM Nüfus Fonu elemanı olarak çeşitli görevler yaptım. İzmir bu proje ile kadın dostu kent oldu. Yine Yerel Gündem 21’ler deneyimi bizlere sürdürülebilirlik için yasal ve mali garantilere ihtiyacımız olduğunu gösterdi. 5393 sayılı Belediye Kanunu çalışmalarına katılarak bu yasal ve mali garantiyi kanun kapsamına aldırtmaya çalıştıkç Kanun’un 76’ncı maddesinde yer alan Belediyelerin Kent Konseylerine ayni nakdi destek verme yükümlülüğü böyle yasalaştı. Ben de bu sürece çok emek verenlerden biri olmaktan gurur duyuyorum. Kanundan sonra Kent Konseyleri Yönetmeliğinin hazırlanmasında da çaba harcayanlardan biri oldum.

Çankaya Kent Konseyi Kadın Meclisinden başlayarak içinde olduğum çalışmalardan, Kent Konseyleri arasındaki birliklerimizdeki deneyim alışverişlerimizden gayet iyi biliyorum ki, bugün bu mevzuatın yetersizliğinden kaynaklanan bir çok sorun yaşıyoruz. Mesela, Yönetmelik hak temelli sivil toplum kuruluşlarının Konseylerde yer almasını öngörüyor. Bu kuruluşları da tüzel kişiliklerle neredeyse sınırlıyor. Son 20-25 yılda Türkiye’nin her yerinde sivil toplum kuruluşlarının sayısı artsa da hala Yönetmeliğin öngördüğü mesela bir meclis oluşturmak için gereken sayıda hak temelli STK’nın özellikle küçük ilçelerde var olduğunu söyleyemeyiz. O halde dernekler üzerinden gitmek zorunluluğunu aşan yeni katılım kanalları yaratmak, bulmak, devreye sokmak gerekiyor. Ben gerek Karabağlar Kent Konseyi ve gerekse İzmir Kent Konseyi çalışmaların içinde bu açıdan çok teşvik edici olmaya çalıştım. Özellikle de bireysel katılıma çok elverişli çalışma gruplarını, ihtiyaca göre ve projelere dayalı olarak zenginleştirmeye çalıştım. Bugün İzmir Kent Konseyinde 20’den fazla çalışma grubumuz var. Çevreden yaşlı sağlığı ve yaşlılık politikalarına, turizmden yerelde kalkınmaya, sürdürülebilirlikten kentsel inovasyona, toplumsal cinsiyetten kadın hukukuna, engelli sporlarından engelli annelerine, ulaştırmadan yerelde kalkınmaya, doğal afetlerden LGBTİ+ çalışma grubuna kadar bir çok alanda çalışma gruplarımız oluşmuş durumda. Çünkü çalışma grupları uzmanların ya da bu kentte yaşayan insanların yapmak istediklerini ortaya koyarak oluşturabildikleri birliktelikler. İzmir’de yaşayan herkes İzmir Kent Konseyindeki çalışma gruplarına katılabilir, bu grupların çalışmalarından yararlanabilir veya çalışma grubu kuracak öneriler geliştirebilir. Biz Konsey ve meclislerin yönetimleri olarak bu ilgileri, istekleri şekillendirmelerine kolaylaştırıcı olmayı görev bliyoruz. Yeterki insanlar bu kentte daha iyiye, daha güzele doğru bir değişimin parçası olmak istesinler.

“BİRLİKTE, ORTAK AKIL VE COŞKUYLA”

2020’de aday olduğumda ‘’birlikte, ortak akılla ve coşkuyla ilerlemek’’ hedefini vurgulamıştım. Hala da böyle düşünüyorum. Hep söylerim, ben hemen hiçbir alanda yalnız yürümedim. Kent Konseyi işte tam da bu anlamda, asla yalnız yürümeyeceğiniz, hatta yalnız yürüyemeyeceğiniz bir yer. ‘’Birlikte’’ darken tam da bunu kastediyorum. Geçtiğimiz iki yılda, yaşadığımız pandemiden depreme her türlü zorluğa rağmen, kapsayıcı ve kucaklayıcı olmaya, kent konseyine katılımı artırmata, katılımı tabana yaymaya çalıştım. Şimdi de bunu istiyorum.

“BAŞKAN SOYER'İN VİZYONU VE DESTEĞİ ÇOK ÖNEMLİ”

D.G: Kent Konseyi'ne beğenilen bir yeni mekan da kazandırdınız. Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Soyer'in de bunda büyük desteği oldu diye biliyoruz.

S.N.I: Biz 29 Şubat 2020’de seçildik, 11 Mart’ta pandemi patladı. Seçildiğimizde İzmir Kent Konseyinin bir buçuk odalık bir mekanı, sadece 3 kişilik bir ekibi vardı. Kolay olmayacağını tabii ki biliyordum. Ama Büyükşehir Belediye Başkanımız Tunç Soyer’in katılımcı demokrasi vizyonuna güveniyordum. Yanılmadım. Şimdi de bu vizyona güvenerek Konsey’deki görevimi sürdürmek için bir kez daha seçilmek istiyorum. Tunç başkanın vizyonu şu nedenle önemli: Bir kent konseyi ilişkide olduğu belediye başkanından ve belediyesinden doğru bir yaklaşımla desteklenmiyorsa, yapabilecekleri oldukça sınırlı kalıyor, yeterli imkanlara kavuşamıyor. Biz bu dönem bir buçuk odalık, 100 metrekare bile olmayan mekanımızdan 950 metrekarelik bir alana geçiş yaptıysak, bu elbette başkan ve belediyesinin destekleriyle oldu. Çünkü kent konseylerinin tüzel kişiliği kendi mali kaynaklarını yaratmaya elverişli değil, hatta belediye bütçesinden alınan ayni ve nakdi destek dışında bir kaynağımız hemen hemen yoktur. Yani belediyeye ekonomik açıdan göbeğinden bağlıyız. Elbette bu durumun değişmesi, konseylerin kendi kaynaklarını oluşturabildiği ve daha geniş kaynaklara ulaşabildiği, belediyeye bu kadar doğrudan bağımlı olmadığı bir gelişmeye çok ihtiyacımız var. Ama gerçek bu ve bu nedenle ayni ve nakdi destekleri sağlayan belediyenin başkanının belediye başkanının vizyonu, tutumu, davranışı çok çok önemli.

“YENİ BİNAMIZ HEPİMİZİ ÇOK HEYECANLANDIRDI VE…”

Pandemi bütün kuruluşların, tabiiki Büyükşehir Belediyesinin çalışmalarını çok etkiledi, bütçesini, kaynak dağılımını çok çok etkiledi. Üstüne İzmir’in son iki yılda yaşadığı doğal afetler de eklenince, Tunç başkanın da Belediyemizin de elinde olmayan bir çok gecikme yaşadık. Ayrıca Belediye mevzuatından gelen bir çok sorunla da hepbirlikte uğraştık. Örneğin, Kent Konseyi’nin geniş bir mekana taşınması için seçilir seçilmez karar aldık, Tunç başkan da bu kararı çok olumlu karşıladı. Ama Belediyenin elinde böyle bir mekan yoktu, kiralama yoluna gidebilmek için Valilik elinde de yoksa izin alınabiliyordu. Bu iznin alınabilmesi için yapılan yazışmalar altı ayda sonuca ulaşabildi. Onlarca bina baktık, kriterlerimiz netti: kamu ulaşım sistemiyle erişilebilir olacak, engelli erişimine uygun olacak, çeşitlendirilmeye elverişli çalışma mekanları yaratılabilir olacak. Nihayet 6 Eylül 2021’de açılışını yaptığımız binayı bulduk. Kira kontratının yapılması yine altı ay kadar süren bir süreç oldu. Binanın içinde yapılması gereken tadilatı en asgari düzeyde tutmamıza rağmen, şartnamelerin hazırlanması, ihalenin yapılması, tadilatın tamamlanması, kabullerin yapılması da zaman aldı. Sonunda binamıza geldik,inanın açılışımızı yaptığımızda Genel Kurul Salonumuzda sandalyemiz bile yoktu. Olsun açalım dedik, biz Türküz, bizde göç yolda düzülür. Zamanla hepsi olur, dedik. Genel kurullarımızın çalışmalarını yeni binamızda yaparsak, herkes binamızı, yerimizi kullanmaya, gelip gitmeye alışır, aidiyet duygusu oluşmaya başlar dedik. Daha fazla beklemedik, açtık. Yeni mekanımızın açılışı hepimizi çok heyecanlandırdı. Müthiş güzel bir katılımla gerçekleşti. Kasım ayından bu yana mekanlarımızı kurumsal üyemiz olan sivil toplum kuruluşları da ücretsiz kullanabiliyorlar; aylık düzenli toplantılarını, hatta yönetim kurulu toplantılarını yapan bir çok dernek, platform, birlik var. İzmir içinden ya da dışından bir çok projeye eğitimlerinde, çalıştaylarında salonumuz ev sahipliği yapıyor. Yine de pandemi nedeniyle 80-100 kişilik genel kurul salonumuzu 50-60 kişiyi geçmeden kullanmaya çalışıyoruz.

“KONSEYİMİZİN İMKANLARINI SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİNE AÇIYORUZ”

D.G: Yeni bina sivil toplum örgütlerine açık. Kent Konseyi'nin tüm imkanları sivil toplum örgütlerine kullandırılıyor bildiğim kadarıyla?

S.N.I: Biz Büyükşehir Belediyemizin Konseyimize sağladığı imkanları sivil toplum örgütlerinin kullanımına açık tutuyoruz. Mesela, pandemi nedeniyle Belediyeden bir zoom hesabı istedik, aldılar. Biz de bu imkanı sivil toplum kuruluşlarına açık tuttuk. Her kuruluşun ayrı ayrı zoom hesabı açtırması ciddi bir maliyet, biz de bu maliyetten bir çok kuruluşu kurtarmış olduk. Bu gibi çalışmalarımız Konsey üzerinden Büyükşehir Belediyesinin İzmir sivil toplum kuruluşlarına katkısı oldu; örneğin 5-6 ay önce bir vesileyle bakmıştım, mesela Ege Kadın Buluşması bu zoom desteğimizi o tarihte 48 kez kullanmış durumdaydı. İzmir Kadın Kuruluşları Birliği de aylık toplantılarında kullandı, şimdi de aylık toplantılarımızı genel kurul salonumuzda yapıyorlar. Kadın Cinayetlerin Durduracağız Platformu da öyle.

Bizim Konsey yönetimi olarak yapmaya çalıştığımız, adil ve hakkaniyetli bir sistem kurmaya özen göstermek. Bu da olması gereken. Çünkü belediyenin parası vatandaşın parasıdır, kamu parasıdır, biz kamunun parasını kullanıyoruz. Bu parayı sorumluluğumuzun bilincinde kullanmalıyız. Ayrıca, Belediyenin her harcaması Sayıştay denetimine tabi, biz de öyle. İzmir’de geçmişte yaşananları da dikkate alarak, biz Belediyemizin denetimde herhangi bir zorluk yaşamaması için de azami dikkati göstermekle yükümlüyüz.

D.G: Biraz da İzmir Kent Konseyi'nin sizin döneminizde yaptıklarını konuşalım.

S.N.I: Pandemiyle birlikte Büyükşehir Belediye Başkanı Soyer, çok önemli bir katılımcı çalışma başlattı, Kriz Yönetimi Üst Kurulu oluşturdu. Biz de Kent Konseyi olarak bu kurula davet edildik. İl Pandemi Kurulu’na iki kez başvurduğumuz halde reddedildiğimizden, bu davet bizi çok mutlu etti, onurlandırdı. Kurul 28 hafta düzenli toplandı. Çalışmanın iki ayağı vardı, sivil ayak, bürokratik ayak. Biz Kent Konseyi olarak Emek ve Demokrasi Güçlerini oluşturan örgütlerle birlikte sivil ayaktaydık. Her pazartesi yapılan bu toplantılara meclislerimizle yaptığımız çalışmalardan elde ettiğimiz bilgilerle, önerilerle gittik. Mesela, Çocuk Meclisimizle eğitim alanındaki sendikalardan veli derneklerine, eğitime destek derneklerinden öğrencilere kadar bir çok toplantı yaptık ve mobil wifi alanlarının kurulması, çocuklara özellikle internet erişimi için ailelere destek verilmesi, okullara hijyen desteği gibi bir çok öneri bu toplantılardan çıktı. Belediye bu önerileri kendi imkanlarıyla birleştirdi, uygulamaya dönüştürdü. Örneğin 25 bin çocuğa 4GB internet kartı verildi, çok sayıda EBA destek merkezi açıldı. Evinde internet bağlantısı olmayan çocuklara önemli sayıda tablet sağlandı.

“ÖNERİLERİMİZİ DİNLEYEN, HAYATA GEÇİRİLMESİNE DESTEK OLAN SAYIN SOYER VE BELEDİYEMİZE MİNNETTARIZ”

Engelli çocukların sınavlarına ulaştırılmaları, evde eğlenebilecekleri hizmetler oluşturulması gibi önerilerimiz de oldu. Kadın meclisleriyle yaptığımız çalışmalardan biliyorduk, evde kal demek evde gerginliği ve yaşanan şiddeti artırıyor. Bu nedenle kadınların başvurabileceği imkanları artırmayı önerdik. Ayrıca, gerek kendisi işsiz kaldığından gerekse yaşadığı evde birlikte yaşadığı akrabaları işsiz kalıp paylaşabileceği gelirden de olan bir çok kadın, çocuklarıyla birlikte evsiz kaldı. Büyükşehir Belediyesinden evsizler ve bu gibi durumlar için bir geçici barınma evi açmasını talep ettik. Bizzat sayın Neptün Soyer’in katıldığı, kadın örgütlerinden temsilcilerle çalışmalar yapıldı ve böyle bir imkan belediye tarafından hizmete sokuldu. Sahipsiz hayvanlara tonlarca mama dağıtılan bu çalışmalar sırasında Karabağlar ve Narlıdere Kent Konseylerinin sokak hayvanları çalışma gruplarıyla ortak bir çalışma yaparak mamaların ziyan olmamasını sağlamak da çok değerli bir çalışmamız oldu. Bu çalışmalara destek veren sivil toplum örgütleri temsilcilerine, İzmirlilere ve elbette önerilerimizi dinleyen, hayata geçiren başta Tunç Soyer olmak üzere Belediyemize minnettarız.

“MÜLTECİLERLE İLGİLİ ÇALIŞMALAR DA YAPTIK ELBETTE”

Yine bu dönemde kamu kuruluşları ve mültecilerin kendi örgütleri dahil olmak üzere 26 kuruluşla, Pandemide Mültecilerin İhtiyaçları ve Hizmetlere Erişimi ile ilgili özel bir çalışma yaptık, bir rapor yayınladık. Raporumuz Türkiye’de bu alandaki ilk rapor oldu, çok ilgi gördü. Mültecilik Çalışmaları Çalışma Grubumuz da bu çalışmayla oluştu. Torbalı’daki mültecilerden Harmandalı’dakilere, Basmane’den Buca’ya şehrin bir çok alanındaki mültecilerle ilgili konulara yer veren bir rapordu. Bu çalışmamız sırasında gördük ki Büyükşehir Belediyesi mültecilere de hijyen ve gıda paketi desteği sunuyor ama bu paketlere konabilecek bir kendi dillerinde koronadan korunma yolları broşürü yok, HİM’e başvururken kullanabilecekleri bir örneğin Arapça başvuru formu yok. Belediye bu gibi tespit ve önerilerimiz teker teker ele almaya başladı; Sosyal Hizmetler ve Sosyal Projeler Daire Başkanlıkları bir kısmına bizim de katıldığımız çalışmalarla uygulamaları geliştiren çözümler oluşturmaya başladılar.

“YETİŞKİN MÜLTECİLERLE SÖZLÜ TARİH VE GÖÇ HİKAYELERİ ÜZERİNE DE ÇALIŞMA YAPACAĞIZ”

Mülteciler deyince aklıma gelen iki çalışmamızdan da söz etmek isterim: Büyükşehir Meclisi Toplumsal Cinsiyet Kşitliği komisyonu, Belediyenin Kadın Çalışmaları Müdürlüğü ve Konsey olarak ortak bir başvuruyla uluslararası bir kuruluştan çok küçük bir fon temin ettik. Arapça kadına yönelik şiddetle mücadele broşürü hazırladık ve yayınladık. Bu broşür Belediyenin hijyen paketlerinin içinde de dağıtıldı. Göç İdaresi’nde de kullanıldı, mültecilerin kendi örgütleri eliyle de ilçelere ulaştırıldı. Bugün İzmir Cumhuriyet Başsavcılığında aileiçi şiddet savcılığında da başvurmaya gelen kadınlara bilgi veren bir kaynak olarak kullanılıyor. BM Mülteciler Yüksek Komiserliği ile yaptığımız bir projede de dört ilçede mültecilerin yoğun yaşadığı birer mahallede çocuklarla çalıştık. Çocukların yaşadığı kent olarak İzmir’i zihin haritalarıyla çizmesini, mahallelerini fotoğraflamasını sağladık ve bu fotoğrafları sergiledik. Bu yıl yine BM Mülteciler Yüksek Komiserliği ile bu çalışmanın kitabını yayınlayacak, ilaveten de yetişkinlerin İzmir’e nasıl baktıkları ve İzmir’de nasıl yaşadıklarıyla ilgili bir sözlü tarih çalışması yapacağız. Göç hikayeleri üzerine çalışma çok ama kenti nasıl yaşadıkları ve deneyimledikleriyle ilgili çalışma çok sınırlı olduğundan, bu çalışmadan önemli bilgiler ve öneriler çıkacağı kanaatindeyiz.

"KADIN MECLİSİMİZ DE ÖNEMLİ ÇALIŞMALAR YAPIYOR"

Kadın Meclisimizin Yerel Eşitlik Eylem Planı ve Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele İl Eylem Planı STK Çalıştayları ve raporlamaları 50’den fazla STK’nın katılımıyla yaptığımız çalışmalardan. Engelli Meclisimizin Engelli Hizmetleri Şube Müdürlüğü ile yürüttüğü işbirliği de çok yararlı bir başka çalışmamız. Ekoloji Buluşmamız, Roman toplantılarımız, muhtarlarla yaptığımız toplantılar bu dönem tohumlarını attığımız çalışmalar arasında. Gençlik Meclisimizin deprem sonrasında çadır alanlarında yaptığı çalışmalar bizim yüz akımız. Deprem deyince, Türkiye’nin her yerinden kent konseylerinin deprem sonrasındaki TIR’lar dolusu dayanışma yardımlarını da anmadan ve teşekkür etmeden geçmek istemem. 2021’de yaptığımız, benim çok sevdiğim bir çalışmamız, Karaburun’da yüzer iskele halk toplantısıdır. Karaburun Kent Konseyi’nin konuyla ilgili bir halk toplantısı yapılmamış olması nedeniyle ortak bir çalışma yapmayı önermesi üzerine, aylık toplantımızda Tunç başkana konuyu aktardım ve halk toplantısı talebimizi ilettim. Daha toplantımız sırasında Ulaştırma Dair Başkanını arayıp bu çalışma için bizimle çalışılmasını istedi. Karaburun Belediye Başkanımız İlkay hanım bu toplantıyı düzenledi ve biz de iki kent konseyi işbirliğinde bu halk toplantısını gerçekleştirdik. Çok yararlı bir çalışmaydı.

“KONSEYİMİZ ADETA UNUTULMUŞ, KARŞILIK BULAMAMIŞTI”

D.G: İzmir Kent Konseyi'nin (İKK) kurumsal kimliği için de önemli çalışmalar yapıldı. Logosundan kamu kurumlarıyla ilişkilerinin yeniden düzenlenmesine kadar bir dizi çalışma oldu. Bilgilendirir misiniz?

S.N.I: Sona ermekte olan dönemin çok önemli bir çalışması İzmir Kent Konseyi’nin kurumsal kimlik çalışmasıdır. Bu çalışmada logolarımızı yeniden düzenledik. İzmir’imizin simgesi olan selluka çiçeğini, hem yerel bir simge hem de ebruli olması nedeniyle çok renkli yani farklılıkları içinde barındıran bir simge olarak kullandık. Ayrıca, sellukanın sarmal yapısını da, içiçe geçen, kucaklaşmayı, birlikteliği, bütün olmayı temsil eden bir simge olarak düşündük. Konuşma balonumuzla bizim iletişim içinde olmamızı, birbirimizi duyan, konuşan bir dünyayı simgelediğimizi buna ekledik. Yazılarımızda İzmir fontunu, ana rengimizi de İzmir rengi olan maviyi seçtik. Yani bir İzmir simgesi yarattık. Şu anda logomuzu tescillettirmeye çalışıyoruz. Çünkü selulukayı vektörel logo olarak kullanan başka bir çalışma yok ve biz de bunu gerçekleştiren ilk çalışma olarak kayda geçmeyi önemsiyoruz. Böylece sellukayı da İzmir çiçeği olarak tescilletmekte de bir katkımız olacak.

Bu dönem İKK'nın çeşitli yerlerde temsil gücüne kavuşmasını sağlayabildiğimiz için gurur duyuyorum. Daha öncede Konsey’in iyi günleri elbette olmuştur, ama seçildiğimiz genel kuruldan önceki birkaç yıl Konsey’in adeta unutulduğu, karşılığını bulamadığı yıllar olmuştur. Kurumlar Konseyimizle çalışma alışkanlığını adeta kaybetmişlerdir. Bu yüzden, örneğin Valilik bünyesinde Yatırım İzleme Planlama ve Koordinasyon Kurulu’nda ve Aile içi ve Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele İl Koordinasyon Kurulu’nda temsil hakkı almamızı, Tarihi Liman Kenti UNESCO başvurusu Hazırlık Danışma Kurulu’nda temsil edilmemizi çok önemsiyorum. İzmir Ekonomik Kalkınma Koordinasyon Kurulu’nda, Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları gölge rapor çalışmasında, Öncü Kent çalışmalarında, Engelsİzmir Komisyonu’da, İzmir Yıldızı Seçici Kurulu’nda temsil edilmek de çok önemli, çok değerli.

“PLANLADIĞIMIZ YENİ ÇALIŞMALARI-PROJELERİ HAYATA GEÇİRME ZAMANI”

D.G: Yeni dönemde yeniden başkan seçilmeniz durumunda hayata geçirmeyi istediğiniz neler var?

S.N.I: Biz bir yola çıktık, zor şartlarda çalıştık, adım adım ayağa kalktık, şimdi geldiğimiz noktayı tahkim etmek, omurgamızı güçlendirmek yani kurumsallaşma zamanı. Kapsayıcı, kucaklayıcı, genişleyen ve büyüyen bir kent konseyi olmak, yeni adımlar atmak, daha güçlü bir birliktelik zamanı. İlk adımlarını attığımız, planladığımız çalışmaları, projeleri hep birlikte hayata geçirme zamanı. Bu nedenle görevi sürdürmeye talibim.

Bir yandan hala yeni mekanımıza yerleşme işlerimiz sürüyor. Mesela daha kütüphanemiz yapılalı 15-20 gün oldu; Türk Kütüphaneciler Derneği ile bir ödünç kitap servisi oluşturma çalışmamıza seçimlerden sonra başlayacağız. STK çalışma ofisimizin fiziksel mekanını tamamlayacak, yaklaşık 200 STK’ya bu ofiste hizmet sunabilen bir Konsey haline geleceğiz. Ortak çalışma mekanımızı da sanırım 1-2 ay içinde kullanıma sokabileceğiz. Ayrıca STK’ların daha fazla proje yapabilmesi, hibe yarışmalarına katılabilmesi, çok paydaşlı projelerle güçlü çalışmalara girebilmesi için de hazırlıklarını sürdürdüğümüz çalışmalar var. Mesela, Nisan ayında bir STK çalıştayı ve fon kuruluşları tanıtım günleri hazırlığımız var. Mart ayında yaşlılık politikaları çalıştayımızı planladık, inşallah gerçekleştireceğiz. BM Mülteciler Yüksek Komiserliği’yle yapacağımız çalışmadan söz etmiştim. Bir başka projemiz gençlerin yerel yönetim mekanizmalarına katılmasını güçlendiren bir çalışma olacak, bu çalışmanın ikinci yılında gençlerin, çocukların oynayabileceği, oynayarak yerel yönetim mekanizmalarına katılımı öğrenebileceği bir oyun ve uygulama geliştirmeyi hedefledik. Benim çok arzu ettiğim çalışmalardan biri, gençler ve çocuklarla kodlama ve oyun yazılımcılığı alanında çalışmalara başlamak, İzmir’in bu alandaki potansiyeline katkıda bulunmak ve bunu da Hava Gazı'ndaki gençlik merkezi bünyesindeki çalışmalara eklemlemek. Hali hazırda İzdoğa Şirketi tarafından kullanılmakta olan bir salonumuz bu amaca da hizmet edecek, dünya oyun piyasasında önemli işler yapmış olan Mevlüt Dinç sosyal sorumluluk çalışması olarak bizi bu çalışmalarda destekleyecek.

Katılımcı bütçe konusunda çeşitli eğitimler, paneller yapmakla birlikte, henüz somut bir ilerleme kaydedebilmiş değiliz. Büyükşehir Belediyesine önerilerimiz oldu ama başlayan çalışmalarda önemli bir ilerleme kaydedemedik. 2022 Bütçesi kapsamında bu ilerlemenin İzmir Kent Konseyi’nin de (İKK) katkılarıyla sağlanacağına inanıyorum.

Büyükşehir Belediye Meclisi Kent Konseyi Komisyonu ile başlattığımız meclis gündemindeki önergelerden kent konseyinin de görüş vermesinde yarar olanlarla ilgili çalışmamızı henüz istediğimiz aşamaya getiremedik. Bu yeni bir katılımcılık denemesi. Ayda bir Kent Konseyinde yapacağımız ortak çalışma toplantılarımız da resmi evrakların Konsey’e getirilememesi sorununu henüz aşamadığımızdan başlayamadı, onu da bizzat Tunç başkanla birlikte başlatacağız. Aralık ayında kurduğumuz Danışma Kurulumuzu aktif çalıştırmak, ortak akıl oluşturmak için deneyimlerden yararlanmak da bizi güçlendirecektir.

“ÇOK ÇALIŞTIK, BİRLİKTE-ORTAK AKILLA-COŞKUYLA YOLA DEVAM ETMEK İSTİYORUZ”

D.G: Sizin dışınızda 12 Şubat Cumartesi günü gerçekleşecek olan genel kurulda iki aday daha var. Adaylara ve kurula katılacaklara son mesajınız?

S.N.I: Aday olmak, her temsilcinin demokratik hakkı. Ben hakkını kullanmak isteyen herkese, demokrasiye katkıları için ancak teşekkür edebilirim. Biz de yönetim olarak genel kurulların en dürüst, en demokratik şekilde yapılması için çaba harcadık, harcıyoruz. 12’nci yaşını sürmekte olan İzmir Kent Konseyi’nin ilk kadın başkanıyım. Çok zor bir dönemde başkan seçildim ve çok çalıştım, çok çaba harcadım. Asla yalnız yürümedim, yürümeyeceğim! İnanıyorumki İzmir, kadınlara daha çok yer açmalı! Bu nedenle, tüm temsilcilerden birlikte, ortak akılla, coşkuyla yola devam etmek isteyen bir kadın başkana destek olmalarını diliyorum. Adaylığını açıklamış iki arkadaşımızda bizim Aralık ayında kurduğumuz Konsey Danışma Kurulu’nun üyesi. Yani, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da birlikte olmamıza engel bir durum yok. Elbette takdir kendilerindedir.

 

 

 

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP