Ana Sayfa Arama Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya

Demokrat Gündem Roman dosyası dördüncü bölüm- Cemal Bekle: ‘Amacımız insanca yaşamak’

DEMOKRAT GÜNDEM-ROMAN DOSYASI-DÖRDÜNCÜ BÖLÜM-(HALİDE

DEMOKRAT GÜNDEM-ROMAN DOSYASI-DÖRDÜNCÜ BÖLÜM-(HALİDE POLATLI-GÖRÜNTÜLÜ)-Demokrat Gündem’in Roman Dosyası kapsamında gerçekleştirdiğimiz bu özel röportajda, eski İzmir milletvekili Cemal Bekle ile Romanların Meclisteki temsili ve İzmir’deki kentsel dönüşüm projeleri üzerine konuştuk.

AK Parti’nin önceki dönem Roman Milletvekili Sayın Cemal Bekle, Roman temsiliyetinin Meclis için önemini vurgulayarak, toplumun farklı kesimlerinin temsilinin adil bir temsiliyetin sağlanması açısından kritik olduğunu belirtti.

Bekle, Romanların tarihi boyunca yaşadığı ayrımcılığa karşı verdikleri mücadelenin, sivil toplum kuruluşları aracılığıyla devam ettiğini ve siyasetle sınırlı kalmadan geniş bir yelpazede hak temelli çalışmalar yürütüldüğünü dile getirdi.

BEKLE, KENTSEL DÖNÜŞÜMLERİ ELEŞTİRDİ

İzmir’deki kentsel dönüşüm projeleriyle ilgili eleştirilerini de dile getiren AK Parti önceki dönem Milletvekili Cemal Bekle, bu projelerin genellikle Romanların ihtiyaçlarına uygun şekilde uygulanmadığını, çoğu zaman sosyal politikaların göz ardı edildiğini belirtti.

“ROMANLARIN BARINMA SORUNU DAHA FAZLA DERİNLEŞTİRİYOR”

AK Parti’nin önceki dönem İzmir Milletvekili Bekle, İzmir’de özellikle Örnekköy ve Ege Mahallesi gibi yoğun Roman nüfusunun bulunduğu bölgelerde uygulanan projelerin, yerel halkın gerçek ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak olduğunu ve bu durumun barınma sorunlarını daha da derinleştirdiğini vurguladı.

Cemal Bekle, AK Parti ve CHP tarafından hazırlanan Roman Eylem Planı’nın eksikliklerini ve gelecekte yapılması gerekenleri de eleştirerek, sürdürülebilir çözümler için daha kapsamlı ve toplum odaklı bir yaklaşım gerektiğini söyledi.

AK PARTİ ÖNCEKİ DÖNEM İZMİR ROMAN MİLLETVEKİLİ SAYIN CEMAL BEKLE İLE RÖPORTAJIMIZ:

DEMOKRAT GÜNDEM- Demokrat Gündem’den merhabalar.

Gazetemizin açtığı Roman Dosyası’nın bölümleri devam ediyor. Şimdi İzmir’de hem Adalet ve Kalkınma Partisi’nden hem de Cumhuriyet Halk Partisi’nden iki Roman milletvekili vardı. Ama yeni dönemde ikisi de yok. Türkiye’nin başka hiçbir kentinde de yok.

Mecliste temsiliyet Romanlar açısından önemli. Romanlar bin yıldır Anadolu topraklarında yaşıyor ve eşit yurttaş olma hak ve talebinde bulunuyorlar. Şimdi bugün Adalet ve Kalkınma Partisi’nden İzmir milletvekili olan sayın Cemal Bekle ile beraberiz.

CEMAL BEKLE: Hoş bulduk, çok teşekkür ederim. Nasılsınız?

D.G: Teşekkür ederiz, iyiyiz. Türkiye’nin yoğun gündemlerini yaşamaya devam ediyoruz. Yerel seçim sürecini de atlattık. Roman hakları, Romanların eşit yurttaş olma hakları… Biz gazete olarak böyle bir sorumluluk hissettik ve bir dosya açmak istedik.

Her boyutuyla, elimizden geldiğince o dosyanın içerisinde siyasi boyut da olmalı. Çünkü bir toplumun haklarını savunurken, onların mecliste temsiliyeti çok önemli. Dediğim gibi, Anadolu’da Romanlar bin yıldır varlıklarını sürdürüyorlar. İzmir’de de hakeza. İzmir en yoğun Roman nüfusun yaşandığı kentlerden biri.

Siz Adalet ve Kalkınma Partisi’nde (AK Parti), Özcan Bey Cumhuriyet Halk Partisi’nde (CHP) Romanları temsilen bir özne olarak, vekil olarak görev yaptı. Şimdi yeni dönemde ikiniz de yoksunuz. Hiçbir partiden hiçbir Roman milletvekili yok.

Romanlar’ın Meclis’teki temsiliyeti neden önemli? Şimdi hiçbir Roman milletvekilinin olmamasının dezavantajları, olumsuzlukları neler?

CEMAL BEKLE: Memnun olurum. Şunu hemen söyleyeyim: Özcan vekilimiz de yıllarca mücadele edip gelmiş biri. İkimiz de sivil toplum kuruluşlarında görev almış, Türkiye’deki ilk dernekleri kurmuş ve nasip olmuş; yine mecliste hem milletimizi hem İzmir’i hem de özelde Romanları temsil etme şerefine nail olmuş iki kişiyiz. Ancak sizin de dediğiniz gibi, Meclis toplumun bir minyatürüdür.

MAALESEF BU DÖNEM MECLİSTE BİR TEMSİLİMİZ YOK

Toplumun tamamını oluşturan o katmanın aslında en görünür minyatür halidir. Maalesef bu dönem bir temsilcimiz yok.

Pek çok yerden de bu geliyor. Ama siyaset sadece vekillik değildir. Siyaset kurumunun pek çok alanı vardır. Bizler, her ikimiz de sivil toplum kuruluşlarından gelen, hak temelli mücadelenin ne olduğunu bilen ve tüm çalışmalarımızın merkezine de o hak temelli anlayışımızı yerleştirdiğimiz bir anlayışa sahibiz.

HER TÜRLÜ AYRIMCILIĞA EN KOLAY UĞRAMIŞ BİR TOPLUMUN TEMSİLCİLERİYİZ

Uzun yıllar, derin yoksulluk yaşamış, uzun yıllar önyargılarla mücadele etmiş, tarihin her döneminde de her türlü ayrımcılığa en kolay uğramış grubun temsilcileriyiz maalesef.

AMACINIZ NEDİR DİYORLAR; İNSANCA YAŞAMAK

Ve bize yıllardır soruldu, ‘Amacınız nedir?’ diye. Amacımız çok basit: İnsanca yaşamak. Bu kadar yani. Siz kendiniz için neyi hak görüyorsanız, aynısını toplumun tamamı için de hak görmelisiniz.

Fırsat eşitliği ilkesinin toplumun tüm katmanlarına eşit olarak sürdürülebilmesi… Hamdolsun, bunu pek çok alanda başardık. Siyaset de bu alanlardan biri. Ama biz hiçbir zaman siyaseti dönemlik bir mücadele olarak görmedik. Biz çok daha uzun bir süreç yönetiyoruz. Bugün biz varız.

D.G: Şu anda milletvekili olmamanız, çalışma yapmadığınız anlamına gelmiyor. Sürekli ve hala sahadasınız.. AK Parti Genel merkezde de görevleriniz sürüyor….

CEMAL BEKLE: Aynen öyle. Genel Merkez’de de görevimiz devam ediyor. Ama Roman hareketi olarak baktığımızda, yani siyasi kimliğimizin dışında, siyaset sadece belli bir kurumda değil. Siyaset hayatın her alanında..

Roman tematik alanında yaptığımız mücadeleyi siyaset alanında yaparken, sivil toplum alanında da yapıyoruz, yapmayı sürdürüyoruz. Gündelik hayatın pratiğinde bunu çok net yaşayan insanlarız.

Sizinle az önce beraberdik, gördünüz. Onlarca talep var, bunlara cevap veriyoruz. Ama hareketimizin merkezi, hak temelli anlayışımızın devamı. Fırsat eşitliği anlayışımızın devamı…

HAMDOLSUN PARTİMİZDE ONLARCA ARKADAŞIMIZLA BU MÜCADELEYİ VERDİK

Hamdolsun, yıllardır onlarca arkadaşımızla bu mücadeleyi verdik. Bu, ne benim tek başıma yaptığım bir şey ne de tek başına olmuş bir şey. Onlarca dernek başkanımızın, kanaat önderimizin, onlarca dostumuzun tırnaklarıyla kazıyarak bir araya getirdiği bir başarı, süreç.

Dün olmaz denilen bugün oldu; yarın ise çok daha iyilerini planlıyoruz. Biz AK Parti olarak pek çok şey yaptık ama ‘Neyi başardık, başardınız?’ diye sorduklarında bana; talep eder hale getirdik. Bu çok önemli bir şey.

NEYİ BAŞARDINIZ DERLERSE; HAKLARIMIZI TALEP EDER HALE GELDİK

Çünkü Romanlar düne kadar çok fazla talep etmezlerdi. Bunun pek çok sebebi vardı ama bana göre en önemli sebebi, “Yaa talep etsek de nasıl olsa olmayacak” inancıydı.

“Nasıl olsa bu bize yapılmayacaktır” düşüncesi vardı. Bu, ortadan kalktı. Bu kazanılan özgüven paha biçilemez.

EĞİTİMDE, SAĞLIKTA, BARINMADA, MEDYADA NEFRET SÖYLEMİ VE DIŞLANMAYA KARŞI ORTAK MÜCADELEMİZ SÜRÜYOR

Yeterli mi? Kesinlikle değil. Biz, tüm arkadaşlarımızla yaptığımız çalışmalarda Roman hareketini siyasi anlayışların dışında tutmaya da çalıştık. Bu, bizim için çok kıymetliydi. Kimsenin de bize o yaklaşımla gelmesini istemedik. Çünkü bizim mücadelesini verdiğimiz şey, bir anlamda sosyal dışlanmanın tüm ana unsurları ile hayattan kaldırılması idi.

Yani eğitimde, sağlıkta, barınmada, medyada… Her yerde bu sosyal dışlanmaya sebep olan tüm unsurların hayattan kaldırılması, hatta nefret söylemi… Tüm bunlarla mücadele, bunların ortadan kaldırılması için verilen, verdiğimiz bir mücadele sözkonusu.

D.G: Romanlar sürekli medyada da kriminalize ediliyor. Romanlarla ilgili bir haber yapmak istediğinizde, diyelim ki görsel arıyorsunuz, açıp baktığınızda çoğunlukla Romanlar dans eden, müzisyenlik yapan, çiçek satan, fal bakan figürler olarak karşınıza çıkıyor.

Ya da Romanlara yönelik ayrımcı hatta bazen nefret söylemi ile karşılaşıyorsunuz. Oysa ki Romanlar içinde çok iyi eğitimli, önemli görevler üstlenen, başarılı insanlar da var. Bu olumlu örneklerin çoğaltılması, daha görünür hale getirilmesi gerekmiyor mu? Önyargıların kırılması adına da önemli olur diye düşünüyorum.

CEMAL BEKLE: İlk olarak toplumların birbiriyle kaynaşması için iki unsur vardır: negatif ya da pozitif. Biz mümkün olduğunca bunu pozitif üzerinden değerlendiriyoruz.

Romanlarla ilgili bir anket yapsak, maalesef dediğiniz unsurlar öne çıkıyor. Bizim toplumun ortak hafızasında bunları değiştirmek için yıllardır mücadele veren insanlarız aslında ve ciddi anlamda da mesafe kat ettik ancak asıl amacımız bunların hepsinin normal olması.

MAALESEF ROMANLARA YÖNELİK ÖNYARGILARI HER YERDE YAŞIYORUZ

Maalesef toplumun ortak hafızasında yer alan önyargıları kırma konusunda sadece Türkiye’de değil dünyanın pek çok yerinde bu sorunu yaşıyoruz ister istemez.

Ancak verdiğimiz mücadeleyle düne göre çok daha iyi bir yerdeyiz ve kelimenin başında söylediğim gibi bu bir ekip işi. Her attığımız adımda da düne göre çok iyi bir yerdeyiz.

Yarının gerisindeyiz ve tüm günlük telaşın ötesinde bir yaklaşımla devam ediyoruz. Siyaset de bunlardan biri.

AK PARTİ’DE MİLLETVEKİLLİĞİ NASİP OLDU; ÖNÜMÜZDEKİ SÜREÇTE BİZ YADA BAŞKA BİR ARKADAŞIMIZ YENİDEN OLACAKTIR

Milletvekilliği AK Parti’de bize nasip oldu. Önümüzdeki süreçte belki yine biz, belki bir başka arkadaş yeniden olmalı, olacaktır. Meclis temsiliyetinin ne kadar önemli olduğunu biliyoruz. Politika geliştirirken mecliste olmanın ne olduğunu biliyoruz. Bu anlamda bu bir eksik.

D.G: Hem AK Parti’de hem CHP’de iki vekilin olmasının hangi katkıları oldu?

CEMAL BEKLE: Öncelikle biz buradayız dedik. Sorunları daha görünür kıldık. Sorunları meclisin kürsüsünden gündeme getirdik.

Bakanlıklarda özellikle birazdan değineceğinize inanıyorum, Roman Eylem Planları ile ilgili süreçlere birebir müdahale ettik.

‘NE YAPTINIZ?’ DERSENİZ; ORTAK AKILLA BİRŞEYLER YAPMAYA BAŞLADIK

Romanlarla ilgili çalışmalarda şöyle bir eksiklik var, vardı; bize rağmen, bizi yeterince tanımayan kişi ya da kişiler biraraya geliyordu. Biz bunu değiştirdik önce.

Ne yaptık? Oturduk, Roman STK’larla, kanaat önderleriyle, sosyologlarıyla, bakanlık yetkilileriyle, ilgili genel müdürlüklerle, psikologlarla, ilgili tüm sürecin kaynaklarını, paydaşlarını bir araya getirdik. Ortak akılla bir şey yaptık.

D.G: Masada biz de varız dediniz yani.

CEMAL BEKLE: Aynen öyle. Tabii ki bu bir lütuf da değil. Romanlar adına bir politika üretiyorsanız, Romanların zaten orada olması gerekiyor. Çünkü kimse yaşanılan sorunları içeriden biri kadar rahat anlatamaz.

Ama şu da değil, sadece Romanlarla da değil. Yani toplumun her katmanından akademisyenlerle, üniversitelerle, ilgili bakanlıklarla, yerel yönetimlerle, farklı STK’larla, STK temsilcilerimizle yıllardır bu hak temelli mücadeleyi veren derneklerle bir araya geldik ve bunu hem mecliste hem de sivil toplum kuruluşlarının tamamında bir araya getirme ve üretme fırsatımız oldu ve bu devam eden bir süreç.

ÇÖZÜME YÖNELİK OLUMLU YAKLAŞIM KARŞILAŞTIĞIM ÖNYARGILARIN ÜSTÜNDEYDİ

Bu çalışmaları yaparken onlarca önyargıyla karşılaştım, karşılaştık. Ama şunu net bir şekilde ifade edeyim: Sorunları çözmekle ilgili ortaya konan olumlu yaklaşım, karşılaştığım önyargıların üstündeydi.

Güzel ama nasıl olacağını bilmeyen bir grup da vardı. Yani ‘Biz iyi niyetliyiz, bir şey yapmak istiyoruz ama nasıl yapacağız?’

İşte burada bizim STK’larla ve hızla ciddi bir mesafe katettiğimize inanıyorum.

D.G: Herkes merak ediyor. Şimdi AK Parti ya da CHP’de ya da diğer partilerde neden bu dönem bir Roman milletvekili yok? Neden 600’ü aşkın vekil arasında bir tane bile Roman yeni süreçte yok? Bu kadar doğru düzgün şeyler yapılmışken değil mi?

CEMAL BEKLE: Doğrudan cevabını verebileceğimi düşünmüyorum ama bunun bir eksiklik olduğunu söyleyebilirim. AK Parti’de de diğer tüm siyasi partilerde de.

Temsiliyet bir haktır ve başta da söylediğimiz gibi bir lütuf değildir. Meclis, toplumun tamamını oluşturan bir minyatürdür. Yani illa ki mecliste değiliz; biz yine çalışmalarımızı yapıyoruz. Ama orası bir temsil makamı.

MECLİS TEMSİL MAKAMI TABİKİ

Ben, önümüzdeki dönemlerde yeniden olacağına inananlardanım. Bu konuyla ilgili ciddi çalışmalar yapan, hak temelli anlayışımızın gereğini yerine getiren kişiler olduğunu düşünüyorum.

Ama sadece şunu da söyleyeyim: Bu yanlış anlaşılmasın. Sadece Roman olduğu için değil, her partinin, pek çok partinin gençlerine de söylediğim şudur: İnandığınız ve sahip olduğunuz değerlere hangi partide olursanız olun; o teşkilatlarda çalışın, mahalle teşkilatlarında çalışın, yerel yönetimlerde çalışın.

Emek verin. Şöyle bir dünya yok; ben geldim, şuyum. Böyle bir şey yok. Bu bir süreç. Benim milletvekili olmamda da veya aldığımız görevlerde de pek çok sosyal olayların tek sebebi yoktur. Pek çok sebebin yanında, lokomotif olan bizim yaptığımız çalışmalar etkili oldu.

GENÇ KARDEŞLERİMİZ HANGİ PARTİYİ KENDİNE YAKIN GÖRÜYORSA GÖREVE ALSIN, ÇALIŞSIN

Özellikle genç kardeşlerimiz, inandıkları ve taşıdıkları değerlere yakın hangi parti ise, oranın teşkilatlarında görev yapsın; mahalle başkanlıklarında, ilçe teşkilatlarında, ilde görev yapsınlar. Yani bir emek harcamaları gerekiyor.

D.G: Romanlar kendilerinden farklı partilerden de olsa iki temsilcisinin bulunmasından gayet memnundular. Şimdi ise biraz küskün hatta kızgınlar.

CEMAL BEKLE: Kendiden birini gördüğünde, biz Romanlar duygusal insanlarız. Türk toplumunun böyle bir yapısı var. Duygusal bir tarafımız var. Kendinden birini görünce mutlu oluruz…

Mesela geçen yaşadığım bir şeyi anlatayım: Mahallede geziyoruz arkadaşlarla.

‘Cemal abi sen vardın, bir şeyler yapıyordun, maalesef şimdi yok’ Seni eleştirdiğimiz noktalar da olsa seninle konuşuyorduk, derdimizi, talebimizi anlatıyorduk” dediler. Yine söylüyorum, bu çok uzun bir süreç ve bu dakikadan sonra hak temelli anlayışımız gereği mücadelemiz devam edecek ve inşallah hem mecliste hem siyaset kurumunun tüm mekanizmalarında temsil makamlarının olduğu her yerde, varolacağız.

D.G: Roman Eylem Planı sayın Cumhurbaşkanı tarafından da açıklanmıştı. Ancak tıpkı CHP’de olduğu gibi yeterince hayata geçmedi eleştirileri var.

CEMAL BEKLE: Nereden baktığımıza da bağlı. Kısa sürede Romanların tüm sorunlarını bitireceğiz diye bir şey sözkonusu değil. Burada bir farkındalık, görünürlük önemli.

Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde Yüzyılın Romanı’nı birlikte yazacağız dedik ve ‘Her romana bir yuva’ iddiasıyla ortaya çıktık ki bundaki referansımız da neydi?

EKSİKLERİMİZ OLSA DA AK PARTİ OLARAK ELİMİZDEN GELENİ YAPIYORUZ

Eksiklerimiz olsa da AK Parti olarak uyguladığımız tüm politikalarda hayata geçire geçire geldik. Roman tematik alanında bunların başında. Ha eksiğimiz var mı, illa ki var. Bunu görmüyor olmak maalesef mümkün değil.

2030’a kadar olan süreçte tüm katmanlarıyla yani eğitimde, sağlıkta, barınmada, ayrımcılıkla mücadelede, hukuksal altyapılarda bunların her aşamasıyla işleyen bir program çıkmış olacak.

D.G: Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) de Roman Eylem Planı açıklamış hatta yerel yönetimlere uygulanması talimatı verilmişti. Bazı belediye başkanları dışında çok da uygulanamadı.

Yani uygulayanların oranı oldukça azdı. Yeni dönemde yeni bir yapılanma söz konusu. İzmir’de 30 belediyeden 29’u Cumhuriyet Halk Partisi’nde. İzmir ve Türkiye açısından yerel yönetimlerin karnesini nasıl değerlendirirsiniz Roman Eylem Planlarının uygulanması hakkında?

CEMAL BEKLE: Bir şey söyleyeyim. İzmir örneğinden söyleyeyim. Ortada bir karne olacak bir şey de yok. Bunu siyasi bir şeyle de söylemiyorum. Beklentinin çok gerisinde, taleplerin çok gerisinde kaldı CHP. Ama arkadaşlarım bu konuda yani özellikle bizim Roman STK’ların bu konuda yaptığı lobi faaliyetlerini çok önemsiyorum. Hani orada gerçekten iyi bir çalışma var. O çalışmanın, o gayretin neticesinde yerel yönetimlerde bir şeylerin değişeceğine inanmak istiyorum.

D.G: Yani siz en azından İzmir’de Cumhuriyet Halk Partisi’nin kendi Roman Eylem Planı’nı uygulayabileceğini düşünüyor musunuz?

CEMAL BEKLE: Belediyelerin bu konudaki yaklaşımı, az önce söylediğim gibi populist yaklaşımın ötesine gitmiyor.

Bir iki belediyede yetmez. Bütüncül yaklaşım olmadıktan sonra bu konularda, birkaç iyi örnek ile bunların çözülemeyeceğini gördük. Bizim buradaki derdimiz sürdürülebilir olması. Yani yapılan çalışmalar üç beş aylık olunca, sürdürülebilir olmayınca aslında zarar da veriyor. Zarar da veriyor.

ÇALIŞMALAR ÜÇ BEŞ AYLIK OLUNCA; YARAR DEĞİL ZARAR DA VERİYOR

Orada bir çalışma başlıyor ama günün sonunda o mahallelerde hiçbir şey değişmediğini görünce insanın o güveni de kayboluyor. Burada yeniden söylüyorum. Belediyelerin tüm ‘biz bu işi yapmayız’ anlayışına rağmen buradaki STK’larımızın yaptığı çalışmalar, belediyeleri çalışmaya zorluyor. Ciddi bir lobicilik faaliyeti var. Bu anlamda kendilerini tebrik de ediyorum. Bu gayret yerel yönetimlerde belirli değişimleri getireceğini düşünüyorum.

D.G: Romanların ciddi bir barınma, eğitim, istihdam, sağlık gibi sorunları var. Ancak barınma, en temel ihtiyaçlardan biri.

Örneğin İzmir’de Romanların yoğun yaşadığı, Örnekköy’de, Konak’ta Ege Mahallesi’nde kentsel dönüşüm uygulamaları başladı, var. Romanlar burada haklarını alabildi mi; yani o konutlarda oturabilecek mi? Birçok eleştiri geliyor. Oradaki Romanlar, küçük bir daire verildiği için ya da birlikte yaşama kültürü nedeniyle, bu yüzden satmak zorunda kaldılar. Bana oralarda ne olduğunu anlatabilir misiniz?

CEMAL BEKLE: Öncelikle şöyle söyleyeyim: Gözlemlerime göre, Romanların İzmir’de yaşadığı bu kentsel dönüşüm sorunu, İzmir’in en önemli sorunlarından biri.

İzmir’i adeta çadır kente dönüştürdük. Şimdi Roman mahalleleri, rant merkezi haline gelmiş durumda.

MAHALLELERİN TAMAMINI SATSANIZ ANCAK BİR DAİRE ALABİLECEĞİNİZ EVLER YAPILIYOR

Bizim mahallelerin tamamını satsanız, ancak bir daire alabileceğiniz evler yapılıyor. Aidatını ödeyemeyeceğiniz yerler bunlar. Şimdi hayatın gerçekliği ile bağdaşmayan şeyler bunlar. Yalancı duygusallığın ötesine geçmeyen yerler burası.

Mümkün değil, yani mümkün değil. İzmir örneğinde, az önce söylediğiniz mahalleler, Türkiye’nin en yoğun Roman nüfusunun yaşadığı yerlerdir. Özellikle Konak ve Karşıyaka, çok ciddi bir nüfus ve maalesef yoksulluğun en derin yaşandığı yerler. İnsan onuruna yakışan barınma koşulları bizim önceliğimiz.

O MAHALLELERİ ÇADIR KENTLERE DÖNÜŞTÜRÜRÜZ

Ancak şu an yerel yönetimlerle geldiğimiz noktada, bu anlayışa uzak. O mahalleleri çadır kentlere dönüştürürüz. Yani insanlar barınamazsa, barınacak yer bulamazsa kentin göbeğine çadır kurmaya başlar.

Son derece yanlış devam eden, ‘Biz yaptık oldu’ anlayışıyla devam eden ve mahalleleri kentsel dönüşümden ziyade rantsal dönüşüm anlayışıyla dönüştürmeye çalışan bir anlayış sözkonusu.

D.G: Somut olarak ne oldu? Romanlara konut mu verilmedi? Yoksa Romanlar yerinden mi edildi? Orada uygulanan projeler ne sonuçlar doğurdu?

CEMAL BEKLE: Fiyatlara bakıldığında, çok ucuz fiyatlara evler alındı. Şimdi karşınızdaki insanların ekonomik durumu belli. Ege Mahallesi örneğine bakalım. Yükselen gökdelenleri hepimiz fark ediyoruz. Burada size barınma sağlanıyor ve burada hep beraber yaşayacağız deniyor ama bu mümkün değil.

ROMANLAR MAALESEF O KONUTLARIN AİDATINI ÖDEYECEK DURUMDA DEĞİL

Az önce söylediğim gibi, hayatın gerçekliğine ters. Romanlar o konutların aidatını ödeyemeyecek insanlar, birkaç gün sonra ya diğer Roma mahallelerine taşınacak, ya şehrin çeperlerine gidecek, ya da en basiti, en yakın yere bir çadır kuracaklar çünkü barınma gibi bir ihtiyaç var var.

Yani dönüşüm süreci, bu mahallelerde yaşayanların ihtiyaçlarına uygun şekilde gerçekleşmedi.

‘YAPTIK OLDU’ ANLAYIŞILA İLERLENMİŞ

İmar ve mülkiyetle ilgili birçok sorun var. Bu sorunlarla yüzleşmeden ve kimseye danışılmadan, “ben yaptım oldu” mantığıyla ilerleniyor. Örneğin, bazı insanlar 80 yıldır bu bölgelerde yaşıyor. Ancak bu sorunlar göz ardı edilerek, sadece “yaptık oldu” anlayışıyla ilerlenmiş. Barınma sorununu hızlı bir şekilde çözmeliyiz, ancak mevcut durum bu anlayışla çözülemiyor.

Yerinde dönüşüm yerine, yerinden etme anlayışı hâkim. Bu durum, Romanların haklarına uygun bir çözüm sağlamaktan uzak. Bu durumu başka şekilde açıklayamazsınız.

MİLYONLUK DAİRELER YAPILIRKEN; ROMANLARA VERİLEN RAKAMLAR OLDUKÇA DÜŞÜK

O bölgelerde oturan Romanlara verilen rakamlar yeterli değil. Milyon dolarlık konutlar yapılırken, Romanlar için verilen rakamlar oldukça düşük.

Mahallelerin kendi iç sosyolojisi göz önünde bulundurulmalı. Sosyal politikalar, insan merkezli olmalı. İzmir özelinde, Roman mahalleleri şu anda yüksek rant alanları haline gelmiş durumda.

Kentsel dönüşüm, aslında bu mahallelerde yaşayanların gerçek ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak.

Sosyal politika anlayışımız ve insan odaklı yaklaşımımız, bu mahallelerdeki yoksulluğu sonlandırmayı öncelikli hedef olarak belirliyor. Sayın Cumhurbaşkanımızın “Her romana bir yuva” vurgusu, bu dönüşüm sürecinin çok daha iyi planlanması gerektiğini ifade ediyor.

İZMİR’DEKİ KENTSEL DÖNÜŞÜM SORUNU ASLINDA ROMANLARIN BARINMA SORUNUNU DERİNLEŞTİRİYOR

İzmir’deki kentsel dönüşüm sorunu, Romanların barınma sorununu derinleştiriyor.

Barınma sorunu, eğitim sorunlarını da etkiliyor. Çocuklar sağlıklı bir ortamda eğitim almalı. İzmir özelinde, Roman mahalleleri rant alanlarına dönüşmüş durumda. Yerel yönetimlerin uyguladığı kentsel dönüşüm, bu sorunları çözmekten uzak kalıyor.

D.G: Çok teşekkür ederim yayınımıza katıldığınız için. Diğer boyutlarını konuştuk ama yine de Romanların eğitim, istihdam, sağlık ve barınma sorunları için bir çağrınız ya da eklemek istediğiniz bir şey olabilir mi?

CEMAL BEKLE: Şunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim. Yıllardır emek veren biri olarak, bu konularda devam eden ve yıllardır verdiğimiz gayretin çok daha fazlasını vermeye devam ediyoruz.

Bu, sadece tek başıma değil, bilinen tüm arkadaşlarla birlikte, ilgili bakanlıklar ve yerel yönetimlerle iş birliği içinde yürütülen bir süreç. Roman hareketindeki sıkıntıları dile getiren arkadaşlar haklıdır. Ama emin olsunlar ki, Rabbimin izniyle sürdürülebilir bir çalışmayla hiçbir şekilde ara vermeden devam ediyoruz.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: Demokrat Gündem Roman Dosyası’nı açıyor – Tarihsel süreçten günümüze Romanlar ve hakları

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: Demokrat Gündem’in Roman Dosyası’nda İkinci Bölüm-Konuğumuz Romani Godi’den Serkan Baysak

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: Demokrat Gündem Roman Dosyası Üçüncü Bölüm-Roman milletvekilleri mecliste neden yok?