Cumhurbaşkanı Erdoğan, Balkan turu dönüşünde uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı. Yunanistan'ın son dönemde Türkiye'ye yönelik tutumu hakkında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, " Onların anlayacağı dil neyse biz parantez açarak o dille konuşuyoruz. Anlıyorum ki onlar da anlıyor" dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Putin'den Rus ürünlerinin koridordan gönderilmesini isteyeceklerini söyledi. Sosyal konut projesine değinen Erdoğan, "Yüksek kira bedeli alarak korsanlık yapanlar burada en büyük darbeyi yiyeceklerdir" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın verdiği mesajlar şöyle…
Yunanistan’a yönelik “Bir gece ansızın gelebiliriz” çıkışınız olmuştu. Yunanistan’ın o fiili saldırganlığından ziyade sizin bu sözleriniz çok fazla gündem oldu batı dünyasında, Avrupa Birliği'nde. Yunanistan’a ses çıkarılmadı neredeyse ama sizin sözleriniz çok yankı buldu. Özellikle de “Türkiye bir askeri operasyona mı hazırlanıyor” noktasında sorular sorulmaya başlandı. Ben bu çıkışınızı yaparken olası bir askeri müdahaleye mi yoksa farklı tedbirlere mi işaret ettiniz, onu sormak istiyorum.
İfade ettiğim hususların, vermek istediğim mesajın son derece açık olduğunu düşünüyorum. Yunanistan’ın son dönemde Türkiye’ye yönelik tutumu izah edilir gibi değil. Bir yanda Ege’de yaptıkları ihlaller var, bazıları NATO görevi icra eden uçaklarımıza yönelik tacizler var, S-300 füzeleriyle radar kilitlemeye varan mütecaviz hareketler var. Bizim S-400 olayımızı diline dolayanlardan Yunanistan’ın S-300’leriyle alakalı bugüne kadar herhangi bir şey duydunuz mu? S-300’ler de Rusya’nın, S-400 de Rusya’nın. Ama ona ses yok. Burnumuzun dibindeki adaları anlaşmalarla getirilen gayri askeri statü hilafına silahlandırmaya devam ediyorlar. Aynı zamanda tabii üsler kurulması olayı var. Bunun başını da malum Amerika çekiyor. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’na gittiğimizde Sayın Başkan’la orada bir görüşme fırsatı bulursak Amerika’nın bu noktada attığı adımlar da dile gelecektir, bu konuları da konuşacağız. Diğer yanda deniz yetki alanları bağlamında Ege’de ve Doğu Akdeniz’de bize dayatmaya çalıştıkları maksimalist tezler var. Bunun da yenilir yutulur bir yanı yok. Türkiye ile doğrudan konuşmak yerine Birleşmiş Milletler’de, Amerika Birleşik Devletleri’nde, Avrupa Birliği’nde ve hatta en güçlü üyelerinden olduğumuz NATO’da bizi sürekli şikayet suretiyle adeta tehdit mekanizmaları çalıştırıyorlar. Bunu tabii kabullenmek mümkün değil. Onların anlayacağı dil neyse biz parantez açarak o dille konuşuyoruz. Anlıyorum ki onlar da anlıyor.
"TÜRKİYE NASIL KÜKRER ONLAR BUNU BİLİYOR"
Yunanistan’dan önce Suriye konusu gündemdeydi, “Bir gece ansızın gelebiliriz” ifadesini Suriye’deki terör gruplarına yönelik de kullanmıştınız. Rusya ile Türkiye arasında Soçi’de bir görüşme gerçekleşti. Ondan sonraki süreçte Suriye’ye operasyon olabileceği yönünde konuşmalar oldu. Şu andaki son durum nedir? Olası bir Suriye operasyonuyla ilgili ne düşünüyorsunuz?
Suriye ile ilgili olarak, malum orada birçok terör örgütü var. Bu terör örgütlerinin bizim ulusal güvenliğimize tehdit oluşturmasına müsaade etmeyiz. Onun için de sahada bu doğrultuda gerekli çalışmaları yapmamız gerekiyor dedik ve bu çalışmaları yapıyoruz. Bölücü terör örgütlerine karşı bu çabalarımız, Suriye’nin birliği ve toprak bütünlüğünün de aslında teminatı ama rejim bunlara yönelik herhangi bir tavır şu ana kadar geliştirmedi ve geliştirmiyor. Orada da bu terör örgütlerinin anladığı, anlayacağı bir dil var. Bunlara da o dilden konuşmamız gerekiyor. Türkiye’nin kükremesini ne demek, Türkiye kükrediği zaman nasıl kükrer, onlar bunu da biliyor. Onun için de “Bir gece ansızın geliriz” veya “Bir gece ansızın oradayız” dediğimiz zaman terör örgütleri bunu biliyor. Nereden biliyor, Cudi’den biliyor. Nereden biliyor, Gabar’dan biliyor. Nereden biliyor, Tendürek’ten biliyor. Nereden biliyor, Bestler Dereler’den biliyor. Nereden biliyor, bizim sınır ötesi harekatlardan biliyor. Şehitlerimiz oldu. Ama bizim şehitlerimizin bedeli çok ağırdır ve o bedeli de bunlar ödeyecekler ve ödüyorlar.
"RUS ÜRÜNLERİNİN KORİDORDAN GÖNDERİLMESİNİ İSTEYECEĞİZ"
Rusya Devlet Başkanı Putin, Ukrayna’nın bütün tahılının zengin ülkelere gittiğini, yoksul ülkelere gitmediğini söyledi. “Bu güzerahın değişmesi, ülkelerin sınırlandırılması gerektiğini konuşabiliriz” dedi. Siz de bugün Hırvatistan’da yaptığınız toplantıda onu haklı bulduğunuzu söylediniz, Semerkant’ta görüşeceğinizi ifade ettiniz. Şimdi burada aslında Rusya tarafından iki konu var, hem kendi gübresinin limanlardan çıkmaması hala hem de işte yoksul ülkelere tahılın ulaşmaması konusu. Rusya Türkiye’nin hatırına, Putin 120 günlük olan süreye müsaade etti ve bu süreyi verdi. Acaba anlaşmayı devam ettirmeme gibi bir talebi olabilir mi? Size nasıl yaklaşır bu konuda, siz nasıl yaklaşırsınız bu zirvede bu konuya?
Semerkant’ta Sayın Putin’le geniş ve etraflıca olacağına inandığım bir görüşme yapacağız. Bu görüşmede ağırlıklı olarak bu tahıl koridoru meselesini görüşeceğiz. Doğrusu Sayın Putin’in “zengin ülkelere gidiyor, fakirlere gitmiyor” yaklaşımını ben doğru buluyorum. Yani bunun böyle yapılmaması lazım. Çünkü burada asıl dert, fakir ülkeleri bu tahıl koridorundan ihya ederek fakir ülkelerin buradan nasibini almalarını ve bu sıkıntılı dönemi aşabilmelerini sağlamak olmalı. Fakat şu anda durum öyle gözükmüyor. Yani Sayın Putin’in dediği gibi o gemiler yine ya gelişmiş veya gelişmekte olan ülkelere doğru gidiyor. Belki de Sayın Putin, Rus ürünlerini bundan dolayı göndermiyor. Biz tabii Semerkant’taki görüşmemizde artık Rus ürünlerinin de bu gemilerle koridordan gönderilmesini kendisinden rica edeceğiz. Bunun da başlamasını kendisinden özellikle isteyeceğiz. Eğer Rus tahılı da gelmeye başlarsa biz burada bu fakir Afrika ülkelerine varıncaya kadar hepsini en ideal şekilde belli bir sisteme oturtur, bağlarız ve oralara da bu tahılı, diğer ürünleri, hepsini göndeririz. Bunu kendileriyle inşallah açık net konuşacağız. Çünkü özellikle Afrika’da zor durumda olan birçok ülke var ki bu ülkeleri bizim kucaklamamız, bunlara bu ürünleri bir an önce göndermemiz lazım.
"DOĞALGAZDA SIKINTIMIZ YOK"
Ben enerji kriziyle ilgili soru sormak istiyorum. Malum “winter is coming.” Sizin de Esenboğa’dan ayrılmadan önce söylediğiniz gibi kış Avrupa’da zor geçecek. Rusya, Ukrayna savaşından dolayı Avrupa’nın kendisine uyguladığı yaptırımlara cevaben doğalgaz akışını süresiz olarak kesti Avrupa’ya ve Avrupa’daki doğalgaz fiyatları da katlanarak arttı. Şu anda devletler vatandaşlarına epey ağır tasarruf tedbirleri öneriyor, “kömür yakın, 19 dereceyi aşmayın, doğalgazı kısın” gibi. Ben bu bağlamda iki soru sormak istiyorum. Birincisi, bu krizden dolayı Avrupa büyük bir mağduriyet yaşıyor, tutumu değişir mi Avrupa’nın Rusya-Ukrayna kriziyle ilgili, öngörünüz ne? İkincisi de Türkiye’nin Karadeniz’de bulduğu doğalgazı Türkiye ne zaman kullanmaya başlayacak, bir tarih verebiliyor muyuz? Eğer yeni rezervler bulunursa Türkiye doğalgaz ihraç eden bir ülke olur mu?
Öncelikle biraz geri gitmek istiyorum. Yenilenebilir enerji konusunda tabii doğalgaz sıkıntısı patlak vermediği dönemde başta Almanya ve Fransa olmak üzere bunlar çok havalı dolaşıyorlardı. Çünkü “bizim nükleer enerjimiz var” diyorlardı. Nükleer enerji dolayısıyla da rahat olduklarını söylüyorlardı. Doğalgaz konusunda da sıkıntılarını olmadığını söylüyorlardı. Hatta o aralarda benim Merkel’le de Macron’la da görüşmelerim olmuştu. O görüşmelerde de onlar kömürü, yani termik santralleri kapatacaklarını ve yenilenebilir enerjiye geçeceklerini, hatta hatta nükleer enerji santrallerini de kapatma kararı aldıklarını söylemişlerdi. Mesela Almanya üç santrale indirmişti. Scholz gelince Scholz’la da ben bu konuyu konuştum, “Ben Merkel’in attığı adımdan geri gitmem. Ben de bu nükleer enerji santrallerini kapatmakta kararlıyım” dedi. “Bunu iyi düşündünüz mü?” dedim. “Evet, çünkü yenilenebilir enerji artık Avrupa Birliği’nin ortak bir kararı” dedi. Baktım Macron da aynı durumda. Ve ne oldu? Bir ay geçmedi, Almanya hemen Ruhr havzasını açma kararı verdi ki Ruhr havzası Almanya’nın kömürde çok güçlü olduğu, önemli bir termik santral havzasıdır. Şu anda Almanya Ruhr havzasını yani termik santrali kullanmaya başladı. Böyle bir duruma geldi. Tabii Rusya keyfinden bu kararları almadı, bu adımları atmadı. Avrupa öyle zannedildiği gibi rahat değil, huzurlu değil. Bu çok farklı bir yere gidiyor. Böyle bir durum var. Hamdolsun bizim şimdilik böyle bir sıkıntımız yok. Rusya bize herhangi bir yaptırım uygulamıyor. Hele hele kendisiyle fiyat konusunda bir görüşmem, konuşmam olmuştu. O konudaki yaklaşımını da bize müspet olarak gerçekleştirirse o zaman zaten “nurun ala nur” olur. Çünkü bizim de derdimiz, mümkün olduğunca elektriği veya doğalgazı vatandaşımıza daha uygun şartlarda verebilmek. Hele hele 2023 ile birlikte inşallah kendi doğalgazımızı çıkarmamız halinde, onu çıkardığımız andan itibaren biz vatandaşımızın kapısına doğalgazı çok daha ucuza ulaştıracağız. Hedefimiz bu. Şimdilik bu mevcut rezerv, ihraca yönelik bir rezerv değil. Ama Türkiye için çok büyük bir kapıyı inşallah açmış olacağız.
"AVRUPA İÇİN KIŞ KOLAY GEÇMEYECEK"
Avrupa, Rusya Ukrayna savaşıyla ilgili tutumunu değiştirir mi, bu kış yaşayacağı krizden dolayı?
Bu kışı atlatmadan öyle bir kararı vermek zor gibi geliyor bana. Çünkü Avrupa için bu kış öyle kolay geçmeyecek, çok sorunlu bir kış olacak, mali noktadan faturası çok ağır bir kış olacak.