DEMOKRAT GÜNDEM-ROMAN DOSYASI-İKİNCİ BÖLÜM-(HALİDE POLATLI)-Demokrat Gündem Gazetesi’nin dün açtığı Roman Dosyası’nın ikinci bölümünde Romani Godi kurucularından Serkan Baysak ile beraberiz…
Dosya haberimizin ilk bölümünde Roman toplumunun Türkiye’deki tarihi, mevcut durumu ve karşılaştıkları temel sorunlara dair kapsamlı bir analiz sunmuş ve İzmir Roman Dernekleri Başkanı sayın Abdullah Çıstır ile yaptığımız söyleşiyi yayınlamıştık.
Dosyamızın ilk bölümünde eğitim, istihdam, barınma gibi temel insan haklarına erişimde yaşadıkları zorlukları ve bu zorlukların altında yatan ayrımcılık ve önyargıların kökenlerini ele aldık.
İkinci bölümünde ise, bu alanda önemli çalışmalar yapan Roman Hafıza Çalışmaları Derneği (Romani Godi) başta olmak üzere pekçok ulusal ve uluslararası sivil toplum örgütünde önemli sorumluluk ve görevler üstlenen sayın Serkan Baysak ile bir röportaj gerçekleştirdik.
Kendisiyle İstanbul’da düzenlenen (Benim de İzmir’den gidip katıldığım ve değerli bilgi ve deneyimleri dinleme olanağı bulduğum) hak odaklı haber ve içerik üretimine katkıda bulunmak için düzenlenen atölye çalışmaları sırasında tanıştık..
Güleryüzü, sakinliği ve Roman haklarıyla ilgili verdiği mücadele ve emeğe bizzat tanık olduğum sayın Serkan Baysak ile iletişimi koparmadık ve kendisiyle Roman Dosyası haberimizde buluştuk. Kendisine yönelttiğimiz soruları samimiyetle ve yalın bir şekilde yanıtladığı için teşekkür ederiz..
1989 Tekirdağ doğumlu olan Serkan Baysak, Uludağ Üniversitesi Makine Mühendisliği ve Anadolu Üniversitesi İşletme mezunu.
10 yıl boyunca uluslararası şirketlerde makine mühendisi olarak görev yapmış. Ancak Baysak’ın kariyer yolculuğu sadece mühendislikle sınırlı kalmamış, aynı zamanda Roman toplumu için de önemli bir mücadele alanına dönüşmüş.
Yaklaşık 10 yıldır Roma Education Fund (REF), European Roma Rights Centre (ERRC) ve Rome Entrepreneurship Development Initiative (REDI) gibi uluslararası Roman sivil toplum kuruluşları ile Türkiye’de aktif olarak çalışmalar yürütmekte.
Baysak, buna ek olarak, Roman Gençlik Derneği, ROMGEDER ve Sivil Düşler Derneği gibi ulusal düzeyde faaliyet gösteren Roman sivil toplum kuruluşlarında gönüllü ve danışman olarak hizmet vermekte.
Romani Godi ve REDI Türkiye’nin kurucularından olup, hali hazırda REDI Türkiye’nin yönetim kurulu başkanı da olan Serkan Baysak, Roman toplumunun Türkiye’de karşılaştığı zorlukları ve bu sorunların çözüm yollarını içtenlikle paylaşıyor.
Baysak, Romanların eğitimden istihdama, barınmadan sağlık hizmetlerine kadar pek çok alanda maruz kaldıkları ayrımcılıkla nasıl başa çıkabileceklerine dair değerli bilgiler sunuyor.
Serkan Baysak, Romanların Türkiye’de ve diğer coğrafyalarda uzun süredir ayrımcılık ve nefret saldırılarına maruz kaldığını belirtiyor.
Bu durumun Romanların sosyal ve ekonomik entegrasyonunu zorlaştırdığını ve temel insan haklarına erişimlerini engellediğini vurguluyor. Baysak, eğitim, istihdam, barınma ve sağlık gibi alanlarda Romanların eşit şekilde erişim sağlayamamalarının en büyük nedeninin bu önyargılar ve ayrımcılıklar olduğunu ifade ediyor.
ROMAN KADIN VE ÇOCUKLAR İÇİN ÇÖZÜM ODAKLI POLİTİKALAR GELİŞTİRİLMELİ
İstihdam konusunda Romanların, yüksek işsizlik oranlarıyla karşı karşıya olduğunu ve genellikle geçici, düşük ücretli, güvencesiz işlerde çalışmak zorunda kaldıklarını belirten Serkan Baysak, bu durumun Roman kadınları ve çocuklarını derin yoksulluk içinde bıraktığını ve çözüm odaklı politikaların geliştirilmesi gerektiğini söylüyor. Ayrıca, Romanlara yönelik çalışmaların bölgesel farklılıklar gözetilerek yapılmasının önemine dikkat çekiyor.
KENTSEL DÖNÜŞÜM ROMANLARIN BİRARADA YAŞAMA KÜLTÜRÜNÜ TEHDİT EDİYOR
Romanların Barınma sorununa değinen Baysak, Roman mahallelerinde kentsel dönüşüm uygulamalarının sosyal ve ekonomik yapılarını olumsuz etkilediğini ve Romanların bir arada yaşama kültürünün tehdit altında olduğunu belirtiyor. Yerel ve ulusal yönetimlerin, Romanların ihtiyaçlarına uygun ve onların katılımını sağlayacak şekilde politika ve programlar geliştirmesi gerektiğini vurguluyor.
ROMAN HAKLARINA SAYGILI HABERCİLİK VE MEDYA ÖNEMLİ
Romani Godi sözcüsü Serkan Baysak, medyanın Romanlar üzerindeki algısının ayrımcılığı ve sosyal dışlanmayı artırdığını, bu yüzden medyada Romanların doğru ve olumlu bir şekilde temsil edilmesinin önemine dikkat çekiyor. Baysak, Roman Haklarına Saygılı Habercilik Rehberi gibi çalışmaların, medyada farkındalık yaratma ve ayrımcılığı azaltma çabalarında önemli olduğunu ifade ediyor.
Dosya haberimizin ikinci bölümünde kendisiyle yaptığımız bu röportajda, Roman toplumunun eşit yurttaşlık haklarına nasıl kavuşabileceğine dair Baysak’ın perspektifinden önemli ipuçları bulacaksınız.
SERKAN BAYSAK İLE YAPTIĞIMIZ RÖPORTAJ AŞAĞIDA:
DEMOKRAT GÜNDEM- Romanlar bin yıldır Anadolu topraklarında varlıklarını sürdürüyor. Ancak bu kadar zamana karşın ayrımcılık, nefret dili ve davranışlarıyla karşılaşmaktan kurtulamadı.
Tarihsel ve toplumsal bir arka plana sahip olan bu önyargı ve ayrımcılık, Romanların eğitim, istihdam, barınma ve sosyal güvence gibi en temel insan haklarına sahip olma ve bunu kullanmalarının önüne geçiyor… Bu konuda neler söylersiniz?
SERKAN BAYSAK: Sizin de belirttiğiniz gibi Romanlar çok uzun süredir hem Türkiye coğrafyasında hem de diğer yaşadıkları coğrafyalarda çok fazla ayrımcılık ve nefret saldırılarına maruz kaldı ve maruz kalmaya devam ediyor.
Ön yargı ve ayrımcılık hem sosyal hem de ekonomik entegrasyonu daha da zorlaştırıyor ve Romanların tüm alanlarda yaşadığı hak ihlallerini daha da derinleştiriyor. Bu durum eğitim, istihdam, sosyal güvenme, barınma, sağlık gibi birbirini besleyen döngü olan tüm haklara ve imkanlara eşit şekilde erişmesinin önündeki en büyük engellerden biridir.
D.G-Sosyal Demokrasi Vakfı (SODEV), İstanbul Planlama Ajansı (İPA) ve Sıfır Ayrımcılık Derneği araştırmasına göre Romanlar yüzde 77.5 işsizlik gibi yüksek bir oranla Türkiye’de yaşayan kırılgan topluluklar içinde en dezavantajlı toplum durumunda.
İstihdam olanaklarına eşit şekilde erişemiyorlar. Çiçek satma, hurda ve çöp toplayıcılığı gibi geçici, düşük ücretli, güvencesiz ve ağır işlerde çalışmak durumunda kalıyorlar.
Yani Romanlar kadınlar ve çocuklarla birlikte derin yoksulluktan en fazla olumsuz etkilenen toplum durumunda. Bunların önüne geçmek için neler yapılabilir?
SERKAN BAYSAK: Söz konusu veriler gerçekten çok çarpıcı ve bugüne kadar uygulanan çalışmaların ve politikaların ciddi olarak gözden geçirilmesi gerekliliğini bir kez daha ortaya koymakta.
Hazırlanan politikalar, hazırlanan programlar ve uygulanan projelerde Romanların yaşadığı gerçeklikler daha samimi şekilde dikkate alınmalı ve tüm planlama ve uygulamalarda özne (Roman) katılımı da yine samimi şekilde sağlanmalıdır.
ROMANLARLA İLGİLİ TÜM ÇALIŞMALAR BÖLGESEL OLARAK DÜZENLENMELİ
“Samimi” söylemim biraz da siyasi görüşlerden uzak şekilde süreçlere katkı verecek kişilerin dahil edilmesinin karşılığıdır.
Ayrıca Türkiye coğrafyasında Romanlara uygulanacak tüm çalışmalar bölgesel olarak düzenlenmelidir.
İzmir’de yaşayan Romanlar ile Hatay’da yaşayan Romanların sosyo-ekonomik yapıları, ihtiyaçları ve sorunları birbirinden çok farklı olabiliyor. Bu sebeple bölgesel eylem planlarının oluşturulması gerekmektedir.
D.G: Eğitim, istihdam dışında en ciddi sorunlardan biri de barınma sorunu. Alt yapı ve üst yapının yetersiz olduğu Roman mahallelerinde hatta kırsalda boş arazilerdeki çadırlarda yaşamlarını sürdürmeye çalışan binlerce Roman var. Yerel yönetimlere ve iktidara düşen görevler nelerdir?
SERKAN BAYSAK: Kentsel dönüşümler, usule uygun olmayan yıkımlar ve zorla yerinden edilmeler…
Bunlar Romanların son dönemde fazlasıyla maruz bırakıldığı uygulamalardır. Uygulanmış ve uygulanmakta olan Roman Eylem Planları da bu durumu pek değiştiremedi.
Bu konuda daha etkili ve her il, ilçe ve belki de mahalle düzeyinde özel çalışmalar gerekmekte.
Bazı kentsel dönüşüm uygulamaları Romanların sosyal ve ekonomik yapılarına zarar verdiği için barınma sorununa ek olarak istihdam, sağlık ve eğitim gibi sorunları da ortaya çıkardı.
ÇÖZÜM ODAKLI VE İHTİYACA YÖNELİK PROGRAMLAR OLMALI
Söz konusu Roman mahalleri olunca yerel yönetimlerin büyük çoğunluğu çok keskin kararlar alabiliyor ve sorunun kaynağı büyük ölçüde Romanlar ilan edilebiliyor.
Burada yerel ve ulusal yönetimlere düşen görev gerçekten çözüm odaklı ve ihtiyaca yönelik programlar ve uygulamalar üretmeleri bunu yaparken planlama ve uygulamaların her aşamasında Roman dahiliyetini samimi şekilde sağlamaktır.
D.G: Öte yandan Romanların kent merkezlerinde kalan ve rant değeri oldukça yüksek olan Sulukule, Ege Mahallesi, Karşıyaka Örnekköy (İzmir) gibi arsalardaki derme çatma evlerinin yerlerinde kentsel dönüşüm adı altında yüksek konutlar yükseliyor.
Romanların birlikte yaşama kültürünü tehdit eden bu durum hakkında ne düşünüyorsunuz.
Çünkü yapılan yüksek katlı evlerin çoğu 1 artı 1, 2 artı 1 gibi seçeneklerde, çok nüfuslu Roman aileler buralarda yaşamak yerine (Ki bazı evlerde birden fazla aile birarada yaşamak zorunda) kendilerine verilen konutlarda oturma şansını kaybedebiliyor. Bunu satıp bölüştürüp düşük ücretli evler ve-veya düşük kiralı yerlerde barınmaya bakıyor?
SERKAN BAYSAK: Romanların bir arada yaşama kültürü dediğiniz şey aslında bir sosyal-ekonomik dayanışma ve savunma mekanizmasıdır. Bir arada yaşanılan mahallerde bir ekonomik düzen ve dayanışma söz konusudur.
Roman mahallerinde yerel esnaflardan veresiye, bardak yağ, bardak şeker, yarım margarin satışı gibi uygulamalar var. Geri dönüşüm işi yapan kişiler topladıkları malzemeleri evinin önüne bırakabiliyor. 100 metrekare bahçe içinde 2-3 aile yaşayabilmekte.
KENTSEL DÖNÜŞÜM BERABERİNDE ÇÖZÜM GEREKTİREN BAŞKA SORUNLARI DOĞURMAKTA
Ayrıca maruz bırakıldığı ayrımcılığa ve nefret saldırılarına karşı da güvenli alanlar oluşturmakta. Ama kentsel dönüşümler sonrasında tüm bu ekonomik ve sosyal düzen bozulmakta ve barınma sorununu getirilen ‘ÇÖZÜM’ beraberinde çözülmesi gereken bir sürü başka sorunlar doğurmakta.
D.G: İktidarın Roman Eylem Planı ne durumda? Danışma Kurulu bile yedi yıl sonra oluşturulmuş. İlk Roman milletvekilini çıkararak Roman toplumunda takdir toplayan CHP’de bile Roman Eylem Planı kapsamındaki hazırlanan ve yerel yönetimlere gönderilen genelgeler büyük çoğunlukla uygulanmadı.
Ana muhalefet partisinin ardından iktidar partisi de sayın Cemal Bekle’yi aday göstererek Roman milletvekili çıkarmıştı. Ancak yeni dönemde ne ana muhalefet ne iktidar ne diğer muhalefet partilerinden bir tane bile Roman milletvekili aday olarak gösterilmedi. Mecliste Romanların bu temsiliyeti neden önemliydi; mevcut durumun Roman topluma olumsuz yansımaları neler?
SERKAN BAYSAK: Roman Eylem Planları dediğiniz gibi sadece iktidarın bir sorunu değil aynı zamanda ana muhalefet partisinin de yaklaşımının çok da çözüm odaklı olmadığı bir konuydu.
Hükümetin hazırladığı eylem planlarının Roman mahallerine çok bir etkisi olmadığını kolaylıkla söyleyebiliriz.
Buna ek olarak ana muhalefet partisinin de hazırladığı ve 2 yıl boyunca çok da uygulanmayan bir eylem planı vardı. Bölgesel olarak İzmir ve Edirne’de bazı güzel uygulamalar yapıldı fakat aynı etkili uygulamaları diğer belediyeler hayata geçirmedi.
Edirne ve İzmir’deki güzel uygulamaları bölgelerdeki siyasi temsilcilerin varlığı ve hem İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin hem de Edirne Belediyesi’nin Romanları hem planlama hem de uygulama süreçlerinde samimi şekilde dahil etmesine bağlayabiliriz.
SAYIN ÖZCAN PURÇU’NUN TEMSİLİYETİ ÇOK ÖNEMLİYDİ
Tüm bunlara baktığımız zaman sayın Özcan Purçu’nun üstlendiği siyasi temsiliyet çok önemliydi.
Yeni dönemde mecliste ne CHP ne Adalet ve Kalkınma Partisi ne diğer partilerden Roman temsiliyetinin olmaması Romanların yaşadığı sorunların gündeme getirilmesinin önünde büyük bir engel olmaya devam edecek.
D.G: Romanların sosyal ve ekonomik yaşama eşit yurttaşlar olarak katılmasını sağlamak için neler yapılmalı? Romanlara yönelik ayrımcılık ve nefret diliyle mücadelede STÖ’lere düşen görev ve sorumluluklar neler?
SERKAN BAYSAK: Eşit yurttaş olabilmenin önündeki en büyük engel ayrımcılık ve sosyal dışlanma.
Ayrımcılıkla mücadele her alanda ciddi olarak ele alınmalı ve mücadele edilmeli.
Eğitimde ayrımcılık, istihdamda ayrımcılık, sağlıkla ayrımcılık gibi tüm alanlarda ayrımcılıkla mücadele için çalışmalar yapılmalı.
Romanlara yönelik ayrımcılık ve nefret söylemiyle mücadelede sivil toplumun en nemli rolü farkındalık oluşturmaktır. Bu ayrımcılık ve nefret saldırılarının Romanların yaşamını ne kadar etkilediğini ortaya koymak ve bununla mücadelenin önemini ortaya koyacak çalışmalar yürütmeli.
D.G: Romanlara yönelik ayrımcılığın ve nefret dilinin önlenmesinde medyanın rolü nedir? Ana akım medyada yayınlanan haberlerde Romanlar ya suçla ilintilendiriliyor (kriminalize ediliyor yani) ya da sadece gülüp eğlenen şarkı söylenen bir topluluk olarak sunuluyor?
SERKAN BAYSAK: Medyadaki algı tüm alanlarda çok önemli bir araç. Sizin de belirttiğiniz gibi medyanın oluşturduğu Roman algısı Romanların kriminalize ve aynı zamanda eğlence için var olan bir toplum olduğuna yönelik.
Bu algı Romanların sosyal ve ekonomik olarak ayrımcılığa maruz bırakılması sebep olmakta. Bu yüzden medyada Romanların temsiliyeti çok önemli.
Türkiye Avrupa Vakfı’nın desteğiyle Romani Godi ile Roman Haklarına Saygılı Habercilik Rehberi yayınladık. Bu çalışma bu konudaki fikrimizi ve ihtiyacı daha net ortaya koymakta.
D.G: Eğitim hakkı elde edebilmiş Romanların bulunduğu, bunlar içerisinde önemli görev ve sorumluluklara sahip kişilerin de olduğu gibi olumlu örneklemelerin medyada yer bulması da farkındalığı arttırma ve ayrımcılığı azaltmada yararlı olur mu?
SERKAN BAYSAK: Romanlara yönelik var olan ön yargılar ve maruz bırakıldıkları ayrımcılık bunu yapan kişilerle alakalı bir durum diye düşünüyorum. Ama yine de olumlu örneklerin de bu durumun bir nebze de olsa azalmasında yardımı olacaktır.
D.G: İzmir özellikle Konak, Karşıyaka, Karabağlar gibi ilçeler başta olmak üzere Roman nüfusunun en yoğun ve fazla olduğu büyük kentlerin başında geliyor.
İzmir’de Romanların durumu nasıl size göre; sık sık geldiğinizi, temas halinde olduğunuzu biliyorum..
SERKAN BAYSAK: Bu soruya İzmir’de yaşayan, İzmir yerelinde çok önemli çalışmalar yapan ve onlarca yıldır emek veren arkadaşlarımın cevap vermesi daha doğru olacak. Tabi ben de geliyorum zaman zaman..
Ancak kısaca birşey söylemek gerekirse İzmir’deki Romanların politik farkındalığı daha iyi düzeyde ve Romanların katılımının daha doğru sağlandığı bir bölge olduğu için Romanlara yönelik çalışmaların daha doğru ve verimli uygulandığını söyleyebilirim.
D.G: Yerel yönetimlere ve iktidar mensuplarına çağrı, uyarı ve önerileriniz neler?
SERKAN BAYSAK: Net çağrım Romanlara yönelik hazırlanan politika, program ve projelerin her aşamasında Romanların samimi şekilde dahil edilmesidir. Bu sayede harcanan emek, kaynak ve zaman boşa gitmeyecek.
DEMOKRAT GÜNDEM GAZETESİ’NİN ROMAN DOSYASININ 3. BÖLÜMÜ YARIN YAYINDA OLACAK… TAKİP ETMEYİ UNUTMAYIN…
İlginizi çekebilir: Demokrat Gündem Roman Dosyası’nı açıyor – Tarihsel süreçten günümüze Romanlar ve hakları